hesabın var mı? giriş yap

  • temel, hac farizasını yerine getirmek üzere eşi fadime'yi de yanına katıp kabe'ye gitmiş.

    sıra şeytan taşlamaya gelince fadime kocaman taşları alıp iblise fırlatıyor. her seferinde daha büyük bir hınçla koca koca taşları alıyor, "kör gözüne şeytan" diyerek fırlattıkça fırlatıyor.

    elinde taş kalmayınca ayakabısına eğilip çıkarıyor.

    tam fırlatacakken temel yetişip kolundan tutuyor ve sinirli bir şekilde, "sen ne yapıyorsun?" diye soruyor.

    panikleyen fadime, "şeytan taşlıyorum ne yapacağım?" diyebiliyor ancak.

    aldığı cevaptan tatmin olmayan temel iyice hiddetleniyor: "ula manyak mısın kadın? sen bunun kim olduğunu biliyor musun?"

    fadime, "kim olacak şeytan iştee" deyince önce "ya sabır" çekiyor, sonra hafiften kulağına eğilip akıl vermeye başlıyor:

    "ula gözünü seveyim beni çıldırtma! taşladığın şeytan bir zamanlar allah'ın en sevgili meleğiymiş. yarın onların arası düzelir, biz kötü oluruz. sen her ihtimale karşı taşları ölçülü at!"

    ...................

    belki daha önce burada yazılmış bir fıkra olabilir ama çalıştığım kurumda 15 temmuz darbe girişimi sonrası fetöcü olduğu için khk ile atılan vatandaşların bir bir geri döndüğünü ve çalışmadığı döneme ait maaşları da faiziyle aldığını görünce (ki kendileri net fetöcüydü) bu fıkrayı bir anımsamak, anımsatmak istedim. hatta dur bununla ilgili bir de başlık açayım.

    (bkz: fetöcülerin memuriyetlerine bir bir geri dönmesi)

  • ilk madde ülkenin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğunu.

    ikinci madde atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu.

    üçüncü madde dilimiz, bayrağımız, başkentimiz, istiklal marşımız.

    dördüncü madde ise ilk üç maddenin değiştirelemeyeceği, değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğini söyler.

    yukardaki anayasanın ilk üç maddesini korumak mı ? halkı savaşa davet etmek. neye karşı alerjiniz var cumhuriyete mi? dilimize mi? bayrağımıza mı? başkentimize mi? yoksa laik olmamıza mı ?

  • rıza abi hatırlatıver de bir dahaki leopar saldırısında havaya sıkalım korkup kaçıyormuş hayvan. yav arkadaş tamam vallahi ben de çok üzüldüm o hayvanın öldürülmesine de yeminle ironi yok bak bu dediğimde, planet earth terbiyesiyle büyümüş insanım üstüne carl sagan cosmos kombosuyla hem de. ama yani arkadaşına leopar saldırmışken ki alışık değilsin böyle şeylere dur havaya sıkayım da korkup kaçsın şeklinde düşünecek, soğukkanlılığını kaybetmeyecek üç adam çıkmaz lan şu memlekette. harbi klavye başında yazmanın rahatlığı mı bilemedim. bak leopar dedim. saldırıyor dedim...

    neyse tanım gelsin... üzücü bir olay... yanlış yer yanlış zaman yanlış insan...

  • almanya'da erasmus yapan birkaç türk genci olarak bindiğimiz şehir içi otobüste* biraz fazla ses çıkarıp, gülmemiz üzerine şöförün dahili mikrofondan türkçe olarak ''çocuklar, hayatınız boyunca hep böyle gülüp mutlu olursunuz inşallah.'' anonsunu yapması.

  • adam gelmeyin amk demiş işte. gitmeyin işte amk...

    edit: kafenin cevabını okudum da, kitap okumayı yasaklayınca böyle oluyor işte. bize yasaklayacağınıza siz de biraz okumayı deneseniz... o nasıl bir yazı amk?

