hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye'de olsa bebeğin psikolojisinde bozulma olmadığı ya da olay esnasında bebeğin direnmediği dolayısı ile olayda bebeğin rızası olduğu ve sanığın mahkeme esnasında iyi halinden dolayı beraat kararı çıkma olasılığı yüksek olurdu.

  • islamla taşşak geçen siyasal islamcıların bir başka iddiasıdır...

    he amk he aynen
    başkasının hakkını yemek hoş değilmiş

    hoş değil dediği şey, kuran'da affı olmayan tek günah
    bak dinlerini bile büküyorlar sırf akepe'ye laf gitmesin diye

    ekleme: altta gene gelmiş biri affedilmeyen tek günah hak yemek değil diyor.
    kuran oku olm kuran oku, allahın diyor ki bana kul hakkı ile gelme, hak yediğinden isteyeceksin yani affetmiyor kendisi.
    olm inandığınız dini bile bilmiyorsunuz ya gerçekten komedi bir de aklamaya çalışmış bu hak yemeyi, olm siz müslüman mısınız gerçekten?
    adam diyanete değil bana laf ediyor uydurulmuş diye. komedi yemin ediyorum komedi, akepe allah'dan büyük bunlar için yeter ki laf gelmesin padişahlarına

  • migrosta bir mağaza müdürü olarak, zerre enteresan gelmeyen ve yadırgamadığımız hadisedir. çocuğunuz susayabilir, eşiniz hamiledir o an salatalık turşusu aşerebilir, mideniz kötüdür birkaç çubuk kraker atarsınız ağzınıza vs. bunlar normal şeyler lan. abartmayın amk. ha yiyip yiyip reyon arasına atan var mı var. dergilerin paketini açıp içinden o an hediyesi neyse çalıp giden yok mu var. asıl küfrü hakeden onlar. çocuğuna bir şişe su açmışsın aç kardeşim afiyet olsun.

  • boşanma kararımı aileme üzülecekleri için açıklayamadığımı söyleyince; “sen alt soyundan sorumlusun, üst soyundan değil... oğlun için bir rota belirleyelim, gerisi kendi başının çaresine baksın” demişti

  • bbc'de 1 nisan 1957 tarihli panaroma programında yayınlanan ve bbc'nin telefonlarının kitlenmesine sebep olan 1 nisan şakasına konu ağaçlardır.

    efsanevi haber/şaka, ağaç dallarından spagetti eriştelerini bir sepet içerisinde toplayan ve güneşte kurutan çiftçileri konu alıyordu.

    video

    şakayı inandırıcılık ekleyen şey, haberi sunan kişinin, bbc'nin ilk savaş muhabiri richard dimbleby olmasıydı. dimbleby programda, spagetti ağaçlarının en büyük düşmanı olan "spagetti bitlerinin" neredeyse tamamen yok edilmesi sayesinde isviçre'deki spagetti hasadının beklenenden verimli olacağını belirti.

    ayrıca, hasadın veriminden mutlu olduğu gözüken isviçreli kadınların görüntüleri akarken "spagettilerin boylarının eşit boyda olmasının insanların kafasını karıştırdığını" bunun, "spagetti üretiminde mükemmelliğe ulaşmayı başaran sabırlı çiftçilerin sabırlı çabalarının ürünü" olduğunu ekledi.

    haberde, makarnanın anavatanı italya yerine, isviçre'nin konum olarak kullanılmasına ve programın 1 nisan'da yayınlanmasına rağmen izleyiciler spagetti ağaçlarının gerçek olduğuna inandılar. bbc'nin o dönemdeki en üst düzey yöneticilerinden biri olan genel müdür sir ian jacob'ın bile habere inandığı ve doğrulamak için spagettiyi üç ayrı kitapta araştırmak zorunda kaldığı belirtildi.

    bölümün yayınlanmasının ardından yüzlerce kişi bbc'yi telefonla aradı ve haberden övgüyle bahsettikten sonra evde kendi spagetti ağaçlarını yetiştirmek için neler yapmaları gerektiğini sordular. bbc, bu soruyu soranlara şakaya uygun olarak "bir kutu domates sosuna, tek bir spagetti çubuğunu koyduktan sonra beklemelerini" önerdi.

