hesabın var mı? giriş yap

  • benim. evde bile derli toplu gezerim. ama raytingi sanıldığı/ söylendiği kadar yüksek değil. o da bilinsin isterim. ele güne karşı değil kendine karşı olunması gereken bir şey.

    vakti zamanında bir sevgilim var. çat kapı gelmeyi seviyor. bir gün şu konuşma yaşandı:

    s*: ben yukarı çıkana kadar ne ara süsleniyosun yahu?!
    b*: bu ev halim.
    s: sucuya mucuya da mı böyle açıyosun kapıyı?*
    b: hayır tamamen soyunuyorum daha fantastik oluyor!
    s: ha ondan siparişlerin şak diye geliyor.

    peki sonunda noldu? adam beni bi güzel aldattı.

    kıssadan hisse: istediğin kadar bakımlı ol, adama kekli börekli kahvaltı hazırla, gömleklerini kolala...
    geçinmeye gönlü yoksa, niyeti bozuksa beyhude! ne demiş aşık veysel:

    "güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa"

    o yüzden bakımlı kadın, kendine özenen ve bunu başkası için yapmayan kadındır.

  • annesi ilkokul mezunu olan bir yazar olarak söylüyorum ki, imkanları olmadığından zamanında okuyamadığı için 3 çocuğunu da üniversitelerde okutmuş ömrümden ömür versem hakkını ödeyemeyeceğim kişidir.

    anneliğin diplomayla yapılmadığını bilmeyenlerin beyanıdır.

  • her gün kezban turk kızı, her erkeğin kendini s*keceğini sanan kezban turk kızları gibi ifadelerle başlayan cümleler kurmayı çok seven sevgilim sozluk yazarlarının bu duyarlılığı beni ve muhtemelen tüm
    kezban kardeşkerimi duygulandırmış tavsiyelerdir.

  • çok ağır şekilde kerizlenen takım. sean marks bu kerizleri dolandırdı ve bu kerizler kendilerine neyin çarptığını anlayana kadar çok geç kalmış olacaklar.

    bunun bu kadar kötü bir hamle olmasının sebeplerine gelirsek

    1- phoenix suns aşırı fazla draft hakkını feda etti. 35 yaşında kronik sakat (son 2 sezondur iç yan bağlarından 2 ay kaçırıyor, aşilini koparmış olmasına değinmiyorum) bir durant'i almak için ellerindeki en iyi savunmacı ve en istikrarlı oyuncu olan mikal bridges'ı, üzerine 4 tane 1.tur draft hakkıyla 1 tane değişim hakkı verdiler. durant'in şu kontratı ve şu sağlık durumuyla ederi en fazla 2 tane 1.turdu. sırf uğruna vergi ödemek istemedikleri için pakete koydukları cam johnson'ı ve eylülden beri ayrılmak isteyen jae crowder'ı saymadım. phoenix brooklyn'in harden takasındaki hasar kontrolünü yaptı ve bu kadar aciz durumdaki takımı ihya etti.

    2- suns derinliğini kaybetti. suns'ın son dönemde iyi bir takım olma sebebi 9 kişilik sağlam rotasyonuydu, bu rotasyon artık yok. zaten bu rotasyon kaybolup sakat üstüne sakat verdikleri için nal toplamaya başladılar. bu takımı josh okogie, duane washington jr, landry shamet falan idare edemez. bu takımı idare eden ellerindeki kanat bolluğuydu ama artık bu yok. yapmaları gereken sadece crowder yerine kanat rotasyonunu güçlendiren bir hamle yapıp shamet'i yollamaktı. ana 4 kişilik ekip iyi ama bu takımın 5.oyuncusu landry shamet ya da dario saric olacaksa bu takım çok üzülür. hele cam johnson ve mikal bridges gibi iki iyi şutör ve savunmacının ilk 5'teki yerini (cam crowder kenara çekilene kadar 6.adamdı, onun ikamesi zaten kalmadı) josh okogie alacaksa bu takım üzülmeye hazır olsun.