  • turkiye'de oyun gelistirmek neden cok riskli

    dunya uzerindeki butun vizyon sahibi devletler oyun gelistirmeye adim atanlari yureklendirir, onundeki burokratik zorluklari kaldirir, ticari risklerini azaltmak icin cozumler sunar. bunu da cok mantikli bir sebepten yapar;

    oyun gelistirenler ulkenin kisitli yeralti kaynaklarini tuketmez, dogaya zarar verip havayi denizi suyu kirletmez, sahilleri parselleyip girmek isteyen vatandasi dovmez. ustelik bu sayede ihracat yaparak yuzlerce ulkeden ulkeye doviz getirir, yetmezmis gibi ulkenin dunya capinda taninirligini ve marka degerini yukseltir.

    kaynak tuketmeden ihracat yaparak ulkenin ekonomik hacmini buyutup daha guclu bir ekonomi olusmasini saglar. yani ekonomiyi yerinde saydiran ahmet'in cebindeki paranin mehmet'in cebine girmesi gibi esnaf ekonomisi yerine pierre'in, toshi'nin, hans'in, olaf'in peter'in cebinden cikan paranin ulkeye girmesine yarar. bu da ulke zenginligini arttirir.

    bu acidan bakinca devletler icin ruya gibi bir seydir bolca oyun gelistiriciye sahip olmak, cunku en az girdiyle ulkeye en cok fayda saglayan girisim tipidir. hal boyle olunca en yuksek sekilde onunun acilmasini umarsiniz degil mi? memlekette durum bunun tam tersidir, devlet siz oyun gelistirmeyin diye elinden geleni ardina koymaz, onunuze ha bire engel koyar, butun riski size yikip para kazanmasaniz bile her ay para ister, veremezseniz borca batirir, hapse dusurur.

    yani diyelim kendi yaginizla kavrulmak icin oyun gelistirip satmak gibi bir hezeyana kapildiniz. bu sayede hem kendiniz gecinecek, hem kazancinizdan vergi verip memlekete faydali olacak, hem memlekete doviz girmesini saglayip ulkenin ekonomik gucunu arttiracak, hem de belki isi buyutup baskalarina da is imkani saglayarak issizligi azaltacaksiniz degil mi? al babayi!.

    aslinda oyun gelistirmek icin gerekli temel seyler bir bilgisayar , yetenek ve bilgiden ibarettir. ister laptop'la dag basina cikar, ister bir kafede oturur, ister vapurda gelistirirsiniz. yani bu kadar esnektir, sabit bir yere ihtiyaciniz ihtiyaciniz yoktur. dunyanin her ulkesinde bunun icin tek gereken yasal surec vergi mukellefi olmak/sirket kurmaktir. bu butun vizyon sahibi ulkelerde son derece kolay, masrafsiz ve risksiz bir surectir. ve temel kural sudur; para kazanmadikca para odemeniz gerekmez.

    turkiye'de ise para kazanip kazanmadiginiza bakilmaksizin her ay devlete duzenli para odemeniz, hic bir mantigi olmayan burokratik islemleri yapmaniz ve ticaret yapma umuduyla butun bos yere odediginiz paralari kabullenmeniz, varinizi yogunuzu kaybedip bes parasiz sokaklara dusme riskini ustlenmeniz gerekir. gerci turkiye'de ticaret yapmak diye bir sey olmadigi ve ticaret sanilan sey rizk icin mecburi kumar oynamak oldugundan bu anlattigim pek cogunuza normal gelmis olabilir.

