hesabın var mı? giriş yap

  • orumcek adam dendiginde cogu kisinin aklina eglenceli aksiyonlara giren geveze komik bir super kahraman gelse de, orumcek adam maskesinin altinda pesimist ve sarkastik bir adam var. super gucler kazandigi icin hayati mahvolan, zar zor gecinen, sayisiz kez basarisiz olan, bir cok insanin olumune sahitlik etmek zorunda kalan adamin gevezeligi onunkisi. iste orumcek adam maceralarindan bazilarinda bu durum cok daha fazla islenir. bazi maceralari inanilmaz derecede melankolik, dokunakli, duygusal ve karamsardir. bunlardan sahsen en cok sevdigim bes tanesini liste halinde anlatacagim o yuzden entry'nin devaminda feci spoiler var. ayrica size arzu'yla kaya'nin selami var ehi ehi.

    1- the kid who collects spider-man

    https://eksiup.com/p/mj1118408jv9

    https://imgur.com/a/ix0zxdv

    ilk kez the amazing spider-man serisinin 248. sayisinda yayinlanan hikaye. tim, orumcek adam'in buyuk bir hayrani ve onun hakkindaki her seyi topluyor. butun gazete haberlerini, resimlerini ve hatta orumcegin kil payi kurtuldugu kursun cekirdeklerini. en buyuk dilegi ise bir gun orumcek adam'la tanismak. sonunda bir gece orumcek adam odasinda ziyaret ediyor tim'i. kucuk tim buyuk bir heyecanla orumcek adam koleksiyonunu gosterirken orumcek de bu sayede anilara daliyor. tim'e maceralarinin bilinmeyen yonlerini anlatiyor. ve tim en sonunda orumcegin en buyuk sirrini yani gercek kimligini bile ogreniyor. bu mutlu sona gidermis gibi gozuken son karesi ise bir yumru gibi oturuyor bogazimiza. cunku tim'in odasinin bir hastanede oldugu, losemi olan tim'in ise bir kac haftalik omru kaldigi anlasiliyor.

    - en dokunakli replik: "yemin ederim ki sirrini kimseye soylemezdim... yasadigim surece."

    - en dokunakli kare:

    https://eksiup.com/p/aj111842rxyj

    https://imgur.com/a/xsgnmcr

    gorsel anlatimdaki muhtesem isik ve golge kullanimi, en neseli karede bile karakterlerin ustune dusen golgeler gorsel anlatim dersi veriyor adeta. caresizligin melankolisi o kadar etkileyici anlatiliyor ki ice islememesi mumkun degil. ozellikle tim'in durumunun bir gazete kosesindeki ufacik bir kupurden ogreniyor olmamiz daha da katmerliyor melankoliyi.

    2- leah

    https://eksiup.com/p/3n111844fqsm

    https://imgur.com/a/xo0yfhc

    ilk kez friendly neighborhood spider-man annual serisinin birinci sayisinda yayinlanan kisa hikaye, sokaklarda yasayan evsiz kucuk kiz leah'nin dokunakli oykusune tanik ediyor bizi. buyuk bir orumcek adam hayrani olan kucuk leah, bir ara sokakta evi haline getirdigi karton kutusunda yasarken orumcek adam'la tanisip onun maceralarina katilma hayalleri kuruyor. her tarafini gazetelerdeki orumcek adam resimleriyle kapladigi kutusunda kar yagan sehrin bir kenarinda hayatta kalmaya calisiyor. karla kapli sehirde orumcek her ag atarak gectiginde bir gun onu farketmesini umuyor. sonunda orumcek onu farkettiginde ise... cok gec oluyor.

    - en dokunakli replik: "eger beni duyabiliyorsan leah, tatli ruyalar..."

    - en dokunakli kare:

    https://eksiup.com/p/e4111845t4mr

    https://imgur.com/a/divvyng

    gerek leah'nin hic repligi olmamasi olsun, gerek karli sehrin o melankolik yapisi olsun, ice isleyen bir gorsel anlatimi var bu hikayenin.

