hesabın var mı? giriş yap

  • amerikalı filozof george boolos tarafından hazırlanmış ve 1996 yılında the harvard review of philosophy dergisinde yayınlanmış olan bu bulmaca, dünyanın en zor zeka bulmacası olarak kabul edilmektedir.

    çeştli anlatım versiyonları var, ben bunlardan bir tanesini yazacağım:

    bir gezegene düşüyorsunuz. burada 3 tane uzaylı lord bulunuyor. bu 3 lord'dan bir tanesi her zaman doğru söylüyor. bir tanesi her zaman yalan söylüyor. diğeri de rastgele şekilde doğru ya da yalan söylüyor.

    bu gezegenden gitmenize izin vermeleri için bu 3 uzaylı lord'un hangisinin doğrucu, yalancı ve rastgeleci olduğunu bulmanız gerekiyor.
    bunu yapabilmek için istediğiniz lord'a sorabileceğiniz, toplam da 3 soru sorma hakkınız var. aynı anda hepsine birden soru sorma hakkınız yok.
    işin zor tarafı ise bu lord'lar sizi anlamalarına rağmen cevap olarak sadece kendi dillerinde "ozo" ya da "ulu" olarak cevap veriyorlar. bunlardan biri "evet", diğeri de "hayır" demek ama hangisinin "evet" hangisinin "hayır" anlamına geldiğini bilmiyoruz.

    bu lordların hangisinin hangisi olduğunu bulabilmek için hangi soruları sorardınız?

    aşağıdaki cevabı okumadan önce, soruyu ve zorluğunu tam olarak kavrayabilmek için cevabı bir süre düşünmeniz iyi olur.

    evet geliyoruz dünyanın en zor sorusunun cevabına:

    --- spoiler ---

    ilk bakışta doğru cevapları bulabilmek imkansız gibi gözüküyor. sonuçta "evet" ve "hayır" kelimeleri de dahil, söyleyecekleri hiç bir kelimenin anlamını bilmiyoruz.

    öncelikle, öyle bir soru belirlemeliyiz ki, hem doğrucu hem de yalancı bu soruya aynı cevabı vermelidir. sorunun cevabı "evet" ya da "hayır" şeklinde olmalıdır. zaten dillerini bilmediğimiz için başka bir cevabı anlayamayız, hatta evet ve hayır'ı da anlayamıyoruz ama bunun için bir taktik kullanacağız.

    örneğin: "eğer 2 + 2 sonucu 4 mü eder diye sorsaydım, 'ozo' mu derdin?"
    şeklinde bir soru sorduk diyelim.

    ozo evet anlamına geliyorsa eğer:

    doğrucu buna "ozo" olarak cevap verirdi.

    yalancı ise norlmalde hayır, yani "ulu" derdi ama sorunun geneline baktığınızda bu doğru bir cevap olur. bu sebeple yalancı yalan söyler ve aynı şekilde "ozo" cevabını verirdi.

    "ozo" hayır anlamına geliyorsa eğer:

    doğrucu buna da "ozo" olarak cevap verirdi mantık olarak.

    aynı şekilde yalancı da "ozo" olarak cevap verirdi.

    rastgeleci lordumuzda ise bu sorular bir anlam ifade etmiyor. o yüzden onunla ilgili
    şimdilik yapacak bir şey yok.

    yukarıdaki örnekten şunu anlıyoruz. cevabı olumlu bir soru sorduğumuzda 2 adet "ozo", cevabı olumsuz bir soru sorarsak, örneğin "2+2 sonucu 5 mi eder diye sorsasaydım "ozo" mı derdin?" dediğimizde ise iki taraftan da "ulu" cevabını alırız. burada kelimenin anlamının "evet" mi ya da "hayır" mı olduğunun hiç önemi yok.

    evet ilk sorumu ortada duran 2. lord'a soruyoruz:
    "1. lord rastgeleci midir diye sorsak "ozo" mı derdin?
    bu soruyu eğer rastgeleciye sorduysak cevabın bir anlamı yok ama eğer doğrucuya ya da yalancıya sorduysak, ikisi de, doğru ise "ozo", yanlış ise "ulu" diyeceklerdir. diyelim ki ikisinden birine denk geldik ve "ulu" cevabını aldık. "ozo" cevabını alırsak, 3.lord'un kesinlikle rastgeleci olma ihtimali kalmıyor. "ulu" cevabını alırsak da 1.lord'un rastgeleci olma ihtimali kalmıyor.

