hesabın var mı? giriş yap

  • nezahat onbaşı vardı mesela.. annesi öldüğü için 9 yaşından itibaren alay komutanı olan babasının görev aldığı cephelerde yer aldı.. asker yetişti ve bir çok savaşta yer aldı.. neden biliyor musun ? bayrağı ve toprak bütünlüğü için, bağımsızlığını sağlayabilmek için.. kendi ülkende duracaktın, savaşacaktın o zaman.. madem milli marşın senin için bu kadar önemli, savaşacaktın.. iki mermi sesiyle kaçmayacaktın topraklarından.. halide edib adıvar gibi, şerife bacı gibi savaşıp kahraman olarak anılacaktın yüzyıllar sonra bile.. yok öyle iki mermi sesi duyunca topraklarını satmak.. bak biz de milli mücadele veriyoruz ülkeyi size bırakmamak için.. avucunuzu yalarsınız yani.. yakında hepiniz gideceksiniz..

  • babamdir, dar gelirli babamin zenginligi ben ve ablamdi... onun yapamadiklarini biz yapabilelim diye hic harcamadan cok calisti babam... ben olmasaydim belki daha rahat ederdi ama simdiki kadar mutlu olamazdi...
    turkiyede enflasyonun neredeyse 3 haneli oldugu yillarda insaata gidip amelelik yapmisligi bile var aslan babamin... aldigi parada 4 kilo dometes parasiymis... yil 1990 felan...
    simdi yine o koca adam 1400tl emekli maasi ile bana paran var dimi oglum diye soruyor... zorla anneme verdigim paralarla yine bana birseyler aliyorlar...
    yani aile, sorumluluk, babalik duygularini sonuna kadar hisseden mangal yurekli babalardir..
    cocuklariniz degil bu memleket size cok seyler borcludu...

  • başlığı görünce;
    -sobanın aşırı ısıtmasıyla odanın kapısını açmak, akabinde balkanlardan gelip bizim hole yerleşmiş olan soğuk hava dalgasını anında hissedip kapıyı 10 saniye sonra kapatmak.
    - yemeklerin sobanın üstünde pişirilmesiyle odanın yemek kokması.
    - her daim sıcak su olduğundan sürekli çay içmek.
    - sobaya odun almak için dışarıya çıkmak ve çıkarken üşenildiği için üste birşey alınmadığından kıçın donması.
    - sobanın fırınına bütün patates atmak ve bu patatesleri pekmeze sürerek yemek.
    - yeni gelen misafirleri hemen sobanın yanına bir minder atıp oraya oturtmak
    - sürekli sobanın altında uyuklayan miskin kediyi rahatsız etmek.
    - saba tüttüğü zaman odanın içerisinin dumanla dolması,dumanın gitmesi için kapıyı açmak fakat içeriye soğuk geldiği için kapıyı kapatıp dumanla bereber oturmak ardından gözlerin yanmasıyla tekrar kapıyı açmak.
    - küçük olduğunuz için sizin sobalı odada yatmanıza izin verilmesi ve sabah sobayı yakmaya gelen babanın gürültüsüyle uyanmak.
    gibi çocukluğuna dair güzel anılar aklına gelen çocuktur.

  • hafif ticari aracı kullananlar hatalı. u dönüşünün olmadığı yerden dönmeye çalıştığı gibi çevre kontrolü de çok zayıf. görsel mavi renkli tabela net şekilde düz gidebilir ya da sola dönebilirsin diye belirtiyor. yani u dönüşü yapamazsınız. ekstra bir de u dönüşü yasaktır tabelası konmasına lüzum yok. hele ki yer çizgilerinden de anlaşılacağı üzere bunu sağ şeritten hiç yapamazsınız.

    ama kamyon şoförü de bu kaza neticesinde cezaevine girebilir çünkü o da kusurlu.

    meskun mahal olduğu ve ışıklara yaklaşıldığı için hız sınırı kamyonlar için max 50 kilometredir. görsel görsel o tabelaları da kamyon şoförü ne de olsa radar yok diye umursamamıştır. kırmızı ışığa yavaş ve dikkatli şekilde yaklaşılması gerektiği ve tehlikelere karşı uyarmak için öncesinde bir sarı ışık daha konmuş görsel ama kamyon açık ve net şekilde kırmızı ışığın yanacağını görmesine rağmen hiçbir şekilde hızını azaltmadan çok hızlı şekilde geliyor ve kırmızı ışıkta geçerek hafif ticari aracı altına alıyor. her ne kadar duramam diye selektör yapıp uyarmaya çalışsa da durabileceği bir hızda seyretmek de kamyon şoförünün sorumluluğuydu. mahkemede de ben selektör yaptım ama diye yırtamaz hatta fren bile yapmadığı için işi zor.

