hesabın var mı? giriş yap

  • kadının %100 haklı olduğu durumdur.

    sizce iş gücü maliyeti ürüne yansımayacak mı?

    deniz zeyrek bundan üretici şikayetçi mi demiş üreticinin tuzu kuru kardeşim umrunda olur mu işçinin maaşını %40 arttırsa ürüne %70 zam yapar işine bakar.

    laf olsun torba dolsun diye atılmış bir tweet ve üzerine bunu entryleştiren bir yazar olması bile komik

    ekleme: başlığı açan şahıs şöyle bir entry daha girmiş başlığa #131090409 bilal'e anlatır gibi yazıyım.

    biz kimsenin maaşına zam gelmesin demiyoruz, nevşin hanım da aynı şekilde. bizim dediğimiz sistem ve düzen öyle bir batış batmış ki maaşa gelen zam misliyle yine o maaşı alana girecek. bu sefer 2800 lira maaşla aldığı şeyleri 5000 lirayla alacak yani emeği değer kazanmayacak. kadın maaşa zam yapmakla mı kurtulacak bu ülke tek sıkıntı maaşların düşük olması mı yoksa o maaşlar niye gün geçtikçe azalıyor köklü bir çözüm bulunmalı diyor asıl ama senin gibilere her şeyi kelimesi kelimesine anlatmak gerektiği için anlamıyorsunuz.

  • haha bu ne saçma olay olm. adam iş yaparken hesap mı verecek, izin mi alacak. hayır sanki para karşılığı çeviriyor. onu geçtim ben onun çevirisi ile izlemek istiyorsam böyle bir hakkım yok yani öyle mi? kafayı yemişsiniz siz. isteyen istediğini çevirir. kim neyi tercih etmek istiyorsa eder. bu kadar basit.

  • peaky blinders o kadar garip bir aura'ya sahip ki dışarıdan bakınca konuya falan çok ihtiyacı yokmuş gibi duruyor. aile üyeleri karizmatik şekilde poz versin, bir takım olaylar olsun ama tommy hep insanları alt etsin, arada kötü adamlarla karşılaşılsın, bi de "by the order of peaky blinders" denilsin bölüm her türlü akıp gidiyor.

    ancak dizinin yaratıcısı steven knight sadece buna yaslanmamış üzerine güç dengelerinin sürekli değiştiği, sürprizler karşısında izleyicisine karşı ketum bir hikaye akışı yazmış. her ne kadar ara sezonlarda bu sistemin aksadığı noktalar olsa da dizi genel olarak başarılı bir seyirlikti. şimdi final sezonunu nasıl toparlamışlar bir bakalım.

    --- spoiler ---

    öncelikle tabi ki thomas shelby'den başlamak gerekiyor. senarist açısından bakarsanız böyle bir karakteri yazmanın hem çok avantajlı hem de çok zor olduğunu söylemek mümkün. çünkü thomas bu sezon da bahsedildiği üzere başının arkasında da gözü olan her türlü kötü durumdan sıyrılmayı başaran neredeyse hiç faka basmayan (bu olsa bile bir şekilde olayları kendi lehine çevirebilen) çok üstün bir karakter. bu nedenle seyirciyi etkilemek için karakteri bi yığın kompleks işin içine atıp sonra çok da açıklama yapmadan çözüme ulaşabilirsiniz. insanlar bu nasıl oldu diye sorduklarında da çünkü thomas shelby der geçersiniz ve kimse bu cevaba itiraz etmez. tabi bu biraz zayıf bir yazım olurdu normalde ama cillian murphy'nin karizmasıyla birleşince sistem bir şekilde işler hale geliyor.