    şimdi rastgeleci olma ihtimali olmayan lord'a soruyoruz:
    "sen yalancı mısın diye sorsaydım "ozo" mu derdin?
    yalancı "ozo", doğrucu "ulu" olarak cevap verir. verdiği cevaba göre yalancı mı doğrucu mu oluduğunu anlarız ve kendisine tekrar sorarız:
    "ortadaki lord rastgeleci midir diye sorsaydım, "ozo" mı derdin?
    eğer oysa, cevap "ozo" olacaktır, değilse "ulu" olacaktır.
    ve gelecek cevabın "ozo" ya da "ulu" olmasına göre tüm lordların hangisi olduğu açığa çıkmış olur. dünyanın en zor mantık bulmacası da bu şekilde çözülmüş olur.

    ve bu sorudan bağımısız olarak bir bonus sorusu:

    dünyaya geri dönmeden önce doğrucu'ya soruyoruz: dönüş yolumuz kısa mı?
    "ozo" cevabını alıyoruz. şimdi bu evet anlamına mı geliyor hayır mı?:)

    --- spoiler ---

    kaynak wikipedia (alternatif link)
    kaynak youtube (video linkidir. anlaşılması daha kolay olabilir)

  • 23 nisan'ın bdp'lilerin bayramı olmadığı doğrudur. eşek kadar adamsınız lan elinizde balonla gezecek haliniz yok ya.

  • hayal etsenize. türkiye'nin gururu olarak bir basketbolcu nba yolunu tutuyor. büyük umutlarla bütün ülke arkasında.

    tarihin en iyi basketbolcularından biri, belki zirvede olan lebron james'in takım arkadaşı oluyorsun. adam benim çaylağım diye seni bağrına basıyor. bütün rüzgar arkanda.

    milli takıma gelip, yeni jenerasyonun lideri oluyorsun. abd maçında 0/2 serbest atış atıp, ardından tatum'a üçlükte faul yaparak tarihimizin en büyük maçlarından birini kazanma fırsatını teptiriyorsun. bütün takımın emeği yok oluyor. herkes olur, gençtir deyip arkanda.

    cleveland geri dönüp bütün gücünle çalışmak gerekiyor. lebron ayrılmış, yeniden yapılanan takım ana ve rol oyuncuları arıyor. sen de en büyük adaysın. acunla vakit geçirmeler, özel hayatını basketbol önüne koyup magazinsel haberlerle her yerdesin. yine tutunamadın.

    bugün geldin, takımın lideri olman gerekti. hatalarından ders çıkarıp, milli ruhu yaşatman beklendi. iyi oynamana gerek yok. mirsad ruhunu yansıtsan yeter. ne mi yaptın? aynı hatayı yapıp 0/2 serbest atış atıp, üzerine topu kenardan rakibe hediye ettin. yine bütün takımın emeği yok oldu. bu kadar insanın hevesi kursağında kaldı, üzüntüden kahroldu.

    hiç mi utanma duygusu olmaz bir insanda, kameralara çıkıp konuşacak yüz bulamaz insan. şimdi tatil süren uzadı, sevgili eşinle güzel bir tatil yapmak hakkın.

    yazacak çok şey var da, yazıklar olsun.

