hesabın var mı? giriş yap

  • spartacus war of the damned turkce altyazisi henuz ortalarda yok dayanamayip izliyim sonra tekrar izlerim dedim. bolumun ortalarinda bana popup ile altyazi yayinlandi turkce versiyonuna gecmek ister misiniz diye sordu. anam babam beni bunlar kadar dusunmuyor valla. butun reklamlarina tikladigimin sitesi.

  • tahir.

    onu hiçbir sınıf arkadaşı sevmiyordu. çünkü aptal ve bön bir çocuktu. özellikle öğretmeni "beni delirtiyorsun" diye hep kızıyordu tahir'e.

    bir gün tahir'in annesi okula geldi. öğretmeni ile görüştü. öğretmen dürüstçe "çocuğunuz aptal bir çocuk, notları da düşük, hayatımda bunun kadar aptal bir öğrenci görmedim" dedi. annesi çok şaşırdı, tahir'i okuldan aldı ve kayseri'ye taşındılar.

    aradan 25 yıl geçti. öğretmen de kayseri'ye tayin olmuştu. bir gün öğretmen ağır bir kalp krizi geçirdi. bütün doktorlar ameliyat olması gerektiğini söylediler. bu zor bir ameliyattı ve kayseri'de ameliyatı yapabilecek tek bir cerrah vardı.

    öğretmen ameliyat oldu. gözünü açtığında karşısında yakışıklı cerrah ona gülümsüyordu. öğretmen tam teşekkür edecekti ki suratı morarmaya başladı. bir şey söylemek için elini kaldırdı ama söyleyemeden küt diye öldü. doktor şaşırdı. ne olduğunu anlamaya çalışırken bir baktı ki o da ne? tahir, solunum cihazının fişini çekip elektrik süpürgesini takmış.

    cerrahın tahir çıkacağını sandınız di mi? komik olmayın.

    ------------

    yazarın notu: ben sadece çevirdim.

  • bana bir yiğit özgür karikatürünü hatırlatan şarkı sözü:

    - yokluğunda çok kitap okudum esra.
    - ne okudun mustafa?
    - insanın okumak için bol bol vakti oluyor..
    - neler oludun mesela?
    - uzun uzun düşündüm ikimiz hakkında..
    - mal mal denizi seyrettin değil mi?
    - aşka yürek gerek esra..

  • mehmet demirkol'un "en büyük başarın hangisi?" sorusuna verdiği cevap:
    "bence en büyük başarısı bir insanın, tembelliğine karşı koymasıdır. bunu yapan her şeyi yapar."

    hayata ve hayatına yön vermek isteyen fakat bir türlü harekete geçemeyen, kendine motivasyon sağlamak için birinin gazına ihtiyacı olan herkese semih saygıner'in röportajlarını izlemeyi tavsiye ediyorum... sen çok yaşa semih abi.

  • 133 ıq puanına sahip zeki bir insan olan frank lee morris, hiç kimsenin kaçmayı başaramadığı alcatraz hapishanesinden (rock) 1962 yılında anglin kardeşlerle birlikte dahiyane bir fikirle kaçmayı başarmıştır. bu kaçıştan 1 yıl sonra imajı zedelenen bu hapishane 1963 yılında kapatılmıştır ve günümüzde müze olarak sergilenmektedir.

    ömür boyu hapise mahkum edilmiştir, bu abi çok zeki biridir, kaçarken suda boğulup öldüğüne kesinlikle inanmıyorum çünkü ortada bir delil yok. alcatraz hapishanesi görevlilerinin boğularak hepsi öldü demesi gururlarına yediremedikleri için uydurduğu bir yalandır bu kimse kaçamaz, burası kaya; fakat 3 adam sizleri çok güzel kandırarak kaçmayı başardılar, demek ki o kadar da imkansız değilmiş.

