hesabın var mı? giriş yap

  • el kitabini yapmislar bunun. bugun goz attim biraz. tam o sirada yengem.
    " su biyiklarimi alsana, hos tuy muy bisey kalmicak yakinda ama..."
    dedi.
    " olsun daha gur cikcak saclarin, hem bak kedi kuyrugu gibi kalmis"
    dedim.
    " haftaya abinle birlikte kazitcaz saclarimizi..."
    dedi.

    bana bugun, yillik aglama kotami doldurtan tedavi sekli.

  • uzun zamandir hakkinda yazmak istedigim muhtesem doga olayi. gecen subat ayinda gittim gordum; buyulenip geri dondum. oyle basit bisey degil bu canlar; gozunuzun onunde bildiginiz kapkaranlik gokyuzunde yesil bir isik dans etmeye basliyor. buna bakip da tuylerinizin diken diken olmamasi mumkun mu. olayi fazla dagitmadan; bu isiklari gormek isteyen suserlere yardimci olacak bazi bilgiler paylasayim. aslinda bir blog hazirlayacaktim guzel guzel fotografli, ayrintili bilgili ama usendim baya. ileride bir gun hazirlarsam; linki de ilistiririm bu entry'e.

    oncelikle sunu belirteyim ki ben bu isiklari tromso'den gordum. isvec, finlandiya ya da izlanda'dan da bu isiklari gormeniz mumkun; lakin tromso hem havaalani bulunmasi acisindan, hem de kuzey kutup dairesi icinde yer alan en buyuk sehir olmasi acisindan oldukca uygun bir yer boyle bir tur icin. tromso hakkinda bilgiler icin soyle buyrun.

    * bilindigi uzere; kuzey isiklarinin ne zaman gorunecegi bilinemiyor. en fazla 2-3 gunluk tahminler yapilabiliyor. istatistiksel olarak, tromso'da ocak-mart arasi, her 3 gunde bir bu isiklari gormek mumkun. dolayisiyla en az 4-5 gun icin buraya gitmenizi tavsiye ederim. ne kadar uzun kalirsaniz gorme sansiniz o kadar yuksek. isiklar agustos sonundan itibaren gorulmeye basliyor ve mart sonuna kadar gormeniz mumkun. tabii gece suresinin daha uzun oldugu kis aylari daha uygun bu tur icin.

    * bu tur ucuz olmayacak; bunu kabullenin. katilmak isteyeceginiz turlara ornek olarak sunlar verilebilir: geyik turu, kopek kizagi turu, snowmobile, cross-country skiing, kuzey isigi kovalama turu (northern lights chasing) vs. iste bu turlarin fiyatlari 100-250 eur arasinda degisiyor her biri. en azindan 3-4 tanesini yapacaginizi varsayarsak; sadece buradaki turlar icin 700-800 eur civarinda bir butce ayirmaniz gerek.

    * kuzey isiklarini gorup gormemeniz sansa bagli biraz. gecen sene tromso'de 14 gun ustuste gorunmedigi de olmus. tamamen gokyuzunun acik olmasina ve yeterli gunes aktivitesine bagli bu. gitmeden once internette biraz arastirin bu isiklarin nasil olustugunu. insanin merakini oldukca cezbeden bir olay sonucta bu.

    * bu turlar icin gerekli olan ekipmanlari cok kafaniza takmayin. ben biraz bastan tedirgindim; uygun ayakkabi, kiyafet konusunda. ama bu turlarda size zaten uygun kiyafet ve ayakkabi veriyorlar. dolayisiyla sizin sadece kendi basiniza disarida gezerken nasil giyindiginiz onemli. iyi bir bot, kaliteli termal iclik, eldiven, bere, kayak montu olmazsa olmaz.

    * bu arada kimse garanti edemez dedik ama genel olarak subat sonu ve martin basi hava sartlarinin istatistiksel olarak iyi oldugu zamanlar. gitmeden, gideceginiz bolgedeki yagis istatistiklerine bakin. unutmayin, gokyuzu ne kadar aciksa, gorme sansiniz o kadar yuksek. bu arada kuzey isiklari icin bir smartphone uygulamasi var norway lights diye. onu indirin. uc gunluk tahminleri gosteriyor. isinize yarayacak.

