hesabın var mı? giriş yap

  • "tam sabah-atv'nin önünde durayım da haberci arkadaşlara kolaylık olsun" diye incelikli düşünen başbakan sağolsun. sonraki ışıkta dursaydı bari de haber olsun diye kastığı anlaşılmasaydı.

    kılıçdaroğlu bunu yapsa ezik falan derdi akepeliler. kahveye gitti vatandaşla konuştu da yemediği laf kalmadı adamın. ikiyüzlülük, riyakarlık derken bunu da hatırlayalım, asıl kimin riyakar olduğu çıksın ortaya.

    davutoğlu da ışıkta durmayıp napacak? ofise gidip yukarıdan gelen talimatları dinleyecek garibim. dur da gelen geçeni izleyelim, istanbula gelmişiz, hava da güzel demiştir şoföre heralde.

  • ilişki iki kişi arasında yaşanan özel bir şeydir ve başkalarını buna karıştırırsan artık senin kontrolünden çıkar. maşallah kozan ailesi evinde ne var ne yok ilişkilerinde ne oldu herkesle paylaşıyorlar. yani kozan ailesinin ağzında bakla ıslanmıyor. misal,

    esma ağlamış, üzgün bir surat ifadesiyle kapıyı çalar. anne kapıyı açar.
    - aaa esma ne işin var kızım sabah sabah.
    - hiç anne........anne
    - efendim kızım
    - anne ben birkaç gün burada kalabilir miyim?
    - tabii kalabilirsin güzel kızım benim. (yanağını okşar) da ne oldu esma neden burda kalmak istiyorsun? selim’le tartıştınız mı yoksa?
    - yok anne ya daha kötü.
    - ne oldu kızım yaa annene de mi anlatmıycaksın?(kızgın)
    - anne......selim.......bu sabah...........osurdu
    - neeee?
    - duydun işte. ben de çıktım buraya geldim.
    - aaaa. tamam kızım sen git elini yüzünü yıka ben de kahvaltıyı hazırlıyayım.

    biraz sonra yatak odası,
    - cemal kalk canım esma geldi.
    - canım kızım benim.... ama suzan neden gelmiş ki sabah sabah.
    - cemal......bu sabah selim.............osurmuş. esma da....
    - kalkmış buraya gelmiş. ah suzan ah suzan. hiç büyümüyecek senin bu kızların.....................gerçi alışkın değil bizim kızlarımız böyle şeylere. biz hiç osurmadık onların yanında.
    - cemal ne yapacağız şimdi boşanırsa bunlar.
    - ah kadınım bu kadarcık şeyden boşanılır mı?

    biraz sonra telefonda,
    - alo çiçek uyandınız mı kızım?
    (çiçekle kocası yatakta oynaşıyorlardır)
    - uyandık tabii annem benim.......anne ne oldu sabah sabah kötü bir şey mi var.
    - kızım bu gün işin var mı?
    - önemli bir işim yok anne. ne oldu anlatmıyacak mısın?
    - esma geldi bu sabah......
    - eeee kötü bir şey mi var yoksa?
    - selim osurmuş esma’nın yanında çiçek.
    - neeee.. koskoca selim arhan.
    - neyse sen gelde bir konuş kızım kardeşinle.
    - tamam anne ben birazdan ordayım.

    necati-çiçek,
    - ne olmuş hayatım kötü bir haber mi?
    - sayılır. selim esma’nın yanında osurmuş.
    - hahahahaha çiçek bu mu yani?
    - ne var necati biz alışkın değiliz böyle şeylere
    - ama hayatım ben senin yanında hep osururum.
    - (sevgiyle bakar) ben seni çok seviyorum o yüzden de....
    - yani esma selim’i çok sevmiyor mu diyorsun?
    - (kızgın) ben gidiyorum necati!

    tekrar evde,
    - anne ben dayıma yardıma gidiyorum.
    - tamam oğlum.
    - anne bir şey mi oldu?
    - yok oğlum ne olsun?(küçükler her şeyi bilmez)
    - anne.....esma ablam neden gelmiş?
    - gelemez mi oğlum burası onunda evi.
    - gelir de ağlıyordu sesini duydum ondan soruyorum.
    - oğluuumm......bu sabah selim ablanın yanında osurmuş.
    - neee....
    - evet oğlum ablan da buraya gelmiş.
    - anne ben gidiyorum akşama konuşuruz. vay terbiyesiz.....

