hesabın var mı? giriş yap

  • insanlari anlamiyorum.

    bir futbol takimi dusunun, 50bin kisilik stadyum yaptirip, 400bin kisiye kombine bilet satsin. sonra bir de stadyum onunde 80bin bilet satsin. tepki gostermez misiniz? 'senin 480bin kisi icin yerin yoksa neden bu satisi yapiyorsun?' demez misiniz?

    peki internet servis saglayicilar, milyonlarca insana abonelik satip, aboneler bu hizmetten faydalanmaya calisinca 'yalniz hepiniz birden tam kapasite kullanamazsiniz, biz sistemi oyle kurduk' deyince neden tepki gostermiyorsunuz? neden 'aa evet adil kullanim olmali' diyerek kabulleniyorsunuz? mal misiniz la siz?

    milyonlarca insana 'saniyede 8mbit'e kadar' veya 'saniyede 8mbit' diyerek satilmis paketler icin uygun altyapi olup olmadigini denetlemeyen devlet, sirketin gotu sıkısınca caymasina neden goz yumuyor? utanmaz bakanlar cikip 'birileri somursun, digerlerine bant genisligi kalmasin, oh ne ala' dediginde cok mu normal. ulastirma bakaninin cikip 'hizmet satiyorsan, dayanagi olacak arkadasim' demesi gerekmiyor mu?

    adil kullanimmis, kicimin adilleri sizi...

  • ilgili babaların çocuklarının akranlarına göre çılgınca avantajlı olduğu 5 şey

    1- baba zekayı artırır

    aktif bir baba, çocuğunuzun duygusal zekasını ve problem çözme yeteneklerini artırmasını sağlar.

    bu bir öngörü değil. bilimsel bir gerçek.

    aktif babalarla yetiştirilen çocuklar, sözel ve matematik testlerinde daha yüksek puan alma eğilimindedir ve okulu bırakma veya çocuk suçları işleme olasılıkları daha düşüktür.

    2- kendine güvenli olur

    bir babanın çocuğuna verdiği duygusal destek paha biçilemez bir hediyedir.

    çocukların kendilerine ne kadar değer verildiğini ve sevildiklerini anlamalarına yardım ederler.

    destekleyici babaları olan çocukların yüksek benlik saygısına sahip olmaları ve genellikle daha mutlu ve kendinden emin bireylerdir.

    ayrıca stres/hayal kırıklığı için daha fazla tolerans

    yeni durumlarda daha az korku ile yaklaşıyorlar, adaptasyon yetenekleri daha gelişmiş oluyor.

    akran baskısına direnme ve kendi hakkını savunma konusunda daha başarılı
    kendi ayakları üzerinde durma konusunda artan bir yetenek gösterirler.

    3- dikkat süreleri daha uzundur

    babalar, çocukları için olumlu bir rol modeli özelliği taşır.
    çocuklar anneleri ile özdeşleşirler. rol model olarak seçtikleri kişi ise babadır.

    ilgili, şefkatli, olaylar karşında sakin kalan bir babanın yanında büyüyen çocuklarda
    daha az davranış ve dürtü kontrolü sorunları, daha uzun dikkat süreleri ve daha yüksek düzeyde sosyalleşme eğilimi gözlenmiş.

    bu çocuklar ayrıca, başkalarının ihtiyaçları ve hakları konusunda artan bir farkındalıkla daha şefkatli ve cömert olma eğilimindedir.

    4- daha az ben merkezci olurlar. problemleri çözerken birden fazla bakış açısı kullanabilirler.

