hesabın var mı? giriş yap

  • orjinali "you have two cows" diye baslayan politik espri silsilesi.

    ornek:

    sosyalizm - "iki ineginiz varsa, devlet birini alir baskasina verir"
    komunizm - "iki ineginiz varsa, devlet ikisini de alir size sut verir"
    kapitalizm - "iki ineginiz varsa, birini satip boga alirsiniz"
    demokrasi - "iki ineginiz varsa, sutu kimin alacagina komsular karar verir"
    ek$i sozluk - "iki ineginiz varsa, devlet sutu 'bozulabilir' gerekcesiyle doker, sizi de ciftlikten kovar"

  • başlık: a4 kağıdını araplar bulmuştur kanıtlıyorum

    1. beyler arabistan ingilizcede ne demektir? arabia...

    peki bir şey dikkatinizi çekti mi? a-rabia

    rabia arapçada 4 demektir, rabianın yerine 4 koy a4 olur

    bu da şüphesiz ki a4 kağıdını arapların bulduğuna işaret eder...

    genel kültür olsun size

    13. ismini bulmuşlar kağıdı değil oç

  • (bkz: tabi lan manyak mısın)

    o halktan yıllardır biz neler çekiyoruz bir bilseniz sayın başkanım. hiç laftan anlamıyorlar 18 yıldır kendilerini fakirleştiren, aşağılayan, yok sayan bir partiyi iktidar yapıp o da yetmezmiş gibi delicesine iktidarın yaptığı her hatayı ölümüne savunuyorlar. ne deseniz az bu millete, ne deseniz haklısınız sayın başkanım, sırtından sopayı malından vergiyi eksik etmeyeceksiniz bu kendini bilmezlerin.

    debit : her millet layık olduğu şekilde yönetilir.

  • türkçe çevirisi şu şekilde;

    "sevgili yurtdaşlarım, sevgili mısırlılar... bu başkanlık seçimi ülkemiz için çok önemli. bizim pramitlerimizi kıskanan asurluları sümerleri ve hititleri görüyorsunuz sürekli bize saldırıyorlar. geçen benin firavun yardımcımın konuşmasına izin verilmedi. afedersiniz bu asurlular basurlu zaten yaa... eyyy sümerler... " kayıt sonra bitiyor.

  • 1978 yılıydı. çaycumada hakimlik yapıyorum. hukuk hakimi arkadaşım ; " ankarada bir işim var, hafta sonu kendi arabamla gideceğim. pazar akşamı döneriz. gelmek ister misin ?" diye sordu. sevindim. birlikte ankaraya gittik. pazar akşamı beni bulunduğum yerden aldı. dönüşte sanırım devrek yakınında trafik polisi kontrol yapıyor. yolun ortasında dikilmiş, araçları durduruyor. hava kararmak üzere. polis net olarak görünmüyor. kendisi için tehlike.. neyse durdurdu. ben arkadaşıma "hakim olduğunu söyle" dedim. "hayır" dedi. arkadaşımın bir eksiği çıkmadı. polis,
    "gidebilirsiniz " dedi.

    hareket ettik. niçin kendisini tanıtmadığını sordum. "iki sebeple" dedi." birincisi ,memur görevini yapıyor. görevde eşit davranmak gerekir. benim kim olduğumu söylemem onu zor duruma sokabilir. ikincisi, trafik kanuna göre hakimin trafik suçu işlemesi durumunda suçüstü hükümlerine göre ağır ceza mahkemesinde yargılanması gerek. bu uzun bir süreç. bu yüzden kim olduğumu söylemedim" dedi. "yani bazen kim olduğunu söylemek aksi sonuç doğurabilir" diye de ilave etti.

    edit : bir yazar arkadaşım, niçin "hakim olduğunu söyle" deme ihtiyacı duyduğumu sormuş. meslektaşlarımdan öyle görmüştüm. henüz hukuk hakimi arkadaşım kadar olgunlaşmış bir hakim değildim. bu bana bir ders oldu.