    * ay durumu isiklarin nasil gorunecegini direk olarak etkiliyor. yeni ay doneminde giderseniz, gokyuzu karanlik olacagi icin kuzey isiklarinin kontrasti daha fazla belli olacaktir. bu avantaja ragmen, zor olan kismi ise bu durumda fotograf cekmek. yuksek iso kullanmaniz gerekecegi icin, fotograf makinanizin dusuk isik performansinin basarili olmasi gerek. aksi takdirde fotograf dediginiz sey noise'dan gecilmez. post-processing de bir yere kadar. sayet dolunay olursa gece doga manzarasi cok guzel gorunecektir ama isiklarin kontrasti az olacaktir. bu tercihe bagli. biz yeni ay'dan biraz sonrasini tercih etmistik. hilal vardi gokyuzunde.

    turlar:

    * ren geyigi kizagi (reindeer sledding) turunu kesinlikle tavsiye ederim. ozellikle gece ay isiginda yavas yavas yol alirken kaybolacaksiniz manzaranin icinde. gokyuzu kapkaranlikken, bir taraftan kuzey isiklari belirmeye basladiginda buyuleneceksiniz adeta. bu turu yapabileceginiz en iyi yer lyngsfjord adventure. kesinlikle tavsiye edilir. hatta bu isiklara baka baka uyuyabileceginiz odalar bile mevcut bu amcalarda. sitesini iyice inceleyin. kamp oldukca guzel.

    * husky kizagi (husky sledding) turlari da kesinlikle yapilmali. biz bunu gunduz yaptik; oldukca da memnun kaldik acikcasi. turun sonunda husky yavrularini sevme, kucaga alma, opme, minciklama sansina erisiyorsunuz ki sevimlilikleri kelimelerle ifade edilemez. yalniz bu tur biraz yorucu olabilir ona gore. yokus cikarken, sizin kizagi ittirmeniz gerekiyor, yoksa kopekler duruyor oyle *. sayet turu gece yaparsaniz, kuzey isiklarini gorme ihtimaliniz de mevcut elbet. bu tur icin tavsiye edebilecegim sirket de su: http://villmarkssenter.no/

    * kuzey isigi kovalama (northern lights chasing) turu oldukca uzun suren bir aktivite. 10-15 kisi bir dolmusa biniyorsunuz, sonra amcalar sizi bu isiklari en iyi gorebileceginiz yerlere goturuyorlar. sayet gittiginiz noktada hava bozulmaya baslarsa tekrar biniyorsunuz dolmusa baska bir yere gidiyorsunuz. dolayisiyla tam bir kovalama turu. eger isiklarin gorunme ihtimalinin dusuk oldugu bir zamana denk gelirseniz, en iyi sansiniz bu turlardan birine katilmak.

    * cross country skiing hem eglenceli hem saglikli bir aktivite. tromso'nun merkezinden 15 dakika mesafede bunu yapmak mumkun. hicbir on bilgi gerekmiyor. zaten grup olarak yapiliyor. tabii daha profesyoneller icin olan turlar da var. tavsiye edilir, bizi tatmin etmisti.

    * son olarak kuzey isiklarini goremezseniz boynunuz bukmeyin. sans isi bu. ben her insanin hayatinda bir kere yapmasi gerek diye dusunurdum ama bir kere gorup bu olaya tanik olduktan sonra da vazgecmek zor. bizim gittigimiz turda kuzey isiklari icin rehber olan amca bir iskocyaliydi. adam bos zamanlarimda kuzey isiklarini izlemek icin cikiyorum kamyonetimle dogaya diyordu. oyle bisey iste. adamin isi hobisi olmus. neyse; yani gidilir buna daha. hatta ilerde cocuklarimi da gotururum ben oraya. benim gibi gormek icin 29 yasini beklemesinler, evet.

    biraz da fotograf cekmek isteyenler icin bazi onemli bilgileri aktarayim:

    oncelikle uzun shutter suresi kullanmaniz sart. dolayisiyla iyi bir tripodunuz olmali. iyi tripoddan kastim, ruzgarda hemen sallanan ucuz cin mali tripodlardan olmasin yeter. sayet kuzey isigi avina, tur sirketleri ile katilacaksaniz bu sirketlerin cogu tripod sagliyor size. dolayisiyla yaninizda tasimaniza gerek yok.

    genis acili lens (ya da fisheye lens) kullanirsaniz harika fotograflar cekme sansiniz olacak. ben bu tur icin nikon af-s dx nikkor 10-24mm f/3.5-4.5g ed lens kullandim ve oldukca memnun kaldim. zaten fotograflarin cogunu 10 mm'de cekmisim. boyle fotograflar cektiginizde kuzey isiklarini arka planda birakip, on planda doga manzarasini cok guzel yakalayabiliyorsunuz. sayet bir gun usengecligimi yenip su blog'u acarsam; orada da paylasacagim bu fotograflarimi.

