hesabın var mı? giriş yap

  • "araplar beni bilirler, ben de arapları" sözleri ile tanınan ve müslüman filistin halkı için "ezilmesi gereken bir böcek" gibi küstah ifadeler kullanan ariel şaron'un eseri.
    filistinlilerin evlerini bombalamak, mülteci kamplarının üzerinden buldozerle geçmek, yüzlerce filistinli genci hiçbir gerekçe göstermeden tutuklamak ve sonra işkenceye uğratmak gibi psikopatça ve insanlık ölçüsünde değerlendirmeye alınmayacak pislikler yapılmıştır.
    ariel şaron'un gazze bölgesinin güvenliğinden sorumlu olduğu dönemde ise yüzlerce kişi suikaste uğramış, binlercesi tutuklanıp sınır dışı edilmiş, yalnız gazze'de 2 bin ev yıkılmış ve 16 bin kişi ikinci defa sürgüne gönderilmiştir. sabra ve şatilla katliamları dışında 1982'de israil'in lübnan'ı işgali esnasında birkaç hafta içinde 14 bin insan hayatını kaybetmiş (bunların 13 bini silahsız sivillerdir), yaklaşık yarım milyon insan ise evsiz kalmıştır.
    (bkz: allah belanı versin ariel saron)

    edit:kötülense de; evet, allah belanı versin ariel saron

  • asıl yanlış olan "özel sektör çalışanlarının cumartesi de calışması"dır.

    ben çalışıyorum memur da çalışsın diyecek kadar malsan, pazar da çalışsan fark etmez zaten.

    edit: 06:58'de ofise girdim. evet cumartesi.

  • tus'ta asistan kontenjanı açmayan üniversitelerin, yunan hekimlere sınavsız uzmanlık eğitimi vermesini sağlayacaktır. insanlar senelerini veriyor tus'u kazanıp istediği bölüme asistan olabilmek için, madem asistan eksiği var tus'ta kontenjan açsanıza! isteyen gelsin çalışsın da sanki burada uzmanlık eğitimi almak isteyen hekim bulamıyorlarmış gibi açıklama yapılması çok komik.

  • mutlu etmiştir. niyeyse mutlu oldum. amcanın dikkatle dinlemesi, sonra heycanla evet ben de ordaydım demesi. ne güzel. oynadığı maçın hatırlanmış olmasının verdiği mutluluk da güzel.

    bu arada ne güzel ülkeler var lan dünyada. mutlu edicek şeyler de oluyor bazı ülkelerde.

  • "be hey dürzü,
    ne ararsın aşure ile aramda
    sen kimsin ki fasülyeyi sorarsın?
    hakikaten gözün yoksa hamurda
    sütlü tatlıya niye nohut sorarsın?

    nohut, fasülye yiyorsam sana ne.
    yoksa sana bir zararım, yerim.
    ikimiz de gelsek herhangi bir özsüte,
    ben seviyosam aşuremi yer giderim

    tatlı krizinde mümkün müdür seçmek
    yatıp kalkıp aşureye dua et.
    senin gibi dürzülerin yüzünden,
    tatlıdan da soğuyacak bu millet

    tatlı krizindeki hali sakın unutma
    aşureye dil uzatma sebepsiz
    annen yine tatlı yapardı ama
    içinde ne var bilemezdin şerefsiz"

  • önden edit: yazının görseller ile desteklenmiş versiyonuna blog sayfamızdan ulaşabilirsiniz. bu yazıyı hazırlayarak bizlere kazandıran blog (bkz: historeal) ve sözlükte çaylak olan arkadaşımız @taktik stratejik ve operatif'e teşekkürü bir borç bilirim.

