hesabın var mı? giriş yap

  • yazım kurallarını iyi bilmezseniz, "ulan dürzü, karı mı sattım..." yazacağınıza " ulan dürzü karımı sattım..." yazabilirsiniz.

  • fiziksel özellikleri oldukça ilginç olan malzeme. yoğun madde fizikçileri arasında hayatını kum gibi küçük ama klasik (kuantum olmayan) parçacıklardan oluşan sistemleri inceleyerek geçiren epey bir insan var, konuya granular materials diye daha saygı uyandıran bir isim bulmuşlar. böylece 'kum üzerine çalışıyorum', 'amele misin?' diyalogu ortaya çıkmadan engellenmiş.

    efendim neymiş bu ilginç özellikler, onları biraz anlatayım, bu granular materialcı arkadaşların işi ne derece zor anlayın.

    --------------------------------
    - kumun sıkıştırılabilirliği

    bir şişeye kum doldurun, etrafta kum saati varsa o da olur, kumun seviyesini işaretleyin. şimdi alttan pıt diye vurun, seviye biraz aşağı indi. bir sonraki vuruşunuzda biraz daha aşağı inecek, ama ilkine göre daha az, hatta ilk seferki kadar indirmek için pıt pıt diye iki kere vurmalıydınız. yani sıkışma vurma sayısı ile üssel olarak azalıyor. ama bu her zaman doğru değil, pıt diye değil pat diye vurup abanırsanız kumun seviyesini yükseltmeniz bile mümkün. pıt ile pat arasındaki çizgi neye göre değişiyor açıklanmış değil. pıt pıtların seviye azaltma hızının neye bağlı olduğu da açık değil her zaman.

    - duvarlardaki yük

    efendim tam olarak kum olmasa da buğday, arpa vb. taneleri de granuler akışkan madde oluşturuyor. hububat biriktirilen siloların patlama sorunu varmış, duvarlarının özelliği olmayan bir noktası bir anda bam diye açılıp içindekileri saçabiliyormuş dışarı. uzun süre niye olduğu anlaşılamıyan bu olay ancak geçen on yıl içinde kum gibi malzemelerin kendilerini nasıl taşıdığı öğrenilince açıklandı. efendim bir sıvı veya gaz alsanız, yukarıdan aşağıya doğru basınç artar, alltaki moleküller yukarıdakilerin ağırlığını hisseder, ama her molekül bunu eşit bölüşür. kumda böyle olmuyor, yukarıdaki parçacıkların ağırlığı 'kuvvet zincirleri' halinde sadece belirli parçacıkalar tarafından iletiliyor aşağıya. yani kumda bir paçacacık hemen hemen hiç yük hisstmezken üzerinde yan komşusu hayvani bir ağırlık taşıyor olabiliyor. bu kuvvet zincirleri duvarlarda sonlanabildiği için duvarlara çok yük binmesi mümkün oluyor. siloları beton yapmalarının bir sebebi var.

    -fraktal yük dağılımı ve takılma

    kum genelde akışkandır, ama kum saati bile bazen anlamsız şekilde akmayı durdurabilir, akış takılabilir. bu teknik tabirle jamming durumu biraz önce anlattığım yük zincirlerinin birbirine dolanması ile oluyor, ama yük zincirlerinin dallanması ve yayılması fraktal bir yapı oluşturduğundan bu takılmanın ne zaman olacağı kestirilemiyor.

    -karışma

    iki cins kum alın, biri kırmızı renk diğeri beyaz olsun, dökün bir şişenin içine sallayın. genelde pembembsi bir kum oluşur, ama küçük bir bölgeye bakarsanız sırf beyaz veya sırf kırmızı tanelerden oluşmuş bölgeler görebilirsiniz. iki granuler maddenin birbirine karışması problemi epey zor. uygulama olarak da pek önemli, ilaç hazırlanırken bir çuval etken maddenin tozu ile beş çuval dolgu malzemesinin tozunu karıştırabilirsiniz, sonra bu karışımdan sadece küçük bir miktar alıp hapın içine doldurunca o bire beş oranının korunmasının garantisi yok. ilaç ve petrokimya şirketleri epey bir para akıtıyor bu araştırmaya.

