hesabın var mı? giriş yap

  • "tavuklu omlet" diye bir şey var amk. düpe düz vahşet.! sen annelerini öldür, kes, sonra çocuklarının içinde pişir, ye.! zalimler..

  • istanbul’da 9.56’da metroda olup işe gecikme kaygısı yaşamak enteresan.

    kaldı ki yazarın bahsettiği arıza süresi 12 dakika.

    istanbul’da bir yerden bir yere gitmek için yolda 12 dakika kaybetmek öyle aman aman bir sorun da değil.

    evet teknik bir arıza olmuş, geçmiş olsun.
    her boka ibb’nin zammını yapıştıracağınıza brent petrol 100 doların altına inmesine rağmen akaryakıta indirim yapmayanlara yüklenin azıcık.

  • (sonuna kadar okursan minnettar kalırım) son gelen zamlarla beraber özel okullardaki öğretmenler asgari ücretin altında çalışır hale geldı. kendı bulundugum okulla 2 saat maaş zammı kavgası verdim, resmen çocuk gibi dilendim ve mdr. dayanamadı 100 lira daha zam yaptı. evet çaycı abladan 500 lira daha fazla para alıyorum. bu platformda zamanında dokror maaşı az bulundu, devletteki öğrt.maaşı az bulundu ki hepsının de haklı talepleri vardı ancak özel okullarda çalışan öğretmenlerin durumu inanın en berbatı. geçen gün berber bile bana istinaden "yaa ıyı kı de okumadım yoksa arabamı hayatta alamazdım" diyor. adam bana bakarak halıne şükrediyor. bize verilen ekstra angarya işler;mesela haftada 2 gün nöbet tutuyorum, veli aramaları, mesela çocuk evde kitap okumuyor veli fırçayı bana atıyor. bunun gibi yüzlerce durumu sayabilirim. yemin ederim çopten karton toplasam daha mutlu olurdum ama lanet olsun ki bu sıfatı üstünden de atamıyorsun. çevremdeki insanlardan utanmasam vallahi de bilahi de çöp toplarım. yurt dışına işçi olarak 10 defa girişimim oldu ama maalesef hep sonuçsuz kaldı. değerli arkadaşlar destek istiyorum lutfen bu paylaşımı yukarda tutun. bizi bu hale getiren başta akp hükümeti olmak üzere belki biri bizim de sesimizi duyar. artık dayanacak gücümüz, metanetimiz kalmadı.

    not:bazı arkadaslar başlıga ya da imla ya takılmıs. arkadaşım haklısın ama lütfen meselenin özüne bak, o daha vahim!

    zorunlu açıklama: yukarıda yazdıklarıma bakarak kalıtemle ilgili fikir beyan etmiş arkadaş. bu kanıya nasıl vardın? hadi ben vasatım ulan tüm öğretmenler de mi vasat? sorun şu ki bu olayda bile sen başkasının mağdurıyeti üzerinden mastrubasyon yapacak kadar ahlaksızsın. sen kötüsün hem de en saf halinden.

  • yüzyıllar önce kendisiyle ankara'da bir avm asansöründe karşılaşmıştım. yanımda bir arkadaşım vardı. bu yürüyen ego dönüp bize "kızlar beni tanımadınız mı?" diye sormuştu. cidden o sorana kadar farkında bile değildim, şöyle bir gülümsedik karşılıklı olarak.

    olum adam asansörde tanınma peşinde, televizyonda olay çıkarmış. çok görmeyin!

  • anlatılmaz bir his, ama deneyeceğim.

    mezarına girdiğimde, kefenini ellerimle toprağa bıraktığımda doğmasına çok az kalan oğlumun da beni o toprağa bırakacağı anı düşündüm. 67 sinde öldü dedem. 65 inde babam. içimden 63 ümde ölür müyüm acaba diye geçirdim. 33 yaşındayım. oğlumun 30 unu görür müyüm dedim. dedem beni görmüştü. babam torununu göremedi. sağlığında en çok torun sevmek istediğini söylerdi. kısmet değilmiş. en çok ona üzülüyor insan. 2 ay daha dayansaydın be baba.

    bir arkadaşımın fikri rahatlattı sonra, belki de hepinizden önce gördü oğlunu, belki şimdi birlikteler dedi bana. umarım öyledir be sözlük. umarım.