    ***giriş ve molotof kokteylinin genel yapısı***

    molotof kokteyli, el yapımı (improvised/doğaçlama) üretilen silahlar sınıflandırmasına dahil olduğu için haliyle standart bir üretim çıktısı değil ve bu yüzden net bir içerik listesi oluşturmak zor. genel olarak yakıt ve bu yakıtı yoğunlaştıran/yapıştıran bir katkı içeriyor. bu katkının amacı, yakıtın fırlatılan yüzeye yapışmasını/sıvaşmasını sağlamak ve akıp gitmesine engel olmaktır. bu şekilde yakıt ilgili yüzeyde kalarak yanmaya devam eder ve hasar vermeyi sürdürür.

    molotof kokteylleri, günümüzde genelde kötü, aptal adamlar ve terör örgütleri tarafından kullanılıyor. bense bu yazıda ikinci dünya savaşı'nda tanklar üzerine olan etkisi hakkında bilgi vermeye çalışacağım. muharebe sahasının belki de en etkili özelliklerini bir arada taşıyan aracının, bir şişe yanıcı sıvı karşısında aciz kalması beni bunun nasıl gerçekleşebileceği üzerine araştırma yapmaya itti ve buradan yola çıkarak genel hatları ile bir araştırma yaptım. kısaca belirtmek gerekirse, kokteylin o dönemde muharebe sahasındaki tesiri zırha zarar vermek üzerine değil, daha çok kritik yerlere sızmak ve bu yolla bir şeylerin görevini yerine getirmesine engel olmak üzerine şekilleniyor.

    ***molotof kokteylinin sahadaki etkisi ve kullanım şekilleri***

    günümüz şartlarında, tankın üzerinde öyle kendi kendine yanan bir sıvının modern donanımlara sahip bir metal kütlesini etkisiz hale getirmesi açıkçası pek mümkün görünmüyor. bu durum, modern tanklar, onların modern donanımları ve tasarımları için geçerlidir fakat ikinci dünya savaşı'nda kullanan tanklarda bu durum tam tersiydi çünkü o zamanlar doğru yere atılan bir molotof kokteyli, maliyet/etki açısından oldukça verimli sonuçlar doğurabiliyordu. bunun nasıl gerçekleştiğine ilişkin muhtemel senaryoları şöyle sıralayabiliriz:

    sürücünün veya diğer mürettabatın çevreyi görmesini sağlayan bölmeye/periskoba gelen bir molotof kokteyli, yanma süresi boyunca görüşe mani olabilir. içeriden dışarıyı gözetlemeyi sağlayan diğer görüş bölmeleri için de aynı etki ve olumsuzluk geçerli. ikinci dünya savaşı'ndaki tank sürücüleri, dışarıyı ortalama olarak aşağıdaki fotoğraftaki kadar görür.

    ikinci dünya savaşı dönemine ait tanklar, muntazam bir biçimde sızdırmaz hale getirilmediği veya zamanla bu özelliğini kaybettiği için zırhların veya başka donanımların ek/birleşme yerleri ve açılıp kapanabilen bölmeler, molotof kokteylinin içeri sızması için güzel birer nokta sunuyor. kokteyl, bu gibi bölmelerden sızarak, dışarıya göre daha hassas olan iç donanımları yakarak veya bu donanımları olması gerekenden daha yüksek bir sıcaklığa çıkararak zarar verebiliyor. bu saydıklarımız her ne kadar mümkün görünse de, aslında hedeflenen gerçek etkinin biraz daha dışında az etkili ve şansa kalmış durumlar, yine de işe yaramaz denilemez çünkü bazen tank sürücünün ve tank komutanın görüşüne mani olmak, tankı başka silahlarla vurmayı veya tanka yakından hasar verebilecek taktiklerin uygulanması için tanka yaklaşmayı oldukça kolaylaştırabilir.

    o dönemki talimnameler (field manuel) ve istihbarat bültenleri (intelligence bulletin), molotof kokteylinin genel olarak tankın arka tarafına atıldığını ve atılması gerektiğini söylüyor. çünkü:

    -tanka arkadan yaklaşmak, önden yaklaşmaktan çok daha kolay ve güvenli.

