hesabın var mı? giriş yap

  • teknoloji güzel şey. sonsuz fotoğraf çekme hakkı, olmamış bu deyip tekrar çekilme lüksü, istediğin an çıkarıp çektiğin fotoğraflara bakabilme, fotoğrafları allayıp pullama, allayıp pullanan fotoğrafları arkadaşlarla paylaşma vs. bunların hepsi güzel şeyler. güzel şeyler de aylar önce çekilmiş, nasıl çıktığını bilmediğin, nerede kimlerle çekildiğini unuttuğun süprizli fotoğrafların baba tarafından fotoğrafçıda tab ettirilip eve getirilmesiyle oluşan o heyecan hiçbirisinde yok sanki be.

  • diploması ile sunduğu cv'ye ekleyebileceği ''üstün sabır ve direnç'' sertifikasını da hak etmiş öğrencidir. zira bir zamanlar çok zor şartlar altında yaşanıyordu buralarda.

  • pratik ambalajı ve de kendinden dilimli yapısıyla gönüllerde taht kuran, tasarım harikası zerzevat.

  • z kuşağıdır.
    henüz ideolojisi oturmamış olsa bile ülkede olup bitenlerin bilincinde olması, gündemi takip edip çıkarımlar yapabilmesi bile gelecek için umut vaadediyor. ben 18 yaşındayken dünyadan haberim yoktu.

  • ben şimdi şu alevilik kısmına takıldım açıkçası. olm siz operatörle görüşme yaparken, mevzuyu nasıl oluyor da aleviliğe getirebiliyorsunuz? hayır, biz mi yanlış yapıyoruz bir yerde amk?

    -bu arada aleviyim ben kıps;)

    bizim memleket hakikaten garip bir yer.

  • olay yerine adam öldürme ya da ölüyü yok etme maksatlı değil, bizzat tecavüz amacıyla gittiğine inandığım adam.

    (bkz: suphi altındöken/#49195515) entry'mde de belirttiğim gibi bu adamların ilk tecavüzü değil. fatih gökçe denen adamın hatıralar ve yaşananlar adında toplu tecavüz görüntülerini izlemesi daha önce toplu tecavüz gerçekleştirdiğinin kanıtıdır. burada yaptığı paylaşımda ise gerçekleştirdiği ve hiçbir zaman enselenmediği tecavüzlerin dalgasını geçip, toplu tecavüzlerini gerçekleştirdiği arkadaşlarına facebook üzerinden selam çakmıştır.

    suphi altındöken'in değiştirdiği ifadesinde arkadaşı ve babası kız ölmeden olay yerindedirler. burada avukatın katkısı büyük çünkü gelecek otopsi raporunda kızın ölüm saati netlik kazanacak ve suphi'nin tutarsız ifadesi başını yakacaktı.

    suphi kız henüz sağken ve muhtemelen başına geleceklerden habersizken babasına ve fatih'e toplu tecavüz için yer bildirdi. daha olay yerine varamadan özgecan'la suphi arasında arbede çıktı. kız yaralandı. tecavüz olmadığını iddia ettiklerine göre tecavüzü gerçekleştiremediler. ama olay yerindeyken özgecan sağdı ve bu olaydan onu öldürmeden sıyrılamayacaklarını anladılar. ve tecavüz edemeden kızın ellerini kesip, öldürdüler ve ceseti yaktılar.

    ilk tecavüzleri olmadığına eminim, ve bu ilk cinayetleri olmayabilir.

    civardaki, adamın seyahat ettiği illerdeki bütün kayıplar, bütün tecavüzler, bütün cinayetler incelenmeli, geçmişe dönük araştırmalar yapılmalı, tecavüze uğrayıp da korkudan susan bütün kadınlar ve çocuklar medya yoluyla anlatmaya teşvik edilmeli. bu işin altından çok pis kokular alıyorum. bu adamların bütün arkadaşları da gözaltına alınıp sorgulanmalı.

  • halkı sınıflandırıp ayrıştırmadıkları için sağ görüşlü olmadıkları kesin. sol görüşlü olmalarını bekleyen de yok onlardan. atatürk'ün ilke ve inkılaplarını kılavuzları olarak gördükleri sürece bizim açımızdan sıkıntı yok.

    düzeltme: imla.

  • şöyle bir şeydir:

    "hemen bir iş bulup, içine sazanlama atlamalıyım. maaş, işin içeriği, şirketin yapısı vs. önemli değil. bi yerden başlayayım da, daha iyi olur nasılsa... zamanla yükselirim."

    yükselemedi.