    çocuklar doğal olarak sorularla doludur ve anneler ve babalar bu sorulara farklı şekillerde yaklaşırlar. ebeveynliğe farklı yaklaşımları olan aktif ebeveynler, çocukları geniş bir düşünme ve problem çözme yelpazesine maruz bırakmanın harika bir yolu olabilir. aktif babalar, hayata bakış açılarını paylaşmak ve çocuklarına değerli yaşam becerilerini öğretmek için eşsiz bir fırsata sahiptir.

    sadece anne ile yetişmiş bir çocuk dünyayı tek bir çerçeveden görür. bu onun ileride dünyaya yine tek bir perspektiften bakmasına yol açar.

    dünyadaki tüm olaylar onun lehine ya da aleyhine gelişiyordur.
    tüm acıları o yaşıyor. tüm sevinçleri o hak ediyordur.
    herkes onu mutlu etmek, ona yardım etmekle görevlidir.

    ben merkezli, siyah ve beyazdan başka rengin olmadığı bir evrende yaşama ihtimalleri baba ilgisinden mahrum çocuklarda daha yüksektir.

    5- kişilikleri sağlamdır. sevme kapasiteleri yüksektir.

    annenin sevgisi organiktir. kalbinin atması gibi, nefes almak gibi,

    oysa baba sevgisi çocuk için dışarıdan gelen bir sevgidir. çocukluğundan itibaren dışardan gelen sınırsız ve koşulsuz sevgiyle büyüyen bir çocuk yetişkinliğinde sevgi ve ilgi elde etmek için kendi kişiliğinden taviz vermez.

    özet

    "bir çocuğun, tüm erkekleri yargılayacağı standart olması için bir babaya ihtiyacı vardır." – gregory e.lang

    “onun için babanın adı sevginin başka bir adıydı.” – fanny fern

    “babam bana nasıl yaşayacağımı söylemedi. o yaşadı ve bunu yapmasını izlememe izin verin.” – clarence budington kelland

    “babasının kızı olmak, hayatının geri kalanında kalıcı bir zırha sahip olmak gibidir.” – marinela reka

  • çok afedersiniz ama her seçim %58'ler %65'ler ile ampüle basan has hakiki vatansever trabzonlular'ın pek de umurunda değildir.

    tüm trabzon ormanlarını kessen ses çıkmaz oradan!

  • asıl dikkat çekmesi gereken yanı yüz estetiği değil, bu yaşta onca süre sahnede gülerek dans edip şarkı söyleyebilmesi olan kişinin imrendiren halidir.

    estetiklerine laf söyleyen gençlerin birçoğu iki saat bile ayakta duramaz.

  • 3 kere (7 oldu) ameliyatını olduğum, peşimi bırakmayan hastalık.

    cinsi paratiroid kanseri. çok nadir görülüyor.

    üniversite son sınıf öğrencisiydim. bulantı, kusma, baş dönmesi vs gibi şikayetlerden sonra antalya'daki okulumdan mezun olup izmir'e ailemin yanına geldim. önce neyim olduğu uzun süre bulanamadı. beyin tomografileri, kan sayımları vs vs vs. bir gün 9 eylül üniversitesi'ndeki bir nörolog tahlillerimde kalsiyum değerimin çok yüksek olduğunu söyledi. tetkikler yapıldıktan sonra boynumdaki paratiroid bezlerinden birinin anormal davrandığı anlaşıldı. çünkü kemiklerden vücuda çözülen kalsiyum miktarını paratiroid bezlerinden salgılanan parathormon belirliyor. neyse ameliyat dendi. biz daha o zaman kanserin k'sini bilmiyoruz. annem başıma gelen her doktora, gereken neyse yapın, oğlum çok genç, yeni mezun gibi söylemlerde bulunuyor, ben de anneme sanki doktorlar işini bilmiyor, anne lütfen sus gibi şeyler söylüyorum, doktorlara gereksiz telkinlerde bulunduğu için anneme kızıyorum.

    bu paratiroid zıkkımının kanser vakaları çok nadir olduğu için doktor nasıl olsa kanser değildir diye boynumdaki bezi 8 parçaya ayırıp çıkarıyor.

    kanımdaki parathormon ve kalsiyum değerleri düşüyor ve 3-5 gün sonra taburcu oluyorum. eve geldiğimde patoloji raporunda yazan karsinoma ile uyumlu görüldü sözündeki karsinom kelimesini sözlüklerde aratınca kötü huylu tümör olduğunu öğreniyorum ve başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor. patolojiyi yapan doktorla konuşuyorum ve paratiroid kanserlerinin çok nadir görüldüğünü, boynumdakinin kanser olup olmadığını söylemenin bile çok zor olduğunu söylüyor ve içini ferah tut diyor. ben de nasıl olsa parathormon ve kalsiyum değerlerim düşük diye içimi rahat tutuyorum.

