hesabın var mı? giriş yap

  • "fransa'da paranız olsa bile bu durumu saklamanız gerekir."

    işte kızın bu bakış açısı iki yüz küsur yıl önce gerçekleştirilen fransız devriminin sonuçlarının toplum tarafından çok iyi özümsenmiş olduğunun göstergesidir. zenginler toplumsal antipatiye karşı derslerini iyi almış görünüyor.

  • 2002 de kiraladığım evin sayacıyla (bkz: röntgen filmi)oynanmıştı.daha yeni evliyim. haberimiz yok 30 40 neyse ödüyoruz. yılbaşı akşamı hatunla alışveriş yaptık, eve geldik. kesilmiş, bir baktık sayaç yok. neyse, ispat falan edemedik 80 gün hapis (ertelendi),geriye dönük ödeme 2000 tl. civarı girdi. yani batıda efe olanlar, doğuda kuzu amk. gücünüz dürüst adama yetiyor.

  • kız arkadaş telefonun kasasını değiştirmem için verdi bana. orjinal kasası olacak muhakkak tabii.

    madboy: al.
    kız arkadaş: bu kasa orjinal diil ki.
    madboy: nasıl diil? orjinal. adam diğerini de gösterdi bana. zaten çok fiyat farkı var ikisinin arasında.
    kız arkadaş: diil... (adam eski parçaları poşete koyup vermişti) bak orjinal kasa böyle simli ara ara. gördün mü? bak bu dümdüz.
    madboy: haydee. e orjinal dedi herif. ver sen o telefonu bakayım bana.

    geri gidilir.

    madboy: biraderim sen neden bana orijinal kasa vermiyorsun? orijnal demedim mi ben sana?
    -: orjinal verdim abi.
    madboy: kardeş.. bak orjinal böyle. simli gibi. (gösterilir)
    -: valla abi, orjinal bu.
    madboy: sök kardeş sen şunu. bunları geri tak.
    -: peki.

    en az 20 telefoncu dolaştım. orjinal diyene baktım sim yok. neyse en sonunda orjinal olduğuna emin olduğum bir yere girdim.

    -: siz şöyle oturun bekleyin lütfen. teknik servis arkadaşlar değiştirecek şimdi içeride, 15 dk. kadar sürer.
    madboy: tamam hanfendi.

    telefon gelir.

    madboy: pardon ama bu orjinal diil.
    -: ne demek beyefendi orjinal değil?
    madboy: e diil.
    -: bakın burada yan sanayi ürün bulunmaz.
    madboy: bulunuyormuş işte... bakın bu bana verdiğiniz telefondan çıkan eski kasa. gördünüz mü? simli ara ara. bu da sizinki. dümdüz. sıfır sim.
    -: arif bey bir saniye gelir misiniz?
    arif: buyrun.

    durum anlatılır. eski parçaları inceler arif.

    arif: sizin bu eski kasa yan sanayi.
    madboy: saçmalamayın. bu kasa telefon alındığından beri ilk defa değiştiriliyor.
    arif: bakın burası kvk. burada her parça orjinaldir.
    madboy: olabilir kvk. var demek bir yerde bir sakatlık. çünkü bu telefonun kasası hiç değiştirilmedi. ilk defa değiştiriliyor.
    arif: bakın beyefendi n95 in hiçbir zaman simli kasası olmaz.
    madboy: elinizde işte. görmediniz mi? değişmedi o kasa hiç.
    arif: bir saniye gelin bizimle o zaman...

    gidilir. kasa ıslak mendille silinir. simin bir şekilde kızdan bulaştığı anlaşılır.

  • geçenlerde şâhit olduğuma göre "sayın yolcularımız, aranızda doktor varsa kendisini kabin ekibine tanıtmasını rica ederiz." anonsunun ardından yüzlerce kişinin arasında yerinden kalkan tıfıl bir doktorun, tüm yolcuların hayranlık dolu bakışları altında kahraman edâsıyla koridorda ilerleyip business class'ta fenalaşan bir yolcuya müdahale etmesiymiş. amma karizma yaptıydı lan çocuk piiiii.

  • ölüm edebiyatı yapanların ömründe bir kere girmesi, ölüm aşkından vazgeçmelerine yeter diye düşündüğüm olay, mesleğimin temeli.