  • içimde bi yerlerde, çok derinlerde gizli kalmış ruh hastası, manyak, psikopat bir ruh halini uyanmaya zorlayan şarkılar barındıran fiona apple albümü. kendisi albümü “bunalımdan özgürlüğe adım atma albümü” olarak tanımlıyormuş, dolayısıyla çoğumuzun başucu albümü olmaya çok müsait bu aralar. çoğumuzun demek hatalı bir kullanım olabilir aslında çünkü herkese hitap edecek bir albüm olmadığı çok açık. zaten albümün öyle bir çabası olmadığı da çok açık. özellikle albüme birkaç kere dinleme şansı vermenizi öneririm. ilk dinlemede alamadığınız tadı dinledikçe alıp, bazı şarkıların hastası olma ihtimaliniz çok yüksek.

    metacritic puanının 100 olduğunu da eklemeliyim, bununla ilgili kısa bir yazıyı da şuraya bırakıp, favori şarkımı bulmaya gidiyorum zira karar veremedim hala. *

  • washington'da olmakla beraber oregon'un bir cok yerinden de gorulebilen, gorunus olarak japonya'daki fuji dagini andiran aktif yanardag.

    bu da kendi cekimim: http://i.hizliresim.com/w78lwy.jpg

    bu yanardag 1980 yilinda cok ciddi bir patlama gecirdi ve patlamada yanardagin civarinda neredeyse kimse yasamamasina ragmen 57 kisi hayatini kaybederken yanardagin etrafindaki ormanlar deyim yerindeyse haritadan silindi. gokyuzu gunlerce dumanlarla ve tozlarla kaplanirken ortamda cok buyuk bir ekolojik yikim gozlemlendi. 57 bin kilometrekarelik bir alana toplam 540 milyon ton kul yagmisti ve dagin etrafindaki sehir, kasaba ve cevredeki tum cografi yapilar neredeyse tamamen kul rengine boyanmisti. ucakla buradan gecenler camdan disari baktiklarinda griye boyanmis bir cografya disinda bir sey goremiyordu. sanki buraya gri renkte kar yagmisti ve henuz erimemisti.

    felaket geride kaldiktan sonra washington eyaleti ve abd hukumeti masaya oturup patlama sirasinda neredeyse haritadan silinen bolge ormanlarini yeniden canlandirmak icin planlar yapmaya baslamislardi. bilen bilir, amerika'da ozellikle devletin dahil oldugu konularda planlama isi oyle uzun surer ki projeye ayrilan surenin %80'i planlama asamasinda gecer. ornek olmasi acisindan gecen sene sahit oldugum bir olaydan bahsedettikten sonra konuya geri doneyim. portland ile hillsboro'yu birbirine baglayan 26 numarali karayolunun bir kisminda yogun yagmur yagisindan dolayi toprak kaymasi yasandi. normalde 3 serit gidis, 3 serit donus olmak uzere 6 seritten olusan bu yolda toprak kaymasi yuzunden 2 serit kapanmisti ama devlet baba hemen sefkatli kollarini acti ve 6 seridi de kapatti.

    herkes yollarin ne zaman yeniden acilacagini dusunuyordu cunku bu oldukca yogun olarak kullanilan ana yollardan biriydi. dozer gelsin, kayan topragi temizlesin, yol acilsin degil mi? degil. once bir grup jeoloji muhendisi geldi ve toprak kaymasina neyin sebep olmus olabilecegini, felaketin tam olarak bitip bitmedigini, daha ne kadar risk oldugunu filan hesaplayip gitti. bundan birkac saat sonra baska bir muhendis ekip geldi ve kayan topragi temizlemek icin kac tane makine ve kac tane isci gerekecegini hesapladi. bundan birkac saat sonra baska bir ekip geldi ve kayan topragin cinsini ve yedi sulalesini inceledi. baska bir muhendis ekip gelip yolun beton ve asfalt kisminin zarar gorup gormedigini inceledi.

    sonra polis geldi ve olay yerinde tutanak tuttu. sonra "isciler gelip yolu temizleyecek ama aksam 5'ten sonra calismayi kabul etmiyorlar" dendi ve yolun gece boyunca kapali kalacagi aciklandi. ertesi gun isciler gelip yolu temizledi ama hala yolu acmadilar. yeni bir muhendis ekip geldi ve yolun yeterince temizlenip temizlenmedigini ve arabaya kullanmaya elverisli olup olmadigini inceleyip guvenlik raporu yazdi. sonra baska bir ekip gelip yolun serit cizgilerini yeniden cizdi. olme esegim olme.

    boyle boyle derken normalde 2 saat icinde acilabilecek yolun yeniden hizmete acilmasi 2 bucuk gun surdu. amerika'da yerel devletin nasil calistigini az cok anlamissinizdir. simdi konuya donebiliriz. saint helens yanardaginin etrafindaki ormanlar tamamen yanmisti ve yanmayan kisimlar da kuller altinda kalip neredeyse tamamen olme noktasina gelmisti. buraya yeniden bir orman dikmek gerekiyordu ama bunun nasil yapilacagini planlamak yerel yonetime kalmisti. tahmin edebileceginiz uzere ilk 6-7 ay buraya ne cins agaclarin dikilebilecegi, hangi agaclarin bolgenin iklim ve cografyasina daha uygun oldugunu tartismayla ve planlamayla gecti. guya toprak testi yapilacakti ve topragin asit, azot, nitrojen degerleri filan incelenip uygun agac cesidi secilecekti.

