hesabın var mı? giriş yap

  • son dünya sampiyonlari;
    löw: 3.8 milyon euro
    deschamps: 3.6 milyon euro

    üstelik yukarida saydigim isimlerin maasi cok büyük ihtimalle brüt, yani maaslarinin yüzde 40'a yakini vergiye gider.

    diger yandan almanya ve fransa'da insanlarin kazanclarinin türkiye'ye oranla 5 katina yakin oldugunu varsayarsak senol'un ne kadar sacma sapan bir maas aldigini anlayabiliriz.

    edit: bu isin piyasasi bu diyen kasiyer kardesim. hemen bugün git patronuna, avrupa'da muadilim aylik 2000€ kazaniyor, ben de aynisini istiyorum de.

  • "bisiklet yolu yaparlarsa binmeyen şerefsizdir" sözüyle cevap verilesi cümle. ha ama bisiklet yolu olmadan binin diyorsa en önce başta anası babası olmak üzere yakınlarını salabilir arabaların vızır vızır geçtiği yerlere...

  • bu amk cümlesini nedense hep zenginler kuruyor. sizce de bunda bir tuhaflık yok mu? yorum sizin…

    edit: gelen yüzlerce mesaja istinaden, burada beni ikna etme, düşüncemi çürütme ya da anti tez önermeye çalışmayın özelden mesajlar atarak. ne demişim entry sonunda: “yorum sizin”.

    ayrıca, madem parayla mutlu olunmaz, o zaman sabah erkenden kalkıp eşek gibi işe gitmeyin kardeşim, oturun mutlu mutlu evlerinizde beş parasız. ne de olsa parayla mutlu olunmuyordu dimi?

    para bir amaç değil, araçtır arkadaşlar. mutluluğa açılan en büyük kapıdır. o güzel güzel yiyip içtikleriniz ve paylaştıklarınız, gezdikleriniz ve de gördükleriniz, direksiyonundan yol fotosu çektiğiniz, starbucks vs diğer kahve ve de gold rakılarınız, meşelerde dinlendirilmiş keyif viskileriniz, vs. kısacası, huzur ve mutlu olmanıza vesile olacak her şey para ile satın alınıyorsa… e o zaman..?

    son olarak, acun üzerinden gidelim hadi! adam tadılabilecek neredeyse tüm dünyevi şeyleri tatmış, her yeri gezmiş, yaşı kaç olmasına rağmen (toplumda aslında sıradan biri yaptığında ayıplanacak) kızları yaşında kadınlarla takılan, jeti, yatı, katı, özel tv'si, ingiltere ve de iskoçya'da futbol kulübü vs olan bir adam kusura bakmayın da parayla mutlu olunmaz demesin!

    bana laf anlatmaya çalışmayın, yazın başlığın altına düşüncenizi, insanları ikna edin de beni favlayacaklarına sizi favlasınlar, kapiş..?

    ekstra edit: ve de sonun sonu olarak, parayla mutlu olunmuyor diyip de fakirliğe dönen bi zengin gösterdiğiniz gün ben de bu entry'imi düzeltip özür dileyeceğim! çünkü o güçten, istediğini kolayca elde edebilmekten ve o kadar maldan vaz geçmek hiçbir babayiğidin harcı değildir!

    saygılar…

  • türkiye cumhuriyeti'nin ilk kadın kimyageri; fransız sorbonne üniversitesi'nden mezun ilk türk kadını. 1902 yılında üsküp'te doğdu. 3 senelik istanbul nazperver kalfa mekteb-i iptidaisi'ni 1 senede bitirdi.

    fen derslerinin zayıf olduğunu gördüğü dar ül muallimat'tan sonra darülfünun kimya bölümüne girdi ve burdan mezun oldu. bakü'de bir erkek okulunda çok zor koşullar altında öğretmenlik yaptı. bu dönemde eşi reşit süreyya gürsey ile tanıştı ve onunla beraber istanbul'a döndü. adana'ya tayin olduktan bir süre sonra eşi ile birlikte paris'e giderek sorbonne'da kimya öğrenimi görmeye başladı.

    sorbonne'da langevin ve madam curie gibi hocalardan ders aldı. biyokimya sertifikası alan hisar, doktorasının başlayacağı dönemde bursu kesildiği için türkiye'ye döndü ve öğretmenliğe devam etti. 1930 yılında çok zorlu çabalarla tekrar parise gitti ve doktorasını tamamladı. istanbul üniversitesi ve itü'de kimya doçentliği yaptı. 1959 yılında profesör oldu.

    remziye hisar dünyaca ünlü fizikçi feza gürsey ve milletlerarası psikoloji cemiyeti'nin tek türk üyesi psikiyatrist deha gürsey'in annesidir. 1992 yılında -enteresandır- oğluyla aynı yıl içinde vefat etmiştir.

