hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye şartlarında haklı bir komşudur. peki neden eve girmemiş olabilir:
    1. evine girdiği kadının bu durumdan rahatsızlık duyacağını veya yanlış anlayabileceğini düşünmüş olabilir.
    2. eşinin gelmesi durumunda, olaydan haberi yoksa yanlış anlayabileceğini düşünmüş olabilir.
    3. eve girerken veya çıkarken görebilecek herhangi bir komşunun bunu dedikodu olarak yayabileceğini düşünmüş olabilir.
    4. karşısındaki kadının, kendisinin herhangi bir hareketini yanlış anlayıp iftira atabileceğini düşünmüş olabilir.
    dünya kadar şey düşünmüş olabilir çünkü her gün haberlerde bu yazdıklarımdan çok daha saçma olayların yol açtığı şeyleri izliyoruz.

  • (bkz: paraya sadık kal)

    kaynak

    --- spoiler ---

    sinan oğan’ın ankara’nın gölbaşı ilçesindeki ballıkpınar mahallesinde seçimden sonra yaklaşık 30 milyon değerinde 6 dönüm arazi daha aldığı, bulunduğu bölgedeki arsaların planlarını hukuksuz bir şekilde değiştirdiği, karayollarına ait yolu da yaptırdığı kapıyla kapatıp zimmetine geçirdiği ortaya çıktı. oğan’ın kapattığı yolun bitişiğindeki arsanın ise yakın arkadaşı akp milletvekili cantürk alagöz’e ait olduğu öğrenildi. oğan böylece seçim sonrası toplamda 120 milyonluk yeni mülk edinmiş oldu.

    --- spoiler ---

    haberde şurası önemli:

    seçim çalışmalarında emekli maaşıyla geçindiğini söyleyen sinan oğan’ın seçim sonrası 90 milyonluk mülk alımını veryansın tv ortaya çıkarmıştı. oğan yine gölbaşı’ndan 30 milyonluk malikane, aynı ilçeden tarla vasfında henüz imara girmemiş 30 milyonluk arazi ve çankaya beysu konakları’ndan 1 milyon dolar değerinde ev satın almıştı.

  • atakan(4,5)- baba sen ölcek misin?
    ben- evet oğlum..
    a- annem?
    b- evet.
    a- babanem?
    b- ölcek..
    a- dedem?
    b- yes..
    a- ben ölcek miyim?
    b- sen de ölceksin.
    a- halam?
    b- halan da ölcek..
    a- ühühühühü.. halam ölmesin yaaa ben onu çok seviyom.. ühühühühhh..
    b- olm dur ağlama.. herkes ölcek.. (bkz: her canlı ölümü tadacaktır)
    a- üh.. ne? herkes mi ölcek?
    b- evet..
    a- ama.. ama.. o zaman dünyada kimse kalmayacak mı?
    b- ooffff.. hadi gel fifa 2000 oynayalım..
    a- heyyoooo.. ben janjantin'i seçmek istiyorum..
    b- peki..

  • kendini guclu hissetmeye ihtiyac duyan $ahislarin basit cafe, bakkal, pastane, lokanta tribidir. genellikle hatunlarda rastlanan bir trip olup tikky zihniyetle de normalin uzerinde bir alakasini ben saptadim, sizi bilmem. $imdi ne diyor bu adam diyorsunuz, haklisiniz. izah etmeye kasacagim.
    bir cafeye, lokantaya gittin misal. garsona sipari$ verirsin degil mi? istedigin bir $ey olduguna gore de, kurdugun cumle veya cumleler icinde "istemek" fiilinin gecmesi kadar dogal bir olay yoktur. ama bir $artla, bakin nasil:
    - merhaba hanimefendi buyrun, ne istemi$tiniz?
    - bir nescafe istiyorum, sutlu olsun. bir tane acibadem istiyorum, bir tane de tramisu istiyorum.
    - tamam hanfendi.
    - cikarken de bir pasta istiyorum. franbuazli var mi acaba?
    - evet efendim.
    - o zaman bir tane de franbuazli pasta istiyorum.

    burada sipari$ veren $ahis her istedigi "$ey" kadar istemek fiili kullanmi$tir.