    öyle zekice planlamıştır ki her şeyi morris, kaçtıktan sonra kendi yaptıkları botla direkt san francisco'ya değil akıntının daha az olduğu angel ısland'a geçmişlerdir, oysa tüm ekipler onları san francisco sahillerinde aramakta ve hiçbir şey bulamamışlardır. ne zaman ki planladıkları bu kaçışın 4. adamı olan ve yavaş olduğu için daha odasındaki tüneli kazıp yetiştiremeyen allen west kaçıştan sonra bu planı açık edene kadar kimse nereye kaçtıklarını bilmiyordu. allen west'in ifadelerinin ardından angel island sahillerinde bir bot, kürekler ve ayak izleri bulunmuştur, daha sonra ise o bölgede çalıntı bir araba ihbarı kaçtıkları gecenin sabahında verilmiştir.
    bu kaçışın dosyası hala kapanmamıştır, kanıt, delil, ölüm veya yaşama gibi bir durum hala bulunamamıştır. olayın ilk günlerinde polisler delil karartmış ve diğer adada bir bot veya ayak izi bulunmadığını rapor etmişlerdir oysa göreve gelen diğer polis memurları bu belgelerin gerçeklerine sonradan ulaşmışlardır.

    frank lee morris 1 eylül 1926 washington doğmuştur. amerika'nın en iyi korunan ve en azılı suçlularının bulunduğu alcatraz'da yatmış ve kimsenin kaçamadığı alcatraz'dan kaçmayı başarabilmiş bir mahkumdur. öldüğü gün hakkında bir bilgi yoktur, kaçarken boğulduğuna inanılıyor. fakat boğulduğuna dair hiçbir delil yoktur.

    alcatraz hapishanesi: san francisco körfezi'nde sahile 2,4 km uzaklıkta 9 hektar alana yayılmış olan alcatraz adası, abd'nin en ünlü hapishanelerinden biri olma özelliğini taşıdı.

    önceleri ispanyol'ların yönetiminde olan ada, "la ısla de los alcatraces" (pelikanlar adası) adını taşımaktaydı. 1848 yılında abd yönetimine geçen ada, bir süre san francisco'nun savunması için askeri amaçlarla kullanıldı. 1868 yılında yapılan, yerli isyancıların önderlerinin tutulduğu hapishane, alcatraz adasının gelecekteki rolünü de belirleyecekti. ek binalarla giderek büyüyen cezaevi, 1 ocak 1934 tarihinde federal hapishaneye dönüştürüldü. disiplinin sıkı tutulması amacıyla yeni hükümlü alınmayıp, diğer cezaevlerinden tehlikeli hükümlüler buraya nakledildi. 1934 haziran'ında çeşitli yerlerden 196 tutuklu ve hükümlü bu kaçılması çok zor olan adaya taşındı.

    alcatraz adası, birçok ünlü suçluyu "ağırlamıştır". bunlardan bazıları; al capone, doc barker, "makineli tüfek" george kelly, "kuş adam" ya da alkatraz kuşçusu olarak bilinen robert franklin stroud, bonnie ve clyde ikilisinin şoförü floyd hamilton ve alvin karpis gibi isimlerdi.

    hükümlülerin sayılarla isimlendirildiği alcatraz'da çok basit temel gereksinimler dışında hiçbir ayrıcalık yoktu. cezaevi kitaplığından yararlanmak için bile en az beş yıl sorun çıkarmayan bir mahkum olma şartı aranıyor, aşırı akıntıyla çevrili adadan kaçışın çok zor olduğu hapishane koşulları, esir kamplarına benziyordu. sığınma yeri, yemek, kıyafet ve sağlık yardımının dışında hiçbir şey verilmiyordu. çoğu mahkum, günün 23 saatini hücresinde geçiriyordu. ancak fırsat gelirse, dışarıya -temizlikçi olarak bir saat kadar çıkabiliyorlardı. ana binada kapılar ve pencereler, demir parmaklıklarla kapalıydı. burada ve gözetleme kulesinde silahlı görevliler vardı. adanın etrafı ise soğuk körfez suları ve bolca köpek balığı ile çevriliydi.

    frank morris alcatraz'a geldiği ilk anda her mahkum gibi buradan kurtulmanın yollarını aramaya başladı. gardiyanlar onun çok zeki birisi olduğunu fakat ailesindeki karışık durumdan dolayı daha küçükken kötü işlere bulaştığını belirtirler. frank morris, john anglin, clarence anglin daha önceden başka bir hapiste tanışmışlardı. alcatraz'da güvenlik en üst seviyedeydi, tüm mahkumlar tek kişilik hücrelerde kalıyordu. gardiyanlar değişmeli olarak gün boyunca nöbet tutuyordu.

