hesabın var mı? giriş yap

  • güneşle temas edince hapşırmak. bu hem güneşin tepende olduğuna işaret, hem de yaşadığına. çok yaşa!

  • bizim köpek biz yemek yerken yanımızda bekler. yemeğe falan sulanmaz ama başka bir yere de gitmez. çünkü bilir ki yemeğin sonunda bir ihtimal bir şeyler ona da atarız. çoğu zaman bundan kaçınıyoruz malum bizim yediğimiz yemekler köpeklere pek faydalı değil. bakmayın sokak köpeklerine onlar açlıktan tahta bulsalar yiyecek durumdalar. yoksa çerçöpten bulup yedikleri yemek artıkları da onlara son derece zararlı.

    bizim köpeğin bu yemek sonunu bekleme huyunu bildiğimizden, bir şey verecek olursak öncesinde iki üç hareket yaptırıyoruz. emir komuta zinciri talimi yapsın, eğitimini pekiştirsin diye. mesela "otur, pati ver, afferin" deyip yemeğini veriyoruz. onun da en itaatkar zamanı o zaman oluyor. normalde üç kere tekrarladığın emri çat diye yapıyor. hatta öyle ki patiyi sen istemeden veriyor o kadar alıştı o rutine. ekmeğini patiden çıkarıyor.

    geçenlerde bir şey deneyelim dedik. yemek sonunda artan bir et parçası için sevgilim bana döndü, "sedat otur" dedi, oturur gibi bi kaykıldım. köpek şaşkın şaşkın baktı "noluyo lan?" dercesine. olayı anlamaya çalışıyor. "pati ver" dedi, pati verdim ve...

    havlaya havlaya üstüme koştu. "napıyosun yaaa sen!!? ne ekmeğimle oynuyorsun!!!" der gibi. normalde bize böyle tepkisel havlamışlığı hiç olmamıştı. kırk yılda bir havlasa da bu "hadi gel oyun oynayalım" diye olurdu. hayvan ilk defa adalet için isyan etti. ne de olsa yemeğin başından sonuna bekleyen oydu. halbuki ben sonunda iki üç hareketle ete konmuştum. aklıma bir anda bilim adamının suratına hıyar fırlatan gelir eşitsizliğine tepki veren kapuçin maymunu geldi. (bkz: kapuçin maymununun eşitsizliği reddetmesi)

    gerçi adaletten mi yaptı yoksa bencil bir tekelcilikten mi bilemiyorum onu bak. otopark mafyası gibi yemek sonu artıklarına çöreklenmiş de olabilir. belki arkadaşları olsaydı onlar da ellerinde sopalarla dalardı bana. bak o da olabilir.

    yine de her gün bizi şaşırtıyor adi köpek.

  • bankacilik sektörüne yeni bulastigim zamanlar, havuza dusen 80.000 tl’yi baskasinin hesabina gecmistim. bu yanlisligi farketmemiz 1 ayı buldu. cunku parayi gonderen sirket, paranın durumunu 1 ay sonra sordu bize. arastirdik, inceledik. karsi taraf parayi baska subeden cekmis, bir guzel yemis, kredileri kapatmis. ortada benim hatam, yani bankanin hatasi oldugu icin once subeye teftis gelecek, daha sonra sebepsiz zenginlesme davasi acilacakti. adami arayip epey korkuttum. dava acilir, hapse girersin, isten atilirsin bak vs diye. 1-2 hafta sonra baska bankadan kredi cekip getirmisti parayi.

    ta o zamandan beri öfkeliyim böyle uyanıklara. banka personeli hatasi olur, parayi gonderenin hatasi olur. yanlis gelen parayi, aninda cekip harcayan kisi benim gozumde dolandiricidir.

    simdilerde de ara sira musteriler benzer sikayetler ile geliyor. yanlis hesaba havale/eft yapmislar. karsi tarafin telefonunu istiyorlar ya da siz arayin diyorlar. kesinlikle ilgilenmiyorum. savciliga yonlendiriyorum. bankanin bu gibi durumlarda hicbir sorumlulugu yok cunku. karsi tarafin telefonunu vermek ya da aracı olmak bankayı suçlu yapar asıl.

