hesabın var mı? giriş yap

  • erasmus ne içindir?

    ülkelerin sahip olduğu bilginin yayılması ve kültürel kaynaşma.

    erasmus'a niçin gidilir?

    başka ülkedeki bilgi, beceri ve tekniği kendi ülkene getir. farklı kültürleri tanı ve o kadar da farklı olmadığını öğren, yabancı dil tecrübesi edin.

    bu mal ne anlamış?

    erasmus, devletin parasıyla boş beleş gezme işidir.

    kişinin ekonomik yararı nedir?

    bu işin parası zaten ödemiş (her ülkenin belli kurallar çerçevesinde havuza attığı para vardır.), sen gitmezsen yedekten başkası gidecek veya bütçesi seneye aktarılacak.

    sonuç nedir?

    iyi yapmış.

  • psikolojide splitting (bölme) denilen bir bilinçdışı savunma mekanizması var. splitting yapan kişi benliğini, ötekini ve dünyayı, iyi ve kötü diye ikiye bölerek algılar ve bu iki yakayı bir araya getiremez. bu mekanizmanın yoğun olarak kullanılması çarpık bir dünya anlayışına neden olur.

    sosyal medya splitting'i körükleyen bir yapı çünkü bireyler burada tam da bölmeye uygun şekilde birer parça nesne olarak var oluyor. bir entry, bir fotoğraf, bir tweet ile tanıdığınız insan elbette tam bir insandan çok, o insanın sadece bir yüzü, bazen bir ânı demek. bu da o yüzü beğenmezseniz öfke ve ötekileştirme yani kötü algılamayı ya da yüzü beğenmeniz durumunda özdeşim ve yüceltme yani iyi algılamayı kolay hale getiriyor.

    o yüzden sosyal medya üzerinden tanıdığınız ve kişisel ilişkiniz olmayan insanlara öfke ya da hayranlık duymanız, yani onları kötü ya da iyi nesne parçaları haline getirmeniz, o kişiyi gerçek ve bütüncül bir imge olarak algılamaktan çok daha kolay.

    burada öfke duyduğunuz biri ile gerçek dünyada kahve içseniz 'o kadar da kötü biri değilmiş' demeniz; burada hayran olduğunuz biri ile oturup sohbet etseniz 'bu muymuş yani' demeniz olası.

  • ornek olarak:

    emirates havayollari hostesi yemek servisi yaparken gulumseyerek yaniniza gelip, kulak seviyesine egilerek yumusak bir ses tonuyla: "good evening sir. today we have grilled chicken with roasted vegetables or marinated beef in curry sauce with rice on the side. which one would you prefer?"

    thy hostesi, 5 karis suratla tepeden bakarak: "chicken or pasta". hele yolcu bi anlayamasin ne dedigini. "excuse me" falan diyene bagirarak "offff... chicken or pastaaaa"

    evet rezil amerikan havayollarindan ileride olabilirler. avrupa havayollariyla da bir cok anlamda yarisabilirler. fakat esas rekabet icinde olduklari asya ve ortadogu havayollarinin hosteslerinin ellerine su dokemezler malesef. yok maasti, yok yolcularin tutumuydu falan da adama ozru kabahatinden beter dedirten soylemlerdir. isin bu kardesim yapacaksin. guleryuzlu olmanin, nazik olmanin zor oldugu ortamda sen olacaksin. yonetimin hatasi tabi en basta. koy bakalim belli standartlar bu baglamda. uymayana da bas uyariyi, yaz siciline gor bakalim nooluyo.

  • çok gerçekçi gelmeyen açıklama. film kalitesi olarak öyle oscarlık bir film değildi. aslında bunu kendisi de biliyor, maksat prim yapmak.
    nuri bilge ceylan, zeki demirkubuz filimleri oscar alamayacak, ayla filmi oscar alacak!

  • mis gibi çıkma teklifi vardı bir zamanlar. efendi gibi gelir sorarlardı, benimle çıkar mısın diye. kabul edersen sevgiliydin, etmezsen herkes yoluna bakardı. çıkma teklifi kalktı mertlik bozuldu. şimdi yeni biriyle tanışmak var. hoşlanıyor mu belli değil, seviyor mu alakası yok. sevgili desen hiç değil. flört falan diyorlar onu da anlamıyorum mesela ben. bitince anlıyorum haa bu flörtmüş diye. devir çok değişti ya. nesi vardı çıkma teklifinin ya abv.

  • yaptığı şikeler ve ahlaksızlıklardan ötürü 2 sene avrupa kupalarından men cezası almış, bu sezon aldığı puanların en az 7-8 tanesini hakem hataları ile kazanmış kulüp taraftarının "melo, muslera, kırmızı kart ühühü" diye ağladığı maç.

    al abi bir sneijder ye.

  • üniversiteden sevgilimle tanıştırınca şöyle demişti;

    - dersler nasıl gençler?! okulda aranızda okuma yarışı filan yapıyor musunuz ehehehe...

    (bkz: oo espri)

  • özellikle erdoğan'ı havaalanında karşılayan manken fizikli oğlanları görünce insanı hayrete düşüren tespit.

    duran adama karşı duran adamlar falan vardı mesela, tiplerini görünce kıskançlıkten cinnet getirip sabah ezanına kadar cami önünde durmuştum.

  • hayatında on kişilik ekip yönetmemiş bebeler, bir kriz anında yetkili kişilerin tamamının isitfa etmesinin onurlu bir davranış olduğunu sanıyor. peki o kriz, sona erene kadar koordinasyon nasıl sağlanacak? kurumsal hafıza ne olacak? en yetkili kişinin yerine tüm kurumu koordine edecek yetkinlikte birini hemen nasıl bulacaksın? yönetim kurulunda sadece huzur hakkı alıp işlerden anlamayan adamlar mı yönetecek şirketi? boş boş, mal mal konuşuyorsunuz. krizin ortasında istifa edip gitmenin onurlu bir davranış olduğunu sanıyorsunuz. eğer krizin sorumlusu sen isen de, tüm yükümlüklerini yerine getirirsin, işi sahipsiz bırakmazsın, çekil dendiğinde çekilirsin ya da çekildiğinde işi yürütebilecek bir ekip olduğundan emin olursun bırakırsın. kriz anında çekilen adam dünyanın en berbat yöneticisidir ya. sen o anda işin başında olmayacaksın da ne zaman olacaksın?