hesabın var mı? giriş yap

  • olay ankara üniversitesinde geçiyor. biyoloji okuyan çocuk ayakta altı parmak mutasyonunun sadece babadan geçebileceğini duyuyor ama buna itiraz ediyor çünkü babası 5 parmaklı.

    hocası git ailenle konuş deyince daha dram ortaya çıkıyor çünkü ailesi seni amcandan aldık aslında sen amcanın çocuğusun diyor. işler karışıyor; amca gerçekten 6 parmaklı ama dedesi 5 parmaklı.

    amca dededen değil yani. e babaanne öleli 7-8 yıl olmuş.

    köyde çaktırmadan soruşturuyolar köyde 6 parmaklı kimse yok.

    hikaye bu kadar.

  • çocuksunuzdur, okuldan eve gelirsiniz, sevdiğiniz yemek hazırdır, dışarda deli gibi kar yağmaktadır. anneniz sizi "tank" gibi giydirir, sonra dışarı çıkarsınız, saatlerce kar topu oynanır, kardan adam yapılıp bozulur. kırmızı bi burunla, ıslanmış eldivenlerle yoğun karın altından eve dönersiniz, babanız haberin var mı 2 gün boyunca okullar tatil der, çok yorulmuşsunuzdur koşuşturmaktan hemen pijamalar giyilir, yorganın altına girilir anne ılık ballı süt yapar(isteyene çorba) sonra bi güzel mışıl mışıl uyunur.

  • zenginleşmek yerine, açıklanan saçma enflasyon rakamlarına karşı parasının değerini koruyan alıcılardır.

  • trabzon --> gs'ye yatar, alt yapısı
    konya --> hasan kabze var, kesin yatar
    antep --> okan buruk başında, kesin yatar
    akhisar --> hamza'nın eski takımı, kesin yatar
    mersin --> servet var, eski takımı, kesin yatar
    kasımpaşa --> teknik direktörü sneijder'le aynı ülkenin vatandaşı, kesin yatar
    başakşehir --> batdal var, avcı zaten galatasaraylı, kesin yatar
    karabük --> furkan özçal var, emre güngör var, eski takımları kesin yatarlar
    balıkesir --> sercan yıldırım var, kesin yatar
    bursa --> serdar aziz gs'ye gitmek için kesin yatar
    kayseri erciyes --> necati var, kesin yatar
    eskişehir --> skibbe var, eski takımı, kesin yatar

    burada 3 büyükler hariç tüm takımlar için şikeci tayfa tarafından uydurulan bahaneleri derlemeye çalıştım. bunlara şimdi de "başkanı galatasaray'ın şampiyon olmasını isteyen takım" dedikleri gençleri de ekleyebilirsiniz. bu takımlar arasında sadece bir tanesi yok dikkat ettiyseniz. (bkz: sivasspor). onlara laf söylememişler. ama mecnun otyakmaz, korcan çelikay, ibrahim akın gibi şikeden dolayı içerde yatmış adamlar da bu takımda.

    tesadüf mü? değil.

  • ya bu hep şeyden oluyor. soruyu duyunca gerçek dünyaya en yakın cevabı verme isteğinden. ingilizce kursunda müzik hakkında konuşuyorduk. teksaslı bi hoca vardı. bana dönüp "ne tür müzikler dinlersin?" dedi bi gün. dünyanın en bayık muhabbeti. 90'lar pop dinlerim ben. 90's pop, dedim. hoca ne bilsin bizim 90'lar muhabbetini? izel'i, çelik'i, ercan'ı? woow dedi, benden çok sevindi. "what is your favourite band?" dedi. sanıyor ki şimdi ben 90'lardan dünyaca ünlü bi grup söylücem, hatta belki birlikte bi şarkısını mırıldanıcaz. çocuk gibi bakıyor gözlerimin içine. sıçtık. içimden şöyle düşünüyorum: ablacım sen yannış annadın. band felan yok. şarkıcı söylesem, tanımazsın da şimdi. of ya. nerden bulcam ben şimdi sana grup? ayna'yı bilir mi lan acaba? bari sen unutma beni? queen mi desem ki? o zaman da muhabbet uzar felan derken eeh diyip "mfö." dedim ben. evet ö ile. sınıf koptu. hoca uzun uzun baktı bana. anlamaya çalıştı: em ef öööögh? hee dedim: mazhar fuat özkan. gene anlamadı tabii.

    ne biçim şeyim lan ben hep yaşım oniki?