    diyelim tek basiniza amator oyun gelistirip satmaya yeltendiniz, bakalim neler yapmaniz gerekiyor;

    sirket kurmak

    sirket kurmak icin iki secenek vardir onunuzde;
    limited sirket, sahis sirketi.
    limited sirket, %20 vergi odeme avantaji var gozukse de acmasi daha masrafli, aylik masraflari daha fazla, kapamasi ise tam bir beladir. para kazanamayip fiilen kapattiktan sonra en az 6 ay daha butun masraflari aynen odemeniz gerekir cunku devlet sirketin kapandigini sirket kapandiktan en az 6 ay sonra kabul eder. %20 vergi odeme avantaji gibi gozuken sey sirket hesabindan kendi hesabiniza para cekmeye calisinca yalan olur cunku ekstra %35 gelir vergisi odersiniz.
    sahis sirketi, acmasi daha kolay oldugu, baslangic sermayesi gerekmedigi ve aylik masraflari gorece daha az oldugu icin mecburi tercihtir. tabii sirketten sonsuz sorumlu olmak ve %35 vergi gibi minik cilve ve isveleri olmasi da cabasi.

    ofis acmak

    devletin sirket kurmaktan anladigi dukkan acmaktir. e-ticaret, e-ihracat, ofissiz isyeri gibi modern dunyanin olgularini bilmez. ona gore bir sirket aciliyorsa en azindan orada bir ofis masasi, patron koltugu, musterilerin oturacagi sandalyeler, sabit telefon, duvara asili vergi levhasi falan olmalidir. devlete "ne musteri sandalyesi ya? kanada'dan, finlandiyadan bir tusa basarak oyun alacaklar" diye anlatamazsiniz, cunku dinlemez, dinlese de anlamaz zaten. ona gore ortada bir ticaret varsa musteri de vardir, musteri dedigin dukkana gelir, hic bir sey olmasa gelip bir cayinizi icmelidir, musteri dedigin oyle olur.

    - halihazirda oturdugunuz ev sahsen size ait degilse direkt ofis yapamazsiniz. bunun icin oncelikle home office olarak yeniden kira kontrati yapmaniz gerekir, ki cogu apartman yonetimi buna izin vermez.

    - ev ailenize (anne-baba) ait bile olsa yapamazsiniz. once size evin bir odasini resmi home office statusunde bir kontratla kiralayarak aylik stopaj verilmesi gerekir.

    -en mantiklisi han tarzi yerlerden bir ofis kiralamak veya dukkan kiralamaktir. bunun da hava parasi, depozito, aylik aidat gibi masraflari ve yalnizca belirli saatler icinde ofisinizde calisabilme gibi sorunlari vardir (hanlar ve dukkanlar belirli bir saatten sonra kapanmak zorundadir).

    - acilis izni icin maliyeden gelip kontrol edileceginden gercekten ofis masasi sandalyesi sehpa vesaire gibi sacma sapan hic bir isinize yaramayacak masraflar yapmaniz gerekir.

    - sabit telefon hatti acilis masraf ve faturalari eklenir.

    - yani her ay ay kira + stopaj + elektirik + telefon faturlari + ofis genel masraflari hic bir isinize yaramadigi halde her ay mecburen odemek zorunda oldugunuz sirket masraflarinin bir kismidir. bu tutarlar buyuk sehirlerde minimum 1500 lira tutmaktadir.

    bagkur

    mecbur oldugunuz bir diger aylik masraf. bir kurus para kazanmasaniz da, sigorta istemeseniz de her ay en az 1000 liraya yakin bagkur odemesi yapmaniz gerekir. para kazanamadiginiz icin odeme yapamazsaniz suclu duruma dusersiniz, banka hesaplariniz hacizlenir, evinize haciz gelir.

    muhasebeci ve evrak masraflari

    devletin evrak fetisi oldugu icin satis yapip yapmadiginiza, para kazanip kazanamadiginiza bakilmaksizin her ay duzenli defter tutturmaniz bir suru kagida muhur/kase/damga bastirtmaniz gerekir. eger ihmal eder veya parasizliktan yaptiramazsaniz hakkinizda dava acilir ve hapse girersiniz. bu masraflar da minimum 200 lira civarinda tutar aylik.

    gelir vergisi

    her satistan direkt %35 devlete odemeniz gerekir. yetmezmis gibi yurtici satislarda + %18 de kdv vardir.

    yani aylik minimum 3000 lira masraf etmeniz gerekiyor.

    e ne var ki bunda? bunlar normal masraflar

    daha once yasal ticaret yaptiysaniz bu masraflara asina oldugunuz icin normal gelebilir. zaten o yuzden "turkiye'de ticaret yoktur rizk icin mecburi kumar oynamak vardir" dedim.

