hesabın var mı? giriş yap

  • j.k. rowling'in bir tek harry potter'ı yazacak bir yazar olmadığının kanıtıdır. gerçekten iyi bir hikaye anlatıcısı olduğunun kanıtıdır. böylece sıradan bir olay hakkında, koca bir roman yazıp, bunu da sıkmadan okutabiliyorsa o kitap başarılıdır. hayranlıkla okudum! bitmesin istedim, tıpkı harry potter serisinde olduğu gibi...

    ve ben anlamıyorum, "yazmasın başka şey, yazmasın, harry potter yazsın" diyenleri... evet yazsın, ama canı gerçekten istiyorsa yazsın. yazarlık hayatına hepimizi büyülemiş, harika öykülerle adım atmış olabilir, ama ömrü boyunca harry potter'a mahkum olacak demek değildir bu. ben bu kadının başka ne hikayeler anlatacağını merak ediyor ve sabırsızlıkla bekliyorum şimdiden bir sonraki kitabını.

  • bahsedilen durum sadece büyük kentler için geçerlidir, new york city, san francisco vs.
    evler çok küçük olması bir sebep, zaten helada makina koyacak yer yok, hatta mutfaklar o kadar minnacık ki bulaşık makinası koyacak yer olmadığı için elde yıkamak zorunda kalırsınız.
    ama git kırsala arazi bol, evler dana gibi adamlar, zevk için hobi atölyesi kuruyorlar bahçelerine.

  • mülksüzlerden yanaydı hep. anarşizmin bir ütopya olmaktan çıkmasını “istesek yapabiliriz” ve toplumsal düzenin başka bir şeklinin var olduğu fikrinin akıllarda yer etmesini sağlayan yüce bir kadındı. göçüp gitmiş.

    ursula k. le leguin, "devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir." demişti. bu farkına varılması gereken bir farkındalık duygusudur ama bu duygu sürekli törpülenmiştir. çarpıcı tespitleri içerisinde barındıran aşağıdaki pasaj bu duruma dairdir:

    "egemen sınıf daima azdır, kast toplumunda bile, az olan kalabalığa hükmeder. yoksullar daima varsıllardan kalabalıktır. güçlüler, hükmettiklerinden azdırlar. yetişkin erkekler, kadın ve çocuklardan daima daha az sayıda olmalarına rağmen, neredeyse tüm toplumlarda üstün konumdadırlar. hükümetler ve dinler, eşitsizliği, sosyal statüleri, cinsiyet statülerini ve ayrıcalıkları tamamen veya seçici olarak onaylayıp sürdürürler. çoğu insan, çoğu yerde, çoğu zaman, aşağı konumdadır. ve çoğu insan, bugün bile, “özgür dünyada”, “özgürlüğün anayurdunda” bile, bu durumu veya bunun belirli unsurlarını doğal, gerekli ve değiştirilemez kabul eder. “böyle gelmiş, böyle gider,” der. bu, kanaat de olabilir cehalet de; çoğu zaman ikisi birliktedir. yüzyıllar boyunca, alt statüden çoğu insan, toplumsal düzenin başka bir şeklinin var olduğu veya olabileceği ve değişimin mümkün olduğu konusunda bir bilgiye erişme şansına sahip olmamıştır. bu bilgiyi ve düzen değişirse riske girecek olanın kendi iktidarları ve ayrıcalıkları olduğunu, sadece üstün konumda olanlar bilmiştir."

  • bir mahmut uslu beyanati. ne demek istedigi oldukca acik sanirim. 25 yildir kufur ederim, hic bu kadar klas kufur ettigimi hatirlamiyorum.

  • mallıktır. konsere gidiyorsun, ortama katılıp dans edip eğlenmek yerine cep telefonuna kaydediyor. mezuniyete gidiyorsun, duygulanıp alkışlamak yerine cep telefonuna kaydediyor.
    doğumgününe gidiyorsun, sarılıp öpmek yerine 1000 tane fotoğeaf çekiliyor.
    ünlü bir yere gidiyorsun, ambiyansı hissetmek yerine fotoğraflı check-in yapılıyor.

    bütün bu ritüellerin amacı duyguları yaşamak. duygular kaydedilmez. bırak o an bir daha geri gelmesin ki kıymeti olsun. tekrar tekrar düzenlensin o aktivite.

    ama insanın içinde "ya kaçırırsam?" korkusu var. bırakın cesur olun anı yaşayın.

    not: bunu yazarken kaydettim, ilerde izlerim çok ünlü bir başlık olursa.