    - ho$geldiniz. ne alirdiniz?
    - biz onden birer tane corba istiyoruz, birer tane icli kofte istiyoruz. canim cig kofte ister misin?
    - olabilir.
    - ortaya bir tane cig kofte istiyoruz. daha sonra ben bir tane adana istiyorum.
    - hanfendi siz?
    - ben iki tane lahmacun istiyorum. acisiz istiyorum lutfen.
    - kunefe alir miydiniz?
    - evet, iki tane de kunefe istiyoruz.
    - anla$ildi.
    - te$ekkur ederiz.

    ne kadar nazik ve dogallar degil mi?

    degil!
    yukaridaki iki ornek sipari$ diyalogu, anlamda hic bir degi$im olmadan ve ayni nezaket ile ama cok daha "az" istemek fiili ile kurulabilirdi. peki fark ne?

    $udur:
    sanki bu tarz ki$iler bir $eyi vurgulamak ister gibidirler. bunu kasten yapmiyorlar. sadece farkinda olmadan "istemek" filli kullanirken "..... istiyorum." derken kendilerini iyi hissederler. o yuzden de haddinden cok kullanirlar. parasini verecekleri bir ortamdalar. tabi istediklerini alacaklar. ama her "- istiyorum..." ayni zamanda bir "- aliyorum, gucluyum, kiymetliyim..." demek sanki.

    bakin cok basit bir sipari$ daha:
    - bir paket marlboro lights istiyorum, bir tane kagit mendil istiyorum, bir de cikolata istiyorum...
    $oyle olamaz mi?
    - bir paket marlboro lights, bir kagit mendil bir de cikolata alabilir miyim lutfen?

    ne degi$ti?
    birinde nezaket dahilinde de olsa conan girdi bakkala, istedigini aldi, oyle hissetti, siradan bir $eyi ozel hissetti, oburunde ise ricaci bir adam!

    bu gozlemi yaptigimda daha cok genctim. onceleri fazla kullanilmiyordu. sonra ozellikle kadinlarda cok yogun kullanimini gorur oldum. burada kadinlar bir de bu "istiyorum"u ozel bir tonlama ile soylerler. hic bir harfi yutmadan, bazen sonunu "istiyorroaam..." falan gibi gevrek tamamlarlar. sevimlilik tribi yaparlar... sanki... bak sanki diyorum.

    bir sipari$ veriyorsun. tabi ki istiyorsun. bunu bu kadar vurgulamak neyi gosterir? bir $eyleri gosterir gibi. istedigini alma garantisi olmayan ortamlarda istedigini alamayanlar, istediklerini alacaklarini bildikleri ortamlarda habire isterler. cunku isteyip "almaya" ihtiyaclari vardir onlarin. sanki bir tur "odunleme".

    sipari$ vermede bu formatin hic boyle du$unulmeden, begenildigi icin kabul edildiginin ve tabi ki "- ezikler boyle yapiyor abi..." demedigimi ozellikle anlatmak isterim. dedigim $u: bu format boyle adamlar tarafindan, anlattigim hisleri yaratarak kullanildi, sonra boyle olmayanlar tarafindan "sevimli" bulundu, yayildi, icindeki "afyon" onlari da etkisi altina aldi ve boyle bir gozlem oluverdi.

    izah edebildigmi du$unuyorum. onda pek $uphem yok. $uphe duydugum $udur ki, acaba sizde "- harbiden lan, boyle habire isteyip isteyip duran tipler var, ben hic boyle du$unmemi$tim..." dedirtebildim mi?

    not: bu entry kotulenmesin istiyorum, bir salem lights istiyorum, bir tane de toyota corolla istiyorum, 1.4 terra klimali olsun istiyorum.

