hesabın var mı? giriş yap

  • - bir de çekirdek alayım.
    - tabii. (horş şorş)
    - açık çekirdek olmasın ama. tadım yok mu?
    - tadım yok abi.
    - hiç mi yok?
    - hiç tadım yok abi.
    - hayırdır? ekonomik krizden mi?
    - yok abi, hep böyle. hiç tadım olmadı ki şimdiye kadar.
    - kız meselesi mi?
    - nerden bildin be abi? evet, öyle. ömrümü verdim, o hala mal da mülkte.
    - gözlerinden belli. leblebisi var mı peki tadımın?
    - o da yok abi. açık var. zaten leblebi çerez değildir ki abi.
    - olur mu? birayla iyi gidiyor.
    - hayırdır abi bir derdin mi var? bira mira?
    - öyle.. herkesin bir derdi var. tamam açık olsun. 200 gram.
    - leblebilerimiz güzeldir abi. çifte kavrulmuş.
    - tadımınkiler kaçta kavrulmuş biliyor musun?
    - bilmiyorum abi. dedim ya hiç tadım olmadı burada.
    - peki ilerde olacak mı?
    - allah bilir abi.
    - allah distribütörlüğe mi başlamış, ne diye onu karıştırıyorsun?
    - karıştırmıyorum abi. nasıl karıştırayım ki hem. sadece leblebi istedin.
    - doğru sen de haklısın.
    - leblebiyle lebleyi elbette karıştıracağım abi. tek denemede 200 gramı tutturamayabilirim.
    - kaç yıllık leblebicisin?
    - leblebici değilim abi, kuruyemişçiyim.
    - kaç yıllık kuruyemişçisin peki?
    - 40 yıllık kuruyemişçiyim.
    - peki böyle muhabbet gördün mü?
    - görmedim.
    - son
    - evet katılıyorum.
    - credits.

    kendimden full performans verim alamıyorum, çok iyi değilim, sakinim, durgunum, birazcık da yorgunum anlamında bir deyiş.

  • şu an pek kimse farkında değil ama sonuçları acı olacaktır. beyler bayanlar hayırlı olsun. sgk'lıysanız ( ki emekli yada değil muhtemelen öylesiniz ) yarından itibaren doktor size bir ilaç yazdığınızda ecazenede şu durumla karşılaşacaksınız:

    eczacı size yüzde 30 ile yüzde yüz arasında ekstra bir ilaç katkı payı çıkaracak. çünkü sgk size bir ilaç yazılmışsa o ilaca eşdeğer ( eşdeğer olayı elbette pek çok ilaçta yalan ) ilaçlar içinde en ucuzunu size sözde bedava vermeyi teklif edecek.

    fark ödemek istemiyorsanız o sözüm ona eşdeğer ilacı alacaksınız ( doktorunuzun size yazdığı ilacı değil ), ha illa ben doktorun bana yazdığı ilacı istiyorum derseniz o zaman pamuk eller cebe.

    akp'nin sağlık kazıkları ndan en yenisi ve irisi bu.

    varsa merak eden sgk'nın bu uygulamayla yıllık olarak tasarruf (!) etmeyi planladığı paranın büyüklüğünü ( elbette sgk'nın tasarruf ettiği para siz değerli arkadaşlara girecek olandır ) o paranın miktarı yaklaşık:

    450 ile 500 milyon lira. ( yazı ile dörtyüzelli ile beşyüz milyon ).

    hayırlı olsun.

  • öğrenilebilir hayati yeti.

    bir insanın kendini her haliyle kabul edebilmesi sevebilmesi, özelliklerine başkalarının ne düşüneceği odağından değil, kendi mutluluğu odağından yaklaşabilmesi, kendiyle yüzleşmekten çekinmemesi olarak özetlenebilir.

    özsevginin öğrenilebilir olmasını da şöyle anlatabilirim, sevgi kaynağı olan anneden kendimizi sevmeyi öğreniriz. bunun sınırı da anne rahmine düşülen ilk saniyeden 6 yaşını doldurana kadardır. bu süreçte bilinçaltında koşullu ve koşulsuz sevginin ilk kayıtları tutulur. yani çocuğu "bir şeyleri yaptığı için" değil, "bir şeyleri yapmasına rağmen" ve "var olduğu için" sevmekten bahsediyorum. 6 yaşından sonra ne yazık ki zaten rekabet ortamına girdikleri için çocukların koşulsuz kabul edilmesi de zorlaşıyor, çünkü ebeveynler de yarıştalar.

    yetişkinlikte özsevgi sadece kendinle yüzleşmekle olabilecek bir şey. kendinle yüzleşmek, olduğun şeyi kabul edebilmek çok önemli basamaklar. tabii ki palaları alıp amazona dalar gibi kendinize dalmanın da alemi yok, yavaş yavaş ama objektif şekilde ilerleyebilmek önemli.