    şakanın bu kadar inandırıcı olmasının bir diğer sebebi de spagettinin 20 yüzyılın sonlarına kadar birleşik krallıkta popüler olmaması da etkiliydi. ingiltere'de spagetti yiyenlerin çoğu, o dönemde marketlerde konserve içerisinde satılan spagettilerden yiyenlerden oluşuyordu. yapımı ve kökeni hakkında çok fazla bilgiye sahip değillerdi.

    sonunda bbc işi tadında bırakıp videonun şaka amaçlı yayınlandığını duyurdu ve izleyicilerin birçoğu hayal kırıklığına uğramasına sebep oldu.

    panaroma adlı programın o dönemdeki editörü olayı anlatıyor.

    spagetti şakası, bbc'nin izleyicilere yaptığı ilk şakaydı ancak son da olmadı.

    nisan 1964'te, izleyicilere kokuları televizyon aracılığı ile iletmenin yolu olan "smellovision" adlı icadın mucidi ile yaptıkları röportaj sonrasında bazı izleyiciler, televizyondan soğan ve kahve kokusu aldıklarını doğrulamak üzere kanalı aradılar.

    1992 cadılar bayramında ise, kötü bir hayalet tarafından saldırıya uğrayan gazetecileri konu alan "ghostwatch" adlı belgeseli yayınladılar. bu belgeselin bazı izleyicilerde travma sonrası stres bozukluğuna neden olduğu bildirildi.

    bbc'nin spagetti ağacı şakası halen tarihteki en iyi şakalar listelerinde yer alıyor.

    sonuç olarak, "spagetti ağacı" bbc'nin aldatmaca programlarının en ikonik olanı ve hala tarihin en büyüklerinden bazılarının listelerinde referans gösteriliyor.

    museum of hoaxes'a göre, spagetti ağacı şakası , viyanalı kameraman charles de jaeger'ın okuldayken öğretmeninin "spagettinin ağaçta yetiştiğini söylesem inanacak kadar aptalsınız" dediğini belirtmesinden esinlenerek ortaya çıktı. görünüşe göre öğretmen haklıydı...

    kişisel bir yorum yapmam gerekirse; (böyle bir gereklilik yok aslında ama yapmak istiyorum)

    şaka, devlet televizyonlarının neden siyasi partilerden bağımsız ve sadece devleti temsil etmesi gerektiğinin de kanıtı gibidir. insanlar, yayınlanan içerik ne kadar saçma olursa olsun arkasında devlet olan bir kurumun doğru söylediğine inanma eğilimindedir.

    ülkemizde maalesef bu güven ortamında eser kalmamıştır. hatta bırakın güvenmeyi, uzun bir süredir, belli başlı devlet kurumlarından yapılan açıklamaların direkt yalan olduğunu düşünüyoruz.

