hesabın var mı? giriş yap

  • il, tamamen idari-resmi bir tanımlamadır. örnek verecek olursak, osmanlı döneminde rumeli (trakya bölgesi+batı trakya) tek bir ildi, sonrasında türkiye cumhuriyetinin resmi il tanımı değişti ve şu an eski rumeli ilinin olduğu bölgenin türk kesiminde kırklareli, edirne, tekirdağ, çanakkale, istanbul gibi iller var. il kavramı çok karmaşık değil. sorun il merkezi kavramında.

    il merkezi de tamamen idari-resmi bir tanımlamadır. il merkezini kavrayabilmek için ilçe kavramını anlamak gerekir. il gibi benzer şekilde ilçe de tamamen idari-resmi bir tanımlama olup, türkiye cumhuriyeti resmi ilçe tanımına göre nüfusu 20.000 üzerideki (20.000- olanlar otomatik olarak düşmezler, idari karar gerekir) şehirlere ilçe denir. il merkezi ise, sınırları belirlenmiş il bölgesinin merkez ilçesidir, valinin bulunduğu ilçedir. bir ilin n tane ilçesi olabilir, ama 1 tane merkez ilçesi olur (büyükşehirler istisna). ayrıca merkez ilçe ile ilin adının aynı olması gibi bir zorunluluk yoktur, örneğin içel adlı ilin merkezi olarak seçilmiş ilçenin adı mersindir.

    şehir kavramı ise kısmen idari-resmi bir kavramdır. evet, mevzuatta şehir diye bir tanım var. hatta çoğu resmi kullanımda şehir ve ilçe aynı anlamda kullanılıyor. dikkatinizi çekerim şehir ve il merkezi (merkez ilçe) değil, şehir ve ilçe aynı anlamda kullanılıyor. bu bağlamda, idari-resmi açıdan her ilçe bir şehir olarak kabul edilir diyebiliriz.

    ama bir de şehrin genel anlamı var. tarihi, sosyal, kültürel, askeri, vs bir çok açıdan şehir, belli bir büyüklükte insan topluluğunun belli bir düzen içerisinde bir arada yaşadığı, kırsalın içerisinden sıyrılmış, belli karakteristik özelliklere sahip yerleşim yeridir. genel geçer bir tanımı henüz mevcut olmasa da, yüzyıllardır hatta binyıllardır kabul edilmiş şehir kavramı budur. mesela cadde sistemi olmayan yerleşim birimi şehir olarak kabul edilmez. rejimi ne olursa olsun merkezi yönetim şarttır. sınırlarında kırsal ya da köyler başlar, yani iç içe ya da dip dibe şehirler olmaz, doğal sınırlarla ayrılmaları gerekir, yoksa tek şehir olurlar. vs.

    genel anlamda şehir ve idari-resmi anlamda şehir (türkiye için ilçe) arasındaki fark için bariz örnekler, istanbul, ankara vb şehirlerin ilçeleridir. örneğin istanbulda genel anlamda 1 adet şehir vardır: istanbul, şehri istanbul, constantinopolis, byzantium vs hepsi aynı şehrin tarih boyunca aldığı isimlerdir. ama bu şehrin içerisinde bir sürü idari-resmi anlamda şehir (ilçe) vardır: fatih, beşiktaş, beyoğlu, bakırköy, vs gibi. örneğin beyoğlu, eskiden pera adlı genel anlamdaki şehrin modern adıdır. pera şehri, constantinopolis şehrinden doğal sınırlarla ayrılmış başlı başına bir şehir iken, osmanlı döneminde constantinopolis şehrinin adı istanbul olmuş, zamanla istanbul çok büyümüş ve pera şehrini yutmuştur. bugün beyoğlu'na şehir denilemez, ama resmi tanımda nüfusu 20.000'den fazla olduğu için şehir ve ilçedir. hatta aynı zamanda merkez ilçedir. bunlardan farklı olarak, silivri adlı idari-resmi olarak istanbul iline bağlı şehir (ilçe) ve hatta merkez ilçe olan yerleşim birimi, aynı zamanda istanbuldan aynı başlı başına bir şehirdir, eski adı selymbria olan bu şehir ile istanbul şehri arasında bulunan kırsal alan-doğal sınırlar yüzünden beyoğlu olmasa bile silivri hala şehir özelliğini korumaktadır.