  • polisi polis, kanunu kanun olan memlekette gerçekleşmiş olay. böyle manyakların defterinin dürülmesi toplum acisindan sevindirici.

  • hiç kapatmaya gerek yok. aracını satmaya çalışanları puanlama özelliği ile birlikte ilana yorum yazma özelliği koyacaksın sonra otur seyret cümbüşü.

  • karikatür gibi bir adamdan bahsedeceğim şimdi size, babamdan. ahlak değerleri yerlerde, çok kolay yalan söyleyebilir ve para için yapmayacağı hiçbir şey yok. ben ortaokula gidene kadar çocuklara harçlık verildiğinden falan hiç haberim yoktu. kış günü herkes evde şapka ve montla oturuyor zannediyordum. normali böyleymiş gibi hani. gözünüzde yeteri kadar canlandıysa hikayeye geçiyorum.

    iş çıkışı nasıl olduysa babamın canı kola içmek istemiş. büyük bir markete girmiş. eskiden kola kapaklarından hediye çıkıyordu şimdi de öyle mi bilmiyorum. aklına şahane bir fikir gelmiş. kolaları tek tek açıp kapaklarına bakmak.

    1, 2, 3……8,15,20…. derken güvenlik farketmiş. kavga dövüş açtığı bütün kolaları aldırmışlar.

    o gün babam bir kamyonet dolusu kolayla eve geldi. odanın birine dizdi kolaları kimseye de vermedi. bir sene boyunca şerbet gibi kola içti. bu konu hakkında konuşulmasını da yasakladı. çünkü yaptığından değil, ava giderken avlandığı için utandı.

    edit: bu kadar ilgi göreceğini hiç düşünmeden yazmıştım. çok fazla mesaj alıyorum bunun için bir anı daha yazma ihtiyacı doğdu :))

    babam bir gün 200 gr kıyma alırken kasapta etin çok pahalı olduğu kanaatine varıyor. “ineği kendim alsam bütün mahalleye kasabın yarısına bile satsam kar ederim” diye düşünüyor. çiftçilik yapan bir akrabamızdan o zamanın fiyatıyla 12 liraya inek alıyor. aldığı yerde kestiriyor.

    geriye etleri satma kısmı kalıyor. hatırladığım kadarıyla ilkokul öğretmenim bile ucuz et almak için evimize gelmişti. annem günlerce konu komşuya et satmaya çalıştı. evin her tarafı torba torba et doluydu.

    12 liralık inek babamın hesapladığı gibi kar getirmedi. 11 lira gibi bir fiyata bütün etleri sattı inek aldığı akrabayla da hayatı boyunca konuşmadı.

    çünkü hesaplarına göre kar etmeliydi, kar edemediği için kazıklandığını düşündü.

  • ilk uçuşunu yaptığı bugün de #146347890 no'lu entry'e cevap olarak yazalım, merak edenler de öğrensin:

    mius konsepti bundan yıllar yıllar önce düşünülen, 2020'de düzenlenen bahar kalkanı harekatında iha'lar için çalışılan harekat konseptinin (iha'ları birer destek unsuru olarak değil ana unsur olarak kullanma konsepti) sahada oldukça işe yaradığının görülmesi sonucu çok daha ciddi olarak ele alınan bir konuydu. burada ortaya konulan fikir wingman konsepti falan değil, baya baya daha ilerisi olan insansız otonom savaş uçağı fikridir.

    yani örneğin bugün kullandığımız f-16'nın yapabildiği her şeyi insansız olarak da aynı seviyede (hatta daha ileri seviyede) yapabilecek bir hava aracının geliştirilmesi hedeflenmiştir. tabii bu fikir oldukça uzun vadeli bir hedef. yani bir kızılelma...

    işte o kızılelmaya şuanki kızılelma olmadan şak diye ulaşamak mümkün olmadığı için hayal edilen seviyelere gelene kadar adım adım gelişim sağlanacak.

