ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
en iyi vampir filmleri
-
blade - imdb
çoğu kişi bilmez, aslında bir çizgi roman uyarlamasıdır. wesley snipes'ın blade karakterini adeta yaşadığı filmdir. dünya genelinde çok başarılı bulunması üzerine 2002 ve 2004'de yayınlanan devam filmlerinin ardından, 2006 yılında dizi haline getirilmiştir, dizide wesley snipes oynamamıştır. filmin bana göre en efsane sahnesi ise giriş sahnesidir.
1 2
only lovers left alive - imdb
insanlık tarihine çok uzun zamandır tanıklık eden ve bunun etkisiyle çoğu şeye karşı inancını yitiren iki ölümsüz aşık, iki depresif vampir. harika müzikler ve tabii ki tilda swinton. sadece aşıklar hayatta kalır.
i am legend - imdb
norveç asıllı abd'li bilim kurgu ve korku yazarı richard matheson'un 1954 yılında yazdığı romanı ben efsaneyim'den uyarlanmıştır. post apokaliptik atmosferi ve zombiye benzeyen vampirleri ile alışılageldik vampir filmlerinden farklı bir filmdir.
bakjwi - imdb
güney kore'li efsane yönetmen chan-wook park'un en iyi filmlerinden biri. vampir filmlerine yeni bir soluk getirmiş bir film bana göre. yer yer absürd sahnelerin de kullanıldığı bu filmin türünü kestirebilmek çok zor. ben vampir draması diyorum.
30 days of night - imdb
alaska, insanın kıçını donduran soğuk, sürekli karanlık bir hava ve tabii ki ortalıkta cirit atan vampirler. en başta harika bir atmosferi var filmin, çok da kanlı bir film. türü sevenlerin kesinlikle beğeneceğini düşünüyorum. finali de ayrı bir güzel.
lat den ratte komma in - imdb
john ajvide lindqvist'in aynı isimli romanından uyarlanan isveç yapımı vampir filmi. roman ve film arasında farklılıklar vardır. oyunculukların muhteşem olduğu bir filmdir, başrol oyuncularının seçim süreci bir yıl sürmüştür. 2010 yılında let me in isimli yeniden çevrimi vizyona girmiştir.
interview with the vampire - imdb
yine bir roman uyarlaması, anne rice'ın aynı isimli romanından uyarlanmıştır. başrollerinde tom cruise, brad pitt, kirsten dunst ve antonio banderas gibi büyük oyuncular vardır. izlediğim en iyi vampir filmlerinden biridir, sanki roman okur gibi izlersiniz tüm filmi, akar gider, kendinizi kaptırırsınız. filmi izledikten sonra vampir olmayı istediğimi hatırlıyorum, öyle etkilemişti beni. film hakkındaki ilginç notlardan birisi de, tom cruise'un gölgesinde kaldığı için brad pitt'in nefret ettiği filmler arasında gösterilmesidir.
from dusk till dawn - imdb
en eğlenceli vampir filmlerinden birisidir. yıllar önce adını hatırlamadığım bir türk kanalında, gecenin bir yarısı, quentin tarantino, george clooney, juliette lewis, ve salma hayek ile beni tanıştırmıştır. gerçekten de sabahın ilk ışıklarına doğru bitince, günbatımında şafağa muhteşem bir vampir filmi izlemiştim.
the hunger - imdb
ridley scott'ın kardeşi tony scott'ın yönettiği, başrollerinde catherine deneuve, susan sarandon ve david bowie'nin olduğu, 80'lerin havasını yansıtan, en başarılı vampir filmlerinden bir tanesi.
öğretmen başına düşen öğrenci sayısı %100 azaldı
-
başbakanımız binali yıldırım'ın az önce dile getirdiği durum. hükümetimizin başarısı bu dedi. bi gülme geldi, ne diyo lan bu değişik diyoken son anda anlayabildim.
eskiden öğretmen başı 60 öğrenci düşüyomuş. akp sayesinde 30'a inmiş. o da %100 ediyomuş. adamlar matematiğe de kayyım atamış amk.
fatih terim'in mourinho ile konuştuğu dil
-
eğer portekizce konuşmuşsa, hamit'i alacağım derken selçuk'u satmış olabilir.
aşk-ı memnu
-
beşir'in kamera çekimi sahnesinde o kadar çok dışarıyı gösterdiler ki, konağa gemi girecek sandım yeminlen.
sırt çantasını çıkartmayan ayaktaki yolcu
-
toplu taşıma araçlarının yetersizliğinden şikayetçi olacağına, adamın sırtındaki çantanın kapladığı yarım kişilik alanın derdine düşenleri kızdırır.