    aslında frank morris, john anglin, clarence anglin'in yanı sıra kaçış planının içinde allen west'de vardı. fakat allen west, çok yavaş hareket etmesinden dolayı diğerlerinin arkasında kalınca alcatraz'dan kaçamadı. frank morris grubun lideri konumundaydı, kaçış planı tamamen kendisine aittir. morris, uzunca gözlemler yaptıkdan sonra alcatraz'ın duvarlarının eskidiğini ve denizinde duvarlara vurmasıyla duvarların aşındığını fark etti. bir alet ile duvarı kazıyan morris böylece kaçışın ilk adımını attı.

    frank morris ve ekibi hücre duvarını delip, yerine dergilerden yaptıkları maketi yerleştirerek hücreden dışarı çıktılar. böylece gardiyanlar duvarın delik olduğunu asla fark etmedi.

    söylenenlere göre morris ve ekibine kaçmaları için alcatraz'da bulunan hemen hemen herkes yardım etti. morris alcatraz'da çeşitli görevlerde bulunan mahkumların yanına giderek onlardan yardım aldı, örneğin hazırladıkları mankenler için berber olarak çalışan bir alcatraz mahkumunda yardım aldıkları bilinir.

    öte yandan kitap ve dergi dağıtan mahkumunda manken için morris ve ekibine fazladan kitap ve dergi verdiği bilinir. morris ve ekibi hücreden çıkmanın yolunu bulmuştu, hücrelerindeki duvarı deldikten sonra hücre duvarının içinden yukarıya tırmanıp, çatıya ulaşmaktı. fakat en önemli nokta burasıydı, çünkü çatıya ulaşınca karşılarında soğuk ve sert dalgaları ile san francisco körfezi bulunuyordu.

    alcatraz'dan gündüz kaçmak imkansızdı, gardiyanlar sürekli nöbet tutuyor ve belirli aralıklarla sayım yapıyordu. gece kaçmak zorundaydılar, çünkü gardiyanlar geceleri sadece nöbet tutuyor sayım yapmıyordu. fakat kaçtıktan sonra hemen fark edilmemek için bir yol bulmaları gerekliydi, bunun içinde kendilerinin yerine birer manken yapma fikrini ürettiler. dergilerden ve kitaplardan yaptıkları mankenleri iyice inandırıcı olması için berberden aldıkları saçlar ile birleştirip kaçacakları gece yataklarına koydular. hücreden çıkmak içinde hücreden bulunan havalandırma kanalını delerek, dergilerden ve kitaplardan yaptıkları duvarın aynısını kanala yerleştirdiler, böylece gardiyanlar hiçbir zaman duvarın delik olduğunu fark etmedi.

    alcatraz karaya 2,4 km uzaklıktaydı. yüzerek karşıya geçmeleri imkansızdı, çünkü yola gece çıkmak zorundaydılar gardiyanlar gün boyu nöbet tutuyor, ayrıca belirli aralıklarla sayım yapıyorlardı. morris ve ekibi karşıya geçmek için içinde bulundukları şartlarda çok zor olan bir fikir ürettiler. morris ve ekibi karşıya geçmek için bir bot yapacaklardı. bunu yapmak biraz zaman aldı, morris ve ekibi yağmurluklardan bir bot yaptılar ve yaklaşık 50 adet yağmurluk kullandılar. morris ve ekibi gecede kendileri yerlerine yerleştirmek için kusursuz birer manken yaptılar, bu mankenleri yataklarına yerleştirdiler ve açtıkları delikten yukarıya tırmadınlar. hücreden dışarıya çıktıktan sonra çatının altında bulunan demirleri söktüler, bu işleri geceleri yaptıkları için oldukça dikkatli ve sessizdiler, gardiyanlar hiçbir zaman fark etmedi. orada bulunan demirlikleri de kestikten sonra çatıya ulaştılar. ardından 11 haziran 1962 gecesi alcatraz'a bir daha asla dönmemek üzere kaçtılar.

    1979 yılında yayınlanan alcatraz'dan kaçış isimli filmde frank morris'i clint eastwood canlandırdı.