    -brezilya fındığı etkisi

    bu brezilya fındığı denen yemiş pek tatlı olmasının yanında boyut olarak da diğer çerezlere göre epey büyüktür. karışık fındık fıstık kutusunu açan bir fizikçi bu brezilya fındıklarının hep kutunun üstüne çıktığını gözlemiş, sonra da gitmiş kumun içine büyükçe bir top koyup deney yapmış. hakkaten kumu salladıkça top aşağı değil yukarı çıkmış. bazı durumlarda tersi de olabiliyor, ama hangi şartlar büyük fındığın yukarı mı aşağı mı gideceğini belirliyor anlaşılmış değil.

    -------------------------------
    sonuç olarak kum tanecikleri ve iki kum taneciğinin etkileşimi hakkında bilmediğimiz yok, hatta üniversite bir fiziği almışsanız f=ma ve sürtünme kuvveti biliyorsanız sizin de bilmediğiniz yok. ama çok sayıda kum taneciği bir araya gelince oluşan sıvının hareketini öngöremiyoruz, alın size emergence.

    bir sürü insan kum için hidrodinamik denklemler çıkartmak, hatta inşaat mühendislerinin soil mechanics adı altında kullandığı empirik kuralları f=ma dan bulabilmek için uğraşıyor. demek ki neymiş, fizikçiler sadece öyle uçuk kaçık, 'iyi de günlük hayatta ne işimize yarayacak' dedirten islerle ugrasmiyormuş.

  • fenerbahçe'nin tek yarıda 18'de 17 yaptığı bir ligde 82 puan almasına rağmen tek gol farkla şampiyonluğu kaçırmış takımın teknik diretörüdür.
    bir önceki sene şampiyonla arasında 18 puan olan takımı ertesi sene potaya sokup, son maçın son dakikasına kadar mücadele etmesini sağlayan teknik direktördür.
    ligin en az mağlup olan takımının teknik direktörüdür.
    ligin en az gol yiyen takımının teknik direktörüdür.
    ligin en iyi kalecilerini takıma kazandıran teknik direktördür.
    bundan bir şey olmaz denilen burak yılmaz'ın küllerinden doğmasını sağlayan teknik direktördür.
    dünya kupasında milli takımı üçüncü yapan teknik direktördür.

    ve siz hâla bu adamdan teknik direktör olmaz diyorsanız afedersiniz ama siz bir traktörsünüz.

  • süper olay.

    ekran görüntüsüne gerek yok, twitter'da #receptayyiperdoğan yazıp aratırsanız nadide örneklerine tanıklık edebilirsiniz.

  • dedem babaannemi kaybettiğinde 78 yaşındaydı. vefatın ardından bir süre sonra evde sohbet ederken babaannemi ne kadar özlediğini söyledi ve ardından şunu ilave etti:

    - 20 sene önce falandı galiba, ..... 'nın karısı ölmüştü. hüngür hüngür ağlıyordu. dedim ki içimden " erkek adam karısı için böylesi ağlar mı" .

    ardından gözlerinden bir kaç damla yaş döküldü.

    - ölürmüş bile, dedi.

    sonra birbirimize sarılıp beraber ağladık.

  • ben size özet geçeyim:

    -kahve çekirdekleri önce diğer kahvelerdeki çekirdekler gibi "kavrulur".
    -büyük kazanlarda sıcak su ile karıştırılıp içilebilir kahve elde edilir
    -daha sonra elde edilen sıvı kahve daha yüksek "konsantrasyona" ulaşması için daha çok kaynatılır ve ileride sıcak suyla buluştuğunda yeterli konsantrasyona ulaşması için "seğreltilir".
    -bir sonraki aşamada elde edilmiş yüksek konsantrasyonlu kahve ya "dondurularak" ya da "yüksek güçlü havayla kurutulur
    -son olarak da belli bir ölçüde olmaları için parçalanır.

    buraya kadarı "normal" görünüyor. fakat şöyle saçmalıkların olması mümkün:

    -en düşük kaliteli kahve çekirdiklerinin kullanılması. kahve içernler bilirler ki toprağın yapısı, nerede yetiştirildiği, ne kadar kaliteli üretildiği ve en önemlisi nasıl kavrulduğu vs gibi onlarca faktör kahvenin kalitesini etkiler. en kötü kahve çekirdeği ile en kalitelisi arasındaki fiyat farkları 10 hatta bazen 50 kat fark ederken sizce nestle veya jacobs gibi firmalar bu tarz granül kahvelerde en kaliteli çekirdeği mi kullanır yoksa, "kaliteli kahve" olarak satılamayacak kalitedeki çekirdekleri mi?