    -tankın arkası, önüne göre zırh ve donanım yönünden çok daha zayıf.

    tankın arkasındaki bu zırh zayıflığı, molotof kokteyline belirgin bir avantaj sağlamaz çünkü molotof kokteyli yapısı ve kullanım amacı itibariyle daha çok donanım zayıflığından faydalanır. motor bölmesi/ızgarası ve hava alığı(air intake), tam olarak arkada veya arkaya yakın noktalarda bulunur, yani burada molotof kokteylinin tesir edebileceği değerli güvenlik açıkları vardır. aşağıdaki fotoğraflarda sırası ile rus t-60 ve amerikan m4 sherman tanklarının arkasını ve ızgara yapısını görebilirsiniz.

    motor bölmesinden ve ızgarasından içeri doğru sızan bir kokteyl, motor çevresinde yangın çıkarabilir, motora yakın olan diğer donanımlarda ciddi hasar ve arıza oluşturabilir.

    tankın hava alığının üzerine isabet eden kokteyl, yandığı sürece boyunca bulunduğu noktadaki havayı tükettiği için motorun hava yakıt karışımını sekteye uğratır. bu durum motorun hava kıtlığına girmesine sebep olur yani motor yanmayı/çalışmayı sürdürecek kadar temiz hava temin edemediği için çalışmayı durdurur. tank çok mühim bir özelliği olan hareketliliğini kaybeder. bu sonuç, tankı ve içindekileri öldürmese veya tam olarak tankı tahrip etmese bile tankın hareket kabiliyetini öldürür. hareketsizlik, yeni molotof kokteylleri ve gerçek tanksavar (antitank) silahları için tankı çok daha kolay bir hedef haline getirir.

    mürettebatın tanka girip çıkmak için kullandığı kapakların tam kapanmaması, açık kalması veya tam sızdırmaz şekilde kapatılamaması gibi olumsuzluklar, molotof kokteyllerinin bu noktalardan tankın içine sızmasına ve doğrudan tank mürettebatına ve tanka zarar vermesine neden olabilir.

    eğer düşmanın molotof kokteyllerine hedef olmuş bir tankın içindeki mürettebat ve çevredeki diğer destek unsurları, tankın dışındaki yanmanın bitmesini beklemez, yeni molotof kokteyllerinin aynı bölgelere gelmesine mani olamaz, o esnada da mürettebat paniğe kapılır ve dışarı çıkmaya çalışırsa, yani çıkış kapağını açarsa, sonuçta molotof kokteyli kazanmış, tank ve mürettebatı da kaybetmiş olur.

    yazının başında her ne kadar tankın bir molotof kokteyli karşısında aciz kaldığını belirtsek de, gerçekte bir tankı etkisiz hale getirmek için doğru noktalara oldukça fazla molotof kokteyli atmak gerekebilir ve bu durum tanka oldukça yaklaşmayı veya tankın size yaklaşmasına müsade etmenizi gerektirebilir. bazen de aşağıdaki fotoğraflardaki gibi tek veya çok kişilik kazılmış siper tarzı çukurlarda kamufle olup, tankın yakınınızdan geçmesini beklersiniz ve tank, menzilinize girdiği zaman molotof kokteyllerini atmaya başlarsınız. bu tür çukurlarda hareket alanınız çok rahat ve yeterli olmadığı için isabetli atışlar yapmanın oldukça güç olduğunu belirtmekte fayda var. aynı zaman da molotof kokteyli atmakla görevlendirilmiş askerlerin karşılaştığı düşman tankının zayıf noktaları hakkında bilgi sahibi olması gerekir yani asker, karşısındaki tank modeline göre görüş bölmelerinin/yarıklarının, periskopların, hava alıklarının, motor bölmesi ve ızgarasının nerede olduğunu bilmelidir ki, umulan etki için atışlarını bu noktalara yoğunlaştırabilmelidir.

    elbette modern tankları yazının bütününde bahsettiğimiz bu olumsuz senaryolara karşı büyük oranda tenzih edebiliriz çünkü bu senaryolara karşı yangın söndürücüler ve hava alıklarına/motor bölmesine dışarıdan etkinin zorlaştırılması gibi ciddi ve modern birçok karşı önlem alınmıştır ama modern tankların çevreyi görüntülemek ve atış sistemleri için veri toplayan elektro/optik sensörleri olur, parıl parıl tankın önünde parlayan lensler. onların üzerine molotof kokteyli atılsa ne olur veya modern savaşın şartlarında böyle bir şeyi yapabilecek menzile girmek mümkün müdür?

