hesabın var mı? giriş yap

  • beşinci evlilik yıldönümümüzün akşamı karıma hediyesini verdikten sonra biribirimize sarıldık tam bu sırada kızım odasından gelir;
    kızım: aaaaaaaaaaaa ` :çığlık atarak`
    tathar: ne oldu kızım.
    kızım: bi daha aşık olduğunuzu görmiyim.

  • karşıyaka belediyesi doğal afet kitapçığını okumuş ve okuduğu kitaplar listesine yazmış. başka sözüm yok.

  • eskişehir akp milletvekili harun karaca'nın müthiş başarılı oğlu alihan karacan'a nasip olandır. sadece 1 ayda thk içinde hızla yükselerek hem de en yüksek gelire sahip eskişehir thk şubesine başkan olmuştur.

    babalar ne evlatlar yetiştiriyor be, 26 yaşında adam başarıdan başarıya koşuyor. siz yeteneği olmayanlar ise işsiz kalırsınız tabi.

    https://www.google.com/…de-baskan-oldu-5929485/amp/

  • yaklasik 4 gun once evimden kovuldum. 4 gunumu sigindigim abla evinde geciriyorum. sehremini'nin surlara yakin eski bir mahallesi burasi.
    birbirine yapisik apartmanlar, daracik sokaklar, carsisi. yolun ote tarafinda buradan degisik hayatlari ile fakir bir semt burasi. ve tabi oturanlari da fakirlikten bol bol nasiplenmisler.
    cok uzaga gitmeden kaldigim evden baslayayim.
    bir oda, bir salon bir apartman kati. giris kat. bu evde buyumus iki tane delikanli var. babalari eski topkapi kabadayilarindan. allah rahmet eylesin iyi bir adamdi ama, beraber yasadiklari babasinin gazina gelip cok dovmuslugu vardi ablami.
    galiba fakir insanlarin bir ozelligidir; sahipsizlik...
    sokaginda, kucuk cocuklar yirtip pirtik elbiseleri ve sumuklu suratlariyla top kosturuyorlar. yuzlerinden okunuyor aslinda cok iyi bakildiginda ve en cok cocuklarin fakirligi uzuyor insani.
    ki, isil isil da mutlu bu cocuklar.
    galiba, fakir cocuklarin uzerlerinde bir mutluluk halesi var. mutlular, fakir olduklari henuz onlara ogretilmedigi icin. bunu kiyaslayacak insanlar henuz hayatlarina girmedigi ve bunu yuzlerine yansitmadigi icin.
    hem cocuk olmak demek; eski bir top, ucu yirtik bir ayakkabi ile sokaklarda mutlu olabilmek de degil mi ?
    ablam, hayati boyunca parasizliktan cok cekmistir biliyorum. kocasi cok calismayi seven bir adam degildi. en cok eski bir kamyonetin arkasina koydugu meyve sebzeyi satardi ki, cani isterse.
    ben iclerinde cok kaldim. bilmediklerinden degil, bu sartlari daha iyi bir hale getiremediklerinden de degil.
    sadece bunu bir kader olarak gordukleri icin, bu sekilde ve bu sartlarda yasamaktan bile mutlu olabilecek detaylar bulduklari icin... galiba kadercilik de fakir insanlarin ozelligi.
    ha su da var; belki fakirlik degil ama yoksulluk biraz. ac degil, acikta degiller ve bulunduklari sartlari kabullenmis ve dahasini istemez vaziyetteler.
    ha surda durdugum yerden ve sartlardan dolayi kimseyi fakir, yoksul diye nitelendirmem ne kadar dogru bilmiyorum.
    neticede kalacak baska bir yerim olmadigi icin buraya siginmis biriyim.
    galiba burdaki en fakir benim.
    ortak ozelligim olmayacak kadar hem de...

  • 5 günlük belgrad gezimizin 1 gününü ayırabildiğimiz ve o 1 günde gönlümüzde hiç değişmeyecek bir yere sahip olmayı başaran, harika insanların yaşadığı balkan şehri.

    belgrad ile ilgili yazdıklarım da burada mevcut: (bkz: #36440336)

    saraybosna'ya belgrad'tan kiraladığımız arabayla gittik. yol yaklaşık 300 km idi. özellikle sırbistan sınırını geçtikten sonra gerçekten çok güzel manzaralar eşliğinde gidilen bir yol. kış mevsimi haricinde, eğer 3-4 kişi gidiliyorsa araba kiralayıp gitmek en keyiflisi. ancak sırbistan sınırından sonra dağların arasından gidildiği için yol hep tek gidiş-geliş ve çok virajlı. bu nedenle tahmin edilenden uzun sürebiliyor. bunu da hesaba katmakta fayda var. ayrıca yol boyunca yazan hız sınırlamalarına mümkün olduğunca uymak lazım. özellikle bosna polisi oldukça sık aralıklarla radar koymuş yollara. gerçi şoförler arasında bir dayanışma söz konusu. radar olduğunu sürekli sellektör yaparak belli ediyorlar. ancak yine de kurallara uymak en doğrusu.