    uçak ne yapacak sorusunun cevabı bu, daha doğrusu ne amaçlandığının cevabı bu.

    gelelim şuanki haliyle görev anlamında ne yapacak?

    hava-hava görevleri: öncelikle hava-hava görevi yapacak olan modeli ses hızının üstünde performansa sahip olacak. 0,6 mach'lık versiyonunu gidip f-16 ya da rafale ile angajmana sokmayacak kadar akıllıyız. ancak yine de bilgi açısından yazayım 0.6 mach'lık versiyonu ile güzel bir cap (silahlı hava devriyesi) uçağı ortaya çıkabilir. dolayısıyla helikopter, turboprop motorlu uçaklar ve iha'lar için büyük bir tehdit olacaktır.

    bunların dışında uçak şişman ve hantal falan değildir. açık kaynak araştırmacıları 12g'ye kadar çekebileceğinden bahsetmişlerdi. tabi çekilen maksimum g'nin daha önemli olduğu it dalaşı gibi görevler için yukarıda bahsettiğimiz gelecek hedeflerinden otonomluk özelliği devreye giriyor. yani 0,6 mach'lık versiyonundan ne bvr (görüş ötesi angajman) ne de dogfight yapması beklenmiyor. dogfight yapması için tam otonom bir hale gelmesi gerekiyor.

    1,35 mach'lık versiyonu ise bvr'da oldukça büyük işler yapabilir. özellikle 30.000 feetten daha yüksek irtifalarda 1 mach'ı geçebilecekse bu kabiliyet aesa radar + gökdoğan/gökhan füzesiyle birleştiği takdirde zaten şuan kullandığın f-16'dan aldığın performansı (hatta belki daha fazlasını) almış olacaksın.

    hava-yer görevleri: akıncı'dan daha iyi yapacağı şey daha hızlı ve daha sessiz, tb-2'den daha iyi yapacağı şey ise daha hacimli bir mühimmat atabilecek olması. malum mius stealth karakteristiği ile üretiliyor. zaten boyutlarından dolayı ve kanopi olmamasından dolayı kesit alanı küçük, gövde tasarımı sayesinde bu daha da düşecek, ram kaplama yapıldığı takdirde daha daha düşecek. yani ilk haliyle stealth iha olarak kullanılabilir. f-35 dediğiniz uçak gövde içinde aynı anda 2 tane 2000 lb (1 tonluk) jdam (veya som-j/jsm) ve 2 tane aım-120 taşıyabiliyor. mius ilk aşamada 500 lb'lik hgk-82 taşısa bile yeterli. çünkü elimizde şuan olmayan bir kabiliyeti var etmiş olacak.

    ayrıca yine hızından dolayı fırsat hedeflerine ani müdahale gerektiğinde (eğer bölgeye yakın akıncı yoksa) tmh görevlerinde yer hedefleri için qra bekleyebilir.

    wingman konsepti: bu konsept öyle bir mümkün ki aklınız şaşar... savaş uçakları devamlı 2 mach hızda veya 40.000+ feette uçmadığı için belli limitler içerisinde wingman konsepti de oluşturulabilir. bunu hem 0,6 mach'lık versiyonu hem de 1,35 mach'lık versiyonu ile yapabilirsiniz. eğer mmu'yu tam manasıyla stealth olarak yapabiliyorsak (ki yapacağız) mius'u hayli hayli stealth yapabiliyor durumda oluruz zaten.

    kısaca 0,6 mach'lık ilk haliyle bile:

    - cap görevi
    - cas görevi
    - oca görevi
    - qra görevi
    - deep strike görevi yapabilir.

    ilerleyen versiyonlarda ise:
    - bvr ve yukarıdaki görevleri daha iyi seviyede,

    daha ileri versiyonlarda ise:
    - wvr (dogfight) ve diğer tüm görevleri çok daha iyi seviyede yapabilir.

    tanım: harekat konseptleri temel seviyede çoktan oluşturulmuş olan hava aracıdır.