  • insana zöttirik bir müzik grubundan çok farklı çıkarımlar yaptırırlar. şu el kadar kızların sahip olduğu ciddiyeti ayakta alkışlamamak mümkün değil. daha 15 yaşına basmadan saatler süren konserler vermek, dünya turnelerine katılmak, her üç beş ayda bir albüm çıkarmak, bu popülarite ve para altında şımarmadan işlerine devam etmek... bir de bu sürenin içine eğitimlerini aksatmadan devam ettiklerini ekleyin. şaka gibi.

    japonlar çocuklarını çok küçük yaştan her konuda sorumlu ve bilinçli olacak şekilde yetiştiriyorlar. biz liseye başlamış eşek kadar çocuklara hala agucuk gugucuk yaparken japonlar çocuklara beş yaşından itibaren eğitim vermeye başlıyorlar. biz çocuğu kaçırırlar endişesiyle bir saat önceden gidip okul kapısında beklerken orada çocuklar ders bittikten sonra el birliğiyle sınıflarını ve okulu temizliyorlar. hayat boyu eğitimleri hiç bitmiyor. sabah okula gidiyor eve gelip yatmıyorlar. öğleden sonra mutlaka bir spor ve sanat dalı ile ilgili kurslarına gidiyorlar. o olmadı ek bir dil için eğitim alıyorlar. çocuklara hemen bir hayvan satın alınıyor. kedi olur köpek olur farketmez. küçüklüğünden o çocuğa emanet ederek bir canlının sorumluluğunu taşımayı öğretiyorlar. okulda yaptıkları temizlik yetmiyor bir de mahallenin haftalık temizlik günlerinde yaşlılara yardımcı oluyorlar.

    orada yaşayan yakın bir arkadaşımın çocuğu aynen bu sistem içerisinde büyüdü. çocuk şu an 16 yaşında. japonca ve türkçe ana dili buna mukabil çok iyi derecede ingilizce konuşuyor ve fransızca derslerini şimdiden almaya başlamış. karate ve yüzmeyle profesyonel seviyede ilgileniyor. üstüne üstlük bir japon çalgısı olan shamisen çalmayı biliyor. şimdi bu çocuğun üniversiteye kadar daha iki senesi var. bir de düşünüp doğru karar verebilmesi için bir yıl boşluk yaratmışlar. o esnada neye dönüşeceği belli değil. lan biz bu çocuğun üniversite görmemiş hali kadar olabilmek için kırk yaşına kadar çabalıyoruz yine de o seviyeye erişemiyoruz. şimdi bununla bizim üç beş saatlik okuldan gelip anasına babasına şımarıp internet/tv başından kalkmayan çocuğu nasıl bir tutacağız?

    babymetal'i o yüzden çok takdir ediyorum. bu yaşta bu kadar ciddiyetle üst seviyede işlerin altından kalkabilmelerine çok şaşırıyorum. batıda en son imkanlara sahip justin bieber gibi bebeler bile o stresi kaldıramadı. büyüyene kadar yemedikleri bok kalmadı. hatta bir çoğu büyüyemeden silindi gittiler. doksanların başında çıkan kris kross bebeleri bir kaç yıl sonra kendilerini kaybettiler. en son bir tanesi fakirlikle boğuşurken diğeri uyuşturucudan gitti. bizdeki örneklere hiç girmeyeyim. elimde başarısını devam ettirebilmiş tek örnek küçük emrah. onun da ne olduğunu az çok biliyorsunuz.

  • hala türk silahlı kuvvetleri başlığında ayinler yapanlara duyurulması gereken taziyedir.

    tsk 2008-2011 arasında bahanelerle derdest edildi; temmuz 2011'de de ışık koşaner ve kuvvet komutanlarının da istifasıyla lağvını gerçekleştirmiş bir kurum.