    "burada kamyonun hiçbir kusuru yok, dümdüz yolunda seyrediyor" "kamyon bu duramaz" diyenleri de hayretle okuyorum. arkadaşlar kamyon dediğiniz tren ya da tramvay değil bu. karayolu taşıtı ve kurallara uymakla mükellef. 40 ton yüklü bir kamyon günümüz standartlarında 80km/h ile seyrederken 40 metre içerisinde tamamen durabilmeli * ki bu kamyon ışığın kırmızıya döneceğini çok daha uzak bir mesafeden gördü ama siz böyle böyle kamyonculara cesaret vere vere ölümlere yol açıyorsunuz. yine tabii ki kamyonların böyle durumlarda duramayabileceğini de hesaba katarak aracınızı sürün ama kamyoncuları da aklamaya çalışmayın.

  • sözleri çok anlamlıdır:

    sfkdsjdlkjsaşfjsoıgasdajal alone again
    qdrquyrwauısghdadsaasf everyday
    zcxajkdsajksbhzx being a friend
    asfkjdfgkljsfalgj awaayyy...

    daft punk'ın en iyi parçalarından biridir.

  • netflix'de 100 humans adında deneysel bir belgesel var, orada izledim. yüz kişiyi ellişerli olarak iki gruba ayırıyorlar. iki gruba da aynı olay anlatılıyor ve biz de işte tepkileri izliyoruz. anlatılan olay şu: bir anne küçük yaştaki çocuğunu arabanın içinde birkaç saat yalnız bırakarak gidiyor, çocuk da bu sürede havasız kalarak can veriyor.

    ilk gruba bu hikaye anlatılırken ekranda tipsiz, aşırı bakımsız, suratından iğrençlik akan, uyuşturucu bağımlısı stayla bir kadın fotoğrafı görüyoruz. kamera elli kişiye döndüğünde, hepsinin suratında da aynı nefret dolu ifadeler görülüyor ve "sizce ne ceza verilmeli" diye sorulduğunda, 30-40 yıl mahkum olmalı nidaları havada uçuşuyor, hatta bu canavar kadının ömür boyu hapse tıkılması hatta ve hatta idam edilmesi gerek diyenler bile oluyor.

    sıra geliyor diğer elli kişilik gruba. hikaye aynı, ortada ihmalkarlıktan hayatını kaybeden küçük bir çocuk var fakat bu sefer ekranda aşırı güzel, adeta melek gibi bir annenin fotoğrafını görüyoruz. insanların ceza olarak bırakın idam ya da hapis istemini, "bu masum kadın zaten çocuğunu kaybettiği için yeterince acı çekmiş olmalı, o yüzden ceza verilmesin hatta travmasını atlatması için psikolojik destek verilmeli" diyenler bile oluyor.

    şuç aynı oysa ki ama işte dış görünüşün insanlar üzerinde yarattığı etki, adeta dipsiz bir uçurum gibi.

    malesef ben de dış görünüşün her şey olduğunu düşünenlerdenim. dışınız güzelse eğer, insanlar için içinizin çok da bir önemi kalmıyor. dış görünüş yönünden şanslı olan insanların hatalarına kolayca tolerans gösteriliyor ya da onlara pozitif anlamda önyargı yapılıyor. hatta karşıdan karşıya geçerken arabalar bile durup yol veriyor eğer yeterince güzelseniz. değilseniz de yukarıdaki örnekteki gibi yaşamanızın bile bir kıymeti yok diğer insanların gözünde...

    debe editi: çok da uzun yazdım bi' kişi bile okumaz derken bak şimdi.. sabah sabah mutlu oldum valla. teşekkür ediyorum herkese :)

  • (bkz: ben)
    işsiz güçsüz müyüm lan ? sevgilim yok diye üzülecem.. müzikle yaşıyorum, spordan zevk alıyorum, yemeyi içmeyi seviyorum, sanatın her bir dalıyla ayrı ayrı ilişkim var.. çalışıyorum, okuyorum, arkadaşlarımla geziyorum. kasmaya gerenk yok bence.. akışına bırakın, anı yaşayın.

