hesabın var mı? giriş yap

  • şimdilerde ekranlarda pek görünmese de çocukluğumun güzelliklerinden birisidir charlie brown ve snoopy. birde hayal gücü böylesine güçlü, üretken ve dünyaya böylesine güzel bir eser bırakan insanları hem kıskanırım hemde onlara aşığımdır.

    kimden bahsettiğimi anlamış olmanız lazım, tabii kide charles m. schulz. işine aşık biri olan charles m. schulz 1947'den 1993 yılı(70 yaşına kadar) emekli olana kadar 17.897 çizgi romanın her birini kendisi yazıp çizmiştir.

    bir çok sanatçı gibi schulz'da kendi hayatından ve yarattığı hayallerinden esinlenerek ürettiği sanatında. ilk olarak snoopy'yi ortaya çıkardığında. bunun gençken sahip olduğu spike adlı siyah beyaz bir köpeğe bir şekilde dayandırdı. schulz başlangıçta karikatür köpeğine sniffy adını vermeyi planlıyordu, ancak çizgi romanı piyasaya sürülmeden kısa bir süre önce bir gazete bayisinin önünden geçerken aynı adı taşıyan başka bir köpeğin yer aldığı bir çizgi roman dergisi fark etti. artık yeni bir isme ihtiyacı olan schulz, annesinin ailenin bir sonraki köpeğine snoopy adını vermesi yönündeki önerisini hatırladı ve böylelikle snoopy doğmuş oldu.

    hayatı, sanatına şekil verirken ikinci dünya savaşı'nda görev yaptığı zamanlar ve sonrası gözlerinin önünden geçen schulz, gençken sanat dersleri aldığı minneapolis yazışma okulunda eğitmen olarak çalışmıştı. adı daha sonra ana karakterinin adı olacak olan charlie brown ile orada arkadaş oldu. schulz'un bence en iyi bir arkadaşlarından birisi olduğunu düşünüyorum ki onu hayatında ölümsüzleştirmişti.

    ayrıca schulz okulda çalışırken , muhasebe bölümünde çalışan kızıl saçlı donna johnson adında bir kadınla romantik bir ilişki kurdu. fakat donna johnson onu başka bir adam için reddetti ve schulz'u aşk acısı altında ezildi. ancak bu deneyimini, peanuts çetesindeki charlie brown'ın karşılıksız aşkı olan küçük kızıl saçlı kız adlı bir karakter geliştirmesi için ilham verdi. çünkü oda biliyordu 8 yaşındaysanız ve aşıksanız hayat gerçekten çok zordur*.

    daha sonraları 1968'de dr. martin luther king, jr.'ın öldürülmesinden sonra schulz, çizgi romanının ilk siyahi karakterini ortya çıkardı . adı franklin olan bu karakterin babası vietnam savaşı'nda asker olan peanut üyesiydi. ayrıca başka bir karakter woodstock adlı minik sarı bir kuş olgunlaşmıştı ve snoopy'nin en iyi arkadaşıydı. onun adında 1969'daki önemli müzik festivali olan woodstock music and art fair'den almıştı.

    12 şubat 2000 tarihinde hayata gözlerini kapatan schulz doğumundan 101 yıl sonra bile bizi gülümsetmeyi ve dünya çapında yankılanmaya devam eden bir popüler kültür mirası bırakmayı başarmıştır.

    şimdi son schulz'un son sözleriyle yazımı burada bitiyorum.
    --- spoiler ---

    "sevgili arkadaşlar,

    neredeyse 50 yıldır charlie brown ve arkadaşlarını çizme şansım oldu. bu benim çocukluk tutkumun gerçekleşmesi oldu.

    ne yazık ki, artık günlük bir çizgi romanın gerektirdiği programı sürdüremiyorum. ailem peanuts'ın başkası tarafından devam etmesini istemiyor , bu nedenle emekliliğimi ilan ediyorum.

    editörlerimizin sadakati ve çizgi roman hayranlarının bana gösterdikleri harika destek ve sevgi için yıllar boyunca minnettarım.

    charlie brown, snoopy, linus, lucy… onları nasıl unutabilirim?”

    -"bir gün hepimiz öleceğiz, snoopy!"
    -"doğru, ama diğer tüm günlerde ölmeyeceğiz"*
    --- spoiler ---

    kaynak

  • fifa yükledikten sonra oyunu açarken klavyeyi sağa sola kaydırmayı akıl edemeyerek 2 hafta boyunca bilgisayarın yaptığı maçları izlemek.

  • çok çeşitlidir.

    yere para düşürürsünüz, parayı alırken yakalanırsa chp'lidir, yakalanmadan alırsa ve üstüne de parayı sizin çaldığınıza herkesi ikna ederse akp'lidir.

  • -alo
    -yavruum, nasılsıın?
    -iyiyim sağolun, siz nasılsınız?
    -ben de iyiyim canım kızım sağol. tanıdın mı beni?
    -ehem. şey hayır.
    -kadriye teyzen ben.
    (bilindiği kadarıyla annenin 3 adet kadriye isminde arkadaşı vardır.)
    -ay evet, kusura bakmayın çıkaramadım sesinizden.
    -ne demek canım, nasılsın bakayım okul nasıl? abin nasıl?
    (evet, 1 adet abi de mevcuttur evimizde)
    -iyiii naaapsın. ben de okul, sınavlar filan işte eki eki.
    -iyidiiiir iyidiiiir. gitmiyor musunuz bu yaz antalya'ya?
    (neredeyse her yaz antalya'ya gideriz, evet.)
    -yani bakalım. benim sınavlar biterse işte.
    -biter biter güneş'cim, güzel kızım benim.
    -(hö?) güneş mi?
    -yavrum güneş değil misin sen?
    -yok hayır değilim.
    -ay yanlış aramış olamam ben, nevin hanım'ın kızı değil misin sen çocuğum?
    -yok yok, yanlış aramışsınız.
    -ayyy hah hah haaay... yavrum seninle de sohbet etmiş olduk fena mı?
    -ehi ehi doğru haklısınız.
    -hadi bakalım güzel kızım kendine iyi bak.
    -ehi ehi. teşekkür ederim siz de.