    ancak temel noktalardan biri ana karakterin mükemmelliği üzerine kurulunca hikayeyi ilerletmek zorlaşıyor çünkü çatışma olmadan drama yazamazsınız. bu noktada güzel bir manevrayla tüm zaafları shelby ailesinin diğer üyelerine yazmışlar. dikkat edin mesela önceki sezonlarda hep tom plan yapar, işte arthur, polly ya da ada'nın yaptıkları yüzünden işler bozulurdu. final sezonunda ise daha bir veda havasını tercih ettikleri için bu çatışmayı azaltmışlar, bu nedenle aile üyeleri geri plana itilmiş. ada, daha aklı başında daha kontrollü olmuş, arthur çok az görünüyor, michael'ın yaptıklarının bir şekilde elinde patlayacağı belli, polly'i oynayan helen mccrory vefat ettiği için bu muazzam karakteri de göremiyoruz.

    benzer şekilde bu sezon villian'larda da bir geri plana çekilme durumu söz konusu. önceki sezonlarda tommy yine kendisine eşdeğer olabilecek karizmaya sahip alfie solomon ve luca changretta gibi insanlarla uğraşıyordu ve bu karakterleri canlandıran oyuncuların da katkısıyla ortaya muazzam etkileyici diyalog sahneleri çıkıyordu. bu sezon ortaya çıkan jack nelson ise yeterince karizmatik değil, ayrıca geçen sezondan kalan mosley'nin de dünyada büyüyen karanlığı yansıtacak bir ağırlığı yok. o nedenle dizi bu alanda biraz zayıf görünüyor.

    gerçi biraz önce konuştuğumuz gibi dizinin bu sezonki olayı veda üzerine kurulu. o nedenle sıfırdan bir düşman yaratmak istememiş olabilirler. çünkü diğer sezonlardan hatırlayacaksınız tommy düşmanlarıyla hiçbir zaman direkt mücadele etmiyordu. genelde daha güçlü bir grup bulup onlara gerekli şeyler sağlayarak kendi tarafına çekiyordu. ancak bu sistemde tommy'nin kurduğu yapı her an ayağının altından kayabileceği için hikayenin stres dozu da daha yukarıda oluyordu. bu sezon ise tommy artık tüm gücü elinde toplamış durumda. hatta rakipleriyle aynı güce sahip diyebiliriz. bu nedenle jack nelson'ın da kendisine bir şey yapamayacağı, michael'ın da kolay paket olacağı belliydi. bu tabi biraz heyecanı düşürse de sezonun genel konseptine bakarsak uyumlu bir kullanım olduğunu söyleyebiliriz.

    bir de veda konusuyla birlikte aslında çok elde patlayabilecek ancak 2023'te çekilmesi planlanan film ile anlam kazanan bir durum var. o da izleyiciye tommy'nin ölüyor olduğunu söylemek. şimdi bu aslında olabilecek bir konu. yani ana karakteri dizinin sonunda öldürebilirsiniz. ya da öleceğini söyler sonra işte kamerayı yavaş yavaş gökyüzüne çevirir jeneriği verirsiniz. bu tamam ama karakter önce ölecek dedikten sonra aa ölmeyecek demek normalde çok kötü bir kullanım. burada ise steven knight dizinin bitişini duygusal olarak kapatmak için karaktere düzgün bir veda hazırlamış. işte evini kendisinin yıkması, geride kalacak işleri insanlara emanet etmesi, o maddi varlıktan sıyrılıp dağlarda kökenlerine dönmesi hep bunlara işaret. yani film var diye dizi insanları oraya çekmeye çalışmıyor, konuyu kendisi içinde bitiriyor. bu tommy ölmeyecek meselesi de film için ufak bir fragman gibi olmuş. izlemek isterseniz aşağı yukarı böyle konular işlenecek demişler ama bir zorlama da söz konusu değil.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak diğer sezonlardaki kompleks yapı final sezonunda pek bulunmuyor. çünkü yeni şeyler eklemek yerine açık kalan hikayeleri kapatmayı tercih etmişler. seçim bu yöndeyse de dizinin uygulaması ile fikirler uyumlu olmuş ve istenen hissi yaratmış diyebiliriz.

