hesabın var mı? giriş yap

  • saçma sapan bir gelenektir. hukuken de karışıklıklara sebep olur. zira evlilikle değişmediğinden soyad da aynıdır. staj yıllarımda bir davaya denk gelmiştim. duruşmalı bir idare yada vergi mahkemesi davasıydı.

    aile komple davacı.
    şu dedenin ismi verilmesi geleneği bir yerde kırılmış ailede ve çocuklardan birine babanın ismini vermişler. sonra dedeler de aynı isim döngüsüne girmiş. velhasıl ailenin erkeklerinin neredeyse hepsinin ad soyad aynı. hakim duruşma boyunca kafayı yedi. beyan alacak yanılmıyosam soyad mümin'di. celal mümin. hangi celal mümin? celal mümin oğlu celal mümin.

    adama diyo ki kaç çocuğun var. 3 tane. isimleri ne? celal, celal, biri de allahtan kız olmuş. neden isimlerini aynı koydun? birine babamın ismini diğerine dedemin ismini koydum diyo.

    velhasıl hakim kimin kim olduğunu çözemedi. zaten katip de bişeyleri yanlış yaptı. sinirlendi bi sonraki duruşmaya erteledi ifadeleri.

    not: henüz tc kimlik no yoktu, mahkeme salonunda pc ve printer değil daktilo vardı.

  • en iyisinin torik den yapıldığı ancak günümüzde bolca palamuttan yapılan mezedir. evde yapmak için ise bir kaç püf noktası ve tarifi ise;

    efendim iyi bir lakerda yapmak için özellikle soğuk suda avlanmış torik ya da palamut kullanmanız gerekmektedir. sıcak su balığın etini yumuşatır ve lakerdanız hoş olmaz. dolayısıyla lodos ta avlanan balıktan lakerda olmaz der ustalar. torik bulmak zor olduğundan en iricesinden palamut alınır yaklaşık 30 35 cm olanlardan. balığın kuyruk kısmından 2 santim, baş kısmından 2 santim ayrılır ve geri kalan parçalar takoz şeklinde kesilir. lakerda yapmaktaki en hassas nokta balığın kanının ve iliğinin iyice yok edilmesidir. bunun için takoz şeklindeki balıkları elinize alıp tam ortasında bulunan kanaldan süpürge çöpü ya da ince bir tel sokarak iliğini çıkarmanız gerekmektedir. bu aşamayı iyi uygulamazsanız balığınızı şimdiden çöpe atın. balıkların iliğini çıkardıktan sonra bir kaba kaya tuzu ( iri tuz ) koyun ve üzerine soğuk su + buz ilave edin. balıklarınızı bu kaba koyun ve suyunu belli aralıklarla yenileyerek 1 gün boyunca buzdolabında kanının akmasını sağlayın. kan balıkta pıhtılaşmaya ve bozulmaya yol açmaktadır. balıkların kanının aktığından emin olduktan sonra bir elek üzerine alın ve suyunun süzülmesini bekleyin. daha sonra bir cam kabın dibine 1 cm kalınlığında tuz koyup üzerine balıkların etli kısımları gelecek şekilde doldurun. balıklar üst üste geliyor ,ise aralara yine mutlaka tuz koyun. balıkları pişirirken nasıl una buluyorsak aynı şekilde tuza bulayıp yine tuzlu kavanozlara balıkları basıyoruz. kavanoza basılan balıklar yavaş yavaş sularını bırakacağından, ara sıra kontrol ederek balıkların bıraktığı suyu dökün. yaklaşık 2 hafta sonra mis gibi lakerdanız hazır olacaktır. daha sonra balıkları tuzdan çıkarın ve yine buzlu suda biraz bekleterek fazla tuzunun gitmesini sağlayın. iki parmak kalınlığında keserek zeytinyağı ve kırmızı soğan eşliğinde servis edin. rakıyı unutmayın hakkını verin.

  • z kuşağı devlet yurdunda kalan, porsiyonları yetmeyen, iki öğün bile doğru düzgün yiyemeyen, kahvaltısı akşam yemeği için uzun uzun kuyruklara girmesi gereken, cebinde doğru düzgün parası olmayan, odasında ocağı tenceresi olmayan aç bir kuşak.

    gizli saklı odaya soktuğumuz kettle ile bu yurtta ancak noodle yiyebiliyoruz acıkınca. çok özür dileriz sevgili büyüklerimiz.

    gelen mesajlara inanamazsınız, biri yazmış kettle sokabiliyorsanız tost makinası da sokabilirsiniz diye. sonra da yazmış gece bişi yemeyin zaten diye. ne kadar yaratıcı çözümler bunlar. yurtlara gideken annemizin al yavrum dediği kettle, 10 liraya satılan su ısıtıcılarla bir tutup tüm yurda tost makinası aldıracak. malum partinin “bir daha yemek istesinler” önerisi ile aynı zekada bir çözüm önerisi gerçekten.

    ayrıca durduk yere de üç beş kişi “beyinsiz çünkü z kuşağı” yazmış. y kuşağı sanki bir halta yaramış bu ülkeye de z kuşağına bir şey bırakmış. beyninizi kullansaydınız da sizlerin kararlarının bedelini z kuşağı çekmeseydi. durduk yere sonraki kuşağa beyinsiz deme ihtiyacı duyan bir kuşağı da çok ciddiye almamak gerekir neyse. bütün bu meselenin, noodle yememiz ve maddi problemlerimizin olması z kuşağının beyinsizliği ile ne alaka ya ne alaka… parıl parıl zihinler gerçekten. biri de yazmış ben amerikada okudum ettim harika bi y kuşağı örneğiyim diye bravo sana bravo bebeğim.

    ayrıca olaya sadece ucuzluk açısından bakmak da yanlış. ben pratik oluşundan da söz ettim.

  • ales için matematik çalışmam gerekiyordu fakat zamanında bildiğim her şeyi unutmuştum.

    üşenmedim, ales'e yönelik videoları izlemeye başladım. ağır geldi, hiçbir şey anlamadım. gücenmedim, üniversiteye hazırlık videoları izledim. çok karışık geldi. vazgeçmedim, anadolu liselerine hazırlık matematik videolarını izledim.

    olmadı, daha da geriye gitmem gerekiyordu! ilkokulda hocamın anlattığı matematik derslerini hatırlamaya çalıştım. komşudan aldım bir tane, falan. çok devamsızlığım olmuştu o yıllarda, parçaları birleştiremedim.

    gide gide en geriye gittim, sünnet videomu buldum. açtım, onu izliyorum annemle. matematik hâlâ sıfır. biraz önce çükümü kestiler.