hesabın var mı? giriş yap

  • gezi parkı eylemleri sırasında twitter’da destek tweetleri atıp, sonra silmişti. açıklama olarak da benim küçük çocuğum var demişti. “ulan bizim çocuğumuz yok mu, burada ölenler çocuk değil mi?” diye tepki gösteren levent kırcaya da ‘ihtiyar sen benim dengim değilsin’ diye cevap vermişti. böyle bir adamdır. hatırlatayım istedim.

    debeediti: levent kırca’ya saygıyla

  • karşısındaki insanı yeteri kadar bir süre dünya ilişkilerinden uzaklaştıran beyne oksijen gitmesini engelleyen mucizevi dialogların bütünü..
    örnek verelim..
    yer: boğazdaki teknelerden bir tanesi. (balık yeniyor)

    tekne azıcık sallanmaya başlar. yan masadaki ufak kızımız bir anda.. "anneeeee bağla kendiniiii. anneeeeaa bağla kendiniii." muhtemelen anne olan şahısta "niye?" diye bir soruyla karşılık vermiştir. bunun üzerine kızımız "anne bağla kendini çünkü gemi batıyor..".

    heh afferim. bağla kendini daha derine batalım birlikte..

  • kahkaha attım iyi mi?
    yahu sen seçimini öyle yaptın. dolar konuşacağın birini seçmedin diye ekonomiden siyasetten anlayan kadına ne laf atıyorsun? akıllı olmasına gerek yok güzel olsun diyen, ne mühendisler doktorlar gördü bu gözler. o zaman siyaseti ekonomiyi konuşacak başkasını bulacaksın. evdekinden de kek iste bence. üzümlü olsun.
    insanlar tercihleriyle yaşar

  • daha evvel yazdiklarima ek olarak cok onemli bir şey daha yazayim;

    moka potu kullandiktan sonra sıcak haliyle sakın bırakmayin. contalari kisa sürede harap olur.

    kahve demlenip kahveyi bardaginiza koyduktan sonra moka potunuzu lavaboda soguk suyla biraz sogutup, üst hazneyi biraz gevşetin ve öyle birakin. (tamamen yıkayabilirsiniz elbette, ben hemen yıkamayanlar icin yaziyorum bunlari)

    bu dedigim olay cok kritiktir. sıcak olarak birakirsaniz icindeki yuksek basinc zamanla contalarini bozacak.

    bunu yapmazsaniz bi sure sonra conta degistirmek zorunda
    kalirsiniz. ben halen kullandigim alpina moka potumu 4 senedir gunde bazen 3 er kez kullaniyorum ama henuz conta degistirmedim. (daha evvel aldigim ve 7-8 kullandigim potlar da mevcut. henuz conta degisimi hic yapmadim. oysa yurtdisi forumlarda herkes contalardan sikayet eder:)

    conta dediğim şeye ingilizce “gasket”
    diyorlar.

    edit: bi arkadas moka potu hemen soguk suya tutmak iyi degil demis. dogru hakli ama sicak haliyle eline alip gevşetebileniniz varsa öyle yapabilir:) kısmi sogutmanin tek amaci gevsetmek icin moka pota dokunabilmek.

    ha bunu bezle de yapabilirsiniz ama sogutmadan yapacaksaniz elinize dikkat edin, eliniz tam araya denk gelirse ilk cikan basincla deriniz bi güzel cayır cayır yanacaktir.

    işte o derinizi yakan şey zaten contalarinizi mahvediyor:)

    sevgilerimle.

  • "öss haftası ailen ne kadar da iyi davranmıştı hatırlasana. işte ben sana bi ömür öyle davranacaktım.."

