hesabın var mı? giriş yap

  • "olsun"

    - doğdu mu çocuk bakayım?
    - evet hala, bir kızımız oldu
    - olsun

    - nereyi kazandın?
    - jeoloji mühendisliği
    - olsun

    - ee neciymiş senin bu damat adayı bakalim?
    - öğretmen teyzecim
    - olsun

    güya anlayışlı ama aslında karşısındakini ezen bir ifade. nefret ederim.

  • -akşam beraber yemek yiyelim mi ordan da bir mekana geçer birşeyler içeriz..
    - ne gerek var o kadar masrafa direk sana geleyim..
    -canım benim..

  • değerli arkadaşlar burada yazılan yorumların çoğu duygusal ve gerçek dışı. boşanma deneyimini yaşayan babalar dışında bu konuyu anlamak kolay değil. medeni insanlarda olması gereken boşanırken mal paylaşımı, nafaka, çocuğa karşı yükümlülükler, görüş süreleri gibi konularda anlaşıp ortak velayet düzenlemektir. ancak bazı kadınılarımız ile boşanma sırasında maddi konularda anlaşmak mümkün değildir. çünkü boşanırken bazı kadınlar, boşandığı adamı yolunacak kaz olarak görmektedir. buna boyun eğmeyen babaya karşı en etkili silah çocuktur. boşanma bu çekişmeye girdimi böyle kadınlar çocuğun psikolojisini düşünmez. çekişme başladığında olan baba çocuk ilişkisine olur çünkü çocuk anneye yakın ve ilgisine muhtaçtır. küçük yaşta annenin dolduruşuna açıktır. unutmayınız ki her baba için çocuğu dünyadaki en değerli şeydir. ve bu da aynı zamanda kadının silahını güçlü yapan şeydir. bir baba-çocuk ilişkisini bitirecek kadar güçlü ve zalimce kullanmaya elverişli.

    peki madem babalar için çocuk bu kadar önemli neden istenen şartlara boyun eğip ortak velayet alamıyor babalar diye soruyorsanız, çevrenizde boşanma süreçlerindeki kadın taleplerine bakmanızı öneririm. erkek kadın eşitliğini dilinden düşürmeyen, benim de kazancım var, ekonomik özgürlüğüm var kimseye ihtiyacım yok diyen türk kadınını birde avukat bürosunda görün. (anlaşma için önce oraya gidilir).

    velayet çekişme sonrasında anneye verilir. baba kanuni (maddi) haklarını, hakimin belirlediği nafaka yükümlülüğünü alır. sadece 2 haftada bir (+ tatiller) çocuğu görme halkı vardır. çocuğun ikameti, eğitimi, sağlığı dahil hiç bir konuya karışamaz. bu süreçten sonra babanın psikolojisini ve çocuğun babaya karşı doldurulmasını da buna ekleyiniz.

    peki, anne boşanma sırasında yasal hakkı olan imkanlarla (mal paylaşımı+nafaka) yetinseydi ve ortak bir velayet anlaşması yapsaydı, yaşanan sorunları çocuk üzerinden cezalandırmayacak medeni seviyede olsaydı, boşanma sonrası nasıl bir baba-çocuk ilişkisi nasıl olurdu dersiniz?

    eşler arasında yaşanan çekişmenin derinliği dışarıdan bilinemez. bu çekişmenin sonuçlarını çocuklar yaşar. sürecin bu duruma gelmesini önlemek sadece babanın elinde olan bir şey değildir. annenin işbirliğini gerektirir.

    tamam ilgisiz babalara saydırın da arada bir "nasıl bir anne ki boşanma sonrası baba-çocuk ilişkisini sağlayamamış " gözü ile de değerlendirin.

    edit: kızgınlıkla yazdığım bu entri'deki bazı genellemeri düzelttim. incittiğim kadınlar olduysa af dilerim.

  • "halkım açı bilmiyordur, hem ben de bu fırsatla yalan söylememiş olayım" demiş olabilir kendileri.

  • profesörünün her an trafikte kavga edip, koltuğun altından haydarı gösterecekmiş gibi baktığı kafedir. tokio da bir dönemin vazgeçilmezi ayça_22'ye benziyor. sanırım kafedeki en çok benzeyen detay kırmızı tulumlar ve dali maskesi.

    ama ben yine de bu fikri beğendim. yaratıcı gözüküyor.

  • şaka değil. komik değil zaten. daha önceden özelleştirilen ido'nun yabancı ortağı souter ınvestments türkiye'yi dava etmeye hazırlanıyormuş. çünkü özelleştirme yapılırken onlara da bir garanti verilmiş(!).

    demişiz ki biz bu adamlara, "biz bu köprünün ücretini 42 dolar olarak belirledik. bunun altına düşmeyeceğiz. yani sana bir etkisi olmayacak, çünkü kimse o parayı verip bu köprüyü kullanmaz. sana da bunu ihalede garanti ediyoruz, merak etme."

    osmangazi köprüsü içinde yapan firmaya bir güvence vermişiz. kimse kullanmıyor, ama parayı ödememiz lazım. kur da yükseldi. ne yapacağız? bari günde 5-10 kişi daha fazla kullansın diye indirim yapmışız. ne olmuş, 121 tl olması gereken ücret, 64 tl'ye düşmüş. ido'dan daha fazla. ido ne yapmış? "sen bana bunun garantisini verdin, bu indirimi yapman suçtur" diyerek bizi washington'da ki mahkemeye veriyormuş.

    yani ne olursa olsun biz kaybediyormuşuz. ordu'da oturan ve belki bu köprüyü de, ido'yu da hayatı boyunca hiç kullanmayacak hikmet amca kaybediyormuş. çoğ güzel projeğ. megağğğğ proje.

    haber linki

  • inşallah oğlun ilerde bu ismi ona koyduğun için senden nefret eder. bir çocuğun kaderini, şansını, bahtını sağa sola caka satmak için berbat etmişsin. ne desem gg.