    bu kadar yazının üzerine hala karıştıran olursa;
    (bkz: şehir ve ili aynı gibi kullananları dövme isteği)

    editus: bu arada içel diye bir şehir yok, içel tamamen idari bir kavram. bu bakımdan içelin tarihi 1933-2002 yılları arasında kalır (2002 yılında ilin adı tekrar mersin olmuştur). ama mersin gerçek bir şehirdir, binlerce yıllık tarihi vardır.

  • yeri geldigi zaman birlikte ibadet edilebilecek, pilavli, maklubeli sohbetler gibi sosyal aktivitelere birlikte gidilebilecek, hak yolundan sapmayan muminlerin arandigi ilanlardir.

  • bir algı operasyonu.

    az önce marketteydim, karpuz seçiyorum. lakin pek anlamam. ortam sakinken karpuzları incelemeye başladım fakat bir anda müşteriler etrafımı sardı. karpuz bakanlar falan da var. hemen o esnada bütün cesaretimi topladım ve “pat pat” karpuzları tokatlamaya başladım. karpuzdan karpuza geziyorum, suratımda memnuniyetsiz bir ifade ile. ama iç dünyamda ne yaptığıma dair bir fikrim yok. derken karpuzun birinde karar kıldım, alıp sağına soluna baktım. “heh tamam aradığım karpuz sesi bu” dercesine tezgahtan uzaklaştım. geride kalanlarda “bu adam bu işten anlıyor” izlenimi bıraktığıma yemin edebilirim ama ispatlayamam.

    aldığım karpuz mu nasıldı? tabi ki dandik.

  • herkes de bir tutturmuş erken kalkmak erken kalkmak. her sabah 6'da kalkıyorum ve hayat kalitem bok gibi. balık istifi gibi otobüsteyim şu an. yanımdaki dayı entry'mi okuyor. bu mu hayat kalitesi..

  • ananas aldırdım esprisinin önünü kesmek içindir. cennet sonsuz huzurlu bir yer, tatsızlık çıkartmanın alemi yok.

  • ingilizce hazırlık öğrencilerine hocaları alıştırma yapabilmeleri için troy filmini kendi dilinde ve ingilizce alt yazılı izletmektedir. akabinde archilles'in hector'u teketek savaşa çağırdığı bölüm gelmiştir.

    archilles=hectooor!
    archilles=hectoooor!
    archilles=hectoooooooor!

    bir an aralık olan sınıfın kapısından rektör kafayı çıkarır ve...

    rektör=beni mi çağırdınız çocuklar?

    birebir yaşanmıştır.

  • görsel

    prens harry ve eşi meghan markle'nin abd'li ünlü televizyoncu oprah winfrey'e verdiği iki saatlik röportajda, kraliyet ailesi'nden ırkçı ithamlar karşısında destek görmek yerine, bizzat aile bireylerinin ırkçı tavırlarıyla karşı karşıya kaldıklarını anlatmıştı.

    taht sırasındaki konumu abisi ve abisinin çocuklarından sonra gelen prens harry'in game of thrones (taht oyunları) olarak gördüğüm ve zevkle izlediğim mücadelelerindeki bu yeni hamlesi benim içinde beklenmedik bir hamle oldu. şah dedi diyemem ama veziri ile saldırıya geçtiği söylenebilir. kraliyet ailesi bu hamleye yazılı olarak yanıt verdi.

    büyüteçlerimiz hazırsa yıllar yılı stratejik hünerleri ile tanınan ingilizlerin bu yanıtına yakından bir bakalım.

    görsel
    öncelikle açıklama metnini yorumlamadan bir okuyalım.

    the whole family is saddened to learn the full extent of how challenging the last few years have been for harry and meghan," the statement reads.