  • trabzonlu ali sait yılmaz, yaklaşık 20 yıldır yenimahalle incirlik camii yaşatma derneği başkanlığı yapıyor.

    her milli bayramda camiye türk bayrağı astıklarını söyleyen yılmaz, 29 ağustos akşamı zafer bayramı için cami duvarına atatürk posteri de astı. ama 30 ağustos sabahı yılmaz'a müftülükten “o resmi kaldırın” telefonu geldi.

    iki kez arandığını anlatan yılmaz, “indirmiyorum” dedi, 30 ağustos boyunca bayrak ve atatürk posteri cami duvarında asılı kaldı. yılmaz, olayı şöyle aktardı:

    “atatürk bayrağımız bugüne kadar yoktu. bir arkadaşımdan 30 ağustos için ödünç aldım. 30 ağustos'ta önce cami imamını aramışlar. sonra ben il müftülüğü'nün telefonundan arandım. müdür olduğunu söyleyen kişi ‘o resmi kaldır' dedi. ‘hangi resmi?' diye sordum. atatürk denilmedi, ismini dahi söylemediler. ben de ‘kaldırmam' dedim. saat 19.00 gibi trabzon müftü yardımcısı olduğunu söyleyen bir kişi, özel cep telefonundan aradı. ‘o resmi kaldırın. bayrak dursun orada. yola asın o resmi de' dedi. ‘neden?' diye sordum. ‘bayrak bizim simgemiz' dedi. ‘atatürk bizim kurtarıcımız, cumhuriyet'in kurtarıcısı' dedim. bana ‘terbiyesizlik yapma' dedi.”

    kaynak~

  • pazarlamacıların okuması gereken kitaplar sadece pazarlama disiplinine ait olmamalıdır. iyi bir pazarlamacının önce insanı, sonra toplumu, akabinde toplumun hikayelerini / edebiyatını iyi anlaması gerekir ki akabinde bu baz üzerine doğru bir şekilde pazarlama bilgisini entegre edebilsin.

    okuma listesinin akışı psikoloji, sosyoloji, antropoloji, edebiyat, hikaye ve pazarlama şeklinde olduğu takdirde daha verimli olur.

    (bkz: psikoloji)

    sigmund freud, ben ve ıd
    sigmund freud, uygarlığın huzursuzluğu
    nicholas epley, mindwise
    sheena ıyengar, the art of choosing
    dan ariely, predictably ırrational
    daniel pink, drive
    kaiser fung, numbers rule your world
    charles duhigg, the power of habit
    mihaly csikszentmihalyi, flow: the psychology of optimal experience

    (bkz: sosyoloji)

    jean baudrillard, tüketim toplumu
    jean baudrillard, simülakrlar ve simülasyon
    cemil meriç, bu ülke
    guy debord, gösteri toplumu
    peyami safa, doğu batı sentezi
    jean m. twenge, ben nesli
    douglas holt – douglas cameron, cultural strategy
    paul adams, grouped

    (bkz: antropoloji)

    franz boas, antropoloji ve modern yaşam
    r.b. edgerton, hasta toplumlar
    levi strauss, ırk, tarih ve kültür
    levi strauss, modern dünyanın sorunları karşısında antropoloji
    philip k. bock, insan davranışının kültürel temelleri psikolojik antropoloji
    richard dawkins, the selfish gene
    carl jung, man and his symbols
    ruth benedict, patterns of culture

    (bkz: edebiyat)

    hakan günday, malafa
    peyami safa, fatih harbiye
    george orwell, 1984
    halit ziya uşaklıgil, aşk-u memnu
    dostoevsky, karamazov kardeşler
    steinbeck, fareler ve insanlar
    ahmet hamdi tanpınar, saatleri ayarlama enstitüsü

    (bkz: hikaye)

    robert mckee, öykü
    joseph campbell, kahramanın sonsuz yolculuğu
    joseph campbell, the hero with a thousand faces
    jonathan gottschall, the storytelling animal

    (bkz: pazarlama)

    philip kotler, kevin lane keller – pazarlama yönetimi
    philip kotler, hermawan kartajaya, ıwan setiawan, pazarlama 4.0
    gerald zaltman, pazarlama metaforları
    david zweig, ınvisibles
    richard p. rumelt, good strategy bad strategy
    martin lindstrom, buy.logy
    emanuel rosen, the anatomy of buzz
    al ries & jack trout, positioning
    chris anderson, the long tail
    malcolm gladwell, the tipping point
    malcolm gladwell, david and goliath
    seth godin, tribes

  • malumun ilanı.

    avrupa 200-300 bin mülteciyi almamak için kıçını yırtarken, 78 milyonluk bir islami geri kalmış topluma kapısını açar mı?

    arkadaşlar siz salak mısınız? hollanda'da erkek erkeğe evleniyor da nikahı belediye başkanı kıyıyor, türkiye'de ise başı açık gezene mahalleli "yollu" diyor arkasından. bir tarafta yüksek bir medeniyet seviyesi, öbür tarafta 1400 yıl öncesinin arap bedevi kültürü var; bu ikisi nasıl aynı birlik içinde yer alabilir?