(bkz: türk insanı/#31442860)
cafe ve restoranlarda fiyatların artık çıldırtması
-
fiyatlardan daha cok dellendiren "zorla genis kapsamli hizmet dayatmasi". örnegin, bir cay icmek istiyorsunuz "efendim, cayin yaninda kurabiye servisimiz var". istemiyorum deyince "mecbur servis ediyoruz efendim, yemeseniz de getiriyoruz. hangi kurabiyelerden koyalim?"
bakiyorsun mönüye, siyah cay 35 tl yazmis, aklinca iki unlu kurabiye ile masayi dolu göstermeye calisiyor. ben bir cay bir parca da ispanakli börek alayim diyorsun. on dakika sonra masana kocaman kurabiye tabagi, kocaman yogurtlu salata tabagi, havyvana verilecek kadar büyük bir börek parcasi ve corba tasi gibi bir cay bardagi geliyor. kalkarken "85tl efendim". aferin size.
tek basina börek alamiyorsunz, "efendim, müsteriler genelde yogurt ve salata da istedikleri icin servisi öyle aciyoruz". oglum, siz manyak misiniz? cay ve börek isteyen adama kurabiye ve yogurtlu salata getirilip zorla parasi istenir mi?
türkiye'de cok acaip seyler oluyor, battigini kabullenemeyen irrasyonel esnaf isi cakalliga vuruyor. köpek gibi batacaksiniz, zevkle izleyecegim. kis aylarinda kiyi seridine giden insanlari neredeyse silah cekip soyacaklar. ac köpekler.
29 mart 2021 sokağa çıkma kısıtlamalarının gelmesi
-
miting serbest, cumartesi nefes almak yasaktır.
sktch.in'de çizilen ekşi sözlük nick'leri
büyük veba salgını
-
1347-51 arasinda avrupa'da 25 milyon kişinin ölmesine yol açan salgın... çin ve orta asya'da başlayan veba, kırım'daki bir ceneviz ticaret merkezini kuşatan kıpçak ordusunun, vebalı cesetleri mancınıkla kentin içine atmasıyla avrupa'ya taşındı... o zamanki avrupa nüfusunun üçte biri telef oldu...
fakat ilginç olanı, hastalığın aşırı hızlı yayılmasının, bizzat salgının da sonunu hazırlamasıydı:
salgının belirli bir döneminde, virüs o kadar güçlü hale gelmişti ki, bulaştığı insanları öldürme süresi hızla kısalmaya başlamıştı...
bu da virüsü kapmış olanların başka insanlarla pek fazla temas edip onlara da veba bulaştırmaya imkan bulamadan ölmeleri ve kireç çukurlarına gömülmeleri anlamına geliyordu...
zamanla, içinde yaşayacağı yeni canlı vücut bulamayacak kadar güçlenen virüs, kendi kurbanlarının arasındaki yerini aldı...
arabasızlık
-
araba=özgürlük
bunun lamı cimi yok.
karpuza yalandan vurup anlıyor gibi yapmak
-
bir algı operasyonu.
az önce marketteydim, karpuz seçiyorum. lakin pek anlamam. ortam sakinken karpuzları incelemeye başladım fakat bir anda müşteriler etrafımı sardı. karpuz bakanlar falan da var. hemen o esnada bütün cesaretimi topladım ve “pat pat” karpuzları tokatlamaya başladım. karpuzdan karpuza geziyorum, suratımda memnuniyetsiz bir ifade ile. ama iç dünyamda ne yaptığıma dair bir fikrim yok. derken karpuzun birinde karar kıldım, alıp sağına soluna baktım. “heh tamam aradığım karpuz sesi bu” dercesine tezgahtan uzaklaştım. geride kalanlarda “bu adam bu işten anlıyor” izlenimi bıraktığıma yemin edebilirim ama ispatlayamam.
aldığım karpuz mu nasıldı? tabi ki dandik.
30 ağustos 2021 yenikapı'da vals görüntüleri
-
insanı hüzünlendiren görüntülerdir. 20 yıldır ne çektik be, eko başgaaaan.
dirk kuyt
-
belki defalarca yazılmıştır fakat tekrar hatırlatmakta fayda var. en azından ben hep şu demeciyle hatırlayacağım kendisini.
bir röportaj esnasında kendisine, en basit hazırlık maçında bile neden bu kadar çok koştuğunu, son ana kadar terlediğini soruyorlar.
verdiği yanıt: ben fakir bir balıkçının oğluyum. babam bir kaç balık için bütün gününü harcardı. benim kazandığım paranın çok daha azı için insanlar çok ağır işlerde ve çok ağır şartlarda çalışıyor. ben 90 dakika koşmuşum çok mu?
bu adamı en net özetleyen cümlesi budur arkadaş. helal olsun aldığın her kuruş. özleyeceğiz sarı reyiz.