hesabın var mı? giriş yap

  • yedi numara kahkaha atarak izlenecek bir dizi değildir. yedi numara daha çok izlerken mutlu olduğun, samimiyeti hissettiğin, içine sıcak bir tebessüm dolduran, orada o karakterlerle birlikte yaşamak istediğin; bizden, geçmişimizden, eski bir dost, güzel bir anıdır.
    yedi numara aslında eski ve güzel günlerin bir zamanlar var olduğunun bir kanıtıdır.

  • "tüm yandaşları kurtarıyorlar, ben niye yırtmayayım" deyip pudra şekeri yalanını uydurdu ama ikinci gözaltı ve bakandan gelen, "içici" açıklaması sonrası böyle saçma salak bir açıklama gelmiş.

    banane senin varoluş sancılarından? ticari ilişkilerinde kamu kaynaklarının rolünü anlat sen.

  • şükela kampanya. ver eksini geç. bırak kendileri çalıp kendileri oynasınlar.ayar versen ne olacak.

  • bu oluşum hakkında uzun uzadıya bir sürü şey yazabilirim ama okunabilirlik adına kısa ve öz tutacağım.

    ankara'daki evimde 50'den fazla insan ağırladım. birçoğuna evin tek anahtarını verdim. veriyorum anahtarı. akşam işten çıkmadan önce arıyorum, evde buluşuyoruz. çok şükür bir yedek yaptırdım da şimdi onu veriyorum. daha da fazlası, birkaç kez ben evde değilken ağırladım. üstelik ben evde değilken misafirlerim değişti ve yüzünü hiç görmediğim misafirlerim oldu. anahtarı kapının önüne bırakıp gidiyorum. girip kalıyorlar. çıkınca da yerine bırakıyorlar. evde naçizane tv'si, laptopu, telefonu vs. duruyor tabi. her misafirime de aynı şeyi söylüyorum. "ev senin, istediğin gibi kullan".

    bana sürekli aynı şeyi soruyorlar: "nasıl güveniyorsun ?" referans sisteminden falan bahsetmeyeceğim. ben şunu diyorum. atıyorum brezilya'dan, fransa'dan, rusya'dan kalkıp gelen bir insanın neden hırsızlık gibi bir amacı olsun ? hatta o adamın isteyeceği en son şey yabancı bir ülkede başının derde girmesi. daha da önemlisi ben ön kabul olarak "özünde herkes kötüdür" yerine "özünde herkes iyidir"i benimsiyorum. en azından böyle kabul etmek beni daha mutlu bir insan yapıyor.

    bir cümle, temizlik mevzu ile ilgili. sırf buna takıntılı olduğu için bu tecrübeden mahrum kalan insanlara sadece acıyor ve üzülüyorum. başka sözüm yok.

    şu an ben işteyim. evimde ise misafirlerim var. eve gittiğimde her şeyin çalınmış, evin dağılmış olduğunu görsem hiç tereddüt etmeden ertesi gün tekrar misafir kabul ederim.

    hayat böyle daha güzel.

  • insanı derinden etkileyen bir sanat eseri. benim gözümde sanatın insana verebileceği en özel eserlerden biri. tarkovskiy sinemanın özünü saniyede 24 kare fotoğrafla ölümsüzleştiriyor. sanatta ulaşılması güç bir işe imza atıyor. filmin sonundaki renkli kareler sizi koltuğa çiviliyor. büyük bir yapbozun deneysel anlatımını izlediğinizi ve bir muammanın mükemmelliğine kendinizi kaptırdığınızı hissediyorsunuz. tarkovskiy' nin en tinsel filmi olmasada, gerçek anlamda sanatın özüne ulaşabilmiş en mükemmel yapıtı.

  • charlie chaplin'in yaşadığı dönemdeki basında yer almış olan taklit yarışmadır.

    hikayeye göre charlie chaplin bir gün amerika birleşik devletlerinde düzenlenen bir fuarda dolaşırken charlie chaplin gibi yürüme yarışması düzenleyen bir stand görüyor ve ne kadar charlie chaplin gibi yürüyebildiğini görebilmek adına o dönemler çok meşhur olan makyajı, bıyığı ve ayakkabıları olmadan yarışmaya katılıyor. yarışmanın sonuçları açıklandığında chaplin yarışmada kesin olmamakla birlikte 20. ya da 25. sırada yer alıyor.

    hikayeyi anlatan bazı gazete görselleri:

    görsel 1

    görsel 2

    "kimse de tanımamış mı bu adamı arkadaş" diyenler olacaktır.

    makyajlı ve makyajsız hali görseli

    olayın şehir efsanesi olup olmadığını kontrol etmek isteyen bir sitenin yazarı gidip charlie chaplin derneği gibi bir yere bu hikayenin şehir efsanesi olup olmadığını sormuş ve "yapardı öyle şeyler, belki gerçektir" cevabını almış.

    yazı linki