hesabın var mı? giriş yap

  • "ya ne garip bazi insanlar nasil da bilmiyor, kopek geldigi zaman hareketsiz durmak, yatmak, korkmamak lazim. daha ilkokulda bile ogretiliyor bunlar halbuki."
    iste bakin boyle zihniyette insanlar var memlekette. kopek adami orda az kalsin hastanelik edicek, hala sucu adama atanlar var. kopeklerden daha tehlikeli bu zihniyet...

  • 6 yıl önce bir mekanda tuvalette karşılaşıp tanışma fırsatı bulmuştum. gerçekten sağlıksız bir kilosu vardı. fakat dünya tatlısı, iyisi bir insandı. o mütevaziliğine hayran kalmıştım. aklımdan geçmişti o gün. benim gibi 50 kilo olup hala takıntılı olan biri için ben olsam belki içime kapanırdım demiştim. ama onu takdir edip hayran kalmıştım.
    şimdi her gördüğümde sanki o günden beri arkadaşımmış gibi hisseder deliler gibi mutlu olurum. haketmişliğine, mutluluğuna bende deliler gibi sevinirim.
    ne kadar önemliymiş hiç tanımadığı bir insana gülümseyip selam vermek meğerse.
    bir kadın olarak gurur duyuyorum.

  • sanırım şöyle bir olayla eşdeğerdir.

    bundan 3-4 yıl önce öğrenci evinin en geç uyuyan bireyi olarak bir gece sabaha karşı inanılmaz bir açlığa karşı mücadele veriyordum. tipik öğrenci evinden bilineceği üzere genelde dolap boş olurdu. fakat o gecenin asıl trajedisi mutfakta kemirilecek kauçuk bile olmamasıydı yani tam bir somali göçmeniydik o akşam. oturduğumuz semtte de o saatlerde açık hiçbir yer olmadığını da biliyordum.
    açlığın verdiği inanılmaz araştırma yetisini kullanarak mutfağın ekstrem bir köşesinde memleketten getirdiğim bir torba kabuklu badem buldum. herhalde kebap bulsaydım mutluluğum bundan farklı olmazdı. karar vermiş, oracıkta bütün torbanın dibine inecektim. fakat gecenin o derin sessizliğinde bademleri örtüyle, pamukla bile sarıp kırmaya kalksam başta ev ahalisi olmak üzere özellikle alt kattaki 0-3 desibel sese duyarlı yarasa aytene yakalanacak ve yine nezih apartman sakinleri tarafından tepki alacaktık.

    her neyse asıl konuya gelelim;
    kaptım badem torbasını, aldım elime çekici çıktım sokağa, ankara’yı bilenler bilir diğer büyük şehirlerin aksine geceleri derin bir sessizlik hakimdir. sokaklarda tek bir kişi dahi göremezsiniz.. (hele ki o saatlerde)
    oturdum bir sokak lambasının altına başladım bademleri kırıp yutmaya, öyle bir ritm tutturmuştum ki son 20 kilometrekare içerisinde ses çıkaran tek şey benim kırmızı saplı çekicimdi.

    sabah ezanı okunmuştu ve -camiye gittiğini düşündüğüm- yaşlı bir dayı önümden geçecek şekilde sokağın ucunda belirdi. adamın karşılaştığı manzaradan hoşnut olmadığı irileşen gözlerden anlaşılabiliyordu. dayı bana yaklaştıkça gözlerini benden ayıramıyor, tespihini daha bir hızla çekiyor ve yolun karşı kaldırımına yakın durmak için çaba harcıyordu.
    kendimi kötü hissettiğimden olacaktır ki iyi niyet gösterisinde bulunma zorunluluğuna kapılıp, bademlerimi paylaşmak istedim
    “dayı badem yerm...” gibi bir cümleyi tamamlayamadan, yaşından ötürü son 30 yıldır koşmadığını düşündüğüm bünye bir anda depara yeltendi sonrasında camiye sığındığını gördüm.
    aradan 5 dakika geçmeden bir polis aracı içindeki 4 polis memuru ile sanırım beni etkisiz hale getirmek amacıyla olay yerine gelmişti. galiba şikayet edilmiştim.
    polislerden biri,
    “bırak elindekini ne yapıyorsun burada” dedi.
    pozisyon itibariyla içinde bulunduğum durumun izahını yapacak kelimeleri sıralamam o an mümkün değildi ve..
    “badem yiyorum” demekle yetindim.

    polisler ilk şoku atlattıktan sonra durumu anlatmam ile birlikte benim aslında normal bir insan olduğuma ya da en azından hayatımın bir döneminde olabileceğime kanaat getirdiler. ben de bir avuç badem verdim aslan parçalarına dünyalar benim oldu. gittim yattım.

  • oncelikle (bkz: tesla autopilot)

    yaklasik 8 aydir tesla model x kullaniyorum. aracim ilgili videoda kullanilan 8.0 versiyonuna (ap1 de deniyor) sahip. (bu en gelismis versiyon degil, gectigimiz ay ap2 duyuruldu, ekstra hardware gerektigi icin sadece yeni teslalarda var)

    yazilanlari okudum, cehalet akiyor. fake diyenler var, mumkun degil diyen var, turkiye'de olmaz diyen var, var oglu var. kisaca diger hemen her konuda oldugu gibi bilgi yok, fikir var.

    olm siz ne acaip bir nesilsiniz yahu boyle ? olgulardan suphe duymak eyvallah, baslangic olarak mukemmel de hemen sonrasinda neden sapitiyor ve bilgi sahibi olmak ve sonra cikarim yapmak yerinde direkt iskembe-i kubraniza baglayip "olmeaz len o oylea" yi yapistiriyorsunuz ? cins misiniz olm siz ?