  • babam sorumsuz bir adam olduğundan, hayatı boyunca hiçbir işte dikiş tutturamadı. biraz da şanssız adamdı, neye elini atsa kuruttu durdu. bu yüzden asla maddi olarak düzlüğe çıkamadık. çok şükür hiçbir şeyimiz eksik olmadı ama yarınımızdan da hep endişe ettik.
    şanssız adamdı dedim ya, üniversiteyi kazandığım sene iyice dibe vurdu.

    üniversite eğitimimi dedem (babamın babası) sayesinde bitirdim desem, sanırım babama haksızlık etmiş olmam. üstelik bunu o da kabul eder. aklına geldikçe ''sen yat kalk dedene dua et'' diye hatırlatır durur.

    mavi önlük, beyaz yaka ile okula adım attığım ilk günden, lise son sınıfa kadar her sabah ayakkabımın içine harçlık bırakan dedem; üniversite hayatım boyunca da her ay emekli maaşını benim hesabıma aktardı. bu fedakarlığa rağmen 2 sene okulu uzattım, of! bile demedi. mekanı cennet olsun.

    diğer dedemle pek içli dışlı olamadım mesafeler yüzünden. ben tatillerde köye gitmeyi sevmezdim, o da gariban adam; ancak 2-3 yılda bir gelirdi. çocukluk işte, şimdi imkanım olsa gölgesinden ayrılmam.

    teyzem anlattı, duyunca mahvoldum. ölmeden 2 hafta önce ''yazık'' demiş.
    - yazık bize, hiçbirşey yapamadık çocuğa. uzak ilde bir başına yavrucak. ne bir kez yanına gidebildim, ne üç kuruş parayı denkleyip yollayabildim, kızmıştır bana.

    bir öğle vakti köy kahvesinde kalbine yenik düştüğü gün, gömleğinin cebinden adımın soyadımın yazdığı küçük bir kağıt çıkmış.
    adım, soyadım ve hesap numaram.
    duyunca mahvoldum..

    nurlar içinde yat güzel dedem.

    ve yeteri kadar öpemediğim için o pamuk ellerini, kızma bana. çocukluk işte, şimdi imkanım olsa gölgenden ayrılmam.

  • her ne kadar minibüsçüleri gerçekten sevmesem de haksız bir dayaktır. çocuk yola o kadar kontrolsüz çıkıyor ki orada kim araba kullanıyor olsa o çocuğa çarpardı.

    şoför yine de tecrübeliymiş bence. çocuk tam doğal seçilime kurban gidecekken minibüsçü sayesinde kurtulmuş.

  • akgençlik çalışıyor.

    aylık öğrenci kart ücreti 109 tl, sadece okula git-gel yapsalar bir biniş 2 tl civarına denk geliyor. neredeyse bedava öğrencilere kart ücreti, kime bu numaralar?

    edit: destekleyen, desteklemeyen bir sürü mesaj geldi. şu anda artan gıda fiyatları nedeniyle bakkalımı protesto ettiğim için herkese dönemiyorum kusura bakmayın.

    bu arada bu öğrenciler akp'liler tarafından kandırılmamışsa, tamamen kendi insiyatifleriyle oradaysalar öğrencilerin yaptığını savunanlardan bu öğrenciler ile aşağıdaki linkteki adam arasındaki farkı açıklamalarını rica ediyorum.

    video linki

  • conan o'brien ya da jay leno'ya konuk olmak istiyorum. ne şekilde olduğu önemli değil çok. bana sorular sorsunlar falan sonra ''now we will teyk e breyk and will come back with lalalanoluyola'' desinler ve reklama gidelim. tam reklama giderken bana doğru eğilip bi şeyler desin, ben de bunun olacağını zaten bildiğim için conan' a doğru kaykılmış olayım. 2-3 saniye bişiiler konuşup görüntüden çıkalım, ekrana geri geldiğimizde hala konuşuyor olalım. sonra ben ''nasıl da eğlendik amk biz aramızda 2 dakkada yaaaa'' yüz ifadesiyle kameraya geri döneyim.

    işte ben buna çok özeniyorum arkadaş.