    bu yazı ile ilgili ileri bir okuma yapmak adına, ikinci dünya savaşı'nda alman ordusunun düşman tanklarını bir çeşit yakın muharebe ile nasıl imha etmeye çalıştığını şuradaki yazıdan okuyabilirsiniz: ikinci dünya savaşı'nda alman tanksavar taktikleri

  • görev yaptığım okuldaki toplam 10 kadın öğretmenden sadece 2 tanesi açıkken ve kapalı olanlar halihazırda başörtülü derse giriyorken, açıklar ve kapalılar arasında çoktan zıtlaşmalar oluşmuşken, okul idaresi açık kadın öğretmenlere cephe almışken, yıldırma politikalarını hızlandırmışken, beni sadece acı acı gülümseten kampanyadır.

    not: açık kadın öğretmenlerden biri benim.

  • kanla aldık evet. gerekirse yine kanımızla bu sefer de arapseverlere karşı savunuruz.

    tanım: küfrü bile hak etmeyen türklük düşmanı yobazın tehdidi.

  • yüzüklerin efendisi serisi isimlerinin geçirdikleri bir evrim süreci varmış.

    yüzüklerin efendisi kitaplarını çıkartacak yayınevi kitapların her birine farklı isimler vermenin daha cazip olacağını düşünüyor. tolkien’den fikir istiyorlar. tolkien de 24 mart 1953’te yayınevi sahibine yazdığı mektupta fikirlerini belirtiyor:

    -the ring sets out and the ring goes south;
    (cilt 1 – yüzük ortaya çıkar ve yüzük güneye gider)
    -the treason of ısengard and the ring goes east;
    (cilt 2 – ısengard’ın ihaneti ve yüzük doğuya gider)
    -the war of the ring and the end of the third
    (cilt 3 – yüzük savaşı ve üçüncü çağın sonu)

    aynı mektubun devamında aşağıdaki başlıkları da yazıyor ve bunlardan daha iyisini bulamadığını söylüyor:

    - the shadow grows (cilt 1 – gölge büyüyor)
    - the ring in the shadow (cilt 2 – gölgedeki yüzük)
    - the war of the ring or the return of the king (cilt 3 – yüzük savaşı veya kralın dönüşü)

    daha sonra tolkien, 8 ağustos 1953’te yayınevi sahibi rayner unwin’e yazdığı mektupta ise daha uygun başlıklar olabileceğini ifade ediyor ve serinin isminin the lord of the rings (yüzüklerin efendisi) olmasının uygun olacağını düşünüyor:

    -the lord of the rings ı the return of the shadow
    (yüzüklerin efendisi ı: gölgenin dönüşü)
    -the lord of the rings ıı the shadow lengthens
    (yüzüklerin efendisi ıı: gölge uzuyor)
    -the lord of the rings ııı the return of the king
    (yüzüklerin efendisi ııı: kralın dönüşü)

    17 ağustos 1953’te yazdığı mektupta ise başlıklar son şeklini alıyor fakat son kitabın başlığını rayner unwin’in seçimine bırakıyor.

    the lord of the rings: vol. ı the fellowship of the ring
    (yüzüklerin efendisi cilt ı – yüzük kardeşliği)
    the lord of the rings: vol. ıı the two towers
    (yüzüklerin efendisi cilt ıı – iki kule)
    the lord of the rings: vol. ııı the war of the ring or the return of the king
    (yüzüklerin efendisi cilt ııı – yüzük savaşı veya kralın dönüşü)

    teşekkürler tolkien..

    kaynak: the letters of j.r.r. tolkien kitabında yer alan mektuplar.

  • üst edit 4: (#126681376)

    üst edit 3: (#126627108)

    üst edit2: arkadaşlar yalvarırım bölgeye yakın olanlar gitsin görsün, lütfen. otel açıklamalarında karalama kampanyası demiş. yanımızdaki otelin rant sağlaması demiş. videoda ki herkes oranın sakini, hepsi komşumuz. gidin oradaki halkla konuşun. birde tehdit etmişler hukuksal savaş bla bla. bir tane yetkili gelsin oraya, lütfen.

