hesabın var mı? giriş yap

  • mesleğinin gereğini yerine getiren kişidir.

    bu adamın mesleği ne güzel arkadaşım? diş hekimi. diş cilacısı, diş fırçalayıcısı, diş müteahiti vs değil. diş hekimi. hekim nedir? doktor. peki doktora bir doktor bre doktor gel beraber doktor doktora dolaşalım dese burada bir sorun olur mu? olmaz.

  • adam smith belki de dunya tarihinde en cok yanlis anlasilmis bilim adamidir... adam smith hakkinda ne okursaniz okuyun size o gorunmez el(invisible hand) kavramini, 1. kitabin ilk bolumunde 3 sayfa anlattigi o toplu igne fabrikasini ve ordaki is bolumun getirdigi uretim kavramini, ve yine 1. kitabin 2. bolumunde anlattigi o kendi cikarlari icin calisipta toplumun yararina isler yapan o kasabin ve terzinin hikayesini anlatacaktir... ustune smithci-ricardo'cu ekonomi diye bir kavram oturtup adam smith'i kapitalizmin babasi yapacaktir...

    halbuki (1) adam smith naif bir kapitalist degildir. (2) uluslarin zenginliginde yaptigi sey bir ekonomi teorisi degildir. (3) adam smith'in o yukarida bahsettigim (o herkesin bahsettigi) kavramlari 700 sayfalik bir kitabin sadece 5 sayfasinda gecmektedir (3 sayfa toplu igne fabrikasi, 1 paragraf gorunmez el icin 1 paragrafta kasap ve terzi icin). uluslarin zenginliginin geri kalan taraflarinda ise smith bize devletin ekonomi icin ne kadar onemli oldugunu, egitimin ve ordunun rolunu, devlet icerisinde fakirligin nasil olustugunu, devletin ureten sinifi nasil korudugunu, buna karsi neler yapilabilecegini; yani gunumuz kapitalistlerin cogunun konusmadiklari ve sosyalistlere attiklari boklari tartisir...

    izin verirseniz adam smith'in uluslarin zenginliginde anlattigi seylere bir daha bakalim, ve ne kadar kapitalistmis anlamaya calisalim...

    (1) adam smith is bolumunun ilk asamada insanlarin uretim yetenegini (zekasini, motivasyonlarini vs..) artirdigini soyler... bunu da herkes toplu igne fabrikasi orneginden bilir. ancak garip bir sekilde 2. kitabin ortalarinda toplumsal is bolumu ilerledikce insanlarin zekalarin dustugunu (aptallasmaya basladigini, aynen bunu kullanir) gozlemler... bunu da asiri isbolumu ile makinelerin ve fabrikalarin yani uretim araclarinin komplexlesmesi ile, insanlarin kendi kullandiklari makineler uzerindeki gucunun ve yaraticilik ozelliklerinin azaldigini bu yuzden de aptallastiklarini soyler... ne de olsa, der smith, modern toplumlarda icatlari artik isciler yapamiyor (eskiden herkes kendi kullandigi aracin nasil gelistirebilecegini bilirdi der smith) ancak bunu bilimadamlari (smith filizoflar ve spekulasyon adamlari diyor bu gruba da) yapiyor... kisaca smith bize ilerleyen is bolumu ile insanlarin yabancilastigini soyluyor... bu da ilerde marx'a buyuk bir ilham kaynagi olacaktir tabi...

    (2) bu asiri is bolumunun gelismesi konusunda smith'in cok da basarili bir gozlemi vardir... gelismis toplumlarda toplumsal zeka ve uretici kabiliyet arttikca (yani yeni teknikler icat edebilme gubu) bireysel ve kisisel zekalar azalir der ki, bu bence 1. dunya ulkelerinin ozellikle amerikalilarin dikkatle takip etmesi gereken bir gozlemdir...

    (3) sanilanin aksine smith kapitalistleri hic sevmez... tabi 1776'da henuz kapitalizm diye bir kavram kullanilmiyor... ancak smith'in birinci kitabin son bolumunde 'sonuc' basligi altindaki degerlendirmesine bakarsaniz smith bir toplumda 3 sinif insan tanimliyor... gelirini maas ile kazananlar, gelirini toprak ranti uzerinden kazananlar ve gelirini kar uzerinden kazananlar diye uc grup tanimliyor... bu taxonomi politik-ekonominin sinif temelini olusturacaktir... toprak sahipleri, isciler ve kapitalist sinif olarak biliriz biz bu taxonomiyi... ve smith derki bu grup icerisinde 3. grup (yani kapitalistler) cikarlari ilk iki grubun tersine toplumun genel cikarlariyla benzesmez diyor... onlara terstir, cunku bu sinifin ayakta kalabilmesi icin kar gucleri artirmasi gerekir... bunu serbest rekabet piyasasi altinda yapamazlar, eger yaparlarsa artik serbest piyasa serbest degildir, oligopolilesir diyor...