    tum proje planlama asamasi 2 yil kadar surdu ve bu 2 yil boyunca bolge ziyaretci girisine kapali tutuldu. 2 yilin sonunda buraya dikilecek olan agac cesidine ve kullanilacak yontemlere karar verilmis, her turlu plan yapilmis, artik aksiyon alma zamani gelmisti. agac dikmek uzerine olay yerine gelen iscileri cok buyuk bir surpriz bekliyordu. doga ana devlet babanin planlamasini bekleyememis ve kendisi coktan harekete gecmisti bile. devlet baba ofiste oturup toplanti uzerine toplanti yaparken doga ana sessiz sedasiz yanan agaclarin yerine yenilerini koymaya baslamisti. ortama ilk giden isciler gozlerine inanamadi cunku eskiden orman olan ve yakin zamana kadar kullerle kapli olan bolgede ufak ufak fidanlar, cicekler, otlar, mantarlar, cimenler ve cesit cesit bitkiler cikmaya baslamisti.

    gecen gun baska bir konuda arastirma yaparken ufkumu ikiye katlayan bir bilgiye rastladim. orman yanginlarinda agaclar yanarken yayilan duman (ve salgilanan butenolide) sayesinde bazi agaclarda kimyasal bir madde sentezleniyor ve bu madde sayesinde tohum uretimi normalin 3-4 katina cikiyor. yani agaclar duman kokusunu alinca tehdit altinda olduklarini anlayip ureme hizlarini arttiriyorlar. hatta bu olay eski insanlar tarafindan yillar once kesfedilmis. mesela kizilderililer agaclarin tohum uretimini arttirmak icin yanlarinda ates yakip dumanini bu agaclara dogru ufluyorlarmis ve bu yuzlerce yildir bilinen bir teknikmis.

    bu olay bana savas veya dogal felaketlerden sonra insanlarin ureme icgudusunun artmasini andiriyor. mesela 11 eylulden 9 ay sonra abd'de rekor sayida bebek dogmus cunku saldiridan dolayi travma yasayan amerikalilarda ureme icgudusu olusmus. evrim teorisinde bahsedildigi gibi canlilar surekli hayatta kalip genlerini bir sonraki nesile gecirebilme arayisi icindedir ve bitkiler de bu durumdan muaf olmadigina gore yanardag patlamasi sonrasi cevredeki ormanlarin deyim yerindeyse kullerinden dogmasi da sasirtici olmamalidir.

    entry'de konudan konuya atladim. sonuc olarak 30 yil once yanardag patlamasi sonrasi adeta haritadan silinen ormanlarin ve ekosistemin 30 yil sonra sanki hicbir sey olmamis gibi kendi cabalariyla kullerinden dogup geri gelmesi oldukca etkileyici.

    http://res.cloudinary.com/…t-st-helens-3_f7rpqx.jpg

  • korkulmaması gereken sınav. çalıştıktan sonra yapılamayacak şey yok. örneğin benim 3 ay önceki tarih netim 12'ydi. üç ay boyunca her gün tekrar yaptım, bütün padişahları ezberledim, haritalarla çalıştım, duvarlara kağıtlar yapıştırdım, belgeseller izledim. bugünkü girdiğim denemede 13 net yaptım.

  • iki ay once demoya baslayip hemencecik olayi kapip reele gecip 250 dolar kazandigini iddia eden millete dolandirilmayin diyip dolandirmaya kalkan iki yuzlulerin cirit attigi piyasa.

    simdi forex le ilgilenmeyi dusunen arkadasim bak buna dikkat et piyasa boyle dolandiricilarla dolu. al sana bir ornek. sozluk entrysi yazanin twitter hessabi ve dogrudan onerdigi araci kurumun adami olmasinin ispati.

    al adamin entry: http://imgur.com/o8wymjt

    al adamin profilinden twitteri : http://imgur.com/yuu0y21

    al adamin twitter adresi adam reklam ajansi kurucu ortagi : http://imgur.com/3xso7wz

    hop gidelim ajansin sitesine o da ne referanslarda bu amcayi birden haftada 250 dolar kazandirtan araci kurum : http://imgur.com/recaalq

    cin olmadan adam carpmaya calisan araci kurum pazarlamacilarindan uzak durun, onlarin tek amaci sizin paranizda.