    üst edit: daha fazla kanıt isteyenler olmuş,
    youtube linki buyrunuz

    bunlarda anlık görüntüler, foseptik çalışmaya devam ediyor anlık
    fotoğraflar;
    görsel
    görsel
    (görseller ve video anlıktır. saat 10:35)

    başlığı nasıl açarsam daha çok gündem olur ya da ses getirir bilemedim. fakat, bu oteli arama sitelerinde arayanlar rahatlıkla bulsunlar diye kendi adıyla açmak istedim. hangi otele gittiklerini bilsinler, kararlarını öyle versinler.

    başlığımıza konu olan oteli bir hisarönü sakini olarak iyi biliyorum. patika yol olması gereken yolu kendi otellerininmişcesine kapatarak otelin foseptiğini de o yola yani ormanlık dağ alanına aktarmışlardır.

    bugüne kadar yerel halkı çeşitli nedenlerle sindirerek oradan geçmesini engellemişler ve dahası bunu normalleştirmişlerdir.

    ta ki bugüne kadar!

    hisarönü bildiğiniz gibi çok büyük bir felaketten çıktı. yangın neredeyse tüm hisarönü'nü sardı. işte hisarönü'nde yangın çıkan bir diğer sokakta huzur sokağı idi. neyse ki tomalar zamanında yetişmiş ve evlerimizde oluşan ve oluşacak olan hasarı en aza indirmişlerdir.

    otel ve yerel halkın sorunu aslında bugüne dayanmıyor. daha önce de bir çok kez aynı yol kullanılmak istenmiş fakat otel sahiplerinin üst düzey tanıdıkları olması sebebiyle engellenmiştir.

    bugün ise bu yolun kullanıma açılması artık elzem hale gelmiştir. tahliye olması gereken yerel halk, bu yol açık olmadığı için tahliye olurken zorluklar yaşamıştır. sahile aralarında 100m bile olmayan evler bu yol açık olmadığı için tahliyelerini sokağın diğer tarafından yaklaşık 1 km uzaklıktaki başka bir yolu kullanarak tahliyelerini gerçekleştirmişlerdir.

    iş bununla da bitmiyor. tapu kadastro müdürlüğü bu yolu patika yol olarak belirlediği halde otel bu yolu gelişi güzel bir şekilde kapatmış ve geçişleri engellemiştir.
    gerekçeleri ise üst düzey insanları tanıdıkları ve arkalarına almalarıdır.

    aşağıda krokiyi paylaşıyorum;
    görsel

    itfaiye mahallemize geldiğinde bu yolun açılması gerektiğini ve olası tahliye işlemleri için elzem ve acil olduğunu belirttiği halde bu otel yolun açılmaması için elinden geleni yapmaktadır.

    videoda yerel halkı dinleyebilirsiniz;
    video

    son olarak otel arazisini birlikte kullanan başka bir otel daha mevcuttur. bu otel yardım için gelen bir çok insana kapılarını açmıştır. fakat, yine başlığa konu olan otel, komşusu olan otele geçişleri engellemiş ve yardımımıza koşan onca yardımseveri mağdur etmiştir. video hotel galife

    sesimizi burdan duyurmak istiyorum, ekşisözlük bugüne kadar böyle olaylarda duyarsız kalmadı ve bu duruma da kalmayacağına canı gönülden inanıyorum.

    lütfen sesimizi duyun ve duyurun! "arkamızda üst düzey insanlar var" diyerek orman yolunu foseptiğe çevirmiş bu otelin daha fazla oradaki insanları mağdur etmesine engel olun.
    #oyolaçılacak

    edit: üst düzey tanıdıkları için link

    çiçek mi suluyorlarmış?!
    görsel

    edit: güzel insanlar destek vermeye devam ediyorlar, kampanyayı ben başlatmadım ama sesimizi duyan güzel insanlar kampanya açmışlar, buyrun linki

    hepinize ayrı ayrı teşekkürlerimizi sunuyorum. hepiniz birer umutsunuz, harikasınız.