ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
merkez üssü bir üniversite olan dumurluk olaylar kümesidir*. bir elemanı da şöyledir; internette gezinirken denk geldim, gerçek midir nedir bilemiyorum ama bildiğim şudur ki mevzuya uygundur.
"çapa tıp fakültesinde okuyan arkadaşlarım anatomi öğretmenimiz sami zan'ın ününü bilirler. sami hoca sırf üreme organlarını kendi üslubuyla anlatan ve her dersinde 400 kişilik amfide dışarıdan gelenlerle birlikte yaklaşık 700-1000 kişiyle dolduran çok degerli bir hocamızdı... bu yazıyıyı yazarken de kendisini rahmetle anıyorum... anatomi derslerinin birinde erkek menisindeki yüksek glükoz, yani bizim bildiğimiz şekerin düzeyini anlatıyordu. o yıl liseden mezun genç bir ögrenci kız arkadaşımız el kaldırdı ve bombayı patlattı. "anladığım kadarıyla, menide çok şeker olduğunu söylüyorsunuz..", "evet aynen öyle" dedi sami hoca ve dediklerini destekleyen istatistik oranların tablosunu gösterdi. arkadaşımız gene elini kaldırıp söz istedi "o zaman tadı neden şekerli değil?.." amfide korkunç bir sessizlik oldu... ve sonra tüm amfi gök gürültüsü gibi bir kahkaha koyverdi... yüzü birden kıpkırmızı olan arkadaşımız, hızla defter ve kitaplarını topladı ve sırasından hızla fırladı. o kapıya koşarken, sami hoca çok ciddi bir yüz ve buz gibi sesle dersini sürdürdü... "şeker tadı alınamaz. çünkü şekeri duyumsayan tad alma hücreleri insanin dilinin ucundadır... gırtlak derinliğinde ise, acıyı ve ekşi tadı algılayan reseptörler bulunur... sana neşeli bir gün dilerim kızım..."
marketlerde ne varsa satmaya başlayacağız
-
(bkz: torku şişe bira 30 cl)
üniversite tercihi yapacaklara tavsiyeler
-
bundan iki bin beşyüz sene önce sokrates nam bir feylesof demiş ki :
eğer bir toplumda doktorlar ve hukukçular değer görüyorsa o toplum yozlaşmıştır, doktorlar değerlidir çünkü toplumda hastalıklar baş göstermiştir, hukukçular değerlidir çünkü toplumda adalet yoktur.
varın gerisini siz düşünün.
misvak dergisinin 19 mayıs paylaşımı
-
ilk defa komik bir karikatür yapabilmişler. sırf bundan dolayı kutluyorum. ben güldüm.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
+ hayattaki en buyuk hedefiniz?
- "kıza bak manken gibi, bi de yanındaki ayıya bak" cümlesindeki ayı olmak
bir anlık hevesle alınıp hiç kullanılmayan şeyler
-
(bkz: sim kart kesme aleti)
ben değil, bi tanıdık almıştı. ulan kaç kere lazım olacak da aletini alıyon telefoncu gibi. sağa sola söylüyordu bir de sığır, bak lazımsa bende var falan diye.
bir pikap dolusu işid militanı
-
en küçük terör ölçü birimi
aliexpress'ten ıvır zıvır alınan yıllar
-
türk halkının telefon kılıfı, ekran koruyucu, v.b. ürünleri 1 dolardan aşağıya hatta çoğu zaman 50 centten aşağıya aldığı yıllardı. sonra berat albayrak içinde ne olursa olsun gümrükten geçen her kargoya vergi koydu. türk halkı şimdi de o 1 dolarlık telefon kılıflarını kullanıyor ama artık 3-5 liraya doğrudan çin'den alamıyor, aynı ürüne 100 lira vererek aradaki ithalatçı firmayı zengin ediyor.
orijinalinden iyi olan cover'lar
-
jim carrey - somebody to love (jefferson airplane)
nes
-
nintendo entertainment system yani nintendo eğlence sistemi adı verilen 8 bitli nintendo platformu. kendine ait has konsolu vardır, gerçek, orijinal konsol. tıpkı ps konsolları gibi. gri konsoldur, maalesef o zamanlarda türkiye'ye gelmemiştir. hep çakma konsollarla oynamışızdır. halk ağzıyla ateri ya da atari denir. kaydetme özelliği yoktur, oyunlarda en az 3 hak verilir. öldüğünde yerinde devam edebilmesi için. müzikleri bağımlı yapar. hakiki konsolu 600 lira üstündedir. avrupa'da ise famicom konsolu üzerinde oynanmıştır. gamestar, kontorland ve micro genius çakma konsolları mevcuttur. bizdeki nes kasetleri gri konsolun değil, çakmaların ve famicom konsollarının kasetleridir. bilgisayarda ve telefonda emülatörleri mevcut. rahatlıkla oynanabilir. oyunları zevklidir. şimdikiler ise bilmez.
kadıköy ve şişli türkiye'nin kaymağını yiyor
-
evet...
1000 odalı sarayda oturuyorum...
ismini bile bilmediğim meyveleri yemeden duramıyorum...
bilin bakalım ben kimim.
sabah 07.00'de uyanacak olmanın verdiği huzur
-
her insanın hayatında en azından bir kere yaşadığı huzur.
güzelce yüzünü yıkıyorsun. pencereyi açıp dışarı doğru geriniyorsun. kuş sesleri... güneşin yavaş yavaş doğuşu. sevdiğin kıyafetleri giyiyorsun...
şaka lan şaka. perdeyi bile açmıyorum, güneş yüzüme vurmasın diye. pantolonu asansörde giyiyorum. sokayım böyle hayata.
soner sarıkabadayı tarzı şarkı yazma rehberi
-
"varoş mekanlarda eller havaya yapmak" kitabımızın 76. sayfasında bulunan rehberdir.
öncelikle herkes kitabın ön sayfasını açıp baksın, çünkü en geç 2010 tarihli olmalı basım yılı kitabın.
evet,
ders1: ikilemeler, tekerlemeler, kulak aşinalığı olan yerel söylemler
örn: baş ucumda portakal olsan ilaç olurdun bana(portakalı soydum baş ucuma koydum)
ders2: esnaf ağzı hölölöyler, lololar, savuşturma tarzları
örn: tartacak bir şeyim yok, sinek avlar bu halim(boş bakkal taşak tartar, sinekli bakkal ve müthiş uyum)
ders3: baskılı söylemler, bağlaçlı-edatlı tekrarlar
örn: döneceksen dön, boş kaldı bak defterim, seveceksen sev artık veresiye sevgilim(yine bakkal ağzı var burada)
ders4: kalple ilgili şeyler söyle prim yapar hep
örn: kalbim tezgah altı, bir tek seni istiyor, zamlar devam ederse o mahşeri bekliyor.
şimdi bakalım neler çıktı;
baş ucumda portakal olsan ilaç olurdun bana
severdim yarım yarım, sıkardım ara sıra.
kalbim çarpar oldu, hep turuncu turuncu,
kimseler dokunamaz, pütürlüdür vücudu.
tartacak bir şeyim yok, sinek avlar bu halim,
yarım kilocuk da olsa, yine benimsin sevgilim.