  • işlediği fiillerin hakaret suçunu oluşturacağından habersiz, cahillikle "hop hop hop temas yok" diyen bir insan(!)ı barındırır.
    umarım görevli bu işin peşini bırakmaz ve adalet yerini bulur.
    edit: izledikçe sinirleriniyorum. işinde gücünde insandan ne istedin be? hala nasıl zor tutuyor kendini ekmek parası elinden kayıp gitmesin diye.

    edit 2: başlık taşınmış. doğrudan isim soyisim olan bir başlık altına yazmak tarzım değildir. orada önemli olan kişinin açık kimliğinden ziyade yaşanan olayın değerlendirilmesiydi aslında.
    ceza kişiye değil davranışa verilmelidir mantığı ile yaklaşmam nedeniyle, başlığın taşınmasını olumsuz buluyorum.

    edit 3: vay canına başlık başıma kalmış. resmen bu işin meşalesisini ben yakmışım gibi olmuş. değil arkadaşlar ben "havaalanında görevliyi tahrik eden yolcu" başlığına üçüncü veya dördüncü sıradan yazan yazarım. resmen eleme usulü gibi tek tek yok oldu herkes.

    ayrıca önemli bir bilgi, krdsturkiyeburanebeklion sayfasında baycodemir diye bir hesap şu baştaki yorumumu kopyalamış, onu da yarım yamalak yapmış zaten* 5200 beğeni falan almış, söz konusu hesap bana ait değil, belirtmek isterim. ilgili görsel

  • edit: favori viskim olduğunu tekrar belirtmek istiyorum.

    zor viski. sevmek için emek gerekiyor. nasıl emek derseniz; gidip ilk viskinizi bu marka almayın kusarsınız hatta nefret edersiniz. önce daha içimi kolay daha az is kokulu hatta is kokusuz viskiler ile damağınızı viski sever hale getirin.

    bu markayı çok pahalı parfümler gibi düşünün. gider bir merakla sıkarsınız denemek için ama çok ağır gelir hiç beğenmezsiniz. sonra gider basit hoş bir parfüm alırsınız ve evinize gidersiniz. ama o da ne saatler sonra muhteşem bir koku sizi kendisine sürükler. arar düşünür bulamazsınız. en sonunda hatırlarsınız işte o nefret ettiğiniz parfümdür o.

    lagavulin bana bunu hissettiriyor. sert olmasına rağmen alkol tadı baskın değil ama o kendine has is kokusunun baskınlığı her şeyi örtüyor zaten. daha içmenize gerek kalmadan kokusu ile bunu yapıyor. dürüstçe söylemek gerekirse bu kısım sevmesi ve atlatması en zor kısım olacaktır ilk içenler açısından. daha bu noktada bir daha bu markayı içmek istemeyecek çok kişi de olacaktır. ama çok çok sonra hatta belki bir saat sonra o berbat is kokusu daha hoş bir hatıraya dönüşüyor. aynı o pahalı parfüm gibi, yıkansanız bile koklayabildiğiniz kadar kalıcı olan o parfüm gibi. size iyi bir viski içtiğinizi uzun süre hatırlatıp yanınızdan ayrılmayacak hatırası devam edecek. deniz kokusu gibi gelecek aldığınız nefes, doğa ile kaynaşıp harika bir kamp yemeği yemişsiniz gibi tad olacak dilinizde. kokular hafızada güçlü izler bırakır ya kolay unutulmaz bu markanın tadı da öyle bence. sevmeseniz bile zor unutulur.
    daha pek çok şey yazılabilir hakkında ama denemeden yazılanları anlamanız imkansız gibi bence.

    ama işte tüm bu baskın ilk etapta itici is kokuları arasından bu aşamaya gelmek gerçekten emek istiyor, sevmek için çabalamak gerekiyor. buna değer mi içip siz karar verin.

    diğer viski yorumları için : (bkz: #60703155)

    edit: harf

  • vardır böyle bir hadise. eğer deftere yeni yeni yazılmaya başlanmışsa sağ taraf diye bahsettiğimiz yer daha çok sayfaya sahip olduğundan daha rahat yazı yazma imkanı verir. her ne kadar öksüz kalan sol tarafı defteri kıvırarak daha yazılabilir bir hale getirmek mümkün olsa da kişi rahat edemez, bir an önce bitsin de diğer tarafa geçeyim diye düşünür. hatta bir çok öğrencinin defterine baktığımızda sağ taraftaki yazıların daha özenli ve daha güzel yazılmış olduğu hemen farkedilebilir.