    biraz sonra arhan’ların mutfağı,
    (suzan durgundur, dalıp dalıp gidiyordur)
    - abla neyin var bugün senin durgunsun.
    - yok bişeyim nazlı sen pirinçlerini ayıkladın mı?
    - ayıkladık ya demin beraber abla.......abla senin birşeyin var anlatmıyorsun.
    - yok birşeyim kızım sen ordan bana bir domates versene.
    - ablaaaaaa
    - tamam tamam. esma geldi bu sabah.
    - eeeee
    - selim sabah yanında osurmuş.
    - inanmıyorum abla ya selim bey.
    - evet selim bey
    - valla hiç beklemezdim abla yaaa.

    bu sırada ozan’la dayısı köfte arabasının başında,
    - ozan neyin var be dayıcım. ceylan’la kavga filan mı ettiniz?
    - yok dayı allah korusun.esma ablam gelmiş bu sabah.
    - eeee
    - selim abi....sabah ablamın yanında osurmuş.
    - eh be dayım bu mu yani sorun
    - ya dayı ya osurmuş diyorum sana.
    - bu çok normal insansal bir davranış. gel sana evlilikte osurugu siradanlastirma sureci anlatayım........

    işte böyle kozanlardan birinin evinde biri osursa* bütün herkes öğreniyor bunu.

  • ihtimal dahilinde değildir çünkü: banu alkan ın ölçüsü değil koordinatları vardır ve google earth ile görülebilen tek insandır.

  • hayat gerçekten enteresan. bjk arsenali ciddi şekilde zorlayıp neredeyse elerken ve futbol olarak da bence daha iyi oynarken gs'li arkadaşlar "aferin bjk'ye" diyeceğine "arsenal bu sene kötü yeaaa" demişlerdi. ve o arsenal döndü dolaştı gs'nin grubuna düştü. ilk maçta dalga geçti ikincisinde ise dalga geçmekten beter ediyor. hayat gerçekten enteresan.

  • pkk'nın bir haftada 26 okul yakması olayının bir boyutu...

    http://m.radikal.com.tr/…ini_toplayip_yakti-1213793

    --- spoiler ---

    siirt merkeze bağlı iki köyde ilk ve orta okullara pkk'lılar tarafından molotoflu saldırı düzenlendi. okullarda çıkan yangın söndürülürken, büyük hasar meydana geldi. valilikten yapılan açıklamada anaokulu öğrencilerinin oyuncaklarının bir araya toplanarak yakıldığı belirtildi.

    --- spoiler ---

    oğlum siz nasıl insanlarsınız lan?

    ya da şöyle sorayım, siz insan mısınız?

    görev gereği ben de güneydoğu'da çalışıyorum. her gün işten eve giderken ayağında giyecek ayakkabısı bile olmayan, sokaktan geçen arabaların arkasından koşup ya da ağaca tırmanıp kendi hayatını tehlikeye atmaktan başka oyun bilmeyen çocuklar görüyorum. insanın içi sızlıyor.

    onca yokluğun içinde bu çocuklara iyi kötü bir eğitim görsünler diye bir okul yapılmış, içinde gencecik birkaç öğretmen, 5-10 taneden fazla kitabı olmayan bir kütüphane, en fazla iki sepet de oyuncak var...

    ben okumayacağım o okulda. sen okuyacaksın...
    senin kardeşin, senin kuzenin, senin çocuğun okuyacak...

    çocukken anaokulunda ne didişirdik o oyuncaklar için... bir tane kırmızı araba vardı, iki tane tahta at, bacağı kopuk gözü çıkık olmayan iki tanecik bebek...

    öğretmen bir şey anlatırdı, benim gözüm tahta atta olurdu, kimse kapmadan ben kapayım diye... hayattan başka bir beklentim, derdim, tasam yoktu ki oğlum. ben varım, at var...

    ama sizinki nasıl bir kin, nasıl bir nefret, nasıl bir vandallık?

    sizin kendi kendinize, kendi bölgenize, kendi insanınıza verdiğiniz zararı ne asker, ne polis, ne jandarma, dışarıdan gelen hiç kimse vermez, veremez...

    terörün her türlüsünü bilirim, anlarım da; oyuncak ayıdan, o ayıdan başka oyuncağı olmayan çocuklardan ne istediniz lan?