    - ama konu oyun gelistirmek olunca isler daha da sarpa sariyor cunku amator oyun gelistirme isinde gunluk kazanc mantigi yoktur. bir oyunu gelistirip satisa sunmak yillar surdugu gibi, ciktiginda hemen kar edecek diye bir sart yoktur. bir oyun ciktiginda zarar edip bir yil sonra bir anda populer olabilir. bir oyunun yapim maliyetini karsilamasi ve kara gecmesi aylar hatta bazen yillar alir.

    -sattiginiz oyunlarin parasi platformlarin iade politikalari nedeniyle konsollarda 3 ay sonra, steam ve gog gibi platformlarda 2 ay sonra hesabiniza yatirilir. yani bugun sattiginiz oyunun parasi minimum 2 ay sonra elinize gecer.

    bu uzun surecte her ay mecburi minimum 3000 lira masrafi cebinizden odemeniz gerekiyor.

    peki masraflari azaltmak icin tam oyun cikma vaktine kisa bir sure kala sirket acsak?

    - steam'de oyununuzun sayfasini acip tanitimini yapmak, steam kodlarina erisip oyununuza eklemek (achievement, trading card vs) kodlarinizi steam sisteminde test etmek icin gelistirici basvurusu yapmaniz gerekiyor. bunun icin de sirket kurmus olmaniz sarti var.

    - konsollarda da ayni sekilde devkit alabilmek, gelistirici dokumanlarina erisebilmek icin gelistirici basvurusu yapmis olmaniz ve sirket kurmus olmaniz gerekiyor.

    - oyununuz satisa hazir oldugunda bile steam ve konsollar minimum 2 ay bekletiyor oyununuzu.

    yani oyununuz daha gelistirmenin erken safhalarindayken sirket acmaya mecbursunuz. bu da daha oyun cikmadan minimum 1 yil kendi cebinizden, ofis kirasi, muhasebeci masrafi vesaire gibi hic bir isinize yaramayayan masraflar yapmaniza yol aciyor.

    oyun cikinca parayi kiracaksin nasilsa

    yok oyle bir sey, genel kesinti tablosu su;

    10 liraya oyun satacaksiniz diyelim
    + %30 platformlarin kesintisi ( steam, ps store, play store retail store vesaire)
    + % 30 dagitimci payi
    + % 5 oyun motoru kesintisi ( eger unreal engine 4, cryengine v, unity vesaire kullaniyorsaniz.)
    + % 35 gelir vergisi (+ % 18 kdv)
    = siz 10 liraya sattiginiz oyundan 1 lira kar ediyorsunuz devlet ise 3.5 lira kar ediyor.

    devlet sizin yillarca ugrasip gelistirdiginiz oyundan sizin ettiginizden daha fazla kar ediyor yani.

    teknokent vergi indirimi tesvik falan var sen kotulemek icin abartiyorsun!

    - teknokent'lerde ofis tutabilmek icin metrekare basina euro uzerinden kira odemen gerekiyor ki bu da minimum 8-10 bin lira aylik kira demek.

    - bu kirayi 1 yillik pesin olarak istiyorlar.

    - bu parayi bulsan bile hemen ofis tutamiyorsun, yillarca siranin sana gelmesini bekliyorsun.

    - yer buldugunda da once projeni yonetime begendirmen gerekiyor.

    -teknokentler merkeze uzak haliyl bir de ulasim masrafin cikiyor.

    - teknokentte ofisin olmayinca vergi muafiyeti de alamiyorsun haliyle.

