hesabın var mı? giriş yap

  • her cuma ibretle seyrettiğim insan topluluğudur. cumaya gitmesem "içerde ne yaptılar da bunlara böyle birbirlerini ezercesine dışarı kaçıyorlar" diyeceğim. ama içerde bir şey yaptıkları yok, biliyorum. adamın biri hutbeye çıkıyor, önce sadece ben ve benim gibi arapça bilenlerin anladığı bir metin okuyor. sonra da birileri tarafından (diyanet oluyor bu birileri) eline tutuşturulan kupkuru bir metni okuyor. iki rekat da namaz kılınıyor hepsi bu. peki bu adamlar neden imam selam verir vermez yardım kuyruğunda birbirini ezenler gibi davranıyor? bizim milleti bilmeyen birisi olsa "adamlar bir saniyeyi boşa harcamamak için işlerine koşuyor" diyecek ama değil. nedir bu acele arkadaş, nereye yetişeceksin? o namaz hep birlikte senkronize olarak eğilip kalkabiliyor musunuz bakalım diye farz kılınmadı ki. cuma demek toplanma günü demek, bir araya gelip birbirinizin halinden haberdar olun diye farz kılındı o namaz. salat demek dayanışma demek.

    bir cuma günü camiden çıkan müslümanlara bakın ne durumda olduklarını anlarsınız, başka bir şeye ihtiyaç yok. cumadan çıkınca yedikleri naneleri saymıyorum daha.

    yıllar sonra editi: akp kongresi gibi hutbeleri sebebiyle cuma namazlarını çoktan bıraktım. 3 yıldır gitmiyorum.

    son edit: agnostisizm durağında biraz oyalanıp hayatın anlamını arıyorum. dinin kültürü, psikolojisi, sosyolojisi, felsefesi ve tarihi dışında hiçbir şey gündemim ve ilgimde değil artık. gavur oldum ben, bazılarının anlayacağı dilde.

  • istismar, eziyet , hürriyetten alı koyma ve içinde daha nice suçları barındıran video

    bunu yapan vicdansız o. çocukları sıradan bir hakimin tck ya göre basit bir matematik hesabıyla bile gün yüzü göremezler normalde

    ancak mahkemede takım elbisenin iyi hal olduğu ülkemde, muhtemelen az bir ceza ile yırtacaklar.

    yazık... ülkede ki adalet mekanizması suça teşvik sistemi haline gelmiş

    edit:çok mesaj geldi işkence değilmiş doğrusu eziyetmiş.

    işkence etmek için de kpss ye girme şartı aranıyormuş.
    kamu görevlisi işkence yapabilirmiş.

    bunun dışında yapılan fiziksel ya da psikolojik şiddet eziyete giriyormuş.

  • zerre kadar samimiyeti hissettirmemiş reklam, yok efendim “çayımı aldım karşınızda içiyorum” yok “ipad’im yanımda”, yok “kronik hastalığınız var, dikkat edin” bir de kucakta çocuk falan hani sanırsın yardım kuruluşunun reklam filmi.

  • aile işi olarak börekçiyiz. 20 senedir bu işi yapıyoruz.

    1.5 liraya sebep böreği geri alıp tepsiye koyan adam esnaf değildir. tamam abi 50 olsun canın sağolsun der geçersin. müşteriyi memnun edersin. bunun adabı budur. eğer ki o müşteri sürekli benzer şeyler yapıp 1-2 lira geçirmeye çalışan biriyse ancak o zaman o 1.5 liralık böreğin hesabını sormaya kalkarsın bu iş böyledir.

    bir de bir ihtimal o an tezgahta olan eleman iş yerinin sahibi değilse ve çok detaylı bir şekilde ondan hesap soruluyorsa adam kasada bir dengesizlik olmasın diye o 1.5 liranın peşine düşmüş olabilir. ama yinede çalışanından 1.5 liranın hesabını soracak işletmeden de hayır gelmez. neresinden tutsan ofsayt. eyyorlamam bu kadar.

