ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
metin hara
-
posta gazetesi'nin haberi ve son yorumu sabah sabah yarmıştır.
"amerika’dan dün dönen metin hara, 'ayrıldınız mı?' sorusuna sinirlenip 'ben bilim insanıyım, magazin figürü değilim' dedi.
terk edildiği için sinirli olan yaşam koçu metin hara’nın bilimle ilişkisi ise çözülemedi."
sen çok yanlış gelmişsin kardeş
-
adres tarif etmek hadisesinde bir akım, bir ekol.
bilginizi karşı tarafa, ufak bir aşağılamaya 'acını paylaşıyorum' mesajı katarak aktarma sürecinin başlangıcı.
soygun sırasında fatura ödeyen dayı
-
akıllı adammış. parasını soygunculara kaptırsa, faturayı ödeyemez. o yüzden ben parayı vezneye ödeyim de iş benden çıksın diye düşünmüştür.
2015 yılı fidye ücretinin 11.5 tl olması
-
adam kaçırmanın hiç bir esprisi kalmamıştır. akbil basılmaz o paraya iki kişi.
gıdadedektifi
-
yaaa musa kardeş, gel bakalım buraya. gıda hakkında, proses hakkında hiç bir şey bilmediğin halde övdüğün bir ürün buldum. hem de çocuk ürünü.
https://gidadedektifi.com/…-zencefilli-kurabiye-772
bu ürün şeker ilavesiz diye satılıyor, uyanıklığa bak. musa da reklamında bunu belirtmiş. "ürün ilave şeker içermiyor " yazmış.
benim 3 yaşında elinizden öper bir oğlum var, geçenlerde bu tanıtılan ürünü aldım, şeker ilavesiz diyor ama ürüne organoleptik muayene yaptığımızda görüyoruz ki ürün tatlı. ürün etiketini inceledim, içindekiler kısmında %30 elma suyu olduğu yazıyor. zencefilli kurabiye yapımında elma suyu kullanılmaz, normal reçetede elma suyu kullanılmaz. elma suyu şeker ilavesi olması için kullanılmaktadır ve bu ürün açıkça şeker ilavelidir, etiketinde şeker ilavesiz yazılamaz ve reklamı bu şekilde yapılamaz.
sağolsun, tarım bakanlığı da itirazları göz önünde bulundurarak bunun gibi şeker ve tatlandırıcı olarak elma suyu, hurma vs kullanılan ürünlerin şeker ilavesiz olarak satılmayacağı hakkında bir görüş bildirdi.
sözün özü kılavuzu musa olanın sonu şeker ilavesiz diye fruktozlu kurabiyeye kilosu 1400 lira vermektir.
3 mayıs türkçülük günü
-
bu özel günde de atamızın bu anısını tekrar okuyalım istedim.
"orduya ilk katıldığım günlerde, bir arap binbaşısının 'kavm-i necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın' diye tokatladığı bir anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında türklük şuuruna erdim. onda gördüm ve kuvvetle duydum. ondan sonra türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. benim hayatta yegane fahrim, servetim, türklükten başka bir şey değildir."
kutlu olsun.
tembel öğrencilerin sınavlarda düşündükleri
-
sınavın ilk dakikaları:
şimdi diyelim ki bundan 50 aldım... yani bi kaç şey de geveledim yüz üzerinden 50 alırım herhalde... neyse şimdi bu midterm'ün ağırlığı yüzde 30 olsa, ödevleri birilerinden bulsam evirip çevirip patchwork çalışması yapıp versem, onlardan da yüzde 20 gelse... geçer miyim? geçerim ya...
10-15 dakika arası:
şimdi diyelim ki ben bundan 20 aldım... yani adımı yazdım, sabahın köründe kalktım geldim sınava, bunlara bile puan verilmesi lazım. hem boş kağıt vermiyorum ki canım, yazdım bi şeyler, aa... bu midterm'üm ağırlığı yüzde 30 değil de 25 olsa, ödebvlere özensem, misler gibi teslim etsem... geçer miyim? geçerim canım, artık daha neler!
20-30 dakika arası:
şimdi diyelim ki ben bundan 10 filan aldım... ödevleri de verdim, finaline de deliler gibi çalıştım. gitsem hocaya da ağlasam, "hocam midterm zamanı çok hastaydım, çok iyi geçmedi sınavım filan desem... geçirir mi? geçirir herhalde yav.
30+ dakika - sınavı teslim ederken:
kağıdı ilk veren kişi olmaktan da nefret ediyorum, şimdi salak asistan can sıkıntısından benim kağıdımı okuyup eğlenecek.uf boş kağıt verseydim bari, hiç değilse rezil olmazdım. şimdi ben bu sınavdan 0 alsam... aman be yaz okulunda açılmıyo mu bu ders!
londra vs paris vs roma vs barselona
-
barselona'nin daha guncel sayilabilecek cok guzel bir mimarisi vardir ve her yeri birbiriyle uyumludur. yani bizdeki gibi dolmabahce'nin arkasinda sik gibi gokdelen yoktur affedersin. denizi var, iklimi guzel, fc barcelona'nin sehri, yemekler guzel falan derken en yasanilabilir yer burasi gibi gozukuyor. ancak digerlerine gore suc orani daha yuksektir diye tahmin ediyorum, %100 emin olmamakla birlikte. insanlarda bi londra'daki kadar saygi yok mesela etrafina karsi. ama yine de sahsen metropol de sevmedigimden mutevellit, bana gore en yasanilasi sehir burasi bu dortlunun icerisinde.