    3- return of the sin-eater

    https://eksiup.com/p/6j111846a7cy

    https://imgur.com/a/al2tcon

    ilk kez the spectacular spider-man serisinin 134, 135 ve 136. sayilarinda yayinlanan karamsar gunah yiyen hikayesi. daha once the death of jean dewolff hikayesinde akil hastaligi yuzunden kendince gunahkar gordugu insanlari oldurmeye baslayan polis stanley carter, polis komiseri jean dewolff'u da oldurur. bu gercegi cok gec ogrenen orumcek ise daha once hic yapmadigi bir sey yaparak carter'i olduresiye doverek sakat kalmasina neden olur. iste bu hikayede orumcek adam carter'a yaptiklari yuzunden gucunun aslinda ne kadar tehlikeli oldugunu anlar ve ic hesaplasmaya girer. carter ise normal hayata geri donmeye calisir ama gerek insanlarin yaklasimi gerekse medyanin kendisini ucuz bir malzeme olarak kullanmasi sonucu akil hastaligi tekrar nukseder ve gunah yiyen geri doner. bu hikaye boyunca gerek carter'in akil hastaligi karsisindaki caresizligi ve hayata tutunma cabasi, gerekse orumcegin vicdan azabi yuzunden caresizce kendini affettirme cabasi sebebiyle ic acitan bir tablo ortaya cikar. sonunda ise carter gunah yiyen'i yenmeyi basarir... hayati pahasina.

    en dokunakli replik: "ben yendim... gunah yiyen oldu... artik yasayabilirim..."

    en dokunakli kare:

    https://eksiup.com/p/8w1118473zt4

    https://imgur.com/a/j6yyknz

    yine gerek isik ve golge kullaniminin profesyonelligiyle olsun, gerekse yalnizlik duygusunu tam manasiyla veren bosluk dolu kareleriyle olsun cok basarili duygu aktarimi yapan bir hikayedir. ozellikle carter'in gunah yiyen personasindan kurtulmaya ve yeniden hayata adapte olmaya calismasi, ama herkesin dislamasi sonucu tekrar akil hastaliginin onunde diz cokmesi cok karamsar bir anlatimla verilmistir.

    4- kraven's last hunt

    https://eksiup.com/p/dq111848s6qb

    https://imgur.com/a/yvhsrtm

    uc ayri seride yayinlanmis hikaye. the amazing spider-man serisinin 293 ve 294. sayilarinda, the spectacular spider-man serisinin 131 ve 132. sayilarinda, web of spider-man serisinin 31 ve 32. sayilarinda alti bolum halinde yayinlanmistir. bu hikaye icin rahatlikla orumcek adam'in psikolojik haritasi diyebiliriz. populer orumcek adam imajinin aksine bu oykude orumcegin butun korkularini, kirilgan taraflarini ve yarali psikolojisini tum ciplakligiyla goruruz. genel hikaye asillik saplantili kraven karakterinin orumcegin kendisini kucuk dusurdugunu dusunup onu sadece yok ederek degil, kucuk dusurerek, yerine gecip ondan daha iyi olarak intikam almayi planlamasi uzerine kuruludur. bu avci kraven'in son avi olacaktir. ama burada en ic acitici olan tema insanlarin yanlizligi, olum karsisindaki caresizligi, butun bir hayatin nasil aslinda kagittan kuleler gibi kolayca yikilabilecegidir.

    en dokunakli replik: "ben sadece peter parker'im... ve sanirim umursuyorum..."

    en dokunakli kare:

    https://eksiup.com/p/8v111849sgbd

    https://imgur.com/a/8qloiow

    gerek surekli yagan yagmur ve karanlik sehir tasviriyle olsun, gerekse karelerin cogunlukla repliksiz ve bosluklarla dolu olusuyla olsun, sanirim gorsel acidan en karamsar orumcek hikayesidir. sehrin boguculugunu, ve karanligin adeta ustunuze geldigini hissettirir. m.j'in yalnizligi, vermin'in nefret dolu dislanmisligi, kraven'in gecmisi geri getirememeye bagli melankolik ofkesi ile adeta bir pesimizm basyapitidir.

