hesabın var mı? giriş yap

  • lisedeyken edebiyat hocası "17 yaşında herkes şiir yazar 30'unda da yazan gerçek şairdir" derdi.
    onu hatırladım. sanırım tam tanım şu oluyor:
    gerçek metalci.

  • az önce denk geldiğim video. sinirden elim ayağım titriyor. şerefsizler, adi köpekler. o çocuğun tek bir damla gözyaşına değer mi lan yaptığın fanatiklik? nasıl bir gözü dönmüşlük bu?

    https://twitter.com/…rlig/status/656406750330036224

    edit: adam kayseri'de tanınan bilinen amigo recai adında biriymiş. böyle adamların öfkeli kalabalık lafıyla aklanması, sakinliğe davet edilmesi utanç vericidir. bir tane kolluk kuvveti görmedim "aga hayırdır sen kimsin de çoluk çocuğa, insanlara saldırıyorsun" diyen. yeter lan.

    edir 2: vaguedespassions denen bir garip kişilik "hemen saldırı diye olayı lanse et, ortalığı ateşe ver. işte bunlar hep uzun süren akp döneminin sonuçları" gibi değişik laflar etmiş. saldırı kelimesinin anlamının sadece fiziksel şiddete dayalı olmadığını anlaması için bu cahilliğinden kurtulması gerekiyor. tdk bile saldırı kelimesini açıklarken "kötülük yapmak, yıpratmak" diye başlar cümleye. aksi takdirde bu saldırı yapanlarla aynı düşünce yapısına sahip olduğunu iddia edebilirim.

    edit 3: ilhan ekşioğlu ve şekip mosturoğlu minik kardeşimizin kadıköy'e davet edildiğini yazdı.

    kardeşimize ulaşılmış, nasıl da gülüyor. emeği geçen herkese teşekkürler.

  • şehirlerin plansız olmasıyla ilgilidir. abd, japonya gibi ülkelerde o terimler kullanılır çünkü şehirler ızgara sistemiyle imar edilmiştir. bir caddede batıya doğru giderken düz gittikçe aynı yöne gidersiniz. ancak türkiye'de batıya giderken cadde'nin sola dönmesiyle güneye dönebilir ya da son bulmasıyla farklı bir yönde bulabilirsiniz kendinizi. bu nedenle coğrafi yönlerin türkiye'de kullanılması pratikte imkansızdır.

  • her şey dalgınlıkla adamın birine fazladan iki ekmek satmamla başladı. *
    -bakkal osman efendi

  • kendine özgülüğün tavana vurduğu bir yöre lehçesi. doğal komikliği ve sempatikliğinin altını çizebilmek için aşağıdaki olayı örnek olarak aktarıyorum sizlere..

    trakya'dan gerçek bir hikayedir!

    yaşlı bir amca eşeğinin üzerinde karayolunda seyretmektedir.
    bunu gören trafik polisleri amcaya takılmak isterler ve
    durdururlar.

    polis- be amca, necin dakman golani? (golan: emniyet kemeri)
    amca- dakmam be işte!
    polis- e bak gördün mü, şimdi ceza keseceyik.
    amca- kes bakalım ne keseceysan da gidecem, acele işim var.
    polis- peki amca, cezayı sana mı yazalım yogsam eşeğe mi?..
    amca- ???
    polis- yani cezayı sana yazarsak 5 milyon deycen, eşeğe 3 milyon deycen.
    amca- bana kes o zaman.
    polis- neden sana keseyoz amca?
    amca- onun sicili temiz ossun, polis yapcez onu!

  • 2002 yılıydı sanırım. deli gibi kitap okudğum dönemler. 14 yaşlarındayım.
    ilk kitabı o zamanlar 9 yaşında olan kardeşimin kitaplığından alıp bu ne amk diye okumaya başladım. sabaha kadar bitti kitap! deliriyordum evin içinde.

    sonrasında kitaplarla büyüdüm resmen. zaman içinde keşfettim ki kitaplar ilk ingilizce çıkıyor. ateş kadehinden sonrasında ingilizceleri çıkar çıkmaz aldım aldırdım. yarım yamalak ingilizcemle okudum. sonra türkçelerini tabii ki.

    kitaplarını 4-5 defa okudum. filmlerini 10dan fazla sefer izledim.

    yani benim için çok değerli bir seri, çok değerli bir dünya.

    bu sebeple potterhead ım ama hiç heyecanlanmadım diyenlere inanmıyorum. heyecanlanmamak mümkün değil.

    işin başında hbo olması umutlandırıyor açıkçası. sjw sikkoluklarının minimumda tutulması gibi bir hayalim var. eğer dizi söylendiği gibi her kitap bir sezon olacak şekilde ilerleyecekse en azından bu dünyada yeri olmayan lgbti+ sahnelerine maruz kalmamız mnimumda olacaktır. çünkü 8-9 yaşında çocuklar üzerinden bunu vermezler diye düşünüyorum, umuyorum. ama illa ki alakasız karakterleri zenci hintli ya da çekik yapacaklardır. kızıl bir weasley ailesi yerine zenci bir weasley ailesi görürsek gerçekten kahrolurum.