    ölümün öyle süslü püslü, güzel bir şey olmadığını demir masanın üzerinde dolu bir çuval gibi yatan bedenden anlayabiliyor insan.

    başlarda çok düşünürdüm, artık üzerinde düşünmüyorum. hatta bazen "ne kadar caniyim." diyorum. dışarıda yakınlarının feryatları koparken ben içeride güle oynaya, muhabbet ede ede, çıkınca ne yesem diye düşünerek otopsiye giriyorum.

    ilk olarak cesedin dış muayenesi yapılıyor. saç rengi, göz rengi, teni, boyu, kilosu, neresinde siyanoz var, neresinde abrazyon var, neresinde kırık var hepsi yazılıyor. video çekiliyor.

    ardından baş bölgesini açıyorum. elimdeki neşter ile kulak arkasından başlayıp kafanın üstünden geçen ve öbür kulak arkasına uzanan bir kesi atıyorum. ardından açtığım yere parmaklarımı sokup deriyi kafatasından sıyırıyorum. etin kemikten ayrılma sesi başta çok değişik geliyordu ama sonradan duymamaya başladım. bir bakmışsınız cesedin gözlerini kafa derisi kapatıyor. hemen ortaya çıkan kafatasını muayene ediyoruz, kırık var mı, hematom var mı her şeye bakıyoruz. sonra temporal kaslara kesi atıyorum. kafa kubbesini keserken tur aletini zorlamasın diye hafifçe kemikten sıyırıyorum. elime tur aletini alıp kafa kemiğini yuvarlak bir şekilde kesiyorum. kemik kesilirken gelen kemiğin kokusu aynı diş kokusuna benziyor. kafa kubbesini çıkarıyorum. duramater hemen karşımızda, onun altında da sulu sulu beyin. yine fotoğraflar çekiliyor tabii. fotoğraf işi halledildikten sonra duramateri kesip çıkarıyorum, daha sonra da beyin ve beyinciği. uzman doktorlar beyini incelerken kafatasındaki arta kalan zarları soyuyorum. her adım fotoğraflanıyor.

    ardından boyun, göğüs ve batını açmak için çene altından başlayan ve kasıklara uzanan koca bir kesi atıyorum. deriyi kurbanlık koyun yüzer gibi yüzüyorum. kostatomla kostaları kesiyorum. kemiklerin altından tutup kaldırıyorum ve diyaframı keserek kaburga kemiklerini bir kenara koyuyorum. hemen perikartı açıp kalbe bakıyoruz. daha sonra dille birlikte boyun ve göğüs organlarını çıkartıyorum. hocalar organları alıp gidiyor. parçalara ayırıyorlar, tartıyorlar. o sırada karaciğer, dalak ve böbrekleri çıkartıyorum ve hocalara teslim ediyorum. onlar da tartılıyor, kesiliyor. mesaneyi kontrol ediyorum. ekstra bir şey yoksa parçalanan beyni alıp kafatasına yerleştiriyorum ve kafa kubbesi oynamasın diye temporal kasları dikiyorum. cesedin yüzdüğüm derisini tekrar eski haline getirip dikiyorum. iç organlarla iş bitince, karın boşluğuna gelişigüzel attığımız organların üzerine kostaları tekrardan yerleştiriyorum ve yüzdüğüm deriyi güzelce dikiyorum.

    cesedin kan olmuş cildini yüzeysel olarak yıkayıp çarşafa sarıyoruz ve otopsi bitiyor.

    şimdi ölüm seviciler, adli vakaların %90'ına otopsi yapıyoruz. %10'una sadece dış muayene yapıyoruz. bu masaya düşmek istediğinize emin misiniz? bu işlemlerin her ne kadar ölü olsanız bile bedeninize yapılmasını ister misiniz? sanmıyorum. o yüzden ölüm şöyle, ölüm böyle deyip gelmeyin bana. ölümü iliklerime kadar görüyorum. canlı canlı yaşıyorum. allah, o masaya kimseyi düşürmesin diyorum. iyi günler diliyorum.

  • bekar bir erkek olarak haklı bulduğum kadınlardır.

    mk kim neye dayanarak pis elleriyle benim bebemi elliyor.

    bunun tenhada sikini kaşıyanı, burnunu karıştıranı var.

    kimseyi bebemin yanına hayatta sokmam lan.

    edit: başlık başa kalmış.

  • ders esnasında hocanın uyarısıyla dışarı çıkması istenen öğrencinin, çıkarken hocayla girdiği diyaloglardır.

    - evladım, o dudağının altındaki şey nedir öyle?
    - sakaaal..*
    - berbere gidiyosun.
    - hocam zengin ettiniz elin adamını.
    - kaçtı numaran ?