    5- the death of jean dewolff

    https://eksiup.com/p/sy111850vxr8

    https://imgur.com/a/zw8wj80

    ilk kez the spectacular spider-man serisinin 107, 108, 109 ve 110. sayilarinda yayinlanan ofke, ihanet ve caresizlik dolu karamsar hikaye. jean dewolff'un hayatindan kesitler ogrenerek baslariz bu hikayeye. cocukken polis olan uvey babasina olan ozenmesini, onu bir kahraman gibi gormesini, bir gun onun gibi olmayi hayal etmesini, bir gun uvey babasinin onunla gurur duyacagi bir polis olmayi hedeflemesini, bu surecte yasadigi sikintilari, atlattigi tehlikeleri ve uvey babasinin sessiz destegini goruruz. ama ters bir seyler vardir.

    yakin arkadasi komiser jean dewolff'un evinde uykusundayken olduruldugunu ogrenir orumcek. bunu yapan gunah yiyen diye biridir. orumcek cok sinirlenir, kendisine gore gunahkar gordugu kisileri pompali tufekle acimadan olduren gunah yiyen'i yakalamak icin durmaksizin ugrasir. bu surecte kendisine surekli yardimci olan polis memuru stanley carter'e guvenir. ama hikayenin sonunda sin-eater'in butun hikaye boyunca orumcegin en cok guvendigi stanley carter oldugu ortaya cikar. bu durum orumcegi busbutun cigirindan cikarir, hatta kendisini durdurmaya calisan daredevil'i bile dover arada. carter'i yakaladiginda ise daha once hic yapmadigi bir sey yapar, olduresiye dover carter'i, bu ofkenin arkasinda sadece jean dewolff'un olumu yoktur cunku. hem guvendigi kisinin onu aldatmasi hem de genel olarak insanlarin guvendigi polislik kurumunun icindeki kisinin meslegine ihaneti sebebiyle ofkeden cildirmistir orumcek. bilmedigi sey ise; stanley carter'in aslinda bir akil hastasi oldugu ve yaptigi seyleri bilincli yapmadigidir.

    - en dokunakli replik: "bana uzgun oldugunu anlatma, jean dewolff'e anlat."

    - en dokunakli kare:

    https://eksiup.com/p/6r111851n93t

    https://imgur.com/a/lpqaeiv

    aslinda hikaye ve cizimler siradanmis gibi gozukse de icinde adalet duygusunun cabucak ofke ve intikama donusebilecegini, en dogru olanin bile kolayca sagduyusunu kaybedebilecegini anlattigi icin cok degerlidir. adaletin ise kolayca aldatilabilecegini, cevresinden dolasilabilecegini gostererek adalete dair cok karamsar bir tablo cizer. oyku boyunca orumcek yavas yavas ofkesine yenilir ve nefret ettigi gunah yiyen'in bir benzerine donusur. bu da guc zehirlenmesinin getirdigi karamsar tasvirlerle cok basit bir gercegi anlatir; guc yozlastirir, mutlak guc mutlak yozlastirir.

    ***

    ayrica bunlar disinda kar firtinasinda sehirde kucuk suclularin pesinde kostugu, yagmurlu havalarda bir binanin duvarina yapismis halde soylenerek etraftaki kucuk suclari gozledigi pek cok macera mevcut, ve bu tarz hikayelerin hepsi evrenler arasi savas zirvaliklarina bes basar. cunku daha ayaklari yere basan ve orumcek adam'i sevmemize sebep olan tarzda hikayelerdir.

    ulan olup gitmeden sinemada su tarzda olgun kafada bir orumcek adam filmi goremezsem gozlerim acik gider yeminle. normal film olmaz fan film olur, o da olumlu.

  • tarihimizi yanlis tanitiyorlar... banyodan yeni cikmis, saci islak kiz zorla yatirilip uyutulur mu lan? sinuzit olur, ecdadimizda var mi sinuzit ? hainler.

  • 5 gün değil ama en azından 1 gün verilmesi gerçekten hak olan izindir. sadece karın ağrısıyla açıklanacak bir sıkıntı değil çünkü miden bulanıyor, başın ağrıyor tüm bağırsak sistemin çöküyor. işe giderken toplu taşıma falan da kullanıyorsan gerçek bir işkence. bunun az -çok tehlikeli iş grubuyla da alakası yok. ofis çalışanıyım yine olmuyor. ki acı eşiğim epey yüksektir. ayda 1 günden kimse batmaz bence. insanlık hakkı kadar doğal bir hak bu da.