    öte yandan en çok heyecanlandığım şey ise kitapları anlatmaya yetmeyen filmlerden daha detaylı olacağı. kitaplarda olup filmlerde olmayan sahneleri, karakterleri görme umudu çok heyecanlandırıyor beni.

    neydi o sahneler?

    * felsefe taşında mesela 3lümüz bulmacaları çözerken snape'in hazırladığı iksir bulmacası filmde yer edinmemişti. hermonie'nin zekasının ilk kitapta en güzel vurgulandığı yerlerden birisiydi halbuki.

    * mesela nagehan alçı kılıklı rita skeeter'ın bir animagus olması filmlerde belirtilmiyordu. okulda dönen her boktan haberi olan (okula girmesi yasaklanmasına rağmen) ritacığım meğer böceğe dönüşüp okulun her karışında sürtüyormuş. 5 ya da 6. kitapta bahsediliyor bundan. tabii ki zekasına kurban olduğum hermione fark ediyor bunu.

    * barty crouch ve ev cini winky... filmlerde neredeyse hiç bashedilmiyor. koca yasal yaptırım daire başkanının oğlu ölüm yiyen çıkıyor ve filmlerde skandal olarak biraz görsek de ne derinliğini anlatıyorlar, ne geçmişini, ne de winky kardeşim bir sahnede bile görünüyor. halbuki dünya kupasında karanlık işareti yapan asa bu cincağımızın elinde bulunmuştu.

    * siriusun bellatrix ve draconun anneci narcissa ile kuzen olduğunu biliyoruz. filmlerde de azcık bahsedildi. bellatrix ve narcissa kardeşler. ama kitaplarda önemli ve bence hikayesi duygu dolu olan bir kız kardeşleri daha var. kim mi? tonksun annesi!. lupinin zevcesi olan nymphadora tonkstan bahsediyoruz. muggle a aşık olduğu için aileden şutlanan tonks aslında bellatrix ve narcissanın 3. kız kardeşinin kızı. yani onların yeğeni. filmlerde neden bahsi geçmedi mesela asla anlamıyorum.

    * ginny weasley... filmlerin hayal kırıklığı. hem cast seçimi ile, hem anlatılan ginny ile tam bir üzüntü kaynağı... kitaplarda özellikle 4. 5. kitaplar ve sonrasında popüler, neşeli, zeki, harika bir quidditch oyuncusu olan ginny filmlerde sessiz sedasız bir bir ruhsuz. hele ki bir harry nin ayakkabılarını bağladığı sahne o kadar irite edici ki.

    * mesela seçilmiş kişi harry potter... ama kitaplarda bir aday daha var ve bu bi kaç yerde vurgulanıyor. kehanet neydi? ailesi voldemorta 3 defa karşı gelmiş bir ailenin temmuzda doğan çocuğu... dumbledore da bu konunun üzerinde duruyor kitaplarda... diğer seçilmiş çocuk adayımız neville longbottom. ama filmlerde asla bahsedilmiyor bundan.

    * haylaz hayalet peeves... ulan bu karakteri nasıl kullanmazsınız ya?

    *peter pettigrewin voldemortun ona verdiği gümüş el ile kendini boğarak ölmesi... izleyicinin içini soğutacak bu sahnenin filmlerde olmaması nasıl bir hayal kırıklığıdır kimin tercihidir acaba.

    * dudley ile harry nin vedalaşması... bu sahne güzel olabilirdi. kitapta okurken mesela azcık da olsa dudley'e üzülmüştüm. çünkü bu çocuğu ailesi böyle yapmıştı. vedalaşırkenki pişmanlığını perdede görmek çok güzel olurdu.

    * hogwarts mutfağında çalışan ev cinlerini bi görseydik bee... adamlar ellerinde bıçaklarla ölüm yiyenlerle savaştılar. biraz saygı.

    * mesela snape'in en kötü anısı... çapucluların kendisiyle dalga deçtiği anlar değildir filmdeki gibi... yani gerçeği daha dramatikken neden böyle bir tercih yapmışlar anlamak mümkün değil. kitaplara göre snape'in en kötü anısı lily'ye sinirle bulanık dediği an. çünkü lily bundan sonra kendisini affetmemiş. ulan bu ufacık hikayeyi bile nasıl bok ettiniz filmde.

    * deligöz'ün sorgulanma sahnesi.

    * voldemortun geçmişe dair anıları, çocukluk dönemindeki aile yapısı... çok es geçilmiş. tom riddle nasıl voldemort oldu görebiliyoruz kısaca ama neden oldu yeterli anlatılmamış filmlerde.

    gibi gibi detaylat var görmek istediğimiz.

    bekliyoruz efendim heyecanlar içinde.

    edit: gelen 2 uyarı ile birlikte tonks'la ilgili yanlış giri düzeltilmiştir.

    edit2: barty crouch ile ilgili title düzeltildi. eklemeler yapıldı.