hesabın var mı? giriş yap

  • özet:

    - türbanlı bacımız tırnaklarını yaptırmaya giderken yanında oturan kızla dedikodu yapmış.

    - dedikodu yaparken konuştuğu çocuğun fotoğrafını instagram'dan göstermiş.

    - fotoğrafını gösterdiği kız, çocuğa yürümüş ve çocuğu kapmış.

    burası şokomelli, çocuk 28 yaşındaymış. bu detayı unutmayacakmışsınız.

    edit: burnuna kadar ruj süren birini ilk kez gördüm.
    edit2: 28 detayını soranlar için tekrar izledim videoyu. diğer kız 28 detayıyla yürümüş, olgun erkeklerden hoşlanıyorum vs. gibisinden. daha da beni bu başlığa döndürmeyin manyak herifler.

  • site ismi bile gelinin kafa yapısını ele veriyor. yani sadece seherin düğün var. eşi olacak adamın düğünü yok. yani ata denilen eleman sadece küççük prensesimizin düğün sponsoru. onun için site adında anılmasına gerek yok. çünkü seher evleniyor. seher ulan işte.. gelin evlensin yeter, gerisi teferruat zaten.

  • “ey millet! iyi biliniz ki, türkiye cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. en doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır. uygarlığın emir ve isteklerini yapmak, insan olmak için yeterlidir.” (atatürk, 30 ağustos 1925)

    “tekkeler kesinlikle kapatılmalıdır. türkiye cumhuriyeti, her alanda doğru yolu gösterecek güce sahiptir. hiçbirimiz tekkelerin yol göstermesine muhtaç değiliz. biz, uygarlıktan, bilimden, fenden güç alıyoruz ve ona göre yürüyoruz. başka bir şey tanımayız…”

  • var böyle birşey. insanoğlunun anlamsız yönelimlerinden biri... üzerimdeki mont olsun, sweatshirt olsun, fermuarlı giysinin fermuarı çene hizama kadar geliyorsa, ağzımı hafifçe açarak çenemi aşağı indirip o fermuara dudaklarımla dokunma isteği duyuyorum. ne acayip arzularım, isteklerim var sözlük.

  • ilginçtir zerre heyecanlandirmiyor beni. hatta tam aksine iğrenç geliyor dekolteli kadınlar. şaka be olm, yeni osbir cektim ondan bu artizligim. geçer 12 saniye sonra. abazanım olm ben.

  • hakkında pek kimsenin bilgi sahibi olmadığı, tüm övgüleri hak eden bir şaraptır ve kanımca burada kendisi hakkında bir entry yazmak da boynumun borcudur.

    kendisi fortified wine sınıfına dahil edilebilir, yani fermantasyon süreci distile alkol eklenerek sonlandırılır. ancak madeira şarabını dünyadaki tüm diğer şaraplardan ayıran kendine has bir yapım tekniği vardır ki insanda yoğun saygı uyandırır.

    bir madeira şarabı alabilmeniz için en az iki sene oncesinde madeira adasinda bir portekizli muhtemelen tinta negra mole türü üzümlerini hasat etmiştir. normalden biraz geç gerceklesen bu hasat sonrasında diğer klasik şaraplardaki yolu izlemiş, üzümleri ezmiş, şırayı mayalandırmıştır. mayalandırma sürecinin sonuna geldiğini dusundugunde ise muhtemelen bir brandy ilavesiyle mayaları öldürmüstür.

    işte madeira şarabının eşsiz hikayesi tam da burada başlar. eski zamanlarda uzun deniz yolculuklarında burada mola veren denizciler normal şaraba nazaran daha dayanıklı olan bu alkol ilaveli şarapları gemilerine yuklermis. tabii o zamanların populer alkolü brandy veya rommuş. şimdiyse neredeyse tamamen brandy kullaniliyor. ancak bir gun deniz yolculugundan dönen bir gemide tüketimden arta kalan şarabın denizde sürekli gunese maruz kalmasından mütevellit tadının değiştiği, hatta kimilerine göre güzelleştiği farkedilmiş. bu şarabı tadan kişiler adeta "ananıskim bu ne tatlı bir tane bir şaraptır böyle" gibi abuk subuk, saçma sapan hayranlık ifade eden tepkiler vermişler ve git gide deniz turunu tamamlamış şarapları satın alabilmek icin limanda bekleyen gerizekalı bir alkolik kitle oluşmuş. ee, say kanunu diye de bir şey var sonuçta.

    bunun neticesinde madeira adasındaki şarap üreticilerinden bazıları da bu kitlenin talebini karşılamak için şaraplara gemiyle 3 aylık turlar attırıp vinho da roda dedikleri şaraplar üretmeye başlamışlar. tabi bu yöntem hem zor, hem pahalı, hem de üretim sınırlı. sonradan şarapları karada gezdirmeye, sonrasında da oldugu yerde icinden sicak su borulari gecen kazanlarda ısıtmaya başlamışlar. günümüzde de benzer bir yöntem kullanılmaktadır.

    4 temmuz 1776'da amerika birleşik devletlerinin temelini atan bağımsızlık bildirisi o gece imzalayanlar tarafından madeira şarabı içilerek kutlanmıştır. o dönemin birleşik devletlerinde şarap yapılabilecek üzüm neredeyse hiç yoktu. madeira şaraplarına altın muamelesi yapılıyordu.

    kendisi de hem şarap üreticisi, hem koleksiyoneri, hem de zevkli bir tüketicisi olan başkan thomas jefferson da bu şarabı favorilerinden biri yapmıştır. 100 dolardaki sevdiğimiz abimiz benjamin franklin büyük yemeklerden sonra bir kadeh madeira içmeyi alışkanlık edinmiştir. george washington ise her akşam yemeğinden sonra bir kadeh madeira içmeye ölene dek devam etmiştir.

    olur da bir yerde bulursanız alın. şaraba merakınız varsa mutlaka bulun. fransız le vin jaune de jura gibi, alman spatlese riesling von moselland gibi bölgesel bir kültüre tanıklık edin. bir sanat eseridir madeira şarabı.

    suda sağlık, şarapta hakikat vardır.