  • bazılarının yaptığı şey.

    fiyat-performans-hayat kalitesi olarak da bence doğru olan. yok tribini çek, yok nazını çek, yok dırdırını çek, yok üstüme düştün ceptesin uzaklaşayım, yok whatsapp'ta ne zaman çevrimiçi oldun, yok ilişkiyi sorgulamamamız lazım, dağ gibi adamlar 1.60-1.65 arası cadıların ömür törpülüğü eşliğinde hayatımızı sürdürüyoruz.

    bunu çekeceğine git rusya'nın bir köyüne, olga,irina,natasha,katya bul bir tane. giyim tarzı v.s ilk başlarda rüküş olur ama adapte olunca toparlar hepsini. karşında bir trip yapmak için doğan kadın değil-bir şeyler paylaşılabilecek ''insan'' bulursun. işte kilit kelime ''insan'' bulmak. türk kadını fazlaca ''kadın'' fenomeninin gölgesinde. arz talep dengesi de bunu teşvik ediyor. rus kadınları ise genelde insan. burda herhangi bir kadın ortalama altı bir erkekten bile iltifat alınca arşa değerken, rus çok güzel bir kadın normal bir erkekten iltifat aldığında ''so what?'' tribine giriyor. teşekkürler diyor, konuyu değiştiriyor.

    çok pis bilendim oğlum, ekşi'de yaza yaza türk kadınlarını bitireceğim.

  • engellemek için saf antifriz kullanmanın saçma olduğu istenmeyen durum. saf antifrizin donma noktası -12 derecedir. suyla karıştırıldığında kristalize olmadığı için antifriz oranı sıfırdan %60'a çıkana kadar donma noktası giderek düşer ve bu noktada donma noktası minimum -45 derece olur. bu noktadan sonra antifriz oranı arttıkça donma noktası yükselmeye başlar ve saf antifrizde -12 olur.

    antifriz su karışımında oran motor üreticileri tarafından belirlenir. bunun farklı nedenleri vardır.

    1) antifrizin kullanılmasındaki tek amaç donma problemlerinin önüne geçmek değildir. aynı zamanda antifriz su karışımı motor bloğunun su ceketlerinde oluşabilecek korozyonu engeller.

    2) antifriz su karışımının prandtl sayısı saf sudan büyüktür. saf suyun prandtl sayısı 7 iken, 50:50 antifriz su karışımında bu sayı 9'u geçer. ayrıca viskozite de değişir. yani siz antifriz su oranını kafanıza göre değiştirirseniz, motor bloğundan çekilen ısı miktarı değişecektir. soğutma sisteminde motor su sıcaklığının benzinli motorlarda 90-95, dizel motorlarda 95-100, ağır iş makinalarında kullanılan dizel motorlarda 100-105 derece bandında tutulması istenir. buradaki tek amaç motoru soğutmak değildir. motor su ceketleri içinde aşırı geniş bantta değişen su sıcaklığı termal yorulma yaratır ve bloğu çatlatır, bu da bloğun değişmesini gerektirir ki ortalama bir araçta işçilik dahil 10000 lirayı geçer bunun masrafı. sırf bu yüzden termostat bile kademeli çalışır. 80 derecede tamamen kapalı olan termostat, 90 derecede tamamen açık hale gelir (benzinli motorlar için aşağı yukarı böyledir, dizellerde daha yüksek olur).

    3) motorda ısınan su, soğutma radyatörüne aktarılır. su burada soğutma sistemi fanı tarafından radyatörün üzerinden hava geçirilerek soğutulur. tıpkı motor şanzıman arasında olduğu gibi, mekanik sürülen soğutma fanının da bir debriyajı vardır. bu debriyaj motordan alınan su çıkış sıcaklığına ve ortam sıcaklığına bağlı olarak elektronik bir algoritma sayesinde fan devrini ayarlar. burada kritik nokta sıcaklıktır. elektronik algoritma sizin değiştirdiğiniz antifriz oranından bağımsızdır, sıcaklığa göre çalışır. değişen antifriz oranı için fan algoritması güncellenmezse, motorun termal dengesi çalışma noktasından uzaklaşır ve bloğun ömrünü azaltmış olursunuz.

    ek bilgi: soğutma sistemi fanı motor tarafından sürülmez, çünkü pozisyonu birçok durumda fead'dan sürmeye elverişli değildir. genellikle elektrikle sürülen soğutma sistemi fanı, askeri uygulamalarda hidrolik de, mekanik de sürülebilir. mekanik sürmek pozisyon serbestisini azaltır.