    "the issues raised, particularly that of race, are concerning. while some recollections may vary, they are taken very seriously and will be addressed by the family privately."
    "harry, meghan and archie will always be much loved family members."

    "tüm aile son birkaç yılın harry ve meghan için ne kadar zorlu geçtiğini öğrendiği için üzgün.

    bazı hatırlananlar kısmen farklı olsa da özellikle ırkçılıkla ilgili iddiaların çok ciddiye alındı ve bu aile içinde özel olarak araştırılacak

    harry, meghan ve archie her zaman ailenin çok sevilen üyeleri olarak kalacaktır."

    üzerinde saatlerce tartışıldığı son hali verilene kadar bir çok kez kelimelerin yerleri, vurguları, eş anlamlı sözcüklerden hangisinin kullanılacağı enine boyuna düşünüldüğü oldukça belli olan bu metin ilk bölümde;
    ı am sorry veya “ı apologize” gibi özür dilemek manası ile direkt olarak eşleştirilebilecek bir ifade olmaksızın üzgünlük belirtilmiş.

    "aile son bir kaç yılın bu kadar zor geçmiş olduğunu öğrendiği için üzgün"

    ilk başta kulağa oldukça empatik ve neredeyse özür dilemeye yakın duran bir ifade gibi duruyor.
    üzgünüz böyle olmasını istemezdik.
    bilerek böyle birsey yapmadık, haberimiz olsa hem yapmaz hem de yapanlara sert tepki verirdik. üzüntünü anlıyor ve üzüldüğün konuda sana hak veriyorum.

    ama cümleyi tekrar tekrar okuduğumda vurgunun bir üzüntü ifadesinden çok böyle birşeyi yeni öğreniyoruz kısmına olduğunu fark ettim. bunu bize ifade etmeden, bizimle konuşmadan direkt basına konuştun. bizde bunu şuan öğreniyoruz. böyle birşey yok. olsa bile haberimiz yok. ey halk bizde bunu sizler gibi ilk kez duyuyoruz. ve kulaklarımıza inanamıyoruz. böyle bişey var ise en çok biz üzülürüz. çünkü biz ırkçılık yapacak kişiler değiliz. gerçi böyle birşey yok. bu gelin bunu bize söylemeden basına konuştu. gerçekten böyle bişey olsa bize önce söylemesi gerekmez miydi? derdi ırkçılık ise gelsin konuşsun. biz onu anlarız. ama onun derdi bu değil
    amacı üzgünlügünün giderilmesi değil show yapmak.
    popüleritesini artırmak.

    ikinci bölümde ilk bölümdeki kısmi geri adım örtülü saldırı yerini daha aleni bir karşı saldırıya bırakıyor.

    "bazı hatırlanan kısımlar farklı olsa da"

    yalan söylüyorsunuz demenin en bürokratik yöntemi bu olsa gerek.

    "ırkçılıkla ilgili iddiaları ciddiyetle araştıracağız."

    araştırmamızın nedeni sana inanmamız ve ciddiye almamız değil ırkçılık konusunda yüksek hassasiyettimiz. bu konu bizim için kabul edilemez bir konu, bu konuyu gündeme getiren sen bile olsan biz araştırırız. ve bu araştırma olması gerektiği gibi basın karşısında değil aile arasında yapılır.

    son cümle ise

    "harry, meghan ve archie her zaman ailenin çok sevilen üyeleri olarak kalacaktır"

    sen bizimle savaşmaya çalışabilirsin. bizi zor durumda bırakacak işlerde yapabilirsin ama biz sizi muhatap alıp sizle savaşa girmeyiz. sizin rolünüzün ne olacağının kararını biz veririz. düşman olmak, rakip olmak istedin diye olmazsın. senin rolün ailenin sevilen üyelerinden biri olmak. ve bu hep böyle kalacak.
    görsel

    kraliyet yazılı cevabı ile prens harry ve meghan marke yi nazikçe dövmüş. bakalım isyankarlar buna nasıl yanıt verecek

    veziri geri mi çekecek yoksa fille destekleyecek mi?