    kaynak: allthatsinteresting

  • yıl 2008 bükreş aylardan aralık, noel zamanı yaklaşmakta. ben de o ara çıkan krizde topu diken bir inşaat firmasında çalışıyorum. şirket bana dacia logan araba verdi onunla şantiyeye gidip geliyorum. sabah şantiyeye geldim fark ettim ki cüzdan yok yanımda, ehliyet mehliyet hiç bir şey yok. akşam bizim tarafa giden birine beni de bıraksanıza cüzdanı unutmuşum dedim, yok abi burada polis çevirmez dedi. iyi dedik, tabi ki çevirdi. ehliyet yok yanımda, kimlik vesaire hiç bir şey yok. poliste sıfır ingilizce, ben de sıfır romence, şirketten romence bilenleri arıyorum açan yok telefonu. türkçe söylendim hay şansıma tüküreyim gibisinden. polis türkçe sen türk müsün dedi, evet dedim. sende yok ehliyet arabayı alacağız, sen de gelecek polise diyor. ya dedim etme eyleme ev şurası, araba kalsın ben 5 dakikada gider alırım falan, yok olmaz, amir yollamıyor seni. yapma işte bak ev şurada işte hem sen bu türkçe'yi nereden biliyorsun dedim aklım sıra istanbul, bursa falan diyecek de ben de muhabbeti koyulaştırıp yırtacağım. ev arkadaşı türkmüş o öğretmiş falan. en son ağzından baklayı çıkardı, siz dedi türkiye'de ne yapıyorsunuz polis ceza yazmasın diye ondan ondan lazım dedi. bir taraftan tamam sıyırdık diyorum, öbür taraftan ibneye bak öğrenmiş ama rüşvet kelimesini de bilmiyor falan diyorum. neyse plakayı aldı, eve git getir evraklarını dedi, zaten ev dibimizde gittim aldım geldim iyi tamam dediler yolladılar. tl karşılığı 90-100 tl civarı bir parayı indirmişti ibneler. ertesi gün şantiyede romen şoförler, noel zamanı ya yaparlar öyle şeyler dediler. ulan şansa bak aq, elin romanyasında türkçe bilen polisle rüşvet pazarlığı yap.

  • her şeyi mühendislerden çok daha iyi bildiğini iddia eden, inşaatlarda şantiyelerde mühendislerin arkalarından bir şey bilmiyor diye konuşup mühendislere akıl vermeye çalışan ustalarımızdan biridir.
    edit ekleme; mesaj kutuma düşen bazı mesajları görseniz, bu sözde ustaların nasıl "usta" sayılıp yıllarca bu sektörde ekmek yiyebildiklerini çok iyi anlarsınız. "usta naapsın öyle yap demişler o da yapmış" diyen mi dersiniz... "ustanın suçu yok o parasına bakar tabiki" diyen mi ararsınız... "ama mühendisler gerçekten bi bok bilmiyor usta haklı" diyen mi... "usta çaresiz kalmış ama" diyeni mi... yani sadece bu tür sözde "ustalar" değil, halkımızın da bir kısmı her şeyi mühendislerden mimarlardan daha iyi biliyormuş onu anladım! arkadaşlar bana mesaj atmayın artık, siz evinizi bu tür "ustalara" yaptırmaya devam edin. ama unutmayın ki ahlaklı ve bilgili hiçbir gerçek usta, ne olursa olsun böyle bir işe kalkışmazdı.

  • beşiktaşlıyım. adımı bile efsanelerimizden birisinden aldım.

    okur okumaz aklıma gelen ilk şey "mahalle yanarken bazılarının yaptığı şeyler" oldu.

  • az evvel gib'den gelen bilgilendirme mesajı ile aralarında bulunduğumu öğrendiğim, bir avuç sorumsuz, düşüncesiz, tövbe tövbe adamın asabını bozan, kendini bilmez üç beş kişi olduğunu tahmin ettiğim güruh.

    "değerli mükellefimiz,
    aracınıza ait 2022 yılı mtv 2. taksitinizi ödememiş olan az sayıda mükellef arasında olduğunuz tespit edilmiştir..." diye gidiyor beni sarsıp kendime getiren ve borcumu ödememi sağlayan mesaj.

    ulan hepiniz ödediniz bana niye haber vermiyonuz, dimkir kalk lan sen de borcunu öde diye.

  • korkunç bir yorum, provokasyona açık ve savaştan bile daha çirkin ukrayna'nın sürekli türkiye'yi savaşın içine çekme çabası.

    edit: sal bizi ukrayna, bu işe girerken sırtını sıvazlayan biz miydik ?