    brooklyn açısındansa kyrie irving'in peşine bu hamlenin gelmesi muhteşem oldu. brooklyn inanılmaz bir yapılanma hamle başardı, üstelik bunu 7 tane 1.tur hakları yokken ve nba'in mental olarak en dengesiz iki yıldızına sahipken başardılar. şu anda ellerindeki kadro şu

    pg: ben simmons-spencer dinwiddie-patty mills
    sg: cam thomas-seth curry-joe harris
    sf: mikal bridges-dorian finney smith
    pf: cam johnson-royce o'neale
    c: nic claxton-day'ron sharpe

    inanılmaz geniş bir rotasyon, mikal bridges-cam johnson-cam thomas üzerine kurularak ben simmons'ı da işler kılabilecek inanılmaz geniş bir kanat rotasyonu ve en önemlisi amacı olan bir ekip oldular. bu ekip bu sayede houston'a giden picklerin değerini düşürürken kendi de başarıya ilerleyebilecek bir ekip, mikal bridges ve cam thomas başrole ilk defa geçecek ve ben simmons'ın arayıp da bulamayacağı kadro yapısını kurdular. daha 6.adam olarak değerini herkesin bildiği spencer dinwddie ve ilk 5'e yazmadığımız ama her takımda ilk 5'in istenmeyen işlerini yapan o'neale ve finney smith'e değinmedik. hatta kadro o kadar geniş ki bu yazı yazıldığında jae crowder hala brooklyn nets oyuncusuydu ve kendisine takas aranıyordu.

    özetle suns şimdilik göz boyayacak ama durant 36, paul 39 olduğunda bu takımın canı çok yanacak. eğer thomas kyrie takasından sonra gösterdiği ışığı sürdürür, mikal de suns'ta herkes sakatken attığı adımın bir fazlasını atarsa brooklyn nets küllerinden doğar, suns ve yeni sahibine de ders olur bu.

  • eğer bir toplum yozlaşmışsa, ahlakını ve aklını kaybetmişse, tel tel dökülmeye mahkûmdur. doktorunu da kaybeder, ekonomisi de kötüye gider, eğitimi de.

    bu haber bir dram içeriyor. ama bazıları bunu görmeyip “madem doktorsun, eşek gibi çalışacaksın, bize bakacaksın!” der. kimisi çıkıp “bu ülke seni okuttu, borçlusun!” der. kimisi de elinde sopayla doktora saldırır. insanların can ve mal güvenliği yoksa, bu insanlar devlete borçlu değil, devlet onlara borçludur.

    doktorlar bu sağlık sistemi içerisinde hastalarına 5 dk ayırmak zorundalar. 5 d a k i k a! inanabiliyor musunuz? ama cahil cahil insanlar, bunun farkında bile değiller.

    ekonomiden eğitime, sağlıktan hukuka, tel tel dökülüyoruz. kimisi görmüyor, kimisinin de umrunda değil. ama kabul edin ya da etmeyin, gerçekte olan bu.

    edit:imla

  • güven nedir sorusunu bana sorduran olay.

    böyle bir enty girmiş biriyim sikseler göndermem.

    (bkz: #50362852)

    neyse

    arkadaşım buna izin verdi adamın fırsatı yoktu kız ise ağlıyor tatil tatil diye.

    neyse kız teklif sundu kankimle gideyim o zaman başımda erkek olsun. iyi dedi oda perşembe sabahı arabayla yola çıktılar 800km. haftaya pazar dönecekler.

    adam hoşgörülü bir insan sevgilisine güveni tam izin verdi ama bana o kadar ters geldi ki bırak göndermeyi teklif bile etse baya arıza çıkartırdım sanırım.

    bana godoşluk gibi geldi ama hangi dereceden godoş bilemedim.

    tamam hoşgörülü olmak lazım ama bu biraz fazla. denize gidecekler dağa bayıra çıkacaklar otel ayarlamışlar ama macera olsun diye ilk 3 gün arabada sabahlayacaklarmış plan böyle. direk otele gitmek yok ilk 3 gün karavan tipi gezi yapacaklar 800 km yol 3 günde gidilecek. ibne 20km ortalama ile gider.

    ulan şimdi bunlar denize gidince birbirlerine güneş kremi sürmeyecekler mi lan ??????

    masonluk derecelerinin kalıbını kullanırsak

    örnek

    4.derece: gavat üstadı

    7.derece: gavat ve hakim

    9. derece: dokuzlar'ın seçilmiş gavatı

    13. derece: solomon krallığının gavatı

    14.derece: yüce üstad kutsal kubbe gavat seçilmişi

    19.derece: büyük pontif yüce gavat

    20.derece: düzenli locaların büyük saygıdeğer gavatı

    23.derece: gavat sandığı başkanı

    26.derece: iskoçyalı gavat

    27.derece: gavat tapınağının hakim amiri

    30.derece: beyaz siyah gavat şövalyesi

    32.derece: kutsal sır yüce gavat.

