hesabın var mı? giriş yap

  • 4 şehit. sebebi ne olursa olsun, anne babalar biricik oğullarını, eşler biricik kocalarını varsa çocuklar biricik babalarını kaybettiler.

    ailenin biricik oğlu olan abimin de bir zamanlar askeri pilot olması sebebiyle yıllardır her "askeri uçak kazası" haberini korkuyla izlerdik. hala da öyle gerçi. bir haber duyuldu mu önce uçak tipi öğrenilmeye çalışılırdı, helikopter mi jet mi, jetse f4 mü, f5 mi, f16 mı vs. f16 ise korkuyla nerede düştü acaba denirdi, bizimkinin görev yaptığı yer değilse bir nebze rahatlanır (rahatlamak diyorum çok acı maalesef) ama içimiz cız ederdi. tanıdık çıkma korkusu sarardı bu sefer de insanı. sonrasında kim olursa olsun yüreğimize bir ateş düşerdi. özellikle de annemin. oğlunun uçuşu olduğu her gün, oğlu indim diye arayana kadar rahat etmeyen annem, çok iyi anlardı diğer anneleri, her kaza haberinde ağlardı, şehitler için ağlardı, geride kalanları için ağlardı ama en çok da anneler için ağlardı. hala da ağlar. ölen evlatlar için ağlar, anneler için ağlar, bir gün onun da başına gelecek korkusuyla, biricik oğlunu idealleri uğruna uçarken kaybetme korkusuyla ağlar.

    yine yandı yürekler. çok zor. allah ailelerine sabır versin.

  • fahrettin koca'ya 2 eylül 2020 basın toplantısında patronunun giresun mitinginin corona önlemleriyle bağdaşıp bağdaşmadığını sorabilen yol tv muhabiri yürekli ve namuslu gazeteci. memlekette namuslu gazeteci o kadar az ki bir tanesine denk geldiğimizde biraz olsun yüreğimiz soğuyabiliyor. her ne kadar sağlık bakanı patronuna karşı duyduğu derin korkaklıkla yine milletine ihanet edip soruyu "cumhurbaşkanımızın maske-mesafe meselelerinde ne kadar hassas olduğunu hepimiz biliyoruz." minvalinde geçiştirse de önemli olan bu soruyu sorabilmekti. sağlık bakanının renginin atması bile çürümüşlüğün tarihe geçen kanıtı oldu. çok sağ ol özge hanım.

  • bir davutoğlu ifadesi. selahattin kendisine selahattin eyyubi'yi hatırlatıyormuş. selo başgan ise "kudüs musevilerin kutsal mekanıdır" demiş. ahmet'ciğim de gönül koymuş, bu yüzden artık ona selahattin demeyecekmiş.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28894702.asp

    bu da selahattin'in sandalyeden düşüren cevabı:

    https://www.youtube.com/watch?v=xydab7ght3i

    ___
    edit: 'birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan şu günlerde' selahattin demirtaş türkiye siyasetine ilaç gibi geliyor. tüm kesimleri kucaklıyor, ezilenleri savunuyor, emeği, barışı, özgürlüğü temel alıyor. zira türkiye'nin bunlardan daha acil sorunları yok. karizması, özgüveni, espri yeteneği malum zaten. ancak bu adam ve partisi iktidar olmaya oynamak yerine barajı geçme kavgası veriyor. enteresan memleket dostlar.

  • sonuçtan bağımsız olarak şunu söylemek lazım, fatih gemileri karadan yürütme emrini verdiğinde baya bi adam "yok uçuralım amk" demiştir.

  • bu amcaların çoğu öyle mülayim, suskun vs. kişiler değildir, daha çok gün görmüş, kulağı kesik tiplerdir ve yaşlılıktan dolayı biraz yalnızlaşmışlardır..sahilde mutlaka birilerine selam verirler; genelde göbekli ve kıllıdırlar ve kıyafetleri hafiften eskidir (altlarında sadece şort bulunur)..bazen elinde bir ağaç dalından asa taşıyanlarına da rastlanır..yanlarında havlu-meyve filan taşıdıkları eski püskü bir çanta mutlaka vardır ama kimi zaman bunun yerine migros poşeti kullandıkları da olur..genelde tatlı sohbeti olan ve araya hayali olaylar karıştıranlarına rastlanır..ve fakat tuhaf şekilde özenli ve şairane bir yalnızlık içinde olan, zamanında nitelikli hayatlar sürdüğü anlaşılan tipler de mevcuttur..tüm bu adamların en büyük özelliği sistemli bir şekilde hep aynı yerde ve aynı saatte bulunmaları ve körük gibi ciğere sahip olmalarıdır..sigara içenleri çok azdır ama zamanında çok içmişlerdir..ben bu insanların anılarını tazelemek ve hayal kurmak için yüzdüklerini düşünürüm zira uzun soluklu yüzmek kişinin kalabileceği en sakin ve tatlı atmosferi yaratmak için bire birdir..seslerin kaybolduğu ve fonun yavaş yavaş değiştiği bir deniz..kişi yüzerken geçmişe ve hayal dünyasına kolayca dalabilir..yaşları da göz önüne alındığında bu amcaların geçmişe seyahat için denizde uzun soluklu yüzmeleri anlaşılır bir durumdur..kıyıdan uzaklaşmaya başlayan bir amcanın düşünce akışı:

