hesabın var mı? giriş yap

  • onun mutfak hallerine aşık olmak, beraber pide yemek, çay içmek filan gelmesin aklınıza. sikin bırakın onu orda. en azından yıllar sonra doğru adam olarak anılma ihtimaliniz var.

  • geçen denk geldim. tanıdığın çocuğu oldu. adını mavi mira koymuşlar. bastım kahkahayı. (bkz: mavri mira)

    ikinci çocuğun adını pontus rum mu koyacaksınız diye sordum. küstüler. konuşmuyoruz şimdi. çok skimdeydi gerçi. mavi mira ne lan. zararlı cemiyet ismi koydunuz, okula başlayınca tarih dersinde geçilecek taşak hiç mi aklınıza gelmedi.

  • bal türleri iki ana sınıfa ayrılır, bunlar çiçek balları ve salgı ballarıdır, türkiye'nin en kendine özgü ballarından olan çam balı da bir salgı balıdır. polen içermediği için çiçek balının aksine kristallenmez-şekerlenmez. eğer kristalleniyorsa içine çiçek balı karıştırılmış demektir. salgının nereden geldiği yukarıda yazılmış zaten, ondan bir iki burada yazmayan bilgiyi ekleyeyim, arı kovanlarına kovan başına 15 kg civarı kendi ürettikleri baldan bırakılır sonbaharda, bu bal kışı geçirebilmeleri için önemlidir ve çam balı arı kovanına kışlama için bırakılmaz, arılar donmamak için kış salkımı oluşturup salkım içinde sıcaklığı 33-34 derece civarı tutarlar, bu arada dışkı ihtiyaçları için rektumları genişler ve dışkıyı stoklarlar, böylece hem salkımdan hem de kovandan çıkmamış olurlar, ancak çam balı daha fazla dışkıya neden olur, bir tür ishal gibi, arı dışarı dışkı için çıkar ama soğukta kovana geri dönemez donarak ölür. ayrıca çam balı içerdiği mineraller yönünden çiçek ballarından daha zengindir, bir de özellikle mide sorunlarına diğer ballara göre çok daha iyi gelir.

  • gerçekten hayatımda bazı şeyleri aştığımı, artık insanların fiziğinden daha çok kişiliğe karaktere düşüncelere önem vermeliyim diye düşündüğüm su zamanlarda tüm telkinlerimi alt-üst etmiş insan. şu an kendime inanamıyorum. nasil bir hayvanmışım ben ya. su an yayinda olan iğrenç programa katlanıyorsam iki sebebi var, ikisi de birbirine çok yakın.

  • ezilenlerin gür sesidir o...
    yetmez ama evet... bu ülkede işçiler hiçbir haklarını mücadeleyle almadı. sendika ve grev hakları bile 27 mayıs darbesiyle verildi.
    tayyip, belediye başkanlığına gelir gelmez sendikalı işçileri bitirip, taşeronları doldurdu. başbakan olunca da sendikaları ve sosyal hakları yok edip, işçilerin pazarlık gücünü bitirip, makarnaya muhtaç etti.
    devam edin bir paket bulgura şükredip, ezilenlerin sesi diye saraylarda ejder meyvesi yiyenleri şakşaklamaya...
    bir zamanlar büyük saygı duyduğum işçi sınıfından soğudum...
    canınız cehenneme...

  • şimdi burada çok güzel çemkirmişsiniz ya kızlara "hiçbiri böyle değil" diye,

    he benim canlarım, şimdi söyleyin bakalım, erkek tarafı olarak sizde "düğün istemiyoruz" dediğinizde kalpten gitmeyecek ana-baba var mı?

    kız orada çıksa "ben sadece nikah istiyorum" dese o kayınvalide-kayınbaba onu oracıkta paralar, "modernlik de bir yere kadar(!), ben oğlumun düğününde göbek atamayacak mıyım yelloz!" diye anasından emdiği sütü burnundan getirirler o kızın.

    demedi demeyin, bence siz önce bir kendi anne babanızı yoklayın. sonra hem böyle bir kız bulur, hem de kızcağız istemediği halde "ama selma, annemi babamı kıramam ben tağam mı?" pısırıklığı noktasında kalırsanız, o kız da uçar gider elinizden.

    not: evladının tercihlerine saygılı olan anne-babaları tenzih ederim. lakin türkiye sınırlarında çok bol bulunan bir maden olduğunu düşünmüyorum.