    biz sabah 9'da yola çıkıp öğlen 1 gibi orada olmayı planlamıştık. ancak hem yukarıda belirttiğim gibi yolun hızlı gitmeye uygun olmaması hem de rent a car'da zaman kaybettiğimiz için saat 4 gibi saraybosna'ya ulaştık. yani totalde 24 saatten az bir zaman geçirebildik saraybosna'da ki hiç yeterli değil. bu nedenle bir kez daha gitmeyi planlıyoruz.

    önce kaldığımız hostel'den başlayayım. balkan han hostel'de kaldık biz. bugüne kadar kaldığım hosteller içinde en iyilerinden biriydi diyebilirim. zaten 8-9 ay önce açılmış, her şey yepyeni. sahibi de süper bir insan, bize erikten yapılmış rakija ikram etti. burada 8 kişilik odada kaldık. kişi başı 11 euro'ydu. çok güzel insanlarla da tanıştık orada. bir daha gidersem yine burada kalırım. herkese de öneriyorum. zaten hostelworld'te baya yüksek bir puanı var.

    saraybosna şehir olarak çok farklı bir şehir. evet şehir sınırlarına girer girmez savaşın izlerini görüyorsunuz. ve bu izler şehire hüzünlü bir hava katıyor. ancak insanlarla konuştukça savaşı ve izlerini unutuyorsunuz. bosna halkı -en azından bizim konuştuklarımız- bu konuyu arkalarında bırakmış. şehirde gezdikçe zaten bunu anlayabiliyorsunuz.

    hostele yerleştikten sonra ilk yaptığımız şey tabi ki kaymaklı cevapiyemek oldu. görüntü olarak tekirdağ köftesine benzer bir köfte ancak lezzet olarak çok farklı. genel olarak balkanlarda et ve et ürünleri çok lezzetli. ayrıca saraybosna'da da belgrad'taki gibi porsiyonlar oldukça büyük. türkiye'de bir porsiyon saraybosna'dakinin ancak yarısı kadar olur. hem de çok daha ucuz. tam hatırlamıyorum ama 1 porsiyon kaymaklı cevapi yanında kola 8-9 tl civarında bir şey tutmuştu. o gün başka da bir şey yiyemedik zaten.

    şehrin old city bölümü küçük. oldukça rahat geziliyor. turistik yerlerin yüzde 90'ı şehrin içinden geçen caddenin üzerinde. burada aynı zamanda bir çok cafe ve pub mevcut. biz dev bir çınarın altında çay bahçesi görünümlü bir yerde oturduk nargile, kahve filan içtik. kahveyi cezvede yanında küp şekerle servis ediyorlar. şekerini kendin ayarlayabiliyorsun. bir cezveden de 2 fincan kahve rahatlıkla çıkıyor. burası da yine çok ucuzdu.

    gece hayatı için yorum yapamayacağım. biz bir kaç tane pubta zaman geçirdik. çok ünlü bir gece kulübü vardı ancak o akşam kapalıydı. yerel bira sarajevsko tipik bir lager. sırbistan'ın en çok satılan birası jelen'le arasında çok bir fark yoktu ancak ben jelen'i tercih ederim. nihayetinde ikisi de içimi kolay, serinletici biralar.

    2. gün ramazan bayramının ilk günüydü. bosnalılar erkenden sokaklara çıkmış, takım elbise falan giymiş, cafelerde bayramlaşıyorlardı. bu da değişik bir görüntü bizim için. biz boşnak böreklerimizi yiyip şehirden ayrılmak durumundaydık. saraybosna'ya ve güzel insanlarına doyamadan ayrıldık. bir daha gideceğimizden emin olarak.

    hiç saymadım ama 30 tane falan avrupa şehri gezmişimdir. saraybosna içlerinde en çok sevdiğim şehirlerden biri oldu. 24 saat bile kalamamış olmama rağmen. bunun müslümanlıkla vs. ile ilgisi yok. zaten dinle alakası olan bir insan değilim. bazı şehirler gider gitmez kendini sevdirir. brugge'de de aynı şey olmuştu. özetle, vizesiz bir şekilde, türkiye'den çok daha ucuza, çok daha keyifli bir tatil için balkanlar bence ideal.