    videodaki uyariyi su ana dek uc defa yedim. bir an icin sagima baktigimda ondeki aracin ani fren yapmasi sebebi ile yedim ornegin. tesla'nin yazilimi eger ondeki araca yaklasma hiziniz tehlikeli sekilde artmissa uyari veriyor. eger yeterince hizli tepki verip fren yaparsaniz her sey yolunda ama tepki sureniz kazaya sebep olacak kadar yavassa bu sefer kendisi otomatik fren yapiyor. iddia filan degil bu, fact. dunya uzerinde autopilot'a sahip yuzlerce teslanin her gun yaptigi bir sey.

    ayni sekilde yazilim ap 7.0 yazilimi sayesinde ondeki aracin onundeki araci da gorebildigi icin (radar sinyallerini kullanarak) ayni "tehlikeli sekilde yakinlasma" hesabini o araclar icin de yapabiliyor ve "bak ondeki araclar aniden duracak" diye onceden sizi uyarabiliyor.

    ha bu yeni bir sey de degil, videosu internete yeni dustu de unlu oldu o yuzden haberdarsiniz.

    turkiye meselesine gelince, turkiye'de de ayni sekilde calisir. hic kafanizi yormayin. siz once tesla'nin turkiye'ye official olarak gelmesini saglayin, derdiniz o olsun.

    neden sorun degil ? cunku autopilot sizin tampon tampona gittiginizin farkinda, sadece dunyada bir turkiye'de mi tampon tampona trafik var saniyorsunuz ? aletin derdi tamponlarin arasinda 30cm mesafe kalmasi degil, sizin tamponun baska bir tampona yaklasma hizi. saatte 1 -2 km hiz ile giderken diger araba 30cm otenizde diye yaygara koparmiyor yani. ondeki arac duramayacaginiz kadar ani sekilde durursa uyariyor. yani siz dert etmeyin, turkiye'de de mukemmel sekilde calisir.

  • --- spoiler ---

    benim için saatte 50 miydi 80 miydi neydi, o kadar kilometre hızın altına düşerse bomba patlayacak olan bir otobüsten tüm rehineleri kurtarıp, arada otobüse benzin yüklenen bölümdür. o bölümü izleyenler efsane nesil seviye 24 olmuşlardır.
    --- spoiler ---

  • 2014 yılında personality and individual differences dergisinde yayımlanan çalışma internet troll'lerinin yüksek karanlık dörtlü (dark tetrad) puanlarına sahip olduğunu ve tipik birer sadist olduklarını ortaya koymuştur.

    öncelikle internet troll'ü nedir (twitter ve ekşi sözlük'ten aşina olsak da tanımımızı yapalım) onun ile başlayalım:

    internet troll'ü bir tartışmaya müdahil olan ve tartışma ortamını bozmak, manipüle etmek ve çarpıtmak için tasarlanmış yorumlar yayınlayan kişidir. yaptıkları paylaşımların kişilerin moralini bozmak ve umutsuzluğa sürüklemekten başka bir amacı yoktur. troll'ler etkileşim almak için yalan söyler ve abartılı bir dil kullanırlar.

    kanadalı araştırmacılar, ne tür kişiliğe sahip insanların tamamen olumsuzluğu yaymak üzere internet troll'lüğü yapacağını merak ettiler ve araştırdır.

    araştırmacılar, 1.200'den fazla kişi ile çevrimiçi yürütülen çalışmada katılımcılara kişilik testleri yapıp, internetteki yorum yapma eğilimlerine dair bir anket doldurmalarını istediler. troll'lüğün, kişilik özelliklerinin karanlık dörtlüsü (dark tetrad) olan psikopati, narsisizm, makyavelizm ve sadizmile ilişkisine dair kanıt aradılar.

    trollük yapmanın en sevdikleri internet aktivitesi olduğunu söyleyenlerin katılımcılar arasında en yüksek dark tetrad puanı sahip olduğunu gördüler. internet ortamında yapılan diğer aktiviteleri sevenlerin sonuçları ile trollüğü sevenlerin arasındaki fark aşağıdaki tabloda açıkça ortaya konmaktadır. görsel

    aratırmada trollük ile dark tetrad arasındaki ilişki çok kuvvetli görüldüğü için makalenin yazarları yazıya şunu belirttiler:

    "sadizm ve gait (internet trollüğünün küresel değerlendirmesi) puanları arasındaki ilişki o kadar güçlüydü ki, çevrimiçi trollerin prototipik (bariz) sadistler olduğu söylenebilir."

    troller sizi kötü hissettirmekten gerçekten zevk alırlar. yazarlardan bir kez daha alıntı yapmak gerekirse "hem troller hem de sadistler başkalarının sıkıntılarına karşı sadistçe bir neşe duyarlar. sadistler sadece eğlenmek isterler... ve internet onların oyun alanıdır!"

    kaynak: psychologytoday.com, 10.1016/j.paid.2014.01.016

    bu burada dursun, buralarda bol bol bkz olarak kullanırız...

  • bugün metro durağından odtü içine ring yapan ego otobüs şoförüyle aramda geçen diyalog:

    şoför: kaçıncı sınıfsın bakayım sen?
    ben: master yapıyorum ben.
    şoför: ha sen bittin okeye dönüyorsun yani?
    ben:....

    yemin ederim prof olsam bu kadar güzel anlatamam master yapma eylemini. helal olsun yurdum insanına.