hesabın var mı? giriş yap

  • babam ben 6 aylık hamileyken vefat etti. benim oğlan da ilk kelimelerini söylemeye başladıktan sonra bomboş duvara bakıp ama hep aynı yere dede dede demeye başladı. tabi dede çok kolay bir kelime ve ağzında geveliyor diye düşündüm. sonraları bizi net olarak anlamaya başladığında dede nerede diye sorduğumda yine aynı yeri gösterdi. sonra babamın fotoğrafını gösterip ismini öğrettim. ismi abbas. bu sefer yine aynı yeri gösterip durup dururken abbas demeye başladı. her gün değil ara sıra. hatta bir kere dede diyip 'çirkin ol' yaptı. yine bu sabah abbas dedi. nerede dedim ve bana bomboş duvarı gösterdi. normalde materyalist bir insanım, yani bu saatten sonra insandım demeliyim sanırım. babamın bizi arasıra ziyarete geldiğini ve sadece bebişimizin onu gördüğünü hissediyorum. belki bunu da okuyorsun baba seni çok seviyorum.

  • varlığını duyduğum fakat hiç izleyemediğim şu videoda seulden ayrılırken oyuncuları tarafından uğurlanışı var şenol hocanın. 2009 yılında oradan ayrılıp trabzonsporun başına geçeceği dönem.hatta videoda da "yarın antremana çıkıcam" diyor. videoyu izleyince başkası adına gururlanmak ne demek ilk defa hissettim. 11 saatlik uçuş mesafesinde,bambaşka bir kültürde,hiç bir kelimesini anlayamadığın bir dilde tamamen takım çalışması ve doğal olarak insan odaklı bir iş yapmaya gitmişsin. geçirdiğin sürede iz bırakmış olmalısın ki futbolcuların sana saygı ve sevgisinden uğurlamaya gelmiş havaalanına. aynı dilde tek kelime diyalog kuramamış insanların üzerinde büyük bir etki bırakmış şenol hoca. onlar bile sizden çok şey öğrendik hocam diyorlar. o anda bile şenol güneş birşeyler anlatmaya,birşeyler öğretmeye çalışıyor ve bence bu sezon beşiktaş soyunma odasında da çokça çınlayacak bir cümle kuruyor; "kendinize güvenin,korkmayın.korku aklın katilidir."

    hocayı izledikçe köy enstitüleri mezunu idealist bir öğretmeni izliyormuş gibi hissediyorum. ego yok,hayatının her anını bir kelime daha öğretmeye adamak var. abartı yok,sadelik var. yaptığı işi en doğru şekilde yapmaya çalışmak var.şov yapmak yok,akıl yürütmek var. şan,şöhret yok,bilimsellik ve akılcılık var. ben yok, biz var.

    şenol güneşe saygı duymamak mümkün değil. ülkemiz için tecrübelerinden faydalanabileceğimiz renkler ve takımlar üstü bir konumda olması gerekirken ligde hala şampiyonluğu var mı yok mu diye boş tartışmalar içerisindeyiz. çok yazık.

  • ege (4,5 yaş) öğle uykusu zamanını geciktirmek için her şeyi yapmaya hazır.

    ege: anne çişim var.
    romica: tamam git yap.
    ege: anne süt verir misin?
    romica: tamam.
    ege: anne madagaskar'ı açar mısın?
    romica: açtım.
    ege: yok ben nemo izleyecektim.
    romica: peki.
    (istekler karşılandıkça taleplerin ardı arkası kesilmez...)
    ege: anne kalkıp oynayabilir miyim?
    romica: olmaz.
    ege: lütfen anne, azıcık, minicik oynayacağım.
    romica: ı-ıh!
    ege: karınca kadar oynayacağım.
    romica: hayır.
    ege: karınca yavrusu kadar?
    romica: olmaz dedim.
    ege: karınca yarusunun ayağının izi kadar?
    romica: ege!!!
    ege: ya! karınca yavrusunun ayağının izinden daha küçük nasıl oynayabilirim!
    romica: yat çabuk!
    ege: karınca yavrusunun ayak izinin gölgesi kadar?
    romica: la havle!

  • uzun yolda ekseriyetle otobanda önünüze kedi köpek çıkarsa, hayvanlara çarpmamak adına kendi hayatınızı ve trafikteki diğer insanların hayatlarını tehlikeye atacak şeyler yapmayın. eğer süratli iseniz manevra yapmak çok ciddi riskler barındırır. aracınız takla atabilir, şarampole yuvarlanabilirsiniz, karşı şeride geçebilirsiniz. tüm bu risklerden kaçınmak için vicdanen kötü hissedecek dahi olsanız hiç fren yapmadan hayvana çarpın. okuyanlardan bazıları içinden büyük küfredecek ama emin olun doğrusu budur. hızınız görece düşükse manevra yaparak kurtulabilirsiniz. ama saatte 120-140 km ve üzeri bir hızdaysanız kesinlikle çarpmayı tercih edin. aracınızın ön tamponu, belki farlarınız hasar görecektir ama canınızı ve çevrenizi minimum tehlikeye atmış olacaksınız..

    edit: konuya dair çok sayıda destekleyici mesajlar geliyor. daha fazla kişiye ulaşması için bazılarını ekliyorum.