    -bu yolla üretilen granül kahvelerin içindeki kafein miktarı düşer. kafein kimyasal olarak sentezlenip üretilen bir üründür. bir çok ilaç ve ürünün içerisinde kimyasal sentezlenmiş kafein bulunur. bir de kardeşi vardır, o da taurin. o da besi hayvanlarının barsaklarından elde edilir ve kafein ile benzer özellikler gösterir. içtiğiniz energi içeceklerinin içindeki aktif maddelere bakarsanız orada taurin ve kafein görürsünüz. onların hiç biri "organik" değildir. kimyasal yöntemle üretilebilinir.

    -işte zurnanın zırt dediği yer budur. içtiğiniz bütün granül kahveler kimyasal sentezlemeye üretilmiş kafein ve taurin ile "güçlendirilir". yani siz aslında organik bir madde değil, laboratuvarda sentezlenen "kopyasını" içersiniz.

    -esas saçmalık ise başkadır. organik kahve kesinlikle "kaynatılmaz!". kaynatılan kahvenin bütün kimyasal tadı değişir. en basit ifadesiyle "daha acılaşır" fakat gerçek kahve tadını alamazsınız. daha güçlü ve etkili olur ama damağınızda bırakacağı "lezzet" normal bir kahveden çok farklıdır! misal arapların içtiği "mırra" kahvenin saatlerce kaynatılıp "çamura" dönmüş halidir. gene aynı şekilde en iyi türk kahvesi "kaynama/taşım" noktasına geldiğinde ateşten çekilir. kahve "kaynadığı" andan itibaren bütün tadı ve kimyasal yapısı değişir.

    -yukarıda bahsetmiştim bütün granül kahvelerin içindeki fazla suyun buharlaşması için uzun uzun kaynatıldığını. işte o işlem sırasında kahve hem gerçek tadını kaybeder, hem de bir sürü kimyasal değişikliğe uğrar. daha iyi anlatayım. %90'ı boktan çekirdeklerden üretilmiş kahvenin içine %10 kaliteli kahve katıp aromasını arttırırlar fakat kalitesi artmaz.

    -son olarak, kahvenin en büyük düşmanı "oksidasyondur". yani hava ile buluşan kahve zamanla deforme olur. marketten satın alınan granül kahveler "nitrojen ile paketlenir". bu yöntem paket açılana kadar onu korur fakat paketi açıp havayla ve oksijenle buluştuğu anda bozulmaya başlar.

    -bu nedenle eğer illa granül kahve içecekseniz olabilecek en ufak paketi almanız şarttır. paketleme ücretleri nedeniyle de ambalaj küçüldükçe fiyat artar. 50 gr'lık en pahalı granül kahve aslında "gerçek" kahveden daha pahalıya satılır. ucuz olsun diye büyük boy alırsanız o granül kahveyi korumanın tek yolu onu "tekrar vakumlamaktır". bunu yapmadığınız zaman granül kahve her dk tadını ve kalitesini daha da kaybeder!

    özetle granül kahve :

    -en kalitesiz çekirdeklerden yapılır
    -üretim sürecindeki tüm işlemler gerçek kahve tadını bozar
    -en önemlisi üretici firmalar ve onların gıda mühendisleri o granüllerin kimyasal yapısını istediği gibi kontrol edip, çeşitli kimyasal etkentiler ile içtiğiniz kahvenin tadını kontrol ederler.

    işte bu nedenle sürekli aynı markayı içenler üretici firma "formülünü ve katkı maddelerini" değiştirdiğinde oluşan farkı anlarlar.

    gene bu nedenle farklı firmaların ürettiği granül kahvelerin tadı değişir. bu başlıkta tartışılan markanın son dönemde tadının değişmesinin sebebi de tek bir şey olabilir :

    üretici firma daha karlı bir yöntem bulmuştur ve bu nedenle kaliteyi düşürmüştür. ya da formülün kalitesini "bilerek" düşürmüşlerdir.

    bunun arkasındaki en temel mantık da "bunlar zaten bizim ürettiğimiz kahveden başka her şeye benzeyen 'şeyi' zaten farkında olmadan içiyorlar, daha boktanını versek bile içecekler" zihniyetidir.

    gerçek kahve pahalı bir zevktir. insanlar bu lezzeti en üst seviyede yaşamak için hem para hem de emek harcarlar.

    granül kahve ise "idareten veya mecburen" içilen kimyasal bir üründür. tüketirken bunu bilirsek, en azından "ne şekilde kazıklandığımızı" biliriz.