    şiir

    alagavat çocuktum, ufacıktım,
    top oynadım,acıktım.

    buldum yerde bir erik,
    kaptı bir alagavat.

    erik kaçtı kankasına,
    gavat bindi bir ak doğana.

    gavat, yolu şaşırdı,
    kaf dağından aşırdı.

    evet.

    tatilden döndüler ama kız oldukça mutsuzdu bizim salak yoktur birşeyi diyordu dün ortalık karışmış sabah haberim oldu.

    neyse salak sıkıştırıyor kızı dün kız hıçkıra hıçkıra ağlıyor ama birşey söyleyemiyor. kağıt kalem istiyor ve yazıyor.

    -bana dokunmasına izin verdim.

    herşeyin özeti olmuş zaten bu cümle.

    ne demek lan izin verdim vay amk.

  • "konu"
    konuya yaklaşık olarak karar verdiniz, danışman hocanızla mutabık oldunuz teze başladınız. ancak başaldığınız amaç ile bitirdiğiniz sonuç aynı şey olmayabilir. yyy diye başlayıp yyx'e dönebilir. bu nedenle kesin konuyu belirlemek konusunda aceleci olmayın. ama 1-2 ay araştırma yaptıktan sonra yyy diye konuyu belirleyebilmeniz gereklidir. daha uzun sürüyorsa bir sorun var demektir.

    "içerik"
    tez konusuna karar verdiğiniz, literatürün en az yarısını taradığınızı düşünüyorsanız, referanslarınızla beraber, içindekiler listesi hazırlayıp hocanıza gidin. tezin hangi bölümlerden oluşacağını hocayla kararlaştırın.
    1.giriş
    2.model
    3.yöntem
    4.uygulama
    5.sonuçlar
    gibi bir taslağı kendi konunuza göre açın.
    içindekiler konusunda hocanızla anlaştıysanız önemli bir mesafe kat etmişsiniz demektir.

    "başlamak"
    teze, sonuçlar elde edildikten sonra başlanmaz. içindekiler konusunda mutabıksanız, hemen o gün başlayın. giriş ve sonuçlar dışında bir bölümü yazmaya hemen başlayın. çalışmam daha bitmedi boşa zaman kaybı diye düşünmeyin. ne kadar önce başlarsanız o kadar çok iterasyonla metni düzeltir, o kadar içinize sinen bir şey çıkar.

    "şablon"
    başlarken enstitünüzün sayfasına girip tez şablonunu indirin. bu şablondaki yazım formatını kullanarak yazmaya başlayın. format içini asla sona bırakmayın. çünkü son hafta son gece bununla uğraşırken o stresle hayatınızdan bir kaç yıl gider. tezden önce word'de stil kullandınız mı ? paragraf komutunu kullandınız mı? grafiğin şekil yazısıyla aynı sayfada çıkmasını garantilemek için ne yapmak lazım biliyor musunuz? her bölümün ilk sayfası tek numaralı nasıl olur biliyor musunuz? eğer bu sorulara evet diyemiyorsanız, yazarken word öğreneceksiniz demek ki.

    "yazım"
    tez baştan sona yazılmaz. önce giriş, sonra model, sonra yöntem diye giderseniz, sonradan çok sıkışırsınız. mesela giriş'i yazdığınızı düşünün. daha çalışma bitmeden giriş yazarsanız muhtemelen yazdıklarınız boşa gidecektir. e şimdi ikinci bölüme hiçbir zaman başlayamayacaksınız o zaman? her bölüm için bir word dosyası açın mesela. aklınıza geldikçe, literatürden birşeyler buldukça bu bölümleri geliştirin. 5.1 maddesini bitirdikten sonra 3.4'ü yazın. gerilla taktiği uygulayın. eğer hemen başlamak istemiyorsanız bölümlerde nerden referans alacağınızı yazın. örneğin 3.4 maddesinin altına "bu kısmı öztürk 2007'den (sayfa 120-135 arası) yazacağım, ayrıca jones 2004'ten de kısmen alacağım (sayfa 37-45 arası)" yazarsanız, canını bu bölümü yazmayı çektiğinda acayip rahat edersiniz. deneyle sabittir.

    "yazabilmek"
    iyi ve uzun yazabilmenin koşulu çok okumaktır. tez, bildiri, makale, kitap bölümü, kitap fark etmez. okuyan insan akıcı konuşur, akıcı yazar, unutmamak lazım.

    "iterasyon"
    iterasyon kaliteli tezin en önemli unsurudur. her şeyi ilk yazdığınız seferde bulamayabilirsiniz. bölüm 3.4'ü yazdınız bitirdiniz. ama sonra 4. bölümle ilgili kitapları karıştırırken 3.4 için çok güzel bir şekil gördünüz. eğer son 1 ay içerisinde değilseniz, bölüme geri dönüp o kısmı düzeltin. artık eskisinden daha kaliteli oldu. iterasyonları arttırmak sizin takviminizi baltalamamalı ama önemli bir unsur.

