hesabın var mı? giriş yap

  • yanyana olmayan, 2 kişilik oturma yeri boş kalmış minibüs'e carsafli iki kadin binmesi; kadinlardan genc olanin bos yerlerden birisinin yanindaki adama "kardesim sen kalk bakiyim su boş yere otur, biz de buraya yan yana oturabilelim" demesi; adamin "yahu siz bir oraya bir buraya otursaniza" demesi; çarsaflı kadının "ne yani sen benle bu bacıyı elalemin herifleriyle yanyana mı oturtucan?" demesi; bunun üzerine önden bir bayanın dönüp
    "hanfendi bakın, ben 20 dakikadir bu bayın yanında oturuyorum, hala da bana tecavüz etmedi, buyrun siz de oturun" demesi..

  • telefona bakacağım diye önündeki araca dalmış şofördür. birilerinin canını almadan işten çıkarılması isabet olmuş. hem cana hem de devlet malına kasıt var, savunulacak bir tarafı yok, yaptığının bedelini ödemiş.

  • bazı odalar vardır ki ne kadar toplansa da dağılmaları çok ama çok az zaman alır. genelde bu tip odalarda yatağın üzerinde giysiler, dolabın içinde kirliler, çalışma masasında boş tabak ve bardaklar, sandalye de ise bilimum spor eşyaları bulunur. işte bu tip odalar toplama üzerine dağılma özelliğine sahip olup, anne bu cebirde etkisiz eleman olabilmektedir.

  • "bina tarihidir" diyerek açıklanmaya çalışılan rüküşlüktür.

    burada beğenilmeyen şey binanın mimarisi değili, dekorasyonu. bina tarihi olabilir. yere bakınca desenli bir zemin üzerine desenli bir halı atıldığını ve üstüne desenli mefruşattan koltuklar konulduğunu görüyoruz. bu da mı tarihi? varaklar zamanının eseridir ama bu döşeme zevki maalesef hala belli bir siyasi-kültürel görüşün (bakın "tarihi" ya da "estetik" demedim) dışavurumudur.

    hiçbir tarihsellik bu odadaki uyumsuzluk ve zevksizliği örtbas edemez. bu tarihin kötüye kullanımıdır.

    ayrıca bir şeyin tarihi olması onun da kendi içinde eleştirilemeyeceğini göstermez. osmanlı son yıllarında iyice fransız rokoko ve barok modasına sarmıştı. ne kadar girinti çıkıntı varsa o kadar görkemlidir türünden bir yaklaşım imparatorluğun aslında çökmekte olan anlayışını da göstermekte idi. bu anlayış hala yok olmuş değil. ekonominin en sorunlu olduğu zamanlarda saray yapma geleneği sürmekte. cumhuriyet de pek zevkli sayılmaz ama en azından daha düz, devlete yakışır diye düşündüğü kunst mimari ile meclis ve devlet binaları yapmıştı. zaten parası da yoktu ve bu nedenle rüküş olamazdı. biraz asık suratlıdır ama daha sadedir.