  • buna göz yuman kişi kesinlikle gavat değildir. her önünüze gelene gavat demeye çok alıştınız bakıyorum. gavat, bu durumdan nakti bir kazancı olan kişiye denilir.

    bu kişi godoştur.

  • neden diye soran arkadaşlar olmuş. çok kısa yazayım;

    şimdi senin 100bin türk lirası kağıt paran var. bankaya gidip vadeliye yatırıyorsun ve akşam internet şubenden bakıyorsun vadeli mevduat=100bin tl yazıyor.

    banka ne yapıyor. kanunen senden aldığı 100bin tlnin %10 kadarlık bi kısmını karşılık olarak tutmakla yükümlü (bu oran değişebilir, merkez bankası belirler)

    10bin tlsini tutup, 90 bin tllik kısmıyle başka bi vatandaşa tüketici kredisi veriyor. bu 90bin tllik krediyi çeken vatandaş şubeye gidip 90bin tl kağıt parasını alıyor. hemen gidip kendisine ikinci el bulduğu volkswagen golfü satın alıyor.

    şimdi bu 90bin tllik kağıt paralar arabasını satan üçüncü vatandaşa geçti. o da koşup bankaya gidiyor ve parasını vadeli hesaba yatırıyor.

    şimdi ne oldu??

    ilk vatandaş internet şubesine girdi baktı onun 100bin tlsi 1 aylık vadelide gözüküyor ama tamamen bilgisayarının ekranında.
    2. vatandaşın altında artık 90bin tllik volkswagen golf var ve bankaya ödemesi gereken 110bin tllik 36 ay vadeli kredi borcu var.
    3. vatandaşın da internet şubesinde 90bin tllik para gözüküyor.
    bankanın şubesinde ise sadece 100bin tllik kağıt para mevcut kasada ve 36 ay sonuna alması gereken bi 110bin tllik alacağı var.

    elimizdeki 100bin tllik kağıt para ile kabaca 400bin tllik bi para hacmi oluşturduk. şimdi bu işlemin durmaksızın devam ettiğini düşün.

    dip not: bir de kriz senaryosu çizelim;
    diyelim ki 1 ve 3 nolu vatandaşlar bankaya gidip tüm parasını çekmek istedi. ikisinin hayali parasının toplamı 190bin tl. bankanın kasasında sadece 100bin tl kağıt para var. işte bu durumda banka batıyor, bankanın tek çıkışı var, golf alan vatandaşa gidip borcunu öde demek. ekonomik kriz çıkıyor vs vs. tabi bu yazdığımı 2 vatandaş olarak değil 100000lerce vatandaş olarak düşüneceksin.

    tarihte bu tip çıkmış (çıkartılmış) bir sürü ekonomik kriz vardır.

  • yahu influencer’lar falan hadi yine neyse, iş insanı sayılırlar. bu kadına ne sorup neyin cevabını alacağız amk? eser’in geceleri horlayıp horlamadığını mı soracağız?

  • tanıdığım kazaklar içinde çamaşır makinesinden kuru çıkan tek örnek 2003'te makineyi ağzına kadar doldurup çalıştırmayı unuttuktan iki saat sonra kapağı açınca karşılaştığım kazaktır. üç kiloya yakın çamaşırı kuru kuru asmaya başladığımı, yarıya gelince bir terslik olduğunu sezdiğimi gizlemeyeceğim. bu paralelde:

    en soğuk su: geçen hafta ketılı çalıştırmayı unutup on yedi dakika başında beklediğim su
    en çok beklenen yemek: yemek sepetinde "siparişi ver" tuşuna basmadan beklediğim pizza ve
    endi varhol: ayşe arman'dır diyebilirim.