ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
suud zindanlarında tutulan türk akademisyen
-
anahtar kelimeler: muhammed, ali, necmettin, prof, şeriat, mekke, umre, suud, taciz, hapis.
kader işte, önüne geçilmiyor.
istanbul'da ders çalışılabilecek kafeler
-
(bkz: ara cafe) ara güler'in mekanı. çoğu kez taksim de aldığım kitabı oturup okuma şansı bulduğum mekan. ders çalışan beber değerlendirmeli.
1 kilometre yol için emniyet kemeri takan tip
-
çok yakın bir geçmişte, kuzenimi eşi ile birlikte, eviyle kaza yaptığı mesafe arası bir km olmayan bir kazada kemerlerini takmalarına rağmen kaybettik. geriye iki evladı annesiz babasız kaldı. ne saçmalıyorsun sen, trollüğün de bi edebi adabı var. trollük ile üç beş fav kasıcam diye yapmadığınız şaklabanlık kalmadı, sözlüğün içinden geçtiniz, bsg artık ya.
sıcak banyo sonrası ömer baba'ya dönüşmek
-
kendimde gözlemlediğim korkunç bir dönüşüm. en tıfıl, en beybi çağlarımda bile deli gibi sıcak suyla banyo yapardım. hala da öyle... şimdi şöyle bir durum var: insan sıcak suyla banyo yaptıktan sonra hayata bakışı değişiyor aslında. daha bir sakin, daha bir mülayim oluyor. misal sıcak banyo öncesi kapıma aidat artışını haber vermek için kapıcı (aka apartman görevlisi) geldi... ne oluyor? üzülüyorum, geriliyorum, neyin zammı lan bu şimdi diyorum, içim içimi yiyor, sinirden titreme geliyor. oysa aynı adam, ben sıcak bir duş aldıktan sonra karşıma geldiğinde ona kurtlar vadisi'ndeki ömer baba gibi davranıyorum:
- abi iyi akşamlar, yönetim kurulu karar aldı... aidatlara 50 ytl zam yapıldı.
- olur evladım...
- bu ay bir de bakım masrafı var 50 ytl... yönetici "kat maliklerinden ikisini birden tahsil edin" dedi...
- hay hay... yönetici oğluma da çok selam söyle... ona de ki zamanında bir derviş ormanda gezerken yaralı bir ceylan görmüş... ceylanı acı çekmesin diye öldürmüş... o gece rüyasında ceylan dile gelmiş, demiş ki...
- benim işim var, başka katlara gidecem... eyi akşamlar...
- hayırlı akşamlar evladım... güle güle git...
sözlük yazarlarının ingilizce seviyeleri
-
resmiyette - intermediate
hissedilen - expert
gerçekte olan - beginner.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
konuşmadaki taraflardan biri olduğum için mi bana bu kadar komik geldi bilmiyorum ama bir örneğini bugün yaşadım. 4 yaşındaki anaokulu öğrencisi küçük kaselerde verilen ve suyu fazla olan barbunya yemeğini kaşığıyla karıştırırken düşünceli gözlerle dalıp gitmiştir. haliyle merak eder ve sorarım.
ben: göksu ne düşünüyorsun?
göksu: bu çorbayı ısırarak mı yemeliyim onu düşünüyorum.
türklerin %83'ü içki içmiyor
-
kim sallamis bu iddiayi diye baktim, zaman gazetesi cikinca okyanusotesi gulumsemesi olustu yuzumde..
- turklerin %83'u icki icmiyormus cemal
+ bu haberin serefine su smirnoff'u acak mi kanka?
yunanlarla rakı içip araplarla düşman olmak
-
şarap da olur. sonrasını sen zaten biliyorsun arap.
bebek'te yalıya giren yaban domuzu
-
ebru gündeş'in yalısı olabilir. umarım çocuğu etkilenmemiştir.
(bkz: azerbaycan domuzu)
(bkz: devletin malı deniz yemeyen domuz)
fernando muslera
binlerce kez 31 çekmiş arkadaşın elini sıkmak
-
nihayetinde bir sikin içinden çıkmış biri için ilginç bir rahatsızlık örneğidir.
restoran ve lokanta arasındaki fark
-
restoranda kuver açılır
lokantada masada ekmek dolu bir kova ve birkaç şişe su olur
restoranda paltomuzu vestiyere asarız
lokantada paltomuzu yandaki sandalyeye koyarız
restoranda masa hazırlanır / hazırdır
lokantada masa ıslak bezle silinir
restoranda yemekten sonra çay, kahve ne arzu ettiğimiz sorulur
lokantada fazla sorulmaz, çay zaten getirilir
restoranda çeşit çeşit tatlı olur
lokantada kemalpaşa ve sütlaç olur
restoranda garsondan hesabı rica ederiz,
lokantada "usta günahımız neymiş bilelim" deriz.