    yeni mezun olmama rağmen, bir iş bulup çalışmaya başlıyorum. her şey güzel gidiyor. 4-5 ay geçiyor ve her ay yapılan tahlillerde pth ve kalsiyum değerlerim giderek yükseliyor ve 2. bir ameliyat deniyor. ikinci ameliyatı da oluyorum ama ne pth değerimde ne de kalsiyum değerimde bir değişme oluyor.

    2. ameliyattan 4 ay sonra 3. ameliyat için hazırlıklar tamamlanmış bulunuyor. yapılan tetkiklerde kanserin sadece boynumun bir bölgesinde olduğu belirleniyor. ben bu sefer bu pis hastalığı boynumdan söküp çıkaracaklarına inanıyorum ve 3. ameliyatı oluyorum. hem pth hem de kalsiyum değerlerim oldukça düşüyor.

    ameliyattan kısa süre sonra gene bir iş buluyorum ve bu sefer kazancım da iyi. yeni dostlar ediniyorum, çok güzel filmler izliyorum, çok güzel şarkılar dinliyorum. tetkikler devam ediyor ve pth ve kalsiyum giderek artmaya devam ediyor. hikayemde bugüne geldik işte. ailemin ve benim durumumu düşünün.

    paratiroid kanseri çok nadir görüldüğü için diğer kanser türleri gibi bilim insanları tarafından çalışılmıyor. sinekalset diye bir etken madde var. bu maddeyi içeren hapla kalsiyumu bir nebze düşürebiliyorsunuz ama benim şansıma bakın ki sinekalset benim bünyemde kalsiyumu düşürecek etkiyi göstermiyor.

    doktorumla yaptığım son konuşmada kendisi bana ameliyatla bu işten kurtulma şansımın çok nadir olduğunu söyledi. oysa benim bütün umudum, kanser henüz vücudumun tümüne yayılmadan boynumdan tamamen çıkarılıp atılmasına bağlıydı. bu kansere karşı ne bir kemoterapi ne de rapyoterapi var.

    psikolojim çok kötü. bütün bir umutsuzluk ve keder içindeyim. henüz 26 yaşında böyle ağır bir savaş vermek benim için çok zor. ailemin de psikolojisi iyi değil. 25 yıl gözünün içine bakıp büyüttükleri çocuk nadir görülen bir türe yakalanıyor.

    her şeye rağmen işte, hayat devam ediyor.

    belki avrupa'da, amerika'da ya da ne bileyim küba'da bir çaresi vardır da, burayı okuyan biri bana derman olur diye sizinle paylaşmak istedim.

    hepinizi çok seviyorum.

    edit 10 mayıs 2020:

    sevgili arkadaşlar, değerli büyüklerim

    bir süredir haber veremediğim için üzgünüm. ameliyat, iyileşme ve birkaç aylık çok güzel bir aradan sonra tekrar ameliyat olma döngüsünde kaybolup gittim. tüm bu sürede 7. ameliyatımı oldum, evlendim ve hatta belçika'ya taşındık eşimle birlikte.

    2020 yazinda radyoterapi aldim.
    2021 yili basinda olaparib trial'inia basladik.
    2022 haziran'da sternumun bir kismi alindi.
    2022 kasim'da olaparib trial'i doktorlar tarafinda durduruldu cunku yeni bir kitle kesfedildi.

    durum şimdilik böyle. detaylı ve düzenli bilgi sağlayamadığım için beni affedin, artık çok yoruldum.

    sevgiler

  • makro lenslerimle doğa harikalarını fotoğraflayıp paylaşıyorum 13 like geliyor, yediği lahmacuna limon sıkan bir de burdan çek kezbanlarının lahmacun heştegli fotoğrafları 63240 like alıyor.

    boku çıkmış fotoğraf paylaşma şeyi.