roma cidden tarihi dokusu itibariyle mukemmel bir sehir. abdullah gul'un de dedigi gibi adamlar tarihi eserlerin etrafina abidik gubidik seyler yapmadan cok guzel korumuslar. vatikan'i falan da kattigin zaman turistik olarak en gorulmesi gereken yer burasi diye dusunuyorum. tabii buranin da iklimi, denize yakinligi falan avantajli yanlari.
paris'in de ic kismi, ki baya buyuk bi alan yapiyor burasi, cok birbiriyle uyumlu mimari binalardan olusuyor. yani herhangi standart bir apartmani turkiye'de olsa "aa ne guzel" diye fotografini cekersin, o derece. ama tabii bu durum boyle cunku bildigim kadariyla 1800'lerde adamlar sehri komple yikip bastan yapmislar. onun disinda tabii eskili yenili cok guzel mimari eserler var; buyuk ve kucuk saraylar, sacre coeur, eyfel kulesi, opera binasi, vs. yine cok guzel sanat/tarih muzeleri var gezmek icin, louvre tabii ki en meshuru. tum bunlari gecin, elinize bi gul sarabi alip sen nehri kenarinda arkadaslarinizla takilmak bile cok guzel.
londra'da maalesef cok kalamadim, sabahtan aksama gezdim sadece. mimari butunluk olarak bence diger uc sehrin gerisinde kaliyor. bi de cok kozmopolit ve mutfak olarak da tabii ki ingiliz mutfagi diger uclunun yine cok gerisinde. en buyuk avantaji ingiliz medeniyetinde yasamak ve ingilizce konusabilmek bana gore. tabii bir de mukemmel tarih/bilim muzeleri ve bu muzelerin en guzel yani da istemezsen para vermek zorunda olmaman. buna ragmen su 4 sehir arasinda hangisinde yasamak istersin deseler son sececegim londra olurdu.
ayrica bu versus'ta amsterdam, tokyo, new york, prag eksik yazan arkadaslar gozume carpti. bi kere prag ve amsterdam bu sehirlerin ayarinda degil. zaten su amsterdam'i ne diye bu kadar abartiyosunuz anlamiyorum, tek olayi kanallari olan bir sehir, onun da kralini gormek icin giethoorn'a gidin. red light veya ot icmek diyosaniz o zaten hollanda'da her yerde var. new york ve tokyo da cok farkli klasmanlarda kaliyolar, yani cok farkli kulturleri var, avrupa sehirleriyle tam bir kiyaslama yapamiyosunuz. bence bu vs'de esas eksik olan sehir istanbul'dur. istanbul'u eger ecnebilerin kendi sehirlerini korudugu gibi koruyabilseydik tartismasiz bu vs'de acik ara birinci gelirdi ama su an icin carpik yerlesmesi ve mimari ucubeleriyle biraz darbe yiyor bu konumu.
sokakta röveşata çeken adam
-
aslına bakarsanız, adam da o hareketi yapacağının farkında değil.
ilk vurduğunda balona, normalde balonun uzaklaşması gerekirdi.
balon dizine doğru gelince, röveşeta kaçınılmaz olmuş.
bence balon suçlu.
müzik ile daha bir güzel olmuş. buyrun!
edit: imlâ
edit 2: video bağlantısı ekleme.
yeni mezun mühendislere tavsiyeler
-
1) yabancı dil olmazsa olmazınız
2) çoğu mühendislik için üretim süreci çok önemlidir, o yüzden hemen kalite kontrol, pazarlamacılık gibi ilanları değil üretim içinde çalışabileceğiniz ilanları takip edin.
3) idarecilik ayrı bir bilim dalı olmakla birlikte yapmanız gereken konu olduğundan, insan ilişkileriniz güçlü olmalı. işçilere güven vermeli ve patronun adamı değil onların hakkını da savunabileceğinizi hissettirmelisiniz.
4) ilk zamanlarda çalışma saatlerine kafayı yormayın,bu saatleri kendinizi öğrenme ve geliştirme saatleri olarak düşünün.
5)başlangıç için orta ölçekli şirketler idealdir. büyük ve kurumsal şirketlere geçişiniz, yeteneğize ve kendinizi ne kadar zamanda geliştireceğinize bağlı olduğunu unutmayın.
şimdilik aklıma gelenler bunlar.
yıldo
-
- yatirdin mi kocani..
- evet evet... haha yatiyo..
- sana gozlerimi oynatayim bi hemen..
- yıldocum bir parça istiyorum tarkan dan
- neeee arkandan mı? o zaman dön bebeğim.. nee hahahahaha
18 haziran 2021 imamoğlu'ndan c.başkanlığı sinyali
-
adam bilmem kaç kilometre uzaktan selektör yapan araç gibi geliyor. sinyal de neymiş?