  • geçenlerde hakkında şöyle bir paylaşıma denk gelmemle beni fazlasıyla güldürmüş olan, leyla ile mecnun'un vazgeçilmez karakteri.

    + adın ne?
    - erdal.
    + anlamı ne?
    - cennetten yeryüzüne düşen ilk bakkal tanesi.

  • yüklemiyorum çünkü facebook kullanım desenimle örtüşmüyor. ben feyse giriyorum news feed'e göz gezdirip gelen mesaj varsa onları mail gibi okuyup yanıtlıyorum. gruplarda olay varsa bakıyor ve çıkıyorum. chat her daim kapalı.

    facebook messenger benim kontrolümde olan bu mesajlara müsait olduğumda bakabildiğim döngüyü feys arkadaşlarımın tetikleyebileceği türden rahatsız edici bir dinamiğe dönüştürüyor. bu değişimi istemiyorum. bundan rahatsızım. zorla ikinci uygulamayla üstüme atılmasından ayrıca rahatsızım. ayrı uygulamaya geçirip sırf rahatsız etmek için bildirimleri hala ana uygulamada gösterme çakallığından ayrıca rahatsızım.

    bunun sonucu olarak yaşadığım rahatsızlıkların ötesinde facebook mesajları benim en geç yanıtladığım mesajlar olmak durumunda kalıyor. haliyle bir de bana hemen ulaşabileceğini düşünen arkadaşlarıma geç yanıt atarak onları da bilmedikleri bu sebeplerden dolayı rahatsız ediyor, rahatsız ettiğim için ekstra rahatsız oluyorum.

    feysin mesaj ayarlarıyla alakalı çok sıkıntım vardı zaten. istemediğim halde tanımadığım insanlardan mesajlar alıyorum. bunlar other yerine bilmediğim sebeplerden inbox'a düşüyor. bunlara tıklayınca facebook karşı tarafa mesajı okumasam bile "görüldü" diye ispiyon yetiştiriyor. bu insanlarla paylaşmak istemediğim bir bilgiyi paylaşıp beni zora sokuyor. facebook tarafından taciz ediliyorum, özel yaşamım ihlal ediliyor. bu uygulama ayrışması, mobil taciziyle birlikte iyice artık hayat döngümü bozmaya başladı. tüm aile bağlantıları ve gruplardan dolayı hesabımı tümden kapatmak da istemiyorum.

    neticede bu uygulama dahil olmak üzere mesajla ilgili politikalarından dolayı feyse daha az giriyorum. daha çok twitter kullanıyorum, daha çok sözlük okuyorum. mesajlarına neden zamanı dönmediğime dair meraklanan, kırılan arkadaşlarla paylaşmak için de bunu buraya kaydediyorum.

  • ciddiyetle yaklaşılmalıdır. taşşak geçip sulandırılacak bir olay değil. normal zamanlarda infial yaratması gerekiyor.

    ülkedeki tepkisizlikten kafayı yiyorum artık

    turizm başkenti antalya'da parçalanmış çocuk cesetleri bulunuyor biz bunları ekşiden öğreniyoruz.

    türk medyasının kokuşmuşluğunu yüzümüze vuran başka bir dehşet verici olay.

    edit:

    resmi açıklama gelmiş

    antalya valiliği

  • "lan ben koca cumhurbaşkanıyım, trt mi seyredeceğim, nat geo wild seyrederim hep"

    diye de devam etmiş olabilir.

  • diyarbakır'daki bir newrozda izleyenlere "denizin çocuklarından dağların çocuklarına selam getirdim" diyen unutulmayacak laz müzisyen. vefatından bir gün sonra harbiye açıkhava tiyatrosu'ndaki 5000 kişilik cenaze töreninde sahneye çıkan mkm*'li bir kürt sanatçı da dağların çocuklarından denizin çocuğuna selam getirmiştir ve böylece en kutsal emanetlerden birisi olan selam, dostlarının huzurunda sahibine ulaşmıştır.

    edit: bu entry'nin yazılma sebebi kazım'ın dağlar diyarına kadar ulaşan ve oradakilerin gönüllerinde taht kurabilen ilk karadenizli müzisyen olmasıdır. ama hikmetinden sual olunmayan okur-yazar kitle tarafından kötülenmeye layık görülmüştür. zaten alkış bekleyen bir anekdot değildir de, kötülemek neden anlamak zor...