  • dünyanın en zevkli ve sanıldığının aksine en zor spor dallarından bir tanesi eğer bir de küçük yaşta başladıysanız oynamaya tadından yenmez. özellikle pivot oynayan insanlar için çok zor bir spordur; yediğiniz dirseğin, dizin, parmağın, dişin haddi hesabı yoktur. şut atarken genel olarak savunmaya doğru koştuğunuz için ciddi sakatlıklar doğabilir.

  • borsada açığa satış, elinizde olmayan hisse senedinin satılması demektir. bu işlem, hisse senedinin düşeceğini öngörüyorsanız yapılır. örneğin gündem ya da açığa satış yapacağınız a hisse senedinin durumu kötü. endeks açıldığı zaman ya da gün içinde istediğiniz zaman örneğin fiyatı 10 lira olan a hisse senedinden 1000 lot açığa satarsınız. sanki elinizde varmış gibi sattığınız için, portföyünüzün toplamı 1000 x 10 = 10000 tl değerinde artar. gün kapanışına doğru açığa satış yaptığımız a hisse senedinin fiyatı 9.9 tl'ye düştü diyelim. açığınızı kapatmak için 9.9 tl'den 1000 lot a hissesi alırsınız (bu sefer bildiğimiz normal hisse senedi alımı yapılır). bu alım için 9.9 x 1000 = 9900 tl öderiz. başlangıçtaki açığa satıştan portföy +10000 tl artmıştı. gün sonunda da 9900 tl vererek açığı kapattık. bu örnek için karımız +10000 - 9900 = 100 tl olmuş oldu.

    eğer hisse senedi öngördüğümüz gibi düşmeseydi, bu durumda açığımızı kapatırken zarar etmiş olacaktık. açığa satışlar günlük yapıldığı için risklidir. risklidir çünkü düşeceğini öngördüğünüz hisse senedi gün içerisinde yükselebilir ve düşsün diye günlerce bekleyemezsiniz. beklerseniz komisyon ödersiniz. açıklarınızı gün içerisinde kapatmak durumunda kalırsınız. normal bir alım yapsaydınız ve hisse senedi düşseydi, o zaman örneğin birkaç ay hisse senedinin yükselmesini bekleyebilirdiniz.

    borsada açığa satış yapabilmek için kredili işlem sözleşmenizin olması şarttır. bunun yanında açığa satış için gerekli diğer sözleşmeler de yapılır. kefil kısmı sözleşmelerde yer alabilir fakat şart değildir.

    açığa satış işlemi, sadece bist tarafından belirlenen "açığa satış yapılabilecek kıymetler" içerisinde bulunan hisse senetleri için yapılabilir.

    gün içinde yapılan açığa satışlar, en geç gün sonunda endeks kapanmadan önce kapatılmalıdır. açıklar gün içinde herhangi bir saatte de kapatılabilir. gün sonunu beklemek şart değildir. açıkların kapatılması şu şekilde olur: örneğin a hisse senedinden 100 lot açığa satış yaptınız. ekranınızdaki portföyünüzde -100 (eksi yüz) lot a hissesi görünür. gün sonunda 100 lot a hisse senedi alırsınız ve ekranınızdaki portföyünüzden a hissesi kaybolur.

    açığa satış yaptığınız hisse senetlerini gün sonunda kapatmazsanız aracı kurum zor duruma düşer. bu durumda aracı kurum ya kendi içerisinden ya da başka aracı kurumlardan açık yaptığınız kadar lot hisse senedini kiralamak zorunda kalır. bu kira ücretini de sizden tahsil eder.

  • anne tarafından taşköprülü biriyim. senede bir kere memlekete gider sarımsak ve köy ekmeği doldurur bagajı döneriz... size şöyle söyleyeyim, uzun süredir taşköprü'de bile orijinal taşköprü sarımsağı bulmak için araya eş dost akraba hatırı sokmak zorunda kalıyoruz çünkü taşköprü'de bile artık birçok üç kağıtçı çin tohumu kullanıyor... sizin mahalle arasında satılan arabalardan orijinaline ulaşmanız veya denk gelmeniz ne kadar mümkündür varın siz düşünün... bir de biz gidip kaynağından aldığımız halde bir servet ödüyoruz, siz yarı fiyatına mahallenize kadar gelmişine yarı fiyatını ödeyerek yediğinizi düşünüyorsanız afiyet olsun...