    "özet" "giriş" "sonuç"
    en son yazacağınız bölümlerdir. tezin tüm bölümleri bitmeden bu bölümleri bitirmeyin. kendinizi sınamak için ortalarda bu kısımlara bir şeyler çiziktirebilirsiniz. ama okuyucuya gerçekten yararlı olmak istiyorsanız her şeyi kapsayan, tüm teze üstten bakan bu bölümleri daha özenli yazın.

    "grafikler"
    eğer kendi çizdiğiniz grafikleri kullanıyorsanız bunları sonradan kolayca değiştirebileceğiniz bir yapı oluşturun. jüri üyelerinden biri tüm y eksenlerindeki yazıların dilini değiştir diyebilir. siz de "ama çok zor" diyemeyebilirsiniz. bunun önlemini önceden almaya çalışın.

    "günlük"
    "bugün tezin için ne yaptın" sorusunun karşılığıdır. zamanında çok yararını gördüm bunun.
    "1 mart 1997: bugün modelle ilgili giriş kısmını yazdım. bundan sonra kullanılan modelleri yazacağım. daha sonra yöntemle ilgili literatürü tarayacağım." gibi. son birkaç haftalık kayıtlara baktığınızda çalışıp çalışmadığınızı görmek, hangi bölümün ne kadar uzun/kısa sürdüğünü görmek için yararlıdır. çok yorulduğunuz günlerde motivasyon olur kişiye. amma çok şey yapmışım dersiniz. günlüğün bir kısmına da "bunları yapmayı asla unutma" diye bir bölüm açabilirsiniz. son dakika başınızdan aşağı kaynar sular dökülmesin istiyorsanız tabi.

    "hoca"
    bir hoca nette yazmış. "bu master derecesi sizin, benim değil, ben zaten yıllar önce aldım". bu nedenl hocaya yönelik büyük beklentiler içerisine girmeyin. size büyük yardımları olacağını tezinizi yazmaya yardım edeceğini falan hayal etmeyin. yapacağı azami şey "model olarak şunu kullanmışsın ama zayıf olur, şunu dene sonuçlarını göster" gibi bir yönlendirme, tavsiye olacaktır.

    "kalite"
    tezin kalitesi danışman hocanızın beklentisi ve sizin motivasyonunuzla sınırlıdır. hocanız "olmuş bu" dediği gün tez bitmiş demektir. eğer doktora düşünüyorsanız kaliteli bir şey yapmaya çalışın. hocanın isteklerini savmaya uğraşmayın. masterda kastığınız şeyler doktorada size yol su olarak geri döner. ama askerden kaçmak için master yapıyorsanız çok da kasmayın. hocanızın kabul edeceği minimum çalışma ile bitirin.

    "bilinirlik"
    genelde bu başlıkta şöyle yazmışlar "master tezinizi siz ve jüri üyeleri okur başka kimse okumaz." eğer tezin pdfini nete koymadıysanız okuyucu kitleniz sizin üniversitenin kütüphanesine gelenlerdir. eğer pdfi koydunuz ama tezinizi türkçe yazdıysanız okuyucu kitleniz yök'ün sitesine giren türkler kadardır. eğer kendinize güveniyor ve bilinirliği arttırmak istiyorsanız tezinizden yayın yapmalısınız. eğer uluslararası bir konferansta yayın yaparsanız cite alma ihtimaliniz vardır, aksi taktirde kimse fark bile etmez çalışmanızı.

    "tez jürisi"
    tez jürisi kısmı en son kısım gibi düşünülebilir. tezi teslim ederken jüri atanır ve savunma yapılır. ancak bununla ilgili de biraz kafa yorabilirsiniz. 3 kişi mi 5 kişi mi olacak bellidir. ama kimlerin gelmesini istersiniz savunmaya? okulun en şeker prof hocası mı yoksa ceberrut prof teyze mi? tez yazarken şeker hocanın yanına bir uğrayın tanışın, onun konusuyla ve sizin tez konunuzla ortak birkaç şey danışın kendisine.

    *** "savunma"
    tez savunmasında eliniz daha rahat olsun istiyorsanız, teziniz bitmeden bir konferanstan kabul almaya çalışın. kabul ile savunmaya girdiğinizde hocalar size daha çok güvenir, zira onlardan önce birileri sizin çalışmanızı değerlendirmiştir.

    ayrıca "how to write a thesis, rowena murray, mcgraw hill"i okumanızı tavsiye ederim.

    ------------------

    bu metni yazdıktan sonra şu yazıya rastladım.