  • edit: değerli dostumuz anlaşılan biraz hırpalanmış. çünkü biz oturduğumuz yerden yargılamayı o kadar çok severiz ki... kendisi bana ulaşıp aşağıdaki sözleri paylaşmamı rica etti.

    "güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. aslında bizim niyetimiz mahalli olarak yetkili kişilere ulaşmaktı. video çekilmesini hiç istemedim, sadece bir sayfa röportaj verelim dedim ama gazeteci büyüğüm çok ısrar etti. ben de onu kıramadım. bunun bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştik. bir iki şeye cevap vermek istiyorum:
    1. asla iyi bir akademisyen olduğumu iddia etmedim. sıradan bir elektrik mühendisiyim. yalnızca iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum.
    2. bilimadamı değilim, sadece araştırmacıyım. yaptığımız işler de öyle atomu parçalamak filan değil. diğer çoğu akademisyenin yaptığı gibi excel de grafik çiziyoruz.
    3. ülkemizde çok değerli hocalarımız var. memur zihniyeti derken onları asla kastetmedim. kimleri kastettiğim az çok belli.

    bugün bana gelen bazı mesajlar şunlar:
    -israyil dölü
    -ermeni dölü
    -fetöcü pezevenk
    -ilgi mi istiyorsun lan köpek..
    vs...

    arkadaşlar benim ünlü olmak, takipçi toplamak gibi bir niyetim yok. yazarlardan bir tanesi postdokların geçim sıkıntısı çektiğini söylemiş. evet kıt kanaat geçiniyoruz. o yüzden ne avukat tutacak ne de bu işlerle uğraşacak param yok. sizlerden ve sözlük idaresinden ricam bu başlığı ve benim adıma olan diğer başlığı silmeniz.
    röportajı verdiğim için çok pişmanım. o kadar huzursuzum ki bugün işe bile gidemedim. lütfen bu isteğimi yerine getirin.
    şimdiden çok teşekkürler."

    adam yıllarca okumuş etmiş kendini geliştirmiş. enerji alanında ogretim gorevlisi olarak calisiyor. şimdi yurt dışında önemli üniversitelerde bir yerlere gelmiş, çalışmalar yapıyor. bir yandan da milli kimliğini ön plana alıp ülkesinin de büyük sorunu olan enerji alanındaki avrupa çalışmalarına katılımı için çabalıyor ama gel gör ki destek yok. izlerken ülkenin haline içim acıdı. zaten bildiğimiz şeyler ama işte duyunca insan yine de üzülüyor.

    edit 2: arkadaşlar ben video linkini yaşanan üzücü hadiseler üzerine kaldiriyorum. elimden gelen bu oluyor. başlığı açarken bu kadar saçma bir noktaya gelebileceğini tahmin etmemiştim. yahu adamı irdelemeyi bırakın da söyledikleri doğru mu yanlış mı bir düşünün. ülkenin eğitim sistemi saçmalamış durumdayken bu sözler ne kadar uzak gelebilir.

  • üst komşum tayfun abi alman bi kızla evlenmişti ben çocukken. tayfun abi yakisikli degildi, zengin hic degildi ama cidden cok iyi adamdi.

    karisi hayatimda gelmis gelmis tanidigim en iyi kadindi.

    ailecek gorusurduk. guzel de kadindi. sempatikti, iyi idi. turkce ogrenmisti, yarim yamalak konusurdu ama iyi anlardi. annemler de bayilirdi kendisine.

    sallama bi hikaye anlatmiyorum. izmirde komşumuz tayfun abi ve alman karisini anlatiyorum.

    bi arkadas alman kadinlarini irkçi diye itin g.tüne sokmuş. butun alman kadinlarini bi çirpida dibe sokmuşsunuz.

    tayfun abinin karısı da mi ırkçı??? yazlikta yan komşumuz da almandi. adamin adi eric ama kadinin adini unuttum. yaşlilardi baya. turkceleri zayifti ama 10-15 sene komşu kaldik bunlarla (sonra serefsiz bazi emlakcilar kazik atti bunlara kacmak zorunda kaldilar burdan). harika insanlardi ikisi de. her gun selami eksik etmezlerdi.

    ne acayip yav. asıl bizim ulkedeki bi kesim dunyanin en buyuk ırkçısı ama cidden bundan haberleri yok.

  • başıboş köpek saldırısına uğrayan, köpek sebebiyle kaza geçiren veya başıboş köpek sürüleriyle karşılaşan vatandaşların konum bilgisi ve fotoğraf paylaşabilecekleri bir site. sağolsunlar artık ıssız yerlerde yürümem gerektiğinde önceden bu siteye bakıp köpek tehlikesine karşı karar veriyorum, ne hallere düştük, özgürce yürüme özgürlüğünü bile elden aldılar

    https://havrita.com/

    edit: bu sitede paylaşım yapanların amacı o köpekleri birileri öldürsün diye değil. zeka özürlü müsünüz kardeşim? köpek öldürmek isteyene hedef göstermeye mi gerek var, sokaklar köpek kaynıyor. kimsenin köpekleri hedef gösterdiği yok, güvenli bir şekilde yaşamak istiyor insanlar sadece.