    - tesvik konusuna inaniyorsan sirinler'in gercek olduguna da inaniyorsundur sen simdi.

    nasil cozulur bu is?

    aslinda cozumu cok basit;

    - bu cagda teknokent diye bir sacmaliga gerek yok. 80'lerin silikon vadisi mantigini 2020'lerde surdurmenin geregi yok. bu cagda herkes dunyanin her yerine internet araciligiyla baglanip, goruntu/data/ses/fikir alisverisi yapabiliyor. 80'lerdeki gibi ayni binaya toplanma zorunlulugu yok. onun yerine her yer teknokent olmali. yani dag basindaki koyunde yazilim/oyun gelistiren gence de ayni firsat saglanmali.

    -ofis acma zorunlulugu ve bir suru evrak zirvaligi yerine en yakin vergi dairesine gidip yazilim e-ihracati yapacagini beyan ettiginde vergi mukellefiyeti alarak hemen ihracata baslayabilmeli. cunku zaten banka hesabina yurt disindaki dev firmalardan yatacak para. yani "ne kazandigini devlet nasil takip edecek devlet?" bahanesine siginilamaz zira, dunyanin en dev sirketleri "fatura almazsam kaca olur?" yapmiyor isteseniz de. hatta bu islem e-devlet uzerinden bile halledilebilmeli. bu sistemi maliye sistemine modul olarak entegre etmek bir haftalik is.

    -yalnizca para kazanildiginda para tahsil edilip bagkur istege bagli olmali.

    gerci paypal'i yasaklayan zihniyetin bunlari yapacagina inanmakla sirinler'in gercek olduguna inanmak esit derecede safca.

    yine de sen biraz abartiyorsun gibi?

    dunyada kendi basina oyun gelistiren ve sonradan zengin olan butun amator oyun gelistiriciler yillarca cabalamis, gerek aile evlerinin bodrum katinda, gerek cafe koselerinde oyun gelistirerek yillarini gecirmisler, ve bunun sonucunda ulkelerine dunya genelinden milyonlarca/milyarlarca dolar para akisi saglamislardir. eger o adamlara da "oyun gelistirmek istiyorsan aylik 3000 dolar bize vereceksin yoksa hapse atariz" denseydi oyun gelistirmekten vaz gecerlerdi. yani ne ekersen onu bicersin.

    ne yapayim o zaman?

    bir suru ulke yazilim/oyun gelistiricileri ulkesine cekmek icin yirtiniyor. mesela estonya'da sirket acabilirsin, istersen londra'da da acabilirsin, delaware'de (amerika) de acabilirsin, hem vergi avantaji var hem gereksiz masraflar yok. daha boyle bir cok secenek var. ustelik bir kere masraf edersin ama gelecegin kurtulur. boylece hem sacma sapan risklerin olmaz, hem ticaret gorunumlu kumar zulmune katlanmak zorunda kalmazsin, hem sen kazanirsin hem vizyon sahibi ulkeler kazanir.

    cunku bu ulke boyle gelmis boyle gider.

  • okuyunca birden gülümseten başlık. benim anneannem ya lan bu.

    ocakda yemek vardır...
    -allahuekber
    -naapıyım altını mı kapatıyım?
    ses bir ton yükselir
    -alahuekber!!!
    - ..... :/ kısıyım mı?!?
    l ye baskı yapılır kızgın kızgın...
    -alllllahuekberrr
    -0.o açıyım mı altını?
    -gerizekalı namazı bozdurdun bana anneni ara gelirken ekmek alsın!

  • düşünseniz de çocuklarınızla gezintiye çıktınız yanınızdan birisi 1 tonluk makine ile 370km/h hızla geçiyor.

    devletin böyle adamların ehliyetini 5 yıl gibi süreyle alması gerekiyor.

    o yollar halk için.

    hız yapacaksan piste git. bu adamı tutuklamayan ve ehliyetini almayan devlet, devlet değildir.