hesabın var mı? giriş yap

  • 36. dogum gününü kutlayan bekar bayan arkadaşın, neden hala evlenemedigi konusunda bir sohbet açılmıştır. arkadas yaşadıgı ilişkilerden bahseder ve annesiyle şöyle bir diyalog geçer;

    -tamam benim de hatalarım oldu bıdıbıdıı
    -ah suzan ah
    -noldu anne?
    -keşke seni ilk isteyene verseydik
    -aa ne alakası var şimdi anne?
    -e ondan başka isteyen olmadı be yavrum.

  • - masrafa ortak olayım dedim, elimi cebime attırmadılar. allah damattan razı olsun.

    kate middleton'ın babası

  • güzel bir gelişme.

    ahmet davutoğlu'nun ilk defa güzel bir şey yaptığını gördüm lan. inanamıyorum.

    edit: olm ben işsizim lan niye sevindiysem.

    karım özel sektörde, onu da kapsamıyormuş.

    neyse tatile sevinenler için sevineyim bari.

  • acı, tatlı, tuzlu ve ekşi olmayan beşinci tattır. kişinin farkında olmadan o gıdaya bağlanmasını sağlar, pek çok deniz ürünü örtülü de olsa bu tadı verir, soya sosu ile hazırlanan besinlerde umami çok belirginleşir. tanım olarak kendisine "5.tat" deyip geçebiliriz, kelime olarak ise japonca'nın derin ifade gücünü bir kere daha gözümüze sokuyor.

  • kendisi ile duygusal ilişkiye girerseniz, en sonunda"eeeeeeeehhh eytere lannn, sen beni sev, sen benle ilgilen, sen benden özür dile, sen sırtımı sev, sen beni anla, sen bana yaltaklan, sen benden talep et, sen benden rica et, sen beni uyut, sen benim için yaz çiz, sen kendi hatalarının farkına var, sen pişman ol, sen bana güzel laflar et" diye yırtınarak cinnet geçirirsiniz. ama hayır, cinnet geçirme hakkı da sadece ondadır.

    kendine o kadar hayrandır ve gururu için yaşar ki, sizi hayran olunacak insan kıvamından çıkartır, gurursuz kılar.

    özetleyeyim; ailesi/çevresi/geçmişi/eğitimi tarafından törpülenmemiş ise, siz de onu törpüleyebilecek ayakoyunlarına fersahlarca mesafedeyseniz egonuzu ezer, üstünüze basar geçer.

    bir tanesiyle evliyim ben bunların " benim gözlerim güzel mi? diye sormuştum geçmişte gaflete düşüp, "benimkiler daha güzel" demişti. gözlerinizin güzel olduğunu unutursunuz. aman ha.

  • bunun tadını bilen çocuklar, gençlik zamanlarında dersaneye giderken otobüslerin tutunma borularındaki boyası aşınmış yerlerin tadını ellerine bıraktığı kokudan tanırlar.

  • birini dışarda bi yere davet ettiğinde hesabı daveti yapan öder. eğer davet ettiği şahıs tek gelmemiş ise diğer hesapları da daveti yapan kişi öder. malesef böyle :(

  • genellikle 2-3-1 düzeninde dizilirler.

    ------ merve ------ ağlayan kızımız -------- hülya ------
    ---- ayşegül ---------- ceren ----------- fulya ------------
    --------------------- bahar ----------------------------------

    öncelikle başroldeki ağlayan kızımızdan bahsetmek gerekir. bu kız sınıfın en güzel iki kızından biridir genellikle. tabi güzellik başa bela olduğundan haftada bir diğer güzelle dönüşümlü olarak sürekli ağlar.

    merve: tahmin edeceğiniz üzere şişman olanıdır. şeytandır. ateşe körükle gider. acıdan beslenir. sınıfın erkekleri amaçlarına ulaşmak istiyorlarsa merve ile iyi geçinmek zorunda olduklarını bilirler.
    hülya: sınıfın diğer güzel kızıdır. bir hafta sonraki sırasını usulca bekler.
    ayşegül: merve'den çok hazetmez ama açık açık düşmanlık yapacak cesareti yoktur.
    ceren: merve kadar olmasa da şişmandır. balık etli diyelim başımıza bela almayalım. onun da gözü merve'nin sahip olduğu konumdadır. fakat bunun yolu ilave poğaçadan ziyade ilave kötülüktür.
    fulya: bu da hülya'nın yancısıdır. sonraki hafta merve'nin yerinde oturacak kişi kendisidir.
    bahar: gruba kendisini kabul ettiremeyen kızımız budur. bu tür felaket günlerinde şansını denemektedir.

  • üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen yeni duyulan, cezasız kalan, yapanın yanına kar kalan, mağduru cezalandırılan silah mevzusu sürekli açarak mertçe davranan adam.

    o eleştirdiği tip tam da sensin, tüm ilkelerini bir spor kulübüne endeksleyen sığ adam sen oluyorsun.

  • - neden bankacılık sektöründe çalışmak istiyorsunuz?
    - gittik hıyar gibi işletme okuduk yani nabalım, ton balıgı mı olayım mına koyim.