    (4) ayni paragrafta devam eder ve bu sinifa (kapitalist) guvenilemeyecegini soyler... der ki bunlarla anlasma yapilirken, hersey dikkatle okunmalidir... cunku bu sinif her zaman hukuk ve devlet gucunu de kullanip insanlari kandirabilir der... hatta toprak-sahipleri ile karsilastirdigimiz zaman ise toprak-sahiplerinin bile kendi cikarlarini bu kapitalist sinif kadar koruyamayacaklarini soyler (toprak-sahiplerinin de zaten karlarini hicbirseyden azandikalri icin zamanla aptallastigini, tembellestigini vs. belirtir...

    (5) serbest rekabet derken, kapitalist grubun surekli rekabet altinda tutulmasi gerektigini soyler, hatta devletin bu rekabeti kontrol etmesi ve oligopoliye, monopoliye izin vermemesi gerektigini soyler... ancaaak bu rekabetin isciler arasinda yapilmasinin genel ekonomiyi ters yone goturecegini soyler... yani smith isciler arasindaki rekabetin isci maaslarinin dusurecegini soyler ve burda su denklemi herkesin huzuruna sunar... bir toplumda, kar oraninin artmasi toplumun cikarlarinin tersine, isci ucretlerinin artmasi toplumun cikarlari dogrultusundadir der... hatta ekonominin ilerleyebilmesi icin isci ucretlerinin devamli artan bir yuzde gostermesi gerektiginin altini cizer...

    (6) adam smith, aslinda ekonomi teorisi falan yaratmaya da calismaz uluslarin zenginliginde... hatta ekonomi ile daha az ilgilenemezdi herhalde... asil derdi yonetici sinifa dersler vermektir... bu yuzden tarihsel ve cografi karsilastirmalar yapar durur bu kitap... oyle ki adam smith okumak isteyenler 1. kitabin ilk 30 sayfasindan sonra bir tarih kitabi ile karsilasirlar... burda smith'in ornek aldigi ulke, ne iskocyadir ve ingilteredir... amerika'daki gelismeleri yakindan incelese de model olarak cin'i gosterir...

    (7) adam smith, 1. kitabin ortasindaki emek teorisinde, bir malin degerinin icerisine giren emekten baska birsey olmadigini soyler... paranin degerli taslara sabitlenmesinin (altin, elmas vs.) cok hatali oldugunu, o yuzden emek degerinin olculse olculse misir fiyatlari ile olculmesi gerektigini, cunku yuzyillar boyunca misir uretiminde gden emek oraninin sabit oldugunu iddia eder. bu teori daha sonra marx tarafindan daha da mistiklestirilerek kullanilacaktir...

    (8) adam smith'i devletin karismadigi, gorunmez elle yonetilen bir pazarin isledigi bir sistemin kurucusu oldugunu dusunenlere karsi da, adam smith bir 500 sayfa byunca devletin ekonomideki rolunu anlatir... hem de nasil... daha kilise egitimi disinda egitimin olmadigi bir zamanda kamu egitimini anlatir, devletin yol, su, ulasim altyapisini kurmasi gerektigini, kapitalist sinifin gruplasmasini engellemesi gerektigini, ve iscilerin yabancilasmasini engfellemesi gerektigini ve en onemlisi kucuk ekonomilerinin kendi pazarlarini korumazlarsa baslarinin bela da oldugunu soyler...

    peeekiii o zaman adam smith neden kapitalizmin kurucusu olarak bilinir? bu genel olarak populer kulturun evrimi ile alakasi olsa gerek... kimse adam smith okumamistir ki... hatta komik bir sekilde adam smith deyince "haa su devlet ekonomiye karismasin diyen adam", marx deyince de "haa su devletcilerin savundugu adam" derler... halbuki adam smith uluslarin zenginlinde devlet olmazsa hicbir seyin olamayacagini anlatip, devlet yoneticilerine ne yapmalari gerektigini anlatirken, marx'in devletle en ufak bir alakasi yoktur... devlete karsidir marx... ama biz boyle bilmeyiz bunlari... ne yazik, ne yazik...

  • 2009'da brett favre'nin (özellikle son 5 maçtaki 2 td-9 int performası olmak üzere) ny jets'te sıçması ve işler garanti gibiyken çok kötü bir sezon sonu ile jets'in playoff dışında kalması ile devam etmiştir bu curse. yıl 2010'u gösterdiğinde ise kapakta bu sefer iki futbolcu vardı: troy polamalu ve larry fitzgerald. polamalu sakatlığı yüzünden neredeyse bütün sezonu kaçırdı ve steelers bu sezon onun başlamadığı tüm maçları kaybetti şu ana kadar. fitzgerald ise ortalama-iyi arası bir sezon geçiriyordu şu ana kadar ama dün akşamki 49ers maçında sakatlanıp çıktı, bari o yırtsa şu lanet işlerinden, izlemesi zevkli oyunculardan birini daha kaybetmeyelim.

  • gülün siz gülün bir kaç sene sonra hepimiz elimize bir direksiyon simidi alıp kafamıza huniyi takıp düt düt yeter düt düt diye gezicez.

    bu arkadaşın bünye zayıfmış, erken gitmiş.

  • bazı yazarlarının bile kullanmayı bilmediği bilgi kaynağı.

    bir şehrin başlığına gidip "gelecek hafta gideceğim şehir. neler yapılır bilenler yeşillendirsin." diye yazan embesiller var.

    ulan sığır, o başlık orada niye var?