  • nam-i diger boksor esat,
    amerikali gazeteci harry willy, trablusgarp gocmeni italyan vatandasi mehmet sait, bolsevik lui ve daha niceleri...
    kurtulus savasi sirasinda gorevleri esnasinda kullandigi isimlerden bazilari.

    boksor esat abimiz maceraci, akilli, acar ve capkin bir abimizdir, anzavur ayaklanmasinin bastirilmasindan, burdur-antalya hattinda ortaya cikardigi casusluk orgutune, yunan askeri hapisanesinde komunist orgut kurup ayaklanma cikarmaktan, amerikali gazeteci olarak yunan cephe hattini gezmeye kadar akla hayale gelmeyecek bir dolu macera yasamistir.

    boksor esat abimiz iyi bir sporcu, ajan, kumarbaz oldugu kadar iyi bir yankesicidir de.
    yasadigi macerlardan bir kac anektod aktaralim;
    ismet pasa esat abimizi yunan cephesinin gerisine izmire gondermek icin makamina cagirir, abimizin methini duymustur bu arada yankesicilik yaptiginida duydugundan pek meraklanmistir, esat abimize bunlari nasil yaptigini anlatmasini ister, esat abimiz yunan cephesinin gerisinde yapacaklarini anlatmaya baslar bunun icin icin gereksinimi oldugu seyleri siralar filan sonra birden pasaya saatin kac oldugunu sorar, ismet pasa elini cebine atar saate bakmak icin lakin saat yerinde yoktur, esat abimiz bu arada buyuk bir hunerle pasanin saatini asirmis ve cebine atmistir coktan... bu olay ismet pasayi oldukca eglendirir onu gereksinimlerinin karsilanmasi icin zamanin genelkurmay baskani fevzi pasaya gonderir, fezvi pasa odenek yoklugundan dem vurup esat abimize ancak 150 lira verebilecegini soyler.
    esat abimiz ne yapsin yoksul turkiyenin verebilecegi para bu kadardir gerisini kendisinin halledecegini soyler ve istanbula amerikan pasaportu cikarmak icin yollanir, istanbulda kuyumcu vitrinine bakan zengin bir rumdan carptigi 2000 lira ile bu isi de halledip izmire gecer orada amerikali gazeteci ve filimci harry willy olarak yunan cephe komutani ( genelkurmay baskani da olabilir yamuluyor olabilirim ) sari yani'nin kizini ayartip kadinliga terfi ettirir bu ablayi. daha sonrasinda bu iliskinin de verdigi kolaylikla yunan cephesini gezmisligi ve bunlari ankaraya bildirmisligi de vardir.

    yunan cephe komutaninin kizini ayartip amerikali gibi yasamak elbette pahali bir istir abimizin parasi bir sure sonra suyunu ceker, bu duruma bir care bulmak gerektir, aradigi firsat, yunan cephesinin filmini cekmek icin gerekli film makinasini almak icin rodos adasina gittigi sirada ayagina gelir abimiz burada da hurmet ve ilgi ile karsilanmis sosyetik mekanlara buyur edilmistir bu mekanlardan birinde savastan kacmis zengin turk ve rum isadamlarini kumarda tabiri caizse 'yolar' masadan 10.000 liranin ustunde para kaldirir, bu para abimizin bir sure daha ( yunan ordusuna siginan cerkez ethem ve adamlariyla karsilasip desifre olana kadar ) amerikali harry willy olarak yasamasini ve tabi bilgi aktarmasini saglamistir.

    velhasili kelam boksor esat abimizin maceralari anlatmakla bitmez, ancak her isimsiz kahraman gibi degeri bilinmez, unutulur omrunun son yillarinda yalnizlik ve fakirlik ceker nihayetinde devlete basvurup emekli maasi baglanmasini ister bu onurlu adam.

  • almanya'daki exchange sırasında:
    alman: - türkiye'de itfaiyeci var mı?
    türk: - hayır dev battaniyeler var onlardan örtüyoruz biz yanan binalara ormanlara..

  • tam salona girmeden önce yer göstericilerden birinin gelip -o zamanki parayla- elime 1 milyon tl tutuşturması ve başka bir yer göstericiyi çaktırmadan işaret ederek "abi, şu herif bizden para tırtıklıyor galiba.. bu paranın seri numarasını aldık.. yer gösterdikten sonra bahşiş olarak verebilir misin" diye sorması.. benim olur demem, ama sonuç olarak yanlışlıkla cebimdeki başka bir milyonu vermem..

  • babam ales sınav yerime bakmaya gidecektir...

    +kızım adını soyadını yaz da ver bana, listeden bulayım orda.
    -baba hadi adım neyse de, soyadımı ezberden bildiğini tahmin ediyordum.