  • %100 çalışan bir tekniği açıklıyorum.

    kız denizde yüzüyor diyelim hemen ağzınıza bir sigara koyup sigarayı ıslatmadan suya girin. çenenize kadar suya batın, kıza usulca yaklaşıp

    -pardon ateşiniz var mı diyin

    kız o dakka size vermezse gelin beni bulun

    (bkz: at fav'a bekle)

  • haber

    kiğılı giyim yönetim kurulu başkanı abdullah kiğılı’nın tam kapanma kararından dolayı yaşadıkları sıkıntılardan dolayı isyan etmesidir. aynı zamanda dolar yıl sonu tahminin de gerçekçi olmadığını belirtmiş. reis ytd deseydin, bak spk çakar cezayı *

    --- spoiler ---

    kığılı, tam kapanma sebebiyle iç piyasanın kötü durumda olduğunu belirttiği değerlendirmesinde, haftalık çalışma süresinin 85'ten 36 saate indiğini açıkladı. "tcmb'nin anketinde yıl sonu 8,71 tl dolar/tl tahmini inandırıcı değil. üretim için ön siparişlerin verilmesi gerekiyor, planlama yapamıyoruz.” diyen kiğılı, pandemi nedeniyle birçok önemli markanın iflas noktasında olduğunu söyledi.
    --- spoiler ---

    bu arada aynı arkadaşın 2014’teki beyanı da şu şekilde:

    "ben hayatımda iki tane büyük başkan gördüm. biri turgut özal, öbürü de recep tayyip erdoğan"

    yavaş dön reis, ümmet yetişemiyor. dur lan onun yeri burası değildi.

  • abi bu adam son derece kibar davranan bir çocuğu dövmüş. ben şunu merak ediyorum, bunun sonrasından hiç mi korkmuyorlar. şimdi polis bu herifi bulacak. kimlik bilgileri mağdurun eline geçecek. adresi, telefonu, soy ağacı, osu busu... irisin, kalabalıksın falan. anladık orada güçlüsün. ama sonrası? ya intikam almak isterse?

    mesela benim karadenizli bi müvekkilim var. oğlu buna benzer bir şekilde haksız yere dayak yiyor. oğlan da kara kuru bişey, adamın kendisi de bu arada. tıfıl ailesi yani bunlar. ama adamı buldu. ağzına silahı sokup ateş de etti. ikisi de şanslıydı mermi adamın yanağından çıktı. tabi sağlam kalıcı hasar bıraktı, dişler-çene kemiği-yamuk bir surat... ama en azından öldürmedi. hapse girdi, çıktı. senin yüzünden hapse girdim diye bu defa da gitti 2 dizinden vurdu adamı. ardından yine hapse girdi. ama toplasan toplasan yattığı iki üç sene.

    nasıl şu işleri yaparken korkmuyorlar anlamıyorum amk. bu ülkede kim kendini psikopat sanıyosa çok yanılıyo. çünkü yanında süt kedisi sayılacağı insanlar herkesin çevresinde var. bi ricaya bakar. akrabası güvenliklerden dayak yedi diye bi kamyon adamı barı taramaya gönderen insan biliyorum ben. çocuğun babası zor durdurmuştu. ne şimdi bu. psikopat mı? adamı soğan cücüğüne çevirirler haberi yok. bu gün olmaz ama bi gün olur.

  • ne yazık ki hesaplanması mümkün olmayan süre. ilişki yaşadığınız kişiye, süreye, ilişkide yaşadıklarınıza, verdiğiniz emeğe ve karakterinize bağlı olarak değişecektir.

    bu işin bir formülü yok ne yazık ki. sosyal medyadan takip etmeyi bırakırsan, sık sık görüşmekten vazgeçersen, aramazsan sormazsan bu süre de kısalır gibi çıkarımlar doğru gelmiyor bana.

    mesela; biz ayrıldığımızdan beri ne yapıyor, ne ediyor bilmiyorum. hiçbir yerden takip etmiyor, hiç kimseden kendisiyle ilgili haber almıyorum fakat ya bir yaşanmışlık, ya bir şarkı ya bir koku ya da herhangi bir şey hemen hemen her gün ve -yıllardır- bana onu hatırlatıyor. güzel bir hatıraysa gülümsüyor, kötü bir hatıraysa biraz daha iğreniyorum kendisinden. bu demek değil ki sonsuza kadar böyle sürecek ama ne zaman, ne şekilde sona ereceğini zaman gösterecek.

    ufak bir öneride bulunmak gerekirse; birini unutmadan başka birisiyle birlikte olmaya çalışmak, ayrıldıktan sonra en sık yapılan hatalar listesinde 1. sıradadır, bu hataya düşmeyin. 100 kişiye sorsanız, alacağınız en popüler bu olur, benden söylemesi. ayrıca günübirlik ilişkiler, önüne gelenle takılma durumları da sadece ânı kurtarır ama uzun vadede boşluğa düşürür. "senden önce, senden sonra; daha kaç vücut gerek bana, benim seni unutmama?" gibi şarkı sözleri durduk yerde yazılmıyor sonuçta.

    eyyorlamam bu kadar.