    bir de kısa bi aradan sonra yine bi ufak inceleme videosu yaptık. onu da izlemek isterseniz linki burada.

    https://youtu.be/pcuvedxmkh0

  • gençliğinde ankaralı bir devrimci olarak istanbul da kurumun genel merkezinde aktif rol almak için gittim
    istanbul daki devrimci çeşitliliği ilk başta beni şoka uğrattı aslında
    herkes devrimciliği kendi dünyasına göre yorumluyor ve ona göre davranıyordu
    evrensel literatürmüş
    devrimciliğin etik anlayışı ve hoşgörüsüymüş
    nerdeeeee
    ev tutmamız gerekiyodu
    bende beşiktaşta bi teras katı buldum
    şahane bi manzara
    binanın sahibi ve sülaleside o binada oturduğu için biraz sorun yaşıyacağımızı düşünerek işe giriştim
    ne devrimciliğimizden nede solculuğumuzdan bahsettim
    eğer devrimciyiz veya solcuyuz deseydim o manzara, o teras yalan olucaktı
    3 kuzeniz hikayesiyle girdim, kurumdan bir arkadaşın anneside geldi kefil oldu
    devrimciyiz deseydik evi vermiceklerdi , çünkü hacı amca devrimcileri sevmezdi diye değil
    devrimcilerin kira borcu takmadığı tek bir yer yok
    hesap ödediği nadir yerler var
    devrimcilik bu değildir çok konuştum kurumda ama anlatamadık açgözlü pinti materyalistlere

    daha da rezaletini yaşadım,
    bi sabah evden çıktık
    beni güç bela uyandırdılar ve yarı uykulu yola düştük kuruma gitmek için
    yolumuzun üstünde bir süpermarket var ve ordan kahvaltılık bişeyler alıncak
    girdik içeri bi ton gezdik aldık falan kasaya geldik ben cebimdeki 20 liği arkadaşa uzattım
    gerek yok ya aslı ödüyo dediler neyse ben hala uyuklama modundayım
    kuruma geldik ve kızlar kahvaltı hazırlarlarken, süpermarketin sahibinin bizim kuruma ne kadar çok yardım yaptığını falan da öğrenmiş oldum
    eski devrimcilerdenmiş o da, zamanın hızlılarından...
    kızlar kahvaltıya çağırdığında gözlerime inanamadım
    masada ne arasan var, yuuuhhh naptınız dedim
    pis pis gülüşleriyle aslında sadece ekmek ve peynir parası verdiklerini öğrendim
    vay amk dedim ya
    adam o kadar yardım etsin siz gidin onun marketini soyun
    şakamısınız lan
    bendenizde yüksek tansiyon olması nedeniyle sinirlendiğimden başıma giren ağrıyla balgamlı bi tükrük salladım masaya
    bi kaç gün sonrada 18 saatle doğu ekspresle geldiğim ankaradan
    uçakla 50 dakikada döndüm

    devrimcilik hikayesine de o günlerden beridir girmiyorum

    çünkü bu ülkede gerçekten sosyalizmin ne olduğunu bilmeyen devrimciler
    hayatında nutuk adlı eseri okumamış kemalistler
    kuran açmamış müslümanlar var

  • an ıtıbarıyle kızılayın başlattığı kampanya.

    deprem anında devletın yardım etmesı lazımken mılletten sms ıle para ıstemek rezıllıktır.

    elazığ ıçın 100 mılyon tl toplanmıştı . ne oldu o paralara objektıf bır şekılde açıklayın ondan sonra milletten bağış isteyin.

  • sınavlarda, anketlerde vesairelerde yaptığım tezcanlılık. isim kısmına adımı ve soyadımı allah ne verdiyse yazarım, sonra aslında çok da uzak olmayan hemen bir alt satırda bana "la gerizekalı bi dur hele" diye bakan "soyad" kısmını görürüm. mutlu olurum...