    diger onemli bir kriter ise hizli lens kullanmaniz. genis acili lenslerin hizlilari 2-3 bin euro civari oldugu icin ben boyle bir lens alamadim. ama para sikintiniz yoksa, ya da kiralama sansiniz varsa; nikon'un f/2.8 olan genis acili lensini tavsiye ederim. gunes aktivitesinin fazla oldugu gunlerde isiklar cok hizli bir sekilde kipirdiyor. bu durumda shutter suresini uzun tutarsaniz , bildiginiz motion blur oluyor.

    kucuk bir detay olsa da; bir uzaktan kumanda isinizi baya kolaylastirabilir. ben bunun yerine timer kullandim gerci ama olsa fena olmazdi.

    daha da fazla uzatmadan soz vereyim buradan sozlerime... kendisini daha ayrintli bilgi ihtiyaci icerisinde hisseden suser olursa yesillendirsin, elimden geldigince yardimci olmaya calisirim. buyuleyici bir tura cikmak uzeresiniz; her anini sonuna kadar yasayin. bon voyage...

  • 2019 yılının ikinci yarısında biz korku severleri, harika olacaklarını düşündüğüm birbirinden merak uyandırıcı korku filmleri bekliyor olacak. bunlardan bir kısmı devam filmi, bir kısmı yeniden çekim, geri kalanı ise orijinal filmler olarak karşımıza çıkacak.

    (bkz: child's play) 1988 yapımı orijinal filmi çoktan kültleşmiş, ardından pek çok devam filminin çekilmesine yol açmış, izlemesi ürkütücü ve zevkli bir korku filmiydi. yeniden çekilmiş olan ve 2019 yılında izleyeceğimiz versiyonu ise fragmanından merak uyandırmadı değil. başarısı kullanacağı vahşetin diline bağlı. ne kadar kanlı ve acımasız olursa o denli başarılı sayılacak demedi demeyin.

    (bkz: midsommar) hepimizin beklediği film. ari aster'ın ikinci uzun metraj filmi. kendisi geçen sene hereditary filmiyle korku janrına yeni bir soluk getirmişti. sonlarına doğru korkunun sınırlarını zorlayan bir başyapıtın ardından beklentilerimiz tavan yapmış durumda. fragmanından anladığımız kadarıyla yine bir tarikat kültü işlenecek. bu sefer pagan inancına gidiyoruz ve karşımıza yine vahşi ve birbirinden tuhaf insanlar çıkacak gibi duruyor.

    (bkz: doctor sleep) bir stephen king uyarlaması olacak. yönetmen koltuğunu mike flanagan'a bırakmışlar. kendisini, son zamanların popüler dizisi the haunting of hill house ile çok iyi tanıyoruz. ayrıca, gerald's game, ouija origin of evil, hush ve oculus gibi sağlam korku filmlerine de imza atmışlığı var.

    (bkz: it chapter two) ve beklenen... geçen sene beni iki kez sinemaya çekmeyi başaran muhteşem ilk filminin ardından ikinci film için sabırsızlıktan ölüyorduk. yayınlanan klibiyle bile korkutmayı başaran ve ilkinden daha iyi olacağına neredeyse adım kadar emin olduğum ikinci film için eylüle şunun şurasında ne kadar kaldı.

    (bkz: scary stories to tell in the dark) bir amerikan korku filminde gençler olmazsa olmazdır. onların ergen tavırları her daim cezalandırılmayı hak etmiştir. yönetmen andre ovredal, the autopsy of jane doe filmiyle fazlasıyla korkutmuş, trolljegeren filmiyle ise hem ürkütüp hem de güldürmeyi başarmıştı. bu filmden umutlu olmamak için elimizde kötü bir sebep yok.

    (bkz: the lighthouse) elimizde fazla bir bilgi yok. yalnızca, bu seneki cannes film festivalinde çok beğenildiğini biliyoruz. metacritic puanı (15 eleştirmen içinde) şu an için 91/100. bu sene içinde görebilirsek şahane olur.

    (bkz: zombieland double tap) aranızda ilk filmini beğenmeyeniniz var mı? tıkanmaya başlayan zombi türüne müthiş bir dokunuştu. bunun da ilki kadar iyi olacağını umut etmekten başa elimizden ne gelir.

