hesabın var mı? giriş yap

  • aşktan tam olarak ne anladığınıza göre değişebilen bir durumdur.

    lise aşkları biraz farklıdır ve hormonların yeni yeni etkisini göstermesiyle başlar. bir şekilde delicesine aşık olursunuz. onu düşünmeye, sürekli hayaller kurmaya başlarsınız. yeme-içmede bir azalma olur cidden iştahtan düşersiniz. bir çeşit güçlü bir takıntıya dönüşür bu aşk. onu düşünmeden yapmazsınız her şeyiniz bir kişi olur. öylesine güçlü bir istektir ki gözünüzü karartırsınız bu açıdan lise aşkı insanın hayatında ciddi bir iz bırakır. lise aşkı, aşkın çok vahşi ve içgüdüsel bir yönüdür.

    üniversite aşkı ise daha farklıdır aşk duygusundan ziyade sevmek ön plandadır. onu seversin ve ona dair şeyler hoşuna gider. birlikte zaman geçirmeyi, delicesine bir şeyler yapmayı istersin. ortak anılar biriktirirsin her şey daha çok netleşmeye başlar. sevgililiğin en güzel dönemleridir lise aşkı kadar kaotik değildir mantıkta işin içine girmeye başlamıştır. pek çok şeyi sevgilinle öğrenirsin ve yaşarsın.

    iş hayatına atıldığında ise artık hayatın gerçekleri yüzüne daha sert çarpıyor demektir ayakların yere sağlam basmaya başlar. ne istediğini iyi bilirsin hatta daha önemlisi ''ne istemediğini''. yorucu bir ilişkiye ve aptal oyunlara tahammülün kalmamıştır. aşkı, sevgiyi ve daha önemlisi uyumu aramaya başlamışsındır. olgunlaşırsın gerçekten seveceğin birisini ararsın geceleri ve boş zamanlarında... kendini anlatabileceğin, beraber dünyayı gezebileceğin, hayata karşı elini tutabileceğin birisini sevmek istersin. 25 yaşından sonraki aşk bir anda olmaz lise aşkı gibi ya da üniversiteli sevgisi gibi değildir. 25 yaşından sonra aşk zamanla gelişir bir anda birisine bir şey hissedemezsin. detayları bilmen gerekir, zevklerini görmen gerekir, kendini nasıl ifade ettiğini bilmen gerekir. bu açıdan aşkın en kaliteli halidir ne istediğini bilen iki insanın birbirine kavuşma serüvenidir.

    bana göre 25 yaş sonrası aşk > üniversite aşkı > lise aşkı.

  • son derece sempati duyduğum biri. benim için daima eski sevgilinin yeni sevgilisi olarak anılacaktır ama eski sevgiliye tekmeyi basıp, hem de onun yakın çevresinden biriyle evlendiğinden beri başımın tacıdır. tam da böyle bir şey olması için ah etmiştim, bekliyordum ama kendisi bunu gerçekleştirdi nihayetinde. nasıl sevmem?

    evlendiğinden beri gözüme çok güzel görünmeye başladı. facebook'ta gördüm. gelinlik nasıl da yakışmış. peri kızı gibiydi. prensesim benim.

  • enerji enerji enerji deyip de bu kadar fizikten anlamayan birisini ben ilk defa görüyorum.

  • bir süre önce millet keanu reeves'in sevgilisini tartışıyordu. hah işte görün aq, adam belli ki kendi olgunluğuna denk birini aramış, bulmuş, mutlu olmuş. her şey fiziksel çekim demek değil ne yazık ki.

    şimdi, bu ses kaydının güvenilir olduğunu kabul ederek, amber heard'ün manipüle edilmediğini, onun da kayıttan haberi olduğunu varsayarak yazacağım ki, bence var, biraz lafı döndürerek, suçlu olduğu yerleri atlayıp, konuyu bambaşka bir yere çekerek şov yapmış. anladığım kadarı ile johnny depp istemiş yardım almayı.

    burda adamı kavga etmek istemediği için, sevmemekle suclayanlar olmuş. arkadaşlar, kavgada, hele çığrından çıkmış bir kavgada taraflar kaybetmekten başka bir sey yapmazlar. bu kavgaların kazanını olmaz. ancak ilişkiyi ve karşındakine duyduğun saygıyı kaybedersin. tartışmakla, kavgayı karıştırmayın ki adam da tartisabiliriz diyor. bana bunu söyleyebilirsin, bunu tartışabiliriz fakat kendini kaybetme diyor.

    ben bu taraflardan biriydim ve bu sebeple, johnny depp'le empati kurdum. karşınızda en ufak olayda çığrından çıkan birisi var, her sözcüğünün ikisinden biri hakaret, uzaklaşmak istiyorsun, çünkü sana bir şey söyletmiyor çünkü haklı olmakla o kadar meşgul ki, seni sindirecek her şeyi yapacak, hatta yapıyor. sağa sola yumruk atıyor, sana hakaret edip bağırıyor. ben böyle bir şeyin içinden çıktım, odaya kaçıyorsun, seni kaçmakla suçlayıp sana daha çok bağırıyor. ama ben bir insanım ve duygularım var. bir insan bana gerizekalı diye bağırdıktan sonra ona eski gözle bakamıyorum ve onun psikolojik şiddetine katlanmak zorunda değilim. kolumdan tutulup, kaçtığım yerden çıkartildığim veya kapılarımın yumruklandığı çok oldu. en son çıkartıldığımda sağlam bir dayak yedim ve amber'ın söyledikleri, bana söylendi. o gerçek bir yumruk değildi. abartıyorsun. ben gerçekten sana vurmadım bile ne büyük bir drama.

    bunu yapan kim olursa olsun, haksız arkadaşlar, seviyor diye bir mazareti olamaz. bu sevgi ise bile insanı çürüten, yıpratan bir sevgi. çürümeye başlayan bir agacta, yaprak yeşertemezsiniz, bu ağaçtan meyve almayı bekleyemezsiniz. böyle bir şey karşısında bir süre sonra ya ona benzemeye başlayacaksınız, siz de kontrolü kaybedeceksiniz, ya da iyice sineceksiniz. daha kötüsü başınıza ikisi birden bile gelebilir. sağlıklı bir ilişkide bireyler tartışır, kavga etmezler. tartışma farklı bir şey ve elbette ki her şey güllük gülistanlık olmayacak. ama kavga çirkin, habis ve ilişkiyi çürütüp öldüren bir durum. bunu savunmayın.

  • daha ilk sahneden sonunu tahmin edebilmiştim, o kadar da abartmaya gerek yok...

    şaka lan şaka, film bittikten sonra bile anlamadım ne olduğunu da oturdum bi' defa daha izledim. evet.

  • bir kemalist olarak afrin operasyonunu elbette destekliyorum. yalnız afrin bir kahramanlık hikayesi değildir. salonun ortasına sıçan birisinin o salonu temizlemeye çalışmasıdır. bu bağlamda afrin'de savaşan türk askeri hariç siyasilerden kahraman yaratmak isteyenler 'kifayetsiz muhteris'lerdir. tek kahraman cephede, ayaklarıyla toprağa basan, bu soğukta üşüyen ve hayatı pahasına orada şu an nefes alıp veren türk askeridir. hürmetimiz de onadır.