ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kedilerin gariplikleri
-
sabaha karşı bir saatte uykudayken - ben diyeyim saat üç, sen de dört sözlük - burnunun dibinde dikilip seni izlemesi. kabustan uyanıp gözünü açıp karanlıkta tam dibinde seni izleyen iki parlak gözle karşılaştığında gördüğün şeyin kedi olduğunu anlayana kadar geçen saniyeler çok fantastik oluyor.
sapık desem değil, psikopat desem değil, hayvan desem bi tuhaf.
istanbul'un reisi belediye başkanı değil vali'dir
-
madem öyleydi niçin eski başbakan, tbmm başkanlığı yapmış birisini aday gösterdi?
binali'yi vali olarak atasaydı da reisinizin, reisliğini tescilleseydi.
yahu komik ve cahilsiniz.
şenol güneş
-
mandıra filozofu dediniz, çakma filozof dediniz, sinsi dediniz...
şimdi beşiktaş'ın başından ayrılsın diye dua ediyorsunuz. yedirmeyiz!
edit: hoca sevdiği ve sevildiği bir yerde. başarılı oluyor. milli takım'a gitmek için de tek bir sebebi bile yok. başka kapıya.
türkçede 3/4'ü karşılayan sözcük olmaması
-
(bkz: üç çeyrek)
rize'de çekilen ilginç görüntü
-
ilginç değil, videoyu çekenin kendi gölgesidir.
ilk defa kendi gölgesi hakkında "mistik bir varlık" şeklinde konuşan adam görüyorum amk. insan kendi gölgesinden korkar mı lan hiç?
bir de bizi takip ediyor falan diyor amk ya.
çanakkale savaşının asıl kahramanı liman paşadır
-
çanakkale savaşı süresince mustafa kemal ile liman von sanders arasında, savaşın gidişatı ve genel yönetimi bakımından esaslı görüş ayrılıkları olmuştur. von sanders - bir alman olarak, doğal biçimde kendi ülkesinin çıkarlarını düşünmüş ve - ingilizleri mümkün olduğunca çanakkale'ye yığıp, dikkatlerini batı cephesinden uzaklaştırmaya, güçlerini bölmeye yönelik bir strateji izlemişken; mustafa kemal, hemen her koşulda düşmanı hızla ve temelli yok etmeyi ön plana almıştır.
bunun en tipik bir örneği, ingilizlerin karaya çıkarma yaptıkları 25 nisan 1915 günü yaşananlardır. von sanders muhteşem (!) bir öngörü ile ingilizlerin saros körfezinden çıkarma yapacağını düşünüp, ona göre bir savunma planı yapmıştır. mustafa kemal ise ingilizlerin çıkarma yapacağı yeri mutlak bir doğrulukla öngörmüş ve tarihe o meşhur "süngü tak!" talimatını vererek geçtiği gün yaşanmıştır.
son olarak, von sanders'in o sırada hala saros körfezi çevresinde dolaşıp durduğunu, oysa asıl ingiliz çıkarma birliklerinin çoktan çıkarmaya başladıklarını söylemekten ben utanıyorum da şu günlerde bile bir yerden kıvırıp, atatürk'e laf atacak adamlar utanmıyor diyerek işbu entryime son veriyorum.
fatih altaylı'nın mülteci insanlara çöplük demesi
-
tespit gibi tespittir.
ahlam albashir
-
muhtemelen ülkeye sığınmacı kisvesi altında sorgusuz sualsiz giriş yapmış suriyelilerden biridir. teröristtir.
senegalli yolcuya terörist diyen taksici
-
adamı soymaya çalışıyorsun, itiraz edince terörist diyorsun.
ben bu taktiği bir yerden çıkaracağım ama nereden?*
medeniyet göstergesi küçük detaylar
-
almanya'da bir arkadaşım, şehir içinde bir başka yere gitmek için otobüs durağında beklerken, otobüsün durakta olması gerektiği dakikada otobüs yerine üç taksinin geldiğini ve kendisi ile birlikte durakta bekleyenleri alıp gitmek istedikleri yere ücretsiz bıraktığını, çünkü otobüsün yolda gelirken bir kaza geçirdiğini ve bu nedenle belediyenin taksileri ücretsiz olarak gönderdiğini anlatmıştı.
alın size medeniyet göstergesi, insana, vatandaşa verilen değer.
tanım: bazen bir türk vatandaşı olarak alışkın olunmadığı için şaşırmanıza sebep olan detaylardır.
ev almanın mantıksız olması
-
ulan ev al diyeni okuyorsun mantıklı geliyor, alma diyeni okuyorsun o da mantıklı geliyor.
tanım: belirsiz bir durum.
pardus
-
yazılım olayına da dini bulaştırarak bir ilke imza atmışlar.
"biz önce allah rızası için daha sonra da özgür yazılıma sahip çıkabilmek için uğraşıyoruz, elimizden geldiği sürece de uğraşmaya devam edeceğiz."
şimdi kim yazdı bilmiyorum, allahtan da bilmiyorum, ama açıkça tübitak'ın ne çeşit gerizekalılara teslim edildiğinin göstergesidir bu. nokta yerine virgül kullanma gibi utanç verici yazım hatalarını geçiyorum. ne allah rızası ne alaka? elimizden geldiği sürece ne alaka? konu ne? bize ne? ne demek istiyorsun? ne demek istediğini bilmeden cümle sallayanlara gerizekalı dendiğini bilmiyor musun?
cümlenin bir tutam akıllı sürümü şöyle olabilirdi:
"biz önce allah rızası için sonra da özgür yazılıma sahip çıkabilmek için uğraşıyoruz."
gözünü seveyim. ne allah rızası? kendi içinizde tutamıyormusunuz allah sevginizi ille millete duyurmak "ben dinciyim" artisliğinizi çekmek zorunda mısınız? konu ile ne alakası var? ulan üretim ekonomisi falan diyoruz bu kafalarla imkanı yok.
bir evin modernliğinin göstergesi
-
buzluktaki dondurma kaplarının içinde dondurma olmasıdır. eğer içinde dolma varsa iflah olmaz ırgat ruhluyuz demektir.
5 liraya 5 yıl hapis cezası almak
-
(bkz: gasp)
öyle bir yansıtılıyor ki;
gasp ettiği kişinin 5 bin lirası olsa, 4995 lirayı bırakacaktı sanki.