    (bkz: the dead don't die) bağımsız amerikalı yönetmen jim jarmusch'un zombi filmi çekeceğini duyunca hepimiz meraklanmıştık. bu seneki cannes film festivalinde açılış filmiydi. çok beğenilmedi ama yerin dibine de sokulmadı. korkudan ziyade içerisinde politik esprilerin döndüğü bir filme benziyor.

    (bkz: 47 meters down the next chapter) çöp korku filmleri arasına girme ihtimali yüksek. yine de insan ümitlenmiyor değil. işin içinde köpek balığı olunca şans verilmeyi hak ediyor.

    (bkz: the lodge) veronika franz ve severin fiala yönetmen çiftinin ilk filmleri ich seh ich seh fazlasıyla beğenilmişti. bu filmlerini de umarım ülkemizde izleme imkanımız olur.

    (bkz: crawl) beyazperdede insan yiyen timsahları görmeyeli uzun zaman olmuştu. yönetmen alexandre aja'ya güvenimiz tam. haute tension ve the hills have eyes filmleriyle biz korku severleri tatmin edebilmişti. elini korkak alıştırmazsa fena bir korku filmi olmaz.

    (bkz: satanic panic) korku ve komedi birbiri için biçilmez kaftandır. bir pizza dağıtıcısı kadının yolu ayin yapmak üzere olan satanistlerin arasına düşerse, olacaklar da izlemeye değerdir.

    (bkz: in the tall grass) başka bir stephen king uyarlaması. filmin kadrosunda patrick wilson'un yer alması filmden beklentimizi arttırıyor. kendisi şu ana dek kötü bir korku filminde oynamadı.

  • 2000 tl maaşla 1356 ay vadeli araba alıp her deliğe onunla girmeye çalışan zırtapoz çomar beyaz yakalılar yüzündendir.

  • "hazır ucuz yollu alabiliyorken en iyisini alalım" mantığıdır. bu mantıkta göze batan birkaç ahlâksızlık mevcut:

    1. diyanet işleri başkanı olarak kendi kurum dergine "müslümanlar lüks batağına saplanmıştır" derken gidip en lüks aracı neden alıyorsun?
    2. aracın sadece içi lüks değil, aynı zamanda motoru da 5 litre benzinli bir motor. başta güttüğün mantığın aynısı burada da mevcut: "nasıl olsa cebimden benzin parası çıkmıyor". bu durumu etik buluyor musun?
    3. vatandaş neden senin 322 bin tl'ye aldığın aracı 1 milyon tl'ye alıyor? kendi kendine hiç bunu sorguluyor musun?

  • sen bilimde çığır aç, geceni gündüzüne katıp çalış ve sonunda dünyanın en önemli sağlık sorunlarından birine çözüm bul, insanlığa katkı sağla ama sana gelen ilk soru kürt musun arap mısın olsun. ve bu soruya kızdığın için de tek yaptığı yemek içmek tuvalete gitmek gibi yaşamsal fonksiyonları gerçekleştirmek olan adamlar tarafından ırkçı diye yaftalan. insanların büyük bir kısmı gerizekalı. tüm kalbimle inanıyorum buna.

  • 93m ile mecidiyeköy'den zeytinburnu tarafına ilerliyorum. sağımda, pencere kenarında bir kız oturuyor. önümde en son durakta binmiş bir kız oturuyor. onun yanında da bir erkek ama belli fırlama biraz. bu kişiler, bir birlerine tamamen yabancı.

    e5'te seyir halindeyken sağ tarafımızda, çok alakasız bir yerde, havai fişekler patlamaya başlıyor, tabii herkes dönüp izlemeye başlıyor. o arada ön çaprazımdaki fırlama, yanındaki kıza dönüyor birden ve "bak sen yanıma oturdun diye havai fişek gösterisi yaptırıyorum" dedi, herkes gülmeye başlıyor ve ben o arada havai fişeklere doğru sağa dönüyorum, tabii doğrultu olarak yanımdaki kıza bakıyorum da zannedilebilir. o anda kız benim ondan tarafa baktığımı görünce bana dönüp "o kadar zaman oldu, yanımda oturuyorsun, hiç havai fişek patlatmadın" dedi. bu arada hal-i hazırda gülmekte olanlar yerlere düşmeye başladılar. ben ne diyeceğimi bilemez halde, kem küm ettim biraz. insana böyle de yüklenilmez ki!

