hesabın var mı? giriş yap

  • zeynep bastık'ın menajeri falan burayı okuyorsan lütfen parayla böyle entry girdirmekten vazgeç. kız ilk başlarda deri koltuğunda kendi kendine şarkı söyleyip giderken şimdi herkes ondan nefret etmeye başladı.

  • bekçilerin 10bin lira aldığı ülkede 33bin para değil öncelikle.

    ve becerebilseydiniz siz de okusaydınız keşke halkın parasıyla, tutan yoktu.

    ha ama siz halkın parasıyla okumayı değil başka şeyler yapmayı tercih edenlerdensiniz gerçi, pardon..

  • yaşım 16, o 15. hayatımı feda edebilecek kadar aşığım. tam anlamıyla. 1.5 yıl, usanmadan beklemişim, her güne aynı umutla, aynı acıyla, aynı sevinçle uyanmışım.
    bir nisan akşamı... moda'da bir apartmanın kuytusuna gündüzden geldik, aldığımız köpeköldüreni içtik ve saatlerce konuştuk. akşam oldu, soğuktan titriyoruz. çok öncesinde, bana karşı bir şey hissetmediğini söylediğinden o anki bakışlarını fark edemiyorum. çünkü ulaşılmaz bir yerde o gözümde. bana karşı bir şeyler hissetmesi mümkün değil, bir masal güzelliğinde.
    "ya beni öp, ya da ben gidiyorum," dediğinde afallıyorum, anlıyorum. bir süre gülümseyerek bakıyorum, sonra yaklaşıyorum. o anı anlatamam, mümkün değil. ancak ilk aşkıyla öpüşen biri anlayabilir.
    sonrası fiks; masal olmadığını anlıyorum, bitiyor. yıllar geçiyor, giderek hissizleştiğim korkusuyla büyüyorum. fakat o 17 nisan akşamını unutamıyorum, unutmak da istemiyorum. hayatımda belki de en masum olduğum o anı, gözlerindeki o pırıltıyı hatırladıkça ister istemez gülümsüyorum.

  • fantasy lig'e davet ettiğim birkaç yazarın nasıl oynandığını bilmediğini ifade etmesi dolayısıyla bu entry'i yazmak istedim.

    öncelikle fantasy lig, basketbol bilgisi değil takibi gerektiren bir oyun. oyun aktif oyuncuların gerçek performanslarını baz alarak oynanıyor ve gerçek oyuncuların elde edeceği istatistikleri tahmin yeteneği fantasy lig oyuncularının başarılı olmasını sağlıyor.

    oyunda şut ve serbest atış yüzdesi, üçlük isabeti, sayı, rib., asist, blok, top çalma ve top kaybı kategorileri mevcut ve aynı ligde oynadığınız rakiplerinizden o hafta eşleştiğiniz rakipten bu 9 kategoride daha yüksek rakamlara ulaşmanız gerekir. örneğin kurduğunuz takım oyuncuları rakip takım oyuncularından +200 sayı, -1 blok iststistiklerine ulaşırsa bu iki kategori eşit olduğu için elde ettiğiniz devasa sayı farkı bir anlam ifade etmeyecektir, iki takım da birer puan alacaktır. bu yüzden takım kurarken veya takas gerçekleştirirken oyuncu kalitesi değil, ihtiyaçlar göz önünde bulundurulmalıdır.

    oyun bir draft ile başlar. çoğu lig 12 kişiliktir ve takımlar sırayla oyuncu seçer. 1. sıradan seçen oyuncu, ikinci turda sonda, 3. turda yeniden baştan sececek sekilde bir seçim sıralaması olur.(isteğe bağlı olarak salary cap uygulanabilir.) seçim sırasında iyi oyuncu değil, iyi rakamlara ulaşan oyuncular seçilmelidir. benim bakış açıma göre en iyi oyuncular listesinde ande drummond veya lonzo ball'un yeri ile fantasy basketbolda bu oyuncuları seçeceğim sıra arasında belki 50 kademe fark vardır. tam tersini p.j. tucker için diyebilirim.

