ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
simurg
-
rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan simurg anka, bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
kuşlar simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da simurg'u bekler dururlarmış. ne var ki, simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
ancak simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan kaf dağı'nın tepesindeymiş. oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. yorulanlar ve düşenler olmuş.
önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş,
balıkçıl kuşu bataklığını.
yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu yedinci vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... kaf dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
"simurg anka - otuz kuş" demekmiş.
onların hepsi simurg'muş. her biri de simurg'muş. simurg anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan
sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
sigara satışlarındaki müthiş düşüş
-
50 li yaşlarda günde 2 paket sigara tüketen bir abimiz var.10 yıldır tanışırız,bir kere bile sigarayı bırakacağım,bırakmayı düşünüyorum dediğini duymadım.son zamdan sonra 1 haftadır sigara içmiyor.dev araştırmanın sonuçlarına katılıyorum.
ilaç adı üretme algoritması
-
*** 2010-2011 şampiyonu trabzonspor ***
ilaç adlarının %99.3'ünde* şu harfler yer almaz:
c, (ç), d, g, (ğ), h, (ö), (ş), u, y
şu harfler ise ilaç adlarında vazgeçilmezdir:
s, o, l, d, i, n,
kuşkusuz istisnalar vardır. ilk duyuşta kulağa ilaç ismiymiş gibi gelen bir kelime türetmek için:
ilk hece için üç ihtimal vardır:
a) bir sessiz bir sesli
b) bir sesli bir sessiz
c) bir sessiz bir sesli bir sessiz
ilk hece bunlardan hangisi olursa olsun ikinci hece bir sessiz bir sesliden ve son hece de bir sessiz bir sesli bir sessizden oluşur. x = sessiz harf o = sesli harf olsun:
üç ihtimal:
xoxoxox
oxxoxox
xoxxoxox
ilk hece xo şeklindeyse p, d, t veya r sessizlerinden biri alınır. yanına e gelirse diğer sesliler de e-e-o veya e-i-o veya e-i-a diye gider. yanına a gelirse a-o-i formülü uygulanır.
ilk hece ox şeklindeyse sesli harf a olur. a-i-i (aspirin) veya a-a-a ya da a-e-i şeklinde devam eder. a-a-a diye giden seriyi x'le bitirmek vaciptir.
son hecenin seslisi i ya da o ise son hecenin son seslisini de "n" yapmakta fayda vardır.
ilk hece xox şeklindeyse sesli harf e yapılır. sesliler şöyle gelir: e-i-o, e-a-o. ilk hecenin ikincisi sessizi "p" olursa daha makbul olur.
bu algoritmaya uygun birkaç isim uydurmalım şimdi de:
remedon, anjilin, tefsimol, sepmidon, temparol, rapsedin, remipal, sefamol
bu algoritmanın basic diline uyarlanmış halini de yakında bu entryde bulabilirsiniz.
bu entryi görüp, ciddiye alıp, üşenmeden kötüleyenlere tavsiyem: "bir hepsimol al, geçer."
edit: 18 yıllık rüya gerçek oldu. girişimci bir arkadaşım bu algoritmaları kod haline getirdi: ilaç ismi üretici
ateizm ile mutluluk arasındaki çelişki
-
yoktur.
mutluluk senin ipe sapa gelmez mitolojilerine inanmamla değil, kendi iç bütünlüğüm ve eylemlerimle alakalıdır.
türkiye'den çıkacak nba takımlarına isim önerileri
türkiye savaşa girdiğinde kaçacak kesim
-
man adasında hesabı olanlar en başta gelir. daha sonra isviçre de hesabı olanlar.
edmund kemper
-
annesine karşı olan bastırılmış şiddet duygularını önce başka kadınlarda deneyen, ama en sonunda annesini öldürdüğünde bu takıntılı rahatsızlıktan kurtulup iyileştiğini hisseden ve akabinde kendini polise teslim eden seri katil.
adamın ıq'su 136, çok zeki. boyu 2.04 metre, dev gibi. ve kendisi dahil herkes akli dengesinin yerinde olmadığı teşhisindeyken annesini öldürdükten sonra kendi kendine gereken tanıyı koyarak psikoloji çalışmalarına bir nevi de katkıda bulunmuştur.
sorgulamalarında tüm bu cinayetleri neden işlediği sorulduğunda "temel bir motivasyonu yoktu aslında. o an öyle hissedip yapmak istediğimi yaptım ama beni buna iten veya bana bunu isteten bir motivasyon yoktu. tek bildiğim annem ile en yakın arkadaşını öldürdükten sonra bir yeterlilik hissi ile beraber bir rahatlama hissettiğim. artık yeter dedim, bunu daha fazla kaldırmama, buna daha fazla dayanmama gerek yok. usanmış, bıkmıştım...bitmesi gerekiyordu" cevabını vermiş, 2007 ve 2012'de kurallı olarak tahliye hakkı verildiğinde "hala toplum içine çıkmaya uygun değilim" diyerek reddetmiş ve avukatı aracılığı ile 2017'de gelecek tahliye hakkı ve sonrakilerle de ilgilenmediğini belirtip tüm geri kalan hayatını hapishane içerisinde mutlu bir şekilde sürdürmesinin ona yeterli olduğunu belirtmiştir.
candan erçetin beyazıt öztürk atışması
-
öss türkiye üçüncüsüyüm ve beğendim.
erkeklerin adet görmesi durumunda olabilecekler
-
-fazla orkidi olan var mi .mina koyim?
-olum ne otlakci adamsin lan...
miroslav stoch
-
bu adamın ismini duyunca aklıma iki anı gelir. nedense anlatasım geldi.
birincisi sanırım young boys maçıydı. izmir'de bir kahvehanede izliyordum. 0-1 gerideyken bu adam fırlayıp ceza sahasının içine girdi. sanıyorum fenerbahçe'nin ilk ciddi pozisyonuydu, kahvedeki herkes 'düş yere', 'atla ulan' diye bağırmaya başladı. stoch sanki bizimkileri duymuş gibi bıraktı kendini yere. ardından ikinci sarı kartını alıp oyun dışına atıldı. kahvede atla diye bağıran adamlar bu sefer ana avrat sövmeye başladı. çok ilginç bir manzaraydı.
ikincisi gençlerbirliği maçını antalyada bir otelde izliyordum. stoch ceza sahasının dışından birkaç şut denedi ama isabetli olamadı. önceki maçta türkiye milli takımına güzel bir gol atmıştı. izleyenler 'ulan anca türkiye'ye atarsın, bize gelince böyle vurursun' minvalinde bir şeyler söylemeye başladı. birkaç dakika sonra stoch fifa puskas ödülünü alan, yılın en güzel golünü attı.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''geçen gün benzinlikten 50 liralık vergi aldım, 15 liralık benzin verdiler.''
çok para kazanan pideci vs az para kazanan cerrah
-
doktorla evlen pidecinin metresi ol.