    özetlemek gerekirse, kafanıza göre antifriz eklemeyin. aracın bakım kitapçığında belirtilen antifriz oranının dışına çıkmayın. acil bir durumda su eklemeniz gerekir hararet nedeniyle. bu durumlarda eklediğiniz su miktarını not edin ve ilk benzinciden antifriz alarak gereken antifriz oranını tamamlayın.

    aracınızın motorunun yaz kış farklı sıcaklıklara maruz kalan bölgeler için önerilen farklı antifriz oranları olabilir. bu genellikle maksimum tork rejiminde ağırlıkla çalışan ağır görev dizel motorlar için geçerlidir. otomobillerde ister dizel olsun ister benzinli, önerilen antifriz su oranından sapmayın.

    edit: imla

  • beni rahatsız etmiyor. özgürlük diye sokağa çıkıp sonra başörtülü görünce rahatsız olan insanları da hoş karşılamıyorum.

    cumhuriyetten beri bu insanları hor gördünüz. bu insanlarda tepkisel bir birikme yarattınız. şimdi de sizin yüzünüzden akp ile uğraşıyoruz. bu ülkeye bu iktidarı getiren biri varsa onlar sizin "anadolu çomarı" dediğiniz insanlar değil, sizin gibi laikliği bağnazlığa vardıranlardır.

    bir arkadaşım vardı. üniversitede başörtü olayları sırasında başörtülü kızlara arkadan yaklaşıp başörtüsünü çakmakla yakmak istediğini söylüyordu. böyle limon beyinliler var aranızda.

  • engin ertan, burçin s. yalçın ve murat emir eren gibi değerli insanlar tarafından hazırlanmış ve genel hatlarıyla katıldığım listedir. sadece unutulan filmler vardır, o kadar da olacaktır. liste 2000'den sonraki filmleri ele almıştır. o nedenle esaretin bedeli gibi abartılar listede yer almamıştır.

    başlamak gerekirse.

    trope de elite iyi bir filmdir. ancak berlin'de kendisine altın ayı verilmiştir ve bir kısım sinemaseverce senesinin en iyi filmi olarak addedilmiştir. halbuki hepsinin ötesinde iyi çekilmiş bir "cidade de deus" anımsatıcısıdır bu film. devam filmi de zaten en az kendi kadar iyidir. lakin elbette ki abartılmıştır. abartıldığı kadar önemli bir film değildir.

    erin brockovich elbette ki eğlenceli bir filmdir. lakin içerisinde gelmiş geçmiş en iyi oyuncu performanslarından birini barındırmaz, sadece iyi hazırlanılmış iyi bir rol oyunculuğu barındırır içerisinde. belki de yönetmen koltuğunda steven soderbergh olmasa bu kadar dikkat bile çekmeyecekti. iyidir ancak abartılmıştır.

    the devil wears prada, eğlencelik bir filmdir. tıpkı kendisi kadar abartılmayan morning glory falan gibi. içerisinde meryl streep gibi bir oyuncuyu barındırdığı için gösterim şansı bulduğu dönemde ortalığı kasıp kavurmuştur ve ana akım sinema tarafından abartılmıştır.

    mutluluk belki de türk sinemasının gelmiş geçmiş en başarılı görüntü yönetmenliklerinden birini barındırmıştır içerisinde(görüntü yönetmeni mirsad herovic'dir). birkaç hikayenin birleştiği bu eser, estetik açıdan eli yüzü düzgün bir eser olmasına rağmen, sinemamıza yeni bir şey kazandırmamıştır. ancak gösterime girdiği süreçte büyük ilgi çekmeyi başarmıştır.

    die falscher kesinlikle fena bir film değildir. bir film fabrikasına dönüşen ikinci dünya savaşı hikayelerinden değişik bir damar yakalamayı başarmıştır. lakin avrupalı eleştirmenlerce abartılı bir övgü yağmuruna tutulmuştur.

    star trek, belki de j.j. abrahms'ın son yıllarda cloverfield ile beraber yaptığı en önemli işlerden biridir. fena bir bilimkurgu olmamasına rağmen gösterildiği süre boyunca "bu film bilimkurgu tarihinde önemli bir yere sahip olacak" gibi ifadelerle ödüllendirilmiştir. halbuki kendine tarihte bu denli önemli bir yer edinebilecek derinlikte bir film değildir. iyidir, ancak o kadar da iyi değildir.

    türev gösterildiği sene altın portakal'ı almıştır. kendi için lars von trier'in yolunu seçen ulaş inaç tarafından yönetilmiştir ve bir "dogma" filmidir. kötü değildir, doğaldır, fena oyunculuklar barındırmaz içerisinde. ama önemli bir film kesinlikle değildir. kısa sürede parlamış ve kısa süre içerisinde sönmüştür.