    özsevginin olmadığı yerde özşiddet var ne yazık ki, bağımlılıklar var. insanın bir şeylere tutunma isteği ve çabası, ardında sevgi olmadığında ne yazık ki sadece tutunmaya dönüştüğünden şablonlara takılıp kalıyor insan. o andan itibaren her tür bağımlılığı telaffuz edebiliriz. hatta spor ve fiziksel görünüm, sağlıklı beslenme bile bağımlılığa dönüşebilir. sevgiyle yaratılan her şey zaten bağlılıktır ve kendine ait bir gücü vardır. ne olursa olsun bağlar sonsuza dek uzasa da kopmaz. bağımlılık ise kırar, döker, şablona uymayan her kenarı kesip atar.

    özsevgi çok önemli bir sınır çizer aslında hayatımıza. hani şu anda herkes kırılıyor ya sevgisizlikten, kimsenin kimseyi gerçekten sevmediğine dair girdilerden sözlük bile infilak etmek üzere? hah işte bunların hepsi bu özsevgisizliğin sonucu. iki soru var, hayati önemi haiz:

    -kendini sevmeyen insan kimi sevebilir?
    -kendini sevmeyen, kendiyle kalamayan insanla kim kalabilir?

    bir insanın kendine beslediği sevgiden daha fazlasını alması mümkün değildir. çünkü kendini sevmeyen insana asla samimi gelmez (içerde dönen soru: ulan ben bu kadar sevilecek insan değilim, bu beni niye seviyor?). çoğunlukla insanların kendine sorduğu, hezimet sonrası sorusu da şudur: "annem bile beni sevmedi, beni kim sevsin?" ne yazık ki birçok insan bu soruyu sorduğunu bilmez; ne sesli, ne de sessiz...

    yine bir insanın kendine beslediği sevgiden fazlasını vermesi de mümkün değildir. kendini kabul eden sakin ve sevgi dolu bir insanın, kendini kabul etmeyen ve sevemeyen biri tarafından -tüm kaynaklarıyla sevse bile- sevildiğini hissetmesi mümkün değildir. çünkü sevginin sınırından sonrası şablondur. kendini çok seven insan şablona sokulmayı kabul etmez.

    en çok yaşanan şeylerden biri de özşiddetin "güvenli alan" olmasıdır. özşiddet dediğimiz şey çok sinsidir, bir hastalık gibidir ama belirti vermez. öfkeyle, şikayetle kendini göstermeye çalışsa da genelde "kendini yok etme eylemleri" denen şeylerle görünür olur: tırnak yemek, elleri kemirmek, saç yolmak, bağımlılıklar (sigara, alkol, uyuşturucu) ve dahi dövme yaptırmak. hepimizin az ya da çok yaptığı şeyler bunlar. güvenli alanınız alışık olduğunuz şeydir, kendinizi güvende hissedersiniz. yani kendinizi rahat hissettiğiniz şekilde kendinize davranırsınız. içte kendine vuran birini okşarsanız bundan asla yetinmeyecek, siz ona vurana kadar uğraşacaktır. vurursanız yürür, okşarsanız kendine vuracak başka birini bulacaktır. kendinizi bu insanın yerine koyun, çevrenizdekileri bu gözlükle bir tarayın... gördüklerinize inanamayacaksınız.

    uzun sözün özü: kendine sevgiyi bardakla veriyorsan kovayla verilen sevgiden de yalnızca bir bardak alabileceğini bilmen lazım. bardağı atıp kovayı kullanmak da bir süreç sonunda mümkün. ve hiçbirimizin annesi bizi olduğumuz gibi sevmedi, kabul edelim. yine de bizim bunu yapamayacağımız anlamına gelmez.

    sevgiler

  • gezici bir arkadaş olarak asla sırrı'ya oy vermeyeceğim tek gerçek bu...adam ne zaman ki muhalefete değil iktidara gider yapmayı öğrenir o zaman bakarız ve şu unutulmasın ki yetmez ama evetçiler gibi sırrı ya oy verenler de gün gelecek başlarını vuracak yer arayacaklar tarihe not düşülsün ben demiştim demek için yazılmıştır

  • - iyi günler, fbi mı?

    - evet, nasıl yardımcı olabiliriz?

    - ben üzerinde fbi yazan bir şapkayla, bir tişört almıştım. iki yıkamada çekti... kime şikayet edeceğiz?

    - evet bir ara çok modaydı onlar ama biz üretmedik onları beyefendi.

    - yalan konuşmayın birader, paramı yedirtmem size...

    - bakın bayım neden üretici firmayı aramıyorsunuz?

    - üzerinde fbi yazıyordu...

    - bakın gerçekten vaktimizi alıyorsunuz, görüşmeyi bitirmek zorundayım.

    - allahsızlar!!! haram zehir zıkkım olsun, alcam olum sizden parasını... beni tanımıyorsunuz siz, mekanınıza gelecem lan...

    - gerek yok bayım, türkiye'deki ekiplerimiz sizin için yola çıktı bile.

    - değiştirecekler mi tişörtümle şapkamı?

    - hayır...

    - lan bak canınızı sıkarım sizin, uğraşırım sizinle, delirtmeyin lan beni..

    - on saniye içinde ekiplerimiz yanınızda olacak...

    - şu anda camdan gaz maskeli beş kişi girdi... onlar mı?

    - evet...

    - e ama dövüyorlar beni şimdi...

    - döverler...

    - kapatıyorum o zaman?

    - kapat.