    * *

  • çocukluğumdan beri haykırmak istiyordum, kısmet bugüneymiş: (bkz: sezen aksu)
    zamanın ötesi garantilendi tabi ki.

    şaşınlık ve mutluluk editi: samimi bir şekilde zamanın ötesi + kıl kıl mesajlar beklerken tam tersi oldu, destek yağıyor valla. abartmak gerekirse, bir tabuyu daha yıktık sanki? demek ki bu ülkede de güzel şeyler olabiliyor. şu an ağlıyorum biliyor musunuz?

  • ara ara aklıma geliyor, sosyal medyada eski videoları önüme düşünce izlemeden geçemiyorum. "huysuz'u televizyonda izlemiş efsane nesil" olarak onun eksikliğini her geçen gün daha çok hissediyorum galiba.

    bugün ilginç bir röportaj izledim. seyfi dursunoğlu, orhan kural'ın sorularını yanıtlıyor. belli ki programın çok bâriz bir toplumsal farkındalık misyonu var, bu kapsamda çeşitli konularda huysuz'un görüşleri alınıyor. ancak bunu yaparken sohbetin son derece sığ bir hal alması -buraya cuk otursa da "cringe" demek istemiyorum ama- tuhaf mı desem, bir olmamışlık hissi mi uyandırıyor desem, hadi tuhaf diyeyim, bi' tuhaf geldi bana. şöyle ki:

    1- orhan kural, oyuncu bedia muvahhit ve kankası vasfi rıza zobu hakkında bir anekdot anlatıyor, neymiş efendim, bir gün arabayla giderlerken vasfi rıza'nın tuvaleti gelince bir yerde duruyorlar, adamcağız uygun bir yer ararken zaman geçiyor, sonra hâcetini gideriyor ama aceleden önünü ıslatıyor, bedia muvahhit de durumu fark edince, vasfi rıza açıklama yapmak zorunda kalıyor ve "sorma bedia, dışarı çıkınca yağmur başladı" diyor, bedia muvahhit ise muzipçe "tabi sen onu buluncaya kadar mevsimler değişiyor" diyor. hani böyle izleyicide, "eee, bu ne şimdi, ne gereksiz" hissi uyandıran bir anekdot. huysuz bile zoraki bir gülümsemeyle "daha edepli bir şey anlatmanızı tercih ederdim, en azından yaşıma hürmeten..." diyor asjfsflk.

    2- yine bir diğer saçma konu başlığı, fenerbahçeli eski futbolcu alex'in heykelinin dikilmesi hakkında. orhan kural diyor ki, "250 bin şehit verdik çanakkale'de, onlar için bir anıt yapıldı, bir de buraya brezilya'dan bir futbolcu geldi, türkiye'yi sömürdü, özel jetiyle 250 bin dolara gitti, bir de arkasından onun için bir heykel yapıldı, acaba çanakkale'de 250 bin şehidin kemikleri sızlamadı mı? herkes için heykel yapılmalı mı?" diyor. huysuz da "ne alaka aq" dercesine bakıyor önce. sonra güzel bir cevap veriyor: "çanakkale'deki heykeli devlet yaptırdı, futbolcunun heykelinin parası, herhalde bağlı olduğu spor kulübünden verildi, yani bunlar çok özele giriyor, ben bu sualinizi çok zekice bulmadım." diyor. daha ne desin adam, harika bir cevap...

    3- bir başka konu başlığı ise futbol, orhan kural futboldan hoşlanmıyor belli ki ve huysuz'u bu konunun içine çekerek "bir futbol maçı seyretmenin topluma bir tek faydası var mı?" diye soruyor. huysuz yine ustaca cevaplıyor ve: "o zaman şunu da söyleyebilirsiniz, senin yaptığın show'da ne var ki insanlar bunu izliyor dersiniz, onun arkasından bu gelir, futbolcu da kimsenin yapamadığını yapıyor, zevkleri münakaşa edemeyiz beyefendi." diyor. cevabın inceliğine bakar mısınız?

    bir noktada artık huysuz açıkça "beyefendi sen hoşlanmadığın şeyi, niye başkalarına zorla empoze ediyorsun? bu galiba profesörlüğün verdiği bir şey..." diye çıkışarak aslında tüm röportajın gizli niyetini açığa vuruyor. sorulan sorulara çanak cevaplar vermiyor yani, o kadar takdir ettim ki anlatamam.