    ' büyük kızın oğlu kocaman oldu hafize, yerinde duramıyor kerata..görsen nasıl severdin sen..onu gördüğüm zaman mutlaka bir hediye vereceğimi bilir, gözleri parlar..bazen biraz şekerleme, misket, hoşuna gidecek bir şort, oyuncak tabanca..eskaza boş gitsem yüzü asılır..küçük kızın iki çocuğu da çok güzel anlaşıyorlar..ikisi de kız ve büyük olanı hık demiş senin burnundan düşmüş..ismini hafize koyalım bir tanesinin demiştim de : aman babaa bu isimler artık kullanılmıyor biz nehir ismini koymayı düşünüyoruz dediler ve koydular da..nehir ve esin..oysa hafize koysalardı, ben her seslendiğimde seni ansaydım olmaz mıydı? gerçi ben içimden hafize diyorum hep, çaktırma..

    ben seni zamanında çok üzdüm hafize, denizin tuzu gözlerimi yakınca senin ağladığın zaman kızaran gözlerin gibi oluyor..tıpışladığın göbeğim kocaman oldu zaman içinde, kollarım rotatif gibi maşallah yorulmadan suyu yarıyorum, çelik gibi zindeyim bu soğuklarda yüzerken ama işte sakince ağlamayı da seviyorum kulaç atarken..senin deyiminle zıtlık seremonisi..dayın, yengen, benim kuzenim coşkun, almanya dan alt komşumuz gökhan bey, senin pek sevdiğin bahçıvan selim filan hepsi rahmetli oldular..yani bilirsin, öte dünya inancım pek olmadığından onları da görüyorsundur diyemiyorum ama haberin olsun işte..öte dünya inancı olmayınca beni nasıl duyacaksın dersen, biliyorum duyarsın sen hafize...öyle olmayacağına inansam ileri değil dibe doğru yüzerim, yaparım bilirsin..

    apartman aidatları arttı, büyük kız sağolsun arada yemek yapmaya, çamaşır-bulaşığı halletmeye geliyor, damat efendi biri, evcimen..galatasaray geçen sene şampiyon oldu, ama yine fenerbahçe yi yenemedik..ama bak n'oldu, onların sahasında yenilmedik de şampiyon olduk..haha, tahmin edeceğin gibi çok sevindim..kupayı bize saatler sonra verdiler hafize, bunu bile medenice organize edemedik anlayacağın..gençliğimizde gurbet ellerdeki en büyük eğlencemiz olan st.pauli maçlarına giderdik ya beraber, o zamanlar ne pür neşeydik be! ..türkiye ye belki de dönmemeliydik, sana bakamadılar burada..memleket hasreti diye tutturduk da n'oldu? hiç..gerçi çocuklar mutlu, ben de iyiyim aslında..yüzüyorum, balık tutuyorum, ev temiz, bahçeyle uğraşıyorum, 10 numara hayat..geçen gün yöneticiyi dövecektim de zor tuttum kendimi..yok efendim şu sınır çalılarını keselim de duvar çekelim..lan godoş, ben onları büyütmek için..neyse, şimdilik kestirmedim işte..haftaya torun torba geleceğiz ziyaretine, yeni çiçekler ekeceğiz..eskiden bu sahiller ne kadar boştu, şimdiyse seninle sohbet etmek için açıldıkça açılıyorum hafize, ancak yalnız kalabiliyorum..dünyadaki tek sessiz yer meğer denizmiş, şu fransız boşuna dememiş deniz için sessiz dünya diye..sen üzülme, sigara içmiyor ve öğünleri atlamıyorum..kıyıya da yaklaştık, görüşürüz yine karıcığım..'

  • 80 gençliğinin ilkokul yılları adetlerindendir.. pazar akşamları bizimkiler dizisi bittiğinde jenerik eşliğinde banyo yolu tutulur.. banyo çabuk yapılır ki, spor studyosu'na yetişilebilsin.. spor stüdyosu'nun tümünü izlemek kısfmet olmaz, uyunur...