hesabın var mı? giriş yap

  • mesai kavramı içinde yaşayanların tamamı, ayrıca kabaca evine 8-10 bin dolar girmeyenler için bir nevi kanserli yaşam formudur. farkına varmadan ince ince hasta eder adamı, bildiğin tıbbi hasta...

    sadece ciddi para kazanan ve bunu sabah 8 akşam 8 gibi bir mesai ile yapmak zorunda olmayanların şehridir istanbul. kalanı köledir. istersen 15.000 net maaş al, mesainin içindeysen, hayatın dışındasın usta.

  • şakacı arkadaşlar dalgasını geçtiyse şuraya anlamlı üç beş entry de girelim.

    öncelikle bilincin ne olduğu bizim için bile kesin değil, yalnızca kendi açımızdan deneyimlediğimiz bilincin farkındayız ancak bunun arkasındaki süreci, daha da önemlisi bize bilinci tam olarak neyin kazandırdığını bilmiyoruz.
    yapay zeka teknolojisi belli başlı dataları inceleyerek kendi kendine öğrenen, yarı otonom bir teknoloji bu manada onun da içinde geçenleri yüzde yüz bilemiyoruz. ben yaşıyorum, ölmekten korkuyorum demesi bir yapay zekayı bilinçli yapmaz.
    bu konuda chinese room adında bir düşünce deneyi var (bkz: çin odası) (bunun ne olduğunu uzun uzun açıklamayacağım söz konusu bkz'a göz atınız). yapay zekanın bilinç kazanması bilinci bir taklit mi, bir ilüzyon mu yoksa gerçek mi bunu kestiremeyiz. ne var ki burada problem; bizim bildiğimiz anlamda insan bilinci de özünde bir chinese room olabilir. velhasılı yapay zeka ve bilinç mevzusu çok su kaldırır bir konudur, öz bilincimizin sınırları gereği belki de hiçbir zaman çözemeyeceğimiz bir sorun.

  • devletin başbakanı*, "kürtaj cinayettir" der.
    devletin polisi*, gözaltına aldığı kadına tecavüz eder.
    belki kadın gebe kalır ve kürtaj yaptırmak zorunda olur.
    devlete göre bu kadın, artık cinayet işlemiştir, dolayısıyla katildir.

    nereden bakarsan bak, işin içinden çıkamazsın.

    böyle bir paradoksun yaşandığı ülke, 2012 yılının türkiye'sidir.

  • ermenek'teki madencinin eşi ne diyordu, herkes bayram yaparken biz bayram yapamadık, mecbur kaldık, her şeyi kabul edip madene indiler. öğle yemeği için dışarı çıkmamayı, tuvalet izni kullanmamayı, servis parasını ceplerinden ödemeyi kabul ettiler. çünkü bakacak çocukları, doyuracak karınları vardı ve bir kişi hayır diyip düzene kafa tutsa 100 kişi evet diyip düzene dahil olmak için kapıya gelecekti. işte bu yüzden ucuz işgücünü daha da ucuzlatabilmek için nüfusun artmasını istiyorlar ve artan nüfusa oranla açlıktan ölmeyecek kadar kazanılan bir işe şükretmemiz isteniyor. ve buna mucize diyorlar.

  • kendisini tanımıyorum ama bugün kadıköy yoğurtçu parkında arkasında bırakmış olduğu yaşanmışlıkları paylaşmak istedim.
    afiyet olsun diyorum başka da bişey diyemiyorum. (bkz: eğitim şart)

    görsel

    görsel

    görsel

    ekstra avokado soslara da üzüldüm açıkçası. edit1: bunu ve bu şahsın ismini torbadaki fişten öğrendim. resim 3e tikkatli bakınız.

    edit2: kedi köpek diyenler, tüm resimleri tekrar biraz da düşünerek incelesinler. yerde dik duran torbadaki avokado soslarını kedi köpekler mi bankın oturulacak yerine çıkarmış? ve hatta tadına bakıp yarım bırakıp sonra peçetelere ağızlarını mı silmişler? ayrıca bu kedi köpekler içtikleri tütünün torbasını da yere atmışlar bakınız.
    burada olay herşeyin yendiği gibi diğer insanların oturacağı yere bırakılması. hem de bu parkta adımbaşı çöp kutusu varken.

  • ceyrek kampanyasi oldugu icin tutmaz.

    sesege'ye takma imkanim olsa tam takarim.