    geneli son derece kabız ilerleyen sohbetin bazı anlarıysa eğlenceli diyaloglara sahne oluyor, şöyle ki;

    o.k.: vücudunuzu bağışladınız, çok hoşuma gitti.
    s.d.: niye vücudum sizi bu kadar enterese ediyor ki?
    o.k.: yani istifade... ben de düşünüyorum.
    s.d.: istifade etmeyi? (gülüşmeler)

    - & -

    o.k.: hayatınızda kürk giydiniz mi?
    s.d.: kürk?
    o.k.: kürk, hakiki hayvan kürkü?
    s.d.: hayır, giymedim.
    o.k.: giymediniz, çok teşekkür ederim.
    s.d.: yani hayvanlara acıdığım için değil, o parayı verip kürk alamadığım için. (gülüşmeler)

    şimdi ikisi de rahmetli oldu tabi, aralarında 6 ay bile yok.

    yaşadığı çengelköy'ü tanımlarken "sakin, sessiz, âsûde bir yer, burnumun dibinde insan yok, kalabalıktan nefret ediyorum." diyen huysuz'un ölümünden birkaç ay sonra mezarını ziyaret etmiştim. henüz kabri düzenlenmemişti, sadece başucunda bir tahta parçasına adı yazılıydı, hepsi bu. hemen yol kenarında, gelen geçene lâf atacakmış gibi duran bir mezarı vardı...

    onca sahne, show, televizyon, kabare, kalabalıklar, alkışlar... hepsinden uzakta... her kabir gibi sakin, sessiz, kendi deyimiyle "âsûde"... fakat yol kenarında olmasından mütevellit burnunun dibinden sıklıkla insanlar geçiyor. şimdi bundan, hayattayken olduğu kadar şikayetçi değildir umarım. :)

    bir huysuz geldi geçti bu dünyadan, ince bir ruh, kristalize bir zekâ idi.

  • askinizi gerekirse daglara yazin ama facebook duvarlarina, instagram sayfalarina yazmayin. ayrildiktan sonra tek tek o vicik vicik paylasimlarinizi sildiginizde arkanizdan cok dalga geciyoruz, cok.

  • benim anladığım "siz nesiniz ki, sizin kaybınız ne olsun, pis fakirler" diyememiş de, bunu demiş. normal.
    akp'li sonuçta.
    ..
    evet, ben de ekşideki hayatsız köpeklere soruyorum; kimsiniz olm siz?
    kaç kuruşluk adamlarsınız lan?
    cevap verin, yarınsız hayvanlar!!

  • ferhan sensoyu anma toreninde kultur ve turizm bakani ve akpli beyoglu belediye baskaninin oldugu salonda "70 senedir bu ulkeyi din bagimlisi hukumetler yonetiyor, ama ona ragmen 70 senedir inatla tiyatro yapiyoruz biz, ferhan da inadina tiyatro yapti hep" demis sanatcidir. helal olsundur.

  • öğrenmekte olanların faydalanabileceği kaynaklar ve işlevleri:

    1- le point du fle: tüm konularla ilgili başka sitelere ve kaynaklara yönlendiren bir portal. her konu başlığı altında birçok başka kaynağa yönlendirme mevcut.
    2- ccdmd: kanada'nın quebec bölgesinin çevrimiçi eğitim programının fransızca kısmı. birçok alıştırma ve konu anlatımı mevcut.
    3- bonjour de france: dilbilgisi ve sözcük bilgisine dair bolca alıştırma bulunan bir platform. tüm alıştırmalar a1-c1 arası seviyelendirilmiş şekilde ve çok pratik.
    4- va te faire conjuger: fransızca fiil çekimleri için basit arayüzü ile kullanışlı bir site.
    5- tv5 monde langue française: fransız televizyonu tv5'in fransızca öğrenimine dair bolca sesli ve görüntülü içeriğin bulunduğu sitesi.
    6- phonétique: harflerin, harf öbeklerinin, kelime sonu veya kelime başı harflerin okunuşlarına yönelik bir site.
    7- platea: öğrendiğiniz konularla ilgili alıştırmalar bulunduran bir site.
    8- français facile: yine bir alıştırma sitesi. öğrenilen konuları pekiştirmek için ideal.
    9- jeux geographiques: hem coğrafya bilginizi hem fransızca ülke isimleri bilginizi sınamak için oyunların bulunduğu bir site. a1-a2 seviyesindekiler için uygun.

    ek: coursera'nın şöyle bir b1-b2 kursu mevcut. kurs içeriğine ücretsiz olarak erişim sağlayabilirsiniz. sertifika almak için 50 dolar ödeme yapmak gerekiyor.