    ( tercihe bağlı olarak )genelde 5 mevkiye birer oyuncu; birer adet gard, forvet, pivot ve iki adet sınırlama olmayan oyuncu ile 3 adet yedek oyuncu seçilir. günlük olarak sadece 10 oyuncunun istatistikleri baz alınacağı için seçimde mevki dağılımına dikkat etmek önemlidir. basitçe ifade etmek gerekirse oyunda 3 gurd, iki tane limitsiz oyuncu spotu var, bugün 6 tane gurdınızın maçı varsa birini değerlendirme dışı bırakmak zorunda kalırsınız.

    bir oyuncunuz sakatlanırsa onu sakat listesine alarak yerine bir serbest bir oyuncuyu takıma katabilirsiniz ama sakat oyuncunuz iyileşince kadronuzdan bir oyuncuyu serbest bırakmanız gerekir.

    (oyun kurulurken tercihe bağlı olarak) haftalık 4 tane oyuncu alma aktivitesi gerçeklestirebilirsiniz. (sakat oyuncu yerine oyuncu alma, oyuncu serbest bırakıp yerine oyuncu alma vs.) ama hakkınız kullandıktan sonra bir oyuncunuz sakatlanırsa yerine oyuncu alamazsınız. (bütün hakları hızlıca kullanmamak önemli) yine her oyuncunun serbest oyuncular üzerinde hak iddia ederken eşit bütçesi vardır ve bu bütçe, oyuncular takıma katmak istediğinde kullanılır. örneğin bu hafta üst düzey performans gösteren bir oyuncuyu birkaç takım kadroya katmak isterse hepsi hak iddia eder ve 100 dolar olan bütçenin bir kısmını vaat eder, en fazla vaadi gerçekleştiren oyuncuyu alır. (diğer takımların teklifini bilemezsiniz.)

    serbest oyuncuyu takıma katmak isterken kimse bütçe harcanmazsa en az oyuncu alma aktivitesi olan takım oyuncuyu alır.

    genelde draft'te seçilen son 1-2 oyuncu nispeten zayıf oyuncular olacaktır ve bu oyuncuları serbest oyuncularla değiştirmek faydalı olabilir. nba'de sürekli olarak çok değerli olmadığı halde rolü artan oyuncular olmaktadır. ( sakatliklar vs) bu tür oyuncuları takıma katabilme kazanma da etkili olan önemli bir faktördür.

    serbest oyuncuları takıma katarken değerli oyuncuları serbest bırakmak önemli bir risk veya tuzak olabilir. ( bütçelerden para tırtıklama) yine serbest piyasasından alınacak oyuncuların yapacağı maç sayısı, oyuncunun degeri kadar önemlidir. mesela haftanın kalanında iki maçı kalan oyuncunun bir maçı kalan oyuncuya göre cok daha fazla katkı potansiyeli vardır.

    hafta sonuna doğru haftalık sonuç büyük ölçüde netleşmis olabilir ve bu zamanda oyuncularınızın daha az maç yapması avantaj olabilir. mesela top kaybında rekabet sürüyor ama diğer kategorilerde sonuç aşağı yukarı belliyse harden gibi çok degerli bir oyuncuyu kenara çekmek, eksik maç yapmak daha isabetli olabilir.

    ilk defa girecekler için özetledim, genelde kavramaz 5 dk. almaz. ligimizde birkaç kişilik yer var, isteyenleri bekleriz.