    **hocam ben serviste çalışırken kaportadan çıkan bir fluence test etmiştim, kaportadaki atölye şefi arkadaş bu araç bir cana kıydı demişti ve şaşırmıştım. dediğiniz gibi sadece ön tampon değişti ve salıncakta onarım gördü araç, şehirlerarası yolda olmuş kaza, araç çekicisiz kendi gelmişti servise. işçilik dahil 5-6 bin lira gibi bir kaydı oldu serviste 4-5 gün(randevusuz ve yoğun yaz sezonunda geldiği için) kaldı ve gitti. o hızlarda ani frenler ve manevralar çok daha fazla hasara ve can kaybına sebep olur.

    **60 ile köpeğe carpti arkadasim. arabaya carpmis kadar arac dagildi. carpma konusunda söylediklerin tamamen dogru bu arada. sadece hasar kisminda yanlissin. kuşa carpsan radyatörüne kadar dagitir mermi gibi.

    **almancıyım ve kesinlikle buradaki öğretilen ve tavsiye edilen de aynı yönde. hatta burada sık sık geyikler oluyo otobanda. söylenen şu: farları kapat, direksiyonu iki elinle sıkıca düz tut ve frene aban. belki eklemek istersiniz ve daha fazla hayat kurtarırız. iyi günler

    ** birebir başıma geldi ben çok ucuz atlattım hızım 100 du maksimum. bence 100+ diye güncelleyin :)

    **bir keresinde bursa'dan kayseri'ye araç takasına gidiyodum. otobanda kocaman ölü şişmiş köpek denk geldi ışıklandırma ölü bölgeydi. ortaladım ama takur tukur ses gelmisti. arac şehirde lifte bir kalktı altı panel boydan boya kan :(

    **köpek kemikleri inanılmaz sert ve ağırdır, arabanın canına okur fakat çarpmayayım derken başkalarını öldürmek çok daha kötü. üç defa çarpmak zorunda kaldım hepsinde pişmanım ki normalde atıl durumdaki kedi köpeği alır beslerim. 7 tane oldular ellerinden öperler :) illa çarpacaksanız ortalamayın

  • bir tanıdığım, evlendiklerinden çok kısa süre sonra eşi işsiz kaldı ve uzun yıllar dikiş tutturamadı. kadın çalışıp evi geçindirirken adam da evi içeride her türlü çekip çevirdi, çocuğa da adam baktı. minimum 15 yıllık bir dikiş tutturamamadan bahsediyorum, boşanmadılar. çünkü adam evin içinde dikiş tutturdu. alma verme dengesi bir şekilde sağlandı eşler arasında. gold digger olmayan ortalama insaniyette bir kadın, kazancınız kadar ev içi emeğinizi hesaba katar. yoksa kadın hem evi ağırlıklı olarak geçindirip hem adamın donunu yıkayacak, gömleğini ütüleyecek evi çekip çevirecek, işten gelip yemeği düşünecek, o evlilik değil kölelik kusura bakmayın. kadınları maddiyatçılıkla suçlarken denklemin içine sarf ettikleri ev içi emeği koyduğunuzda birçok şey yerine oturacak.

  • bir kadının özel bölge ağdacısına gitmesi kadar garip olmayan durum. şahsen ben o bölgeyi berber cengiz abi'ye tıraş ettirdiğimi düşününce bir süre sessizce boşluğa bakarken buldum kendimi.

  • şansınızı çok zorlarsanız benzin pompanızın canına okuyacak olay. özellikle kullandığınız araç 2000 cc ve üstü motora sahipse, üzerine birde septronik-otomatik vitesliyse depodaki benzine güvenilmemesi gerektiğini gösteren uyarı ışığıdır. gittiğiniz güzergahtaki birkaç yokuş, trafik yoğunluğu ve dur-kalklar bile sizi yolda bırakmaya yetebilir. en yakın benzinciye ulaşmaya çalışın aksi takdirde olmayan benzini vakumlamaya çalışan yakıt pompanız yanar olmadı en iyi ihtimalle yakıt deposunun dibindeki pisliklerden dolayı pompanın filtresi tıkanır. benzine vereceğiniz paranın birkaç katını çekiciye, tamirciye, parçaya vermenize neden olabilir.

  • müthiş bir karardır.
    imamoğlu farkıdır.
    bu gözler her haftasonu caddebostan sahilde kızartma yapıp arkasından yağını çimlere döken şoparlar görüyor.
    bir de o tavaların etrafını tüp sönmesin diye kartonla çevirmezler mi...