  • vay benim babam sen sigarayı nerden buldun ya
    üç gündür ilk kez güldürmüştür

    link

    edit:
    -dayı sen at biz sana malbora vericez

    edit: dayı maalesef eşini kaybetmiş.
    1.5 litre su ve bir tabaka tütün ile hayata tutunmuş

  • üzüleyim diyorum, birden aklıma patlayan bombadan sonra 100 dolar tarife açan taksiciler geliyor, uberi duraklarına çağırıp dövmeleri geliyor, sonra birden vazgeçiyorum ve daha beter olmalarını diliyorum.
    ayrıca;
    (bkz: svihs)

  • istanbul dışında ikamet eden kuzenin anaokuluna giden kızına proje ödevi verilmiştir. projeye göre önce eldeki malzemelerle bir oyuncak bebek yapılacak ve bebek muhtelif yerlerde gezdirilip bir günlük tutulacaktır. fakat her nedense bebeğin şehir dışında bir yere gitmesi de şarttır. "nolucak yeaa, göndermiş gibi yaparız, günlüğe de döktürürüz bir güzel" desen de yemiyorlar. kanıt olarak fotoğraf sunmak lazım. hal böyle olunca da tek çare olarak bebeğin şehir dışı gezisi için istanbul seçilmiştir. bebek, günlüğüyle birlikte taa istanbul'a gönderilmiş ve dayı tarafından alınıp getirilmiştir.

    istanbul'da bulunan aile bireyleri tarafından proje son derece ciddiyetle karşılanmış, herkes canla başla çalışmış, bebek herkesin evinde yatıya kalmış(!), tüm ayrıntılar günlüğe yazılarak hepsiyle ilgili kuzene rapor verilmiştir. fakat dayımın yaptığı çalışmalar adeta projeyi başka bir boyuta taşımış, öğrendiğimde de beni kahkahalara boğmuştur.

    meğer benim koskoca dayım, bezden falan yapılmış bildiğimiz oyuncak bebeği de almış istanbul turuna çıkmış. beyazıt kapalıçarşı senin, eminönü benim dolaşmışlar bütün gün. öyle bir keyifle anlattı ki, sanırsın adam hayatının gezisini yapmış. geziyi ölümsüzleştirmek için çektiği hatıra fotoğraflarından sonrasını pek dinlemedim, dinleyemedim:

    http://i.hizliresim.com/jqvagy.jpg
    http://i.hizliresim.com/jqva9y.jpg
    http://i.hizliresim.com/o01j5m.jpg

    ya, 57 yaşında bir adam düşünün. oyuncak bebeği almış, oraya buraya koyup fotoğrafını çekiyor. "abi hayırdır?" diye soruyorlar, "hiiç, gezdirmeye çıktım" diye istifini bile bozmuyor. gülmeyeyim dedim, sonra kahkahalarımız birbirimizin suratında patladı. neyse ki dayım sayesinde ailece projeden alnımızın akıyla çıktık. fotoğrafları kuzenime mail attım, kahkaha atmaktan konuşamasalar da teşekkürlerini ilettiler. şimdi dayım diğer velilerden kendi bebekleri için gezi teklifi alıyor, mutluyuz gururluyuz.

  • çok üzücü bir durumdur. neden kullanıyorsunuz? diye sorulmuş.

    insanlar maalesef genç yaşlarda bu illete başlıyor. bu tozun tüccarları, bodi salonlarındaki gençlere yaklaşıp çat diye portein hapı iğnesi basıyor ve illet sürekli yayılıyor. geçen hafta maalesef bir arkadaş daha bu sebepten dolayı hayatını kaybetti.

    olay samsun'da gerçekleşiyor. akşam 21.00 sularında bodicilik salonunundan eve gelen r.s, annesinden acilen para istiyor. parayı alamayan genç önce annesinin bacağını ısırıp kandaki tozları çekmeye çalışıyor.

    yaralı annesinin bağırışlarını dinlemeyip toz tüccarlarını eve çağıran genç, televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi eşyaları değerinin çok altında satarak karşılığında portein tozlarından alıyor. komşuların iddiasına göre tüccarlar evden çıkarken ''yarasın koçuma, sütle iç tamam mı?'' gibi ifadeler kullanıyorlar. fakat toz bağımlısı genç kendisinden geçiyor ve porteinleri burundan çekince maalesef hayatını kaybediyor.

    tedavisinin ardından yerel basına konuşan anne e.s ise zehir tüccarlarının bir an önce yakalanmasını istedi. oğlu r.s'nin protein tozuna karşı verilen amansız mücadelede unutulmamasını temenni etti.