  • enver aysever'in sorularına kaçamak ve alakasız yanıtlar verdi, enver aysever de üstelemedi, program bundan ibaret.

    bu adam her çıktığı yayında aynı ezberi anlatıyor: "trt ile program yapmadım, trt'ye program satmadım, devlet desteği almadım, demek ki arkamda akp yok".

    hacı kusura bakma da demirören grubu trt'ye program yaparak mı medya patronu oldu? doğan grubunun malını mülkünü 1/3 fiyata trt'ye program çekerek mi satın aldı? turkvuaz medya grubu trt'ye program çekerek, kosgeb'den destek alarak mı atv, sabah, takvim, yeni asır, fotomaç dahil tüm ciner grubu'na çöktü?

    cidden ne anlatıyorsun sen? türkiye'de yüzlerce gazeteci fişlenip cezaevlerine tıkılırken, daha fazlasına tehditle medyadan el çektirilirken, binlercesi işsiz bırakılırken ortaya çıkıp "ben akp ve rte destekçisiyim" diyip akp'den destek almadığını iddia eden birini kim ciddiye alır? aptal mı var olm karşında senin? halkın tamamını salak mı sanıyorsun sen? herkes survivor izleyicisi mi?

    bu ne rahatlık ya?

  • dün gece eve dönerken bi işkembeciye uğradım. benim masaya bakan garson bey biraz konuşkan biriydi, sohbet etmeye başladık. yalnız maskesi olduğu için tam olarak ne dediğini anlamıyorum, böyle boğuk boğuk konuşuyor, hafif şivesi de var zerre çözemiyorum ne dediğini. bi yerden para mı bekliyormuş, bi yerde alacağı mı kalmış, iş mi bakıyormuş yani çok az aradan laflar seçiyorum kopuk kopuk... hafiften kafam da güzel, algılarım düşük, ben de nasıl olsa şimdi gider diye anlamasam da kibarlıktan "aynen abi ya", "hayırlısı olsun", "kısmet valla" falan gibi şeyler söylüyorum. yani bu laflar genelde bi noktadan sonra muhabbeti bitirir ama bitmedi.

    adam benim masaya her bir şey getirdiğinde 5-10 dk bi mevzudan bahsediyor. ulan o kadar çok uzadı ki muhabbet, benim kelimelerim bitti. çünkü en az 30 kere "hayırlısı olsun", 20 kere de "doğrudur", "haklısın abi", "aynen" falan dedim yani artık bunları kullanmaya devam edemem. bi de ben adama gaz mı veriyorum napıyosam dikkat ediyorum adam benimle her konuştuktan sonra kasadaki patronla biraz sözlü atışmaya giriyo sonra tekrar bana geliyo. yani biraz daha "aynen" falan desem dalacak patrona.

    ayrıca o kadar ilerledi ki mevzu "pardon siz ne anlatıyosunuz acaba aq?" da diyemiyorum, geri dönüş yok artık. o an konuyla ilgili bir şey sorsa mantıklı bi cevap veremicem, adam da onunla dalga geçtiğimi falan zannedecek diye iyice stres oldum, tek amacım artık yediğimden zevk almadan, tamamen karnımı doyurma ve ayılma amacıyla hızlı hızlı yiyip mekandan kaçmak. bi an önce gideyim buradan dedim.

    neyse yemek bitti hesabı ödedim. tam kapıdan çıkıcam, kendisi bana telefonunu verdi, "beni çaldır abi ben de kaydedeyim" dedi, onu anladım. yanında olduğum için de çaldırmak zorunda kaldım. neyse tam kurtuldum diyordum ki "abi o zaman ben senden haber bekliyorum" dedi, böyle 2-3 saniye bi sessizlik oldu aramızda, "tamam" falan deyip çıktım mekandan. sabah 10'da aradı açmadım, az önce yine aradı yine açmadım. bunun üzerine "abi salih ben. konuşabildin mi" diye mesaj attı. aq bi rahat bayram geçireyim dedim yine gereksiz bi action içinde buldum kendimi.

    not: salih abi belki buraya yolun düşer de burayı okuyorsundur. ben senin ne dediğini inan anlamadım güzel abim. mevzu da çok uzayınca bir şey diyemedim kusura bakma. sen şu olayı baştan bi güzelce anlat diyeceğim de akıl alma konusunda doğru insanla konuştuğundan emin değilim. biraz kafamı toparlayayım da arıcam abi seni :/