    what do we know insana dair kavramları hafifçe popülist bir tavırla sorgulayan fakat çok da önemli olmayan bir filmdir. ancak anlatımındaki basitlik nedeniyle dünya çapında sevilmiş, hatta devam filmi çekilmiştir. abartılı filmler başlığı altında çok saçma bir seçenek değildir.

    chicago tam bir akademi abartmasıdır. unutulan müzikalleri canlandırma çabasıdır. elbette ki kötü falan değildir, ancak müthiş bir pompalama ile hiç hak etmediği yerlere tırmanmıştır bu film. kesinlikle abartılmıştır.

    güneşi gördüm mahsun kırmızıgül'ün herhangi bir filmi kadar abartılmıştır. çok basit ve sığ bir filmdir. ancak gişedeki başarısına şöyle bir bakış atmak bile ne kadar abartıldığını görmeye yetecektir. ana akım seyirciye kolayca ulaşması, filmin fazlaca abartılmasına sebebiyet vermiştir.

    the notebook son yılların en önemli romantik filmlerinden biri olarak kabul edilmektedir. bu filmin tarzını taklit eden bir sürü film izlememize sebebiyet vermiştir. tamam, birkaç saat boyunca sıkmadan kendini izleten ve kimilerini de ağlatan bir filmdir kabul; ancak unutulmaz bir aşk baladı olmadığı da kesindir. abartılmıştır ve her saniye dünyada bir yerlerde daha da abartılmaktadır.

    the curious case of benjamin button david fincher'ın müthiş filmografisinde, kendi tarzından en çok uzaklaştığı ve akademinin normlarına en çok teslim olduğu filmidir. çok ilginç bir hikayeden çok sıradan bir film çıkarmıştır david fincher. çok fazla filmi andırmış ve içerisinde ilginç sayılabilecek hiçbir detay barındıramamıştır. david fincher hatasını çabuk fark etmiş olacak ki bu film akabinde "the social network" gibi stiliyle çığır açma potansiyeli olan bir film çekmiştir. ancak curious case of benjamin button'ın hayranları filmi abartmaya her saniye devam etmişlerdir.

    der untergang, sinema dergisinin isabetli listesindeki en tartışmalı filmdir. iyi bir film olduğunu da kimse reddetmemektedir. ancak filmin gösterildiği süreçte filmi "gelmiş geçmiş en iyi ikinci dünya savaşı filmi" gibi cümlelerle tanımlayan bazı eleştirmenler olmuştur ve sanırım ki listede yer almasının sebebi budur.

    the kids are all right klasik bir amerikan medyası abartısıdır. her sene rastgele seçtikleri bir bağımsızı abartma alışkanlığı olan hollywood medyası geçtiğimiz sene bu filmi seçmiştir. farklı bir noktaya temas etmeyi yer yer başaran bir filmin bu denli antipatik ve abartılmış olmasının sebebi de o basındır zaten.

    united 93 içerisinde iyi bir sinema duygusu barındırmaktadır. ancak bir ulusun acılarından da nemalanan bir tarza sahiptir bir yandan da. iyi sahneler vardır içinde, orası kesin, ancak gösterildiği dönemde kendisine bahşedilen değere sahip olmadığı da geçtiğimiz birkaç senede anlaşılmıştır.

    the passion of the christ filminin neden, niçin abartıldığını kimsenin merak ettiğini dahi sanmıyorum. mel gibson'ın bu iğrenç ajitasyonu elbette ki kilise tarafından ciddi bir çalışmayla yüceltilmiştir. kutsalı arkasına alan kötü bir filmdir.

    mamma mia müzikal değildir. bir abba anımsatmasıdır. çok basitçe yazılmış senaryosunun içerisine abba şarkıları yedirilmiştir. ortalama bir film olarak kabul edilerek abartılmıştır bu film.

    black hawk down ridley scott'ın filmografisinin zayıf halkalarından biridir. fakat filmin etiketi nedeniyle kendisine gösterilen ilgi elbette ki abartılıdır. çabuk unutulmuştur. bu da akılda kalıcı onlarca savaş filmi arasında, oldukça geride kalmasına neden olmuştur.

    dancer in the dark, lars von trier'in bu kırılgan müzikali iyi bir filmdir. fakat björk'e cannes'da ödül getirmesi ve günümüze kadar "çok önemli film" yaftasıyla taşınması elbette ki bir abartıdır. zira film içerisindeki güzel sinema duygusunu derinlikli bir hikayeyle süsleyememiş ve sadece karakterlerin derinliğine güvenmiştir. iyi bir filmdir fakat çıktığı basamakta olmayı hak etmemektedir.

    ıssız adam çağan ırmak filmografisinin bana şans dile'den sonraki en zayıf halkasıdır. kısa sürede fenomene dönüşmesi ise duygusal açlığımızdan kaynaklanmaktadır. son derece sığ iki karakterin değişememe öyküsü kötü sayılamayacak bir sinemayla anlatılmıştır. film olduğu yeri kesinlikle hak etmemektedir. işin kötüsü çağan ırmak'ın en iyilerinden olan karanlıktakiler'in fazlaca izlenmesine ön ayak bile olamamıştır bu film.

    babel sürekli aynı filmi, aynı kurguyla çekmeye çalışan bir adamın üçüncü filmidir. artık can sıkmaya başlayan inarritu sinemasının çırpınışlarından biridir. bu çırpınış biutiful ile devam etmiştir.

    juno en fazla can sıkmayan, farklı bir gençlik filmi olarak addedilebilecek bu film kısa sürede garip bir gençlik fenomenine dönüşmüştür. yer yer komiktir ve samimidir ancak akılda kalıcı filan değildir.

    crash, paul haggis'in iyi senaryosu sürpriz yaparak oscar'ı almıştır o sene ancak artık iyice klasikleşmiş "kesişen hikayeler" serisinden iyi bir film sunmak dışında pek fazla bir şey katmamıştır sinemaya.

    saw serisi, ilk filmin amatör ruhla yarattığı heyecandan ve başarılı gerilimden sonra bir adım bile ileri gidemeyen bu filmin 7 kez gişede başarılı olması "abartı" değildir de nedir?

    inception iyi yazılmış ve çekilmiş bir bilimkurgu olduğunu kimse reddetmeyecektir. ancak bu filmin neden bu listede yer aldığına ışık tutmak açısından sanırım engin ertan ile ekşi sinema için yaptığım röportaj yardımcı olacaktır http://eksisinema.com/roportaj-engin-ertan/ . yetenekli bir yönetmenin iyi bir filmidir inception. ancak kendini çok fazla ciddiye almaktadır. kendi türünü değiştiren filmlerin yanına, misal matrix'in yanına adı yazılmamalıdır. fakat gösteriminden bugüne süregelen zaman zarfında bu, böyle yapılmıştır.

    sweeney todd, tim burton filmografisinin en zayıf halkalarından biridir. özellikli bir film olmamasının yanısıra özellikli bir müzikal olmadığına da işaret etmiştir. klasik tim burton grotestkliğini yetersiz bir senaryo ile taşımasına rağmen tim burton hayranlarınca savunulmuştur. halbuki tim burton'ın asıl hayranları filmi beğenmedikleri konusunda hemfikir olmuşlardır.

    twilight seriisi. abartıldığı kadar dalga konusu da olmuştur, doğru; ancak kitapçılarda milyonlar sattığı ya da gişede milyonlar yaptığı gerçeğini değiştirmemektedir. bir kitle tarafından tabulaştırılmış ve abartılmıştır. hiç olmaması gereken bir kültür haline gelmiştir. ne edebi ne de sinemasal açıdan bir değeri vardır.

    paranormal activity, zamanından blair witch'in alnının akıyla yaptığı bir reklam kampanyasını aynen uygulamış ve para kazanmayı başarmıştır. ancak blair witch'in yarısı kadar bile ürkütücü değildir. küçük bir bütçeyle çok para kazanmıştır bu film ve içerisinde bunu hak eden bir yaratıcılık barındırmamıştır.

    a beautiful mind, belki de russell crowe'un zirvesidir; iyi bir psikolojik biyografidir lakin aslında biraz da tekdüzedir. başında sunduğu şaşırtıcılık bir yerden sonra aynılaşmaya başlamaktadır. tabii ki de iyi çekilmiş, sağlam bir filmdir; ancak zannedildiği kadar da önemli bir film değildir.

    slumdog millionaire iyi bir kurguya sahip olan sıradan bir hikaye daha da abartılamazdı herhalde. iyi bir yönetmen olan danny boyle filmi çekeren bu denli ciddiye alınacağını tahmin ediyor muydu acaba? olan olmuştur ve slumdog millionaire milyonları kendine aşık etmiştir. fakat aslında sıradan bir başarı hikayesini arabesk bir şekilde sunmaktan öteye gidememiştir.

    sonuç olarak, başlık altında "ilgi çekmek istiyorlar" gibi ifadelerle eleştirilen üç değerli sinema yazarımız da sinema hakkında fazlaca bilgi sahibi olan insanlardır. eğer bu filmlere abartılmış diyorlarsa, çok haklı sebepleri vardır. zaten kendiler benzer listeleri sıklıkla yapmaktadırlar, ayrıca abartılmış film demek "kötü film" demek değildir. sadece filmin hak ettiği ilgiden fazlasını gördüğüne işaret etmektedir ve bu, listedeki filmlerin hepsinde gözlemlenecek bir durumdur. aslında filmlerin bu listede yer almasına verilen bu "fan"atik tepki de filmlerin ne kadar abartıldığına bir ışık tutmaktadır.

    işin garibi belki de onlarca kişi, bu listeyi hazırlayan yazarların bugüne kadar yazdığı bir tane yazıyı bile okumadan adamların sinema kültürüne dil uzatıyor. bu adamlar zaten bu filmler gösterimdeyken de dergide yazdıkları yazılarda uzun uzun anlattılar bu filmleri neden ortalama beğeni kadar beğenmediklerini. yeni bir şey söylemiyorlar yani sadece fikirlerini bir başlıkta derlemişler ve haklı olduklar onlarca nokta var.

    ayrıca yazının başında da belirttim bu 2000 sonrası filmler üzerine hazırlanmış bir liste. neden şu yok neden bu yok derken tarihlere de dikkat edilmeli. genel olarak listede "çığır açıcı olarak etiketlenen fakat aslında sadece zamanını etkileyecek olan filmler", "çeşitli medya pompalamaları yüzünden gerektiğinin çok üzerinde gişe yapan filmler" ve "eleştirmenlerin hep bir ağızdan yücelttiği fakat kısa süre içerisinde değeri azalan filmler" var.

    güzel bir liste, güzel bir derleme. eksik şeyler var, kolay değil zaten böyle bir derleme yapmak. ancak genel hatlarıyla oldukça başarılı bir liste.

  • böyle insanlar gününüzün daha mutlu geçmesini sağlarlar, somurtkan somurtkan yolda yürürken karşıdan karşıya geçmek için beklerken birden bir araç durur ve size yol verir şofürü de genelde eliyle geçiniz şeklinde bir hareket yapar gülümser selam verirsiniz anlık mutlu olursunuz, her şeyin o kadar da kötü olmadığına karar verirsiniz, dünya hala güzeldir.

  • konuşmadığım görüşmediğim ama öylesine facebookta duran arkadaşımın adıyla, fotoğraflarıyla aynı bir hesap daha açmışlar. tabi bu hesap beni ekleyince kabul ettim. heralde ailesi işi için yeni hesap açtı, başka bir iş için açtı vs. gibi olaylar geçti aklımdan. sahte hesap olabileceği hiç aklıma gelmemişti.

    gel zaman git zaman bu sahte kişilik yeni fotoğraflar paylaşıyor durumlar yazıyordu. (tabiki çalıntı fotoğraflar). fake olabilceğini kimse düşünmez.
    bir gün benden kredi kartı numaramı istedi acil olarak. ben de her ne kadar konuşmasam da ilkokul arkadaşım diye verdim gitti.(hala sahte hesap olduğunu bilmiyorum)

    öteki hesabı da online görünce kıllandım. ve arkadaşa sordum: sonuç dolandırılmışız amk bu kadar basit bir yöntemle.

    yapılan ödemelerin iptal edilebilenlerini iptal ettim
    neyseki gariban bir insan olduğum için ve verdiğim kredi kartının limiti düşük olduğu için toplamda sadece 11 tl dolandırıldık.
    fakirliğin gözü kör olsun lan. ağız tadıyla 1 kg altın bile kaybedemiyoruz.

    bu da böyle bir mallık anım.

    11 tl ye gülenler olmus işin acinasi tarafi 11 tlyi geri almak içinde